Cilt 4 Bölüm 59 [ Tatlı İkramlar ve Acı Hikayeler ] (2/3)

avatar
3883 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 59 [ Tatlı İkramlar ve Acı Hikayeler ] (2/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

Salondaki koltuğa oturan Subaru, karşısında kıpkırmızı bir suratla oturan Petra’ya bakıyordu.

 

Bacaklarını koltuktan sallayan ve hoşnutsuzluğunu gizlemek için hiçbir çaba sarf etmeyen Petra, Subaru’yu gülümsetiyordu. Bunu fark eden olgun hizmetçi ise birkaç kelime etmeden geçememişti.  

 

[Frederica: Neden bu suratı takınıyorsun, Petra? Bunu Subaru-sama’nın önünde yapman çok kaba.]

 

[Petra: Ama, ama Frederica abla……]

 

[Frederica: Aması falan yok. Birbirinizi iyi tanıyor olmanız kabalığının bahanesi olamaz. Eğer günlük hayatta bunu uygulayamıyorsan önemli durumlarda nasıl yerine getireceksin? Sen zeki bir çocuksun ama bu tip konularda daha dikkatli olmayı öğrenmen gerekiyor.]

 

[Petra: Uuuu~~]

 

Petra morali bozuk bir şekilde dudaklarını ısırarak başını eğdi.

 

Kızın azarlanışını izlemekten hoşlanmayan Subaru ise [Sorun yok, sorun yok……] diyerek ortamı sakinleştirmeye çalıştı. Ama Frederica tarafından tek bakışla susturuldu.

 

Frederica ahırdan dönmüş, Petra da çayı demlemiş ve üç kişi ciddi bir konuşma için salondaki yerini almıştı.

 

Ve Petra da şu anda Subaru’nun sözleri hakkında mızmızlanmakla meşguldü. İçeriği ise şu şekildeydi:

 

[Petra: Neden Köşkten ayrılmak zorundaymışım? Daha geleli yalnızca bir hafta oldu ve……]

 

Petra’nın ağlamak üzere olduğunu gören Subaru’nun içi suçluluk dolmuştu. Ama Köşkü bekleyen felaketleri aklından çıkartmayarak bu hissi bastırmaya çalıştı. Kalbini çelikleştirdi ve başını salladı.

 

[Subaru: Köşkten sonsuza dek ayrıl demedim ki. Seni temelli göndermiyoruz, yalnızca bir haftalığına köyde kalman gerekiyor…… O zamana kadar evinde olmanı istiyorum sadece.]

 

[Frederica: Ve sebebini söyleyemezsin, öyle mi?]

 

[Subaru: ……Detay veremem. Ama Köşke yaklaşan bir tehlike söz konusu. Frederica, kısa bir süre önce gerçekleşen Cadı Tarikatı saldırısından haberdarsın, değil mi?]

 

Cadı Tarikatı. Bu sözleri duymak Frederica’nın ifadesini karartmıştı. O burada değilken Petelgeuse önderliğindeki Cadı Tarikatı, Köşke ve Arlam Köyüne saldırmıştı. Bu yaşananlar yalnızca iki hafta önceydi.

 

Sığınakta büyümüş olan Frederica, Emilia’nın yarı-elf olarak çektiği istenmeyen ilginin ve bu ilginin yol açtığı saldırının bilincinde olmalıydı.

 

Tam da Subaru’nun beklediği gibi karmaşık bir yüz ifadesiyle başını salladı.

 

[Frederica: Durum buysa Subaru-sama’nın kararı uygun olacaktır. Sonuçta kendini koruyamazsın Petra.]

 

[Petra: Ama sorun yok ki! Subaru beni korur!]

 

[Subaru: Ne kadar “O iş bende!” diyecek tarzda bir adam olmayı istesem de güçsüzlüğümün farkındayım, o yüzden böyle bir şey söyleyemem.]

 

Petra karşı çıkmakla meşgulken, Subaru da kendi faydasızlığıyla olayı kapatmaya çalışıyordu. Petra bu yanıt karşısında omuzlarını düşürürken, Frederica nazik bir şekilde saçlarını okşadı.

 

[Frederica: Petra, üzülme ama. Subaru-sama’nın kendi güçsüzlüğünü kabul ederken ne kadar üzüldüğünü görmüyor musun?]

 

[Petra: ……Uunn, Frederica abla.]

 

[Frederica: Herkes bazı eksik yönlerini irdeler. Subaru-sama da sen de öylesiniz. Ama Subaru-sama bu eksikliği kabul ederek üstesinden gelmenin yollarını arıyor. Peki ya sen Petra?]

 

[Petra: Uu~]

 

Ağlamaklı bir şekilde burnunu çeken Petra, Subaru’ya döndü.

 

[Petra: Şey, gerçekten mi…… Köşkte yapabileceğim hiçbir şey yok mu?]

 

[Subaru: ……Mn, üzgünüm. Petra bu defa yardımcı olamayacak. Ve ben de seni koruyup kollayacak kadar güçlü değilim. Özür dilerim.]

 

Subaru’nun başını eğdiğini gören Petra, gözlerini kapatarak gözyaşlarını kollarıyla sildi.

 

Yeniden açılan gözlerinde yaşlardan eser yoktu. Yalnızca hafif bir kırmızılık kalmıştı ve bu şekilde elbisesinin eteklerini nazik bir şekilde tutarak ayağa kalktı.

 

[Petra: Anlıyorum, Subaru-sama. Petra bugün ayrılacak. Her şey düzeldiğinde beni çağırmayı unutmayın lütfen.]

 

[Subaru: Yeah, tabii ki. Her şey düzeldiğinde……]

 

Köşkteki ve Sığınaktaki herkes güvende olduğunda ve yüzleri gülebileceğinde…

 

Petra’nın Subaru’nun teklifini kabul edişiyle, konuşmaların ilk kısmı sonlanmıştı.

 

――Boş bardakları alan ve ortalığı temizleyen Petra, salondan ayrılarak Subaru ve Frederica’yı yalnız bıraktı.

 

Subaru, kapı kapanıp Petra’nın ayak sesleri koridorda uzaklaştığında, ağzına tatlı bir şeyler atarak lafa girdi.

 

[Subaru: Sana birkaç soru sormamda sakınca var mı, Frederica?]

 

[Frederica: Soracağın sorulara bağlı, Subaru-sama.]

 

Kızın verdiği yanıtı dinleyen Subaru, çarpık bir şekilde gülümsedi. Frederica ise sakin bir şekilde Subaru’nun ilk sorusunu bekliyordu.

 

Derin bir nefes alan Subaru, ilk önce ne soracağı konusunda zihnini zorladı. Ancak Frederica’ya gerçekten sormak istediği tek bir soru vardı.

 

[Subaru: Garfiel Sığınakta ne başarmaya çalışıyor?]

 

[Frederica: ――Hayırsız kardeşimle aranda bir şey mi geçti?]

 

[Subaru: Pek çok şey geçti aslında. Anlaşmazlıklarımızın tamamen uzlaşılamaz halde mi kelimelerle çözülebilecek halde mi olduğuna gelince… tam da bunu öğrenmeye çalışıyorum diyebilirim.]

 

Subaru, planlarını alacağı yanıta göre belirleyecekti. Garfiel’in yok edilecek bir düşman mı, değerli bir müttefik mi olduğunu Frederica’nın söyleyecekleri belirleyecekti.

 

[Frederica: Şaşırmış gözükmediğine göre kardeş olduğumuzu ondan öğrenmiştin herhalde?]

 

[Subaru: Lewes-san da inkar etmedi. Lewes-san’ı tanıyorsun, değil mi?]

 

[Frederica: Tabii ki. Ben Sığınakta yaşarken o bizi kendi ailesiymişçesine büyütmüştü…… Birlikte geçirdiğimiz zamanı düşününce ona bir anne veya büyükanne gözüyle bakabiliriz.]

 

[Subaru: Bu Garfiel’in ona neden nine dediğini açıklar.]

 

Subaru, onun kalp parçalayıcı ‘’Nine’’ çığlığını hala kulaklarında işitebiliyordu.

 

[Subaru: Garfiel küçükken de nineci miydi?]

 

[Frederica: Aralarındaki ilişkinin iyiliğinden bahsediyorsan……evet. Küçük kardeşim görünüşüne rağmen fazlasıyla hassastır ve büyükannemize de çok düşkün olduğuna inanıyorum…ne kadar saklamak istese de…]

 

Garfiel’in Lewes’e olan bağlılığı oldukça net olmalıydı.

 

Ama Subaru, kendisine Sığınağın gardiyanı diyen bu gencin nasıl olup da bir gaddara dönüşebildiğine anlam veremiyordu.

 

[Subaru: Onun davranışsal bozukluklarını affedip affedemeyeceğim başka bir mesele…]

 

[Frederica: Subaru-sama?]

 

[Subaru: Yok bir şey. Biraz düşmanca bir şeyler hatırladım da. Gerçi önyargıların kararımın önüne geçmesini istemem…]

 

Garfiel köylüleri katlederken ne düşünüyordu? Subaru şimdi bile bu konuda bir kanıya varamıyordu.

 

Ama Sığınağın ölümsüzlük deneylerinin bir yan ürünü olarak Lewes Meyer’lerin kontrol yetkisini ve tesisin kaderini elinde tutan kişinin Garfiel olduğu kesindi.

 

Peki tesisi neden yok etmişti? Ve en başta komuta yetkisini nasıl almıştı? Subaru’nun anlayamadığı çok şey vardı――

 

[Subaru: Frederica. Bir zamanlar Sığınakta yaşadığını ve bir çeyrek kan olarak bariyeri zarar görmeden geçebildiğini biliyorum.]

 

[Frederica: Nasıl olab……]

 

[Subaru: Ve Garfiel de aynı durumda. Ama ayrılabilecek olmasına rağmen kalmayı tercih ediyor. Söyle bana, Frederica. Sen…… Sığınağın yaratılma sebebini biliyor musun?]

 

#Minnoş Petra'yı tripleriyle birlikte gönderdiğimize göre sıra esas konuşmada. 
Ben de Subaru'yla aynı soruları taşıyorum. Garfiel'de büyük bir çelişki var. O gün yaptığı katliam, özündeki hassaslıkla uyuşmuyor. Bunun çözülmesini iple çekiyorum.
Umarım Frederica'dan da tatmin edici cevaplar alabiliriz. 
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr