Cilt 4 Bölüm 55 [ Kristaldeki kız ] (1/2)

avatar
4162 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 55 [ Kristaldeki kız ] (1/2)


Çevirmen : Clumsy 

 

――Subaru kristalin içindeki kıza öyle odaklanmıştı ki nefes almayı unutmuştu.  

 

Gözlerinin önünde yürek parçalayıcı bir güzellik mevcuttu.

 

Transparan, silik mavi kristalin içinde hapis olan kız, bacaklarını önüne doğru katlayarak oturmaktaydı.

 

Donmuş――uygun bir tanım olabilirdi. Ama içindekilerle birlikte eriyip gidebilecek buzun aksine, bu kristalin parçalanıncaya dek varlığını sürdürebileceği aşikârdı.

 

Tabii kristal parçalanırsa içinde mühürlü kız da bundan nasibini alacaktı.

 

[Subaru: Neden……böyle……]

 

Dudaklarından çıkan kelimeler öfke yüklüydü.

 

Subaru sakin davransa da öfkelendiğine hiç şüphe yoktu.

 

Kristaldeki kızı güvenli bir şekilde serbest bırakmanın imkanı yoktu. Bu kızla ilgili ne planlandığını da, onu oraya koyan kişinin kızla nasıl bir ilişkisi olduğunu da bilmiyordu. Bilmiyordu ama yüreğinin yırtılmasına da engel olamıyordu.

 

[Subaru: Bu Lewes-san…… değil mi?]

 

Odaya adımını attı. ――Odanın ortasında anılarında var olan büyük çukur yoktu. Bunun yerine kristal yerleştirilmişti.

 

Uzun kristali tutan metalik bir taban vardı ve bu taban, yıkılmaya yüz tutmuş mekanın tek ekipmanı gibi görünüyor, fabrikadan yeni çıkmışçasına parlıyordu.

 

Kristalin karşısında dizili masalar, Subaru’nun önceki dünyasından hatırladığı parçalanmış masalardı.

 

Geçen sefer olduğu gibi bu sefer de ışık yoktu, yalnızca duvarlardan yosunların silik parıltısı geliyordu.

 

Zamanında dağılmış olan tıbbi ekipman parçaları, şu anda mükemmel konumdaydı. Şu anki görüntüyle anılarını kıyaslayan Subaru, bir sonuca vardı.

 

[Subaru: Altı gün içerisinde burası, kimsenin ne olup bittiğini anlayamayacağı şekilde darmadağın olacak.]

 

Bugünle Büyük Tavşanın saldırısı arasındaki süreçte, kilit noktalardan biri olan bu tesis yıkılarak karanlığa gömülmüş olacaktı.

 

Ama Subaru, bu kez vaktinden önce gelmeyi başarabilmişti.

 

[Subaru: Ve bunu yapmak için en uygun aday…… Garfiel]

 

Subaru’yu en başta burayı araştırmaya iten de Garfiel’in şüpheli tavırları olmuştu.

 

Garfiel’in burayı yıkması için, sığınağı korumaya olan kararlılığı ve Lewes’e yönelik tartışmasız ilgisiyle bağlantılı bir sebep olmalıydı.

 

Basitçe konuşmak gerekirse, gücü Garfiel’le yarışabilecek pek insan yoktu ve bu tesisi yok etmenin de ne derece zor olacağı düşünülürse, suçlunun Garfiel olduğuna inanmak kolaydı.


Geriye kalan soru ise――

 

[Subaru: Bu tesis ne için kullanılıyor?]

 

Oda sağlam olsa da, Subaru belli bir sonuca varamıyordu. Odada, kristalin içerisine yerleştirilen ve Lewes’e tıpatıp benzeyen kız dışında ilgi çekici bir şey yoktu.

 

Masaların arkasında bir duvar görünüyordu ve Subaru, geçen sefer emekleyerek geçtiği havalandırma deliğini fark etti. Oradan geçerse bekleme odasına ulaşacak olmalıydı.

 

[Subaru: ……Sormak için çok geç gibi ama, bu garip düzen de neyin nesi? Tüm bu tesis büyük bir oda ve bir bekleme odası için yapılmış olamaz.]

 

Binanın dışı, içerideki odaların diziliminden çok daha büyük gözüküyordu.

 

Subaru zihnindeki haritaları birleştirmeye çalıştıkça uyumsuzluk da giderek büyüyordu. ――Binada, bir odayı daha rahatlıkla barındıracak yer mevcuttu.

 

Odanın köşesine ilerleyen Subaru, havalandırmanın altındaki duvara ilerleyerek tıklatmaya başladı. Yosunlanan duvar, yosundan ziyade hayvan tüyü gibi bir izlenim veriyordu.

 

Parmak vuruşları ses çıkartmıyordu, yosunlar odayı aydınlatmaktan başka bir işlev daha taşıyor gibiydi. Pozisyon gereği, eğer gizemli bir oda varsa, o duvarın arkasında olmalıydı.

 

[Subaru: Ne kadar uzun süre emeklediğimi düşününce, en az bunun yarısı kadar bir oda daha olmalı. Tabii bir çeşit dönen duvar falan varsa… oraya buradan girmemin imkanı yoktur……]

 

O zaman giriş bekleme odasında olmalıydı.

 

Subaru, geçen sefer tesisin her noktasını inceleme fırsatı bulamamıştı. Bu sefer olduğu gibi, gizli bir kapı var mı diye bakmaya da tenezzül etmemişti.

 

Hatta deminden beri kristaldeki kıza öyle odaklanmıştı ki bekleme odasını tamamen göz ardı etmişti. ――Bu düşünceyle arkasını döndü ve

 

[???: ――――]

 

Odaya giren biriyle göz göze geldi.

 

[Subaru: ……a?]

 

[???: ――――]

 

Gözleri ifadesiz gözlerle buluştuğunda, boğazından ufak bir ses çıkmıştı.

 

Siluetin yuvarlak gözleri Subaru’ya dikilmişti――beyaz kıyafetler giyen uzun, pembe saçlı bir kızdı.

 

Tıpatıp Lewes’e benzeyen, ama tanıdığı Lewes’in aurasına sahip olmayan bir kız. Hatta hiçbir auraya sahip olmayan…  

 

Bomboş bir şekilde orada duruyordu. Başka bir deyişle,

 

[Subaru: Ah, Lewes-san’ın……]

 

Kopyası. Bu kelime ağzında titreşmiş, ancak kızın önünde dile getirmeye tereddüt etmişti. “Kopya” yalnızca Subaru’nun aklından geçirdiği bir kelimeydi. Gerçek şu ki, bu kızların nereden geldiği ve nasıl olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Onlara bu şekilde seslenmek de kendisini biraz suçlu hissetmesine yol açıyordu.

 

[Subaru: Ama o zaman……]

 

Başka bir hitap şekli bulamıyordu.

 

Subaru’nun sessizleşişini izleyen kız da aynı sessizlikle durmaya başladı. İfadesi hiç değişmemişti, nefes alıp almadığı bile muammaydı.  

 

Subaru ilk konuşan kişi olmaya tereddüt ederken, oyuncak kız öylece bekliyordu.  

 

――Kızın sessizliğini bir süre daha izleyen Subaru, sonunda ağzını açacak gücü buldu.

 

[Subaru: S….. sen, uh. Ne söylediğimi anlayabiliyor musun?]

 

[???: ――――]

 

[Subaru: Adın ne? Burada ne yaptığını sorabilir miyim? Aslında, burası neresi diye sorsam daha iyi olacak.]

 

[???: ――――]

 

[Subaru: ……Sığınak, Garfiel, Lewes. Bu kelimeleri tanıyor musun?]

 

[???: ――――]

 

Üç soru ve üç sessiz an.

 

Sorularının hiç değilse kızın yüz ifadesini değiştirebileceğini düşünmüştü ama kız kılını dahi kıpırdatmamıştı. Bir ifade kullanabilmekten yoksun gibi görünüyordu.

 

Hiçbir şey olmuyordu――Subaru’nun aklına başka bir fikir gelmiyordu.

 

Ama tam kafasını kaşımaya başladığında, kız da aniden hareket etti.

 

[Subaru: ……?]

 

Ani hareket Subaru’yu afallatsa da kızın yürüyüşü rahattı.

 

Aynı Subaru girerken yaptığı gibi yavaşça bekleme odasına ilerledi ve telaşsız adımlarını odanın merkezinde durdurdu ―― yani kristaldeki kızın önünde.

 

Kristalin önündeki kız ve içindeki kız birebir aynıydı.

 

Uyku halinde mühürlenmiş olan kızın önünde duran özgür kız, eğilerek kristalin destek kısmının altlarına uzandı.

 

[???: ――――]

 

Hafif bir sesle birlikte alt kısım açıldığında Subaru’nun gözleri büyümüştü. Alt kısımda bir kapak vardı ve depomsu bir alana açılıyor gibi görünüyordu.

 

Eğilerek işe koyulan kız, boynunu kaşımakta olan Subaru’nun görüş açısını kapatmıştı. Sağa sola kayarak görmeye çalışan Subaru, en sonunda biraz yaklaşarak doğru düzgün görmeye karar verdi.

 

[Subaru: ――Uugh!]

 

Subaru’nun yüzünü buruşturmasına yol açan, iğrenç bir koku yükseldi.

 

Şok edici koku, burnunun deliklerinden girerek acıya yakın bir his yaratıyordu. Subaru'nun gözleri yaşlandı ve midesindekileri dışarı çıkartma isteğiyle boğuşmaya başladı.

 

Leş koku――bu, geçen sefer tesiste karşılaştığı kokunun aynısıydı. Kimyasal bir karışımdı ve insan bedenine zararlı olabilirdi.

 

Subaru o zaman bu kokunun delikten geldiğini düşünmüştü ama,

 

[Subaru: Aslında tabanın içinde mevcutmuş……ve kristalin çevresinde.]

 

Burnunu tutan Subaru, bu sonuca vararak yaşlı gözlerle biraz daha yaklaştı.

 

İşine gömülen kızın görüntüsü omurgasını titretirken, leş koku gözbebeklerine bile girebiliyor gibiydi. Sonra da ellerini yana sarkıtarak tamamen açık gözlerle tabana baktı.

 

――Kız, tabanın altına soktuğu ellerini, anlaşılmaz bir model izlenerek yerleştirilmiş farklı büyülü minerallerle dolu iç katmanlarda gezdiriyordu.

 

Mineraller, Mana bulundurduklarını belli eden silik ışıklara sahipti. Ancak bir tanesi tamamen tüketilmiş ve ışığını yitirmişti. Kız, onu dikkatli bir şekilde kaldırarak yerine yenisini yerleştirdi.

 

Karmaşık modeller, Subaru’ya geçen döngüsünde gördüğü bir şeyi hatırlatmıştı.

 

Büyü çemberleri――paralel dünyaların fantezi türünde yoğun olarak bulunan ve garip bir şekilde bu dünyada mevcut olmayan bir şey. Tam da bu yüzden, böyle bir şeye rastladığında ne işe yaradığını çok merak etmişti.

 

[Subaru: Minerallerin nasıl bağlandığına bakılırsa…… bir çeşit elektrik devresi gibi olmalı. Eğer büyü çemberi mekanik bir parça olarak düşünülürse, bu büyü mineralleri de batarya olmalı……]

 

Subaru bu manzaradan etkilenmeden edememişti.

 

Büyülü bilim mi yoksa esrarengiz bir teknoloji mi demeliydi?

 

Subaru bu düşüncelerle meşgulken kız, işini bitirmiş gibi görünerek tükenmiş minerali çıkarttı ve metal kapağı kapattı.

 

Ve Subaru, saniyeler içerisinde teninde bir karıncalanma hissetmeye başladı.

 

――Atmosferde hafif bir titreşim gerçekleşmişti.

 

[Subaru: Sanki…… büyü yapılmış gibi.]

 

Muazzam bir gücün büyüsü―― Beyaz Balinayla olan mücadeledeki ve Julius’un Petelgeuse’le olan dövüşündeki gibi.

 

Büyük ihtimalle atmosferdeki manada bir çeşit parazitlenme olmuş ve bedeni de kendi manası aracılığıyla bu karışıklığı algılamıştı.

 

Bu durumda mananın neye tepki verdiği belliydi.

 

Subaru’nun gözleri önündeki kristalin silik parıltısı yoğunlaşıyordu.

 

Transparan ve mavi kristalin parlaklığının odanın karanlığıyla oluşturduğu tezat esnasında, kızın bedeni daha da belirgin bir hal aldı. 

Ve kristali destekleyen tabandaki büyü çemberinden, kör edici, soluk mavi bir ışık yayılmaya başladı.

 

#Bu kopyalar tamamen robotumsu mu acaba? Tepki verememe ve konuşamama onların yapısı mı, yoksa kendi tercihleri mi? 
Subaru birkaç bölüm daha ölmeden buralarda takılırsa güzel şeyler öğrenebiliriz gibi görünüyor.
Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr