BÖLÜM 49

avatar
2075 5

SAHİPKIRAN - BÖLÜM 49


                  Bölüm 49

 

 

Suzumiya Hakariye gitmek istediğini söylemiş ve yürümeye başlamıştı, Hakari de mecburen peşinden gidiyordu ama bir yandan da saydırıyordu. Meryni turnuvaya katılırsa perişan edeceğini söylüyordu. Meryn bunu görünce yüzü üzgün bir hal aldı.

‘’Ne oldu? Sevdiğin kızı öyle görünce mi üzüldün yoksa korktun mu?’’

‘’Hiçbirisi, merak etme İstapha. Ben kesinlikle o turnuvaya katılacağım. Kazanmaya da çalışacağım.Kendime güvenim tam, evet biliyorum,  kesinlikle güçlü değilim ama senin verdiğin kay soyuyla, sahip olduğum kabiliyetle ve okulun verdiği yetenekle beraber kesinlikle kazanabilirim, kazanamasam da en azından ailemi gururlandıracak kadar savaşabilirim, artık annem ve babamın beni daha fazla görmezden gelememesini sağlayacağım, onların kötü olmadığını biliyorum bak, annem her şeye rağmen bana kötü davranmadı değil mi?’’

Haklıydı da, annesi ne olursa olsun ona kötü davranmamıştı, sadece hayal kırıklığına uğramış gibiydi, oğlu geldiği için değil, onunla sürekli hayal kırıklığı yaşadığı belli oluyordu, tam da öyle davranıyordu. Ama İstapha onun ne olursa olsun oğlunu sevdiğini de söyleyebilirdi.

 

‘’Bunun üzerinde fazla durmayalım, turnuvada parlayacağına eminim.’’

‘’Bende öyle inanıyorum.’’

Onun eskisinden çok daha özgüvenli olması hoşuna gitmişti, artık bir pısırık değil gibi görünüyordu.

 

‘’Haydi biraz daha gezinelim, sonra eve döneriz.’’

O gün akşama kadar gezindiler, hava kararınca ise eve geri döndüler. Bu sefer Merynin babası da evdeydi, ancak annesi geldiğini söylemiş olacak ki pekte şaşırmamıştı. O da pek sıcak sayılmayacak bir şekilde onları karşılamıştı, İstapha, Meryn için olmasa bir an bu evde durmazdı. Ancak sabretti, yemeklerini yediler, yine annesiyle bakışınca garip hissetti, babasıyla bakışınca da aynı şeyi hissetmişti. Bunun ne olduğunu anlayamıyordu. Garip hissiyat ile birlikte odaya gitti, Meryn ile uzun süre konuştular, ama tam o sırada cama bir şey çarptı, birisi bir taş atmıştı. Meryn pencereyi açınca Suzumiyanın orada olduğunu gördü, bir anlığına donakaldı. Hemen ardından gizlice evden çıkarak yanına gitti, İstapha da hemen arkasındaydı.

‘’Suzumiya, ne arıyorsun burada?’’

‘’Asıl sen ne arıyorsun?’’

‘’Ne demek bu, bu benim evim.’’

‘’Neyi kastettiğimi biliyorsun, ne demek turnuvaya katılacağım?’’

Elbette Suzumiya da bir istisna değildi, Merynin yetişimini göremiyordu, bu onu  şaşırtsa da bununla ilgili soru sorup onu rencide etmek istemedi, ama kesinlikle yüksek yetişim sahibi olacağı da aklına gelmemişti.

‘’Gayet açık değil mi? Şu ana kadar hep ailemi utandırdım, şimdi ise o turnuvaya katılmayı düşünüyorum.’’

‘’Hangi güçle?’’

Suzumiya sinirli ama çok azda endişeli bir şekilde sordu, saklamaya çalışsa da hala onun hakkında biraz endişelendiği belliydi.

‘’Bu benim sorunum bayan Suzumiya, eğer sevgiliniz gece başka bir erkeğin evinin yakınlarına gittiğinizi öğrenirse sorun olabilir, lütfen dönün, iyi geceler.’’

Böyle söyledikten sonra tekrar eve doğru gitmeye başladı.

‘’S-s-sen.. Ne halin varsa gör.’’

Suzumiya da sinirlenip orayı terk etmişti, Meryn her ne kadar orada güçlü dursa da Suzumiya gittikten sonra ağlamaya başladı, sevdiği kızı başkasıyla görmeye dayanamadığı belliydi. Odaya gittiklerinde ise ağlayıp durmuştu, yarım saat kadar sonra anca kendine gelebilmiş, İstaphadan özür dilemişti, ama İstapha bunun iyi olduğunu düşünüyordu, çünkü içindeki birazcık çekinme duygusu da gitmiş, çok daha kararlı bir hale gelmişti.

 

‘’Peki bu turnuva hangi gün?’’

‘’2 gün sonra.’’

‘’O kadar az var demek.’’

‘’Evet, ne oldu ki?’’

‘’Bir şey yok, uyu sen, benim dışarıda biraz işim var, gözetlemek yok.’’

‘’Tamam.’’

 

Meryn yatağa girip uyumuştu, İstapha da odadan çıkmıştı, hemen mutfağa gitti.

‘’Eee, neyi gözetliyordun?’’

Karşısında birisi vardı, o odadan çıkarken bir gölge mutfağa geçmişti, birisinin onları dinlediğini biliyordu.

‘’Sen oğluma ne yaptın?’’

Bu Merynin annesiydi, üstünde gecelik ile karşısında dikiliyordu.

‘’Ne demek istiyorsun?’’

‘’Oğlumun az da olsa bir yetişimi vardı ama gitmiş, ayrıca hiç katılmadığı bir turnuvaya katılmak istiyor, onun ölmesini mi istiyorsun?

‘’Ne zamandan beri bunun için endişeleniyorsun?

‘’Ne demek bu?’’

‘’Oğlun bana her şeyi anlattı.

‘’Ne anlattı?’’

‘’Üzgünüm, ben, ben her zaman zayıf oldum, annem ve babam her zaman benden utanç duyuyordu. Onlar bana soğuk davransa da hep onları sevmeye devam ettim, bizim oralarda da dövüş turnuvaları yapılır, her yerden genç efendiler gelerek maharetlerini gösterir ve ailelerini gururlandırır. Ama ben o kadar zayıftım ki dövüşlere hiçbir zaman katılamadım. Ailemin başka çocukları yoktu bu yüzden her zaman bunun hayalini kurardılar, fakat hiçbir şekilde dövüşlere katılamadığım için hiçbir zaman bunu beceremedim. Diğer aileler ise her zaman anne ve babamla dalga geçiyorlardı, ben, bir gün  gece tuvalete kalkarken.

 

‘’Neden tanrı bize gururlu bir çocuk vermiyor?’’

‘’Bilmiyorum karıcım, şu Himomiya herifini hatırladın mı? Nasıl da dalga geçti bizimle, oğlu turnuva da 3. Oldu ya.’’

‘’Evet, yani oğlumu seviyorum ama,  keşke bizi gururlandıracak bir oğlumuz olsaydı, şu insanlarda bizimle dalga geçemezdi.’2

‘’Bu dünyada her şey güçtür, güç. Eğer buna sahip değilse kimseye doğru düzgün muamele bile edilmiyor.’’

‘’Keşke onu doğuracağıma taş doğursaydım.’’

 

‘’Bunlara şahit olmuştum, annemin bu sözü çok ağırıma gitti. Ardından nişanlı olduğum kız da nişanı attı, Suzumiya çocukluk aşkımdı benim, her zaman birbirimizi sever gizli gizli buluşurduk, benim zayıf olduğumu hep bilirdi ama bunu hiç sorun etmezdi, hatta her zaman beni korurdu. Ama 5 ay önce ailesi nişanı attığını duyurdu, benim kızlarına layık olmadığımı söylediler, Suzumiya ile buluştum ama o da bana Hakari ile birlikte olduklarını söylediler, Hakari Kılıç Bilge Aleminin 8. Seviyesinde, yani 2. Alemin zirvesinde, o tam bir dahi, üstelik yakışıklı ve zengin, ne zaman gelse turnuvayı hep o kazanır. Yani Suzumiya ya hiç kızmıyorum, sonuçta kızlar her zaman güçlü ve kendisini koruyacak erkeği ister, ama ben onu koruyacağıma hep o beni koruyordu, muhtemelen beni bir yerden sonra sevdiği erkek değil sadece küçük bir kardeş gibi görmeye başladı.  Tek bildiğim bir daha bu şekilde buluşmamamızı söylediği, ardından gitti. Ayrı olmamızın ikimiz  içinde daha iyi olacağını ve köyden başka bir kız bulup mutlu olmama gerektiğini söyledi, kendisi yetişim yolunda ilerlemek istiyor ama bunu benimle yapamaz. Bu yüzden gitti. Hakari ona her türlü yetişim kaynağını verebilir, o zaten Kılıç Bilge Aleminin 3. Seviyesindeydi, ama 1 ay önce duyduğuma göre geçen 4 ay içerisinde tam 2 seviye atlayıp Kılıç Bilge Aleminin 5. Seviyesine gelmiş.  Eğer benimle birlikte olsaydı hala aynı seviyede olacaktı, bu yüzden ona kızmıyorum. Ama bunlar olduktan sonra ailem beni hepten görmezden gelmeye başladı, annem ben yokmuşum gibi davranıyordu, babamda yetecek kadar para verdikten sonra beni başından salıyordu. Anneme yardım etmek için onunla beraber alışverişe gittiğim zaman bazı komşular beni görünce uzaktan dalga geçmeye başladı, ailemle de dalga geçiyorlardı, annem bunları duyunca beni eve geri gönderip dışarı çıkmamam gerektiğini söyledi, geçen ay ise akademiye girmek istediğimi söyleyince ikisi de rahatladı, gece beni başlarından nihayet salacağını söylediler. B-ben, ben onları gururlandırmak istiyordum, benden utanç değil gurur duymalarını istiyordum, bu yüzden de güce ihtiyacım vardı ama akademinin de bana faydası olmadığını gördüm, sınava kadar geçen sürede hiç güçlenememiştim.  Bizim turnuvaya hala 1 ay var. O zaman kadar güçlenmek istedim ama yine de hiçbir şey değişmedi, tek istediğim ailemi gururlandırmak ve onlardan sevgi görmekti. İkisinin de beni sevdiğini biliyorum ama onları utandırdığım için böyle oldu, güçsüz olduğum için Suzumiyayı da kaybettim…

 

Ondan duyduğu her şeyi, bazı kısımlarını çekip alarak annesine anlattı. Annesi ise sabırla dinliyordu, gece çok akranlık olduğu için yüzü tam seçilemiyordu.

 

‘’B-bunlar bizim meselemiz, onun turnuvaya katılmasını istemiyorum.’’

‘’Pehh, rahatladım valla, senin tam bir sürtük olduğunu sanmıştım.’’

‘’N-ne, ne dedin sen?’’

Kadının sesi titredi.

‘’Tüm hikayeyi dinleyince öyle düşünmüştüm, ama sen hala oğlun için endişeleniyorsun. Turnuvada ölmesinden korkuyorsun değil mi?’’

‘’Bu bizim ailemizin meselesi.’’

‘’Öyle mi? Neden bizi dinliyordun o zaman?’’

‘’B-ben, çünkü ben, ona kötü şeyler öğretmediğinden emin olmak istedim.’’

‘’Sen yaramaz kadınlara ne yaptığımı biliyor musun? Cezalandırılmak ister misin?’’

‘’S-sen ne, kes şunu!’’

 

Ama fayda vermemişti, İstapha ona defalarca şaplak atmış, o da utancından bağıramamıştı. En sonunda mecburen gözü yaşlı odasına dönmeden önce İstaphaya sert bir bakış attı. Yaşlı gözleriyle attığı bakış İstaphaya korkutucudan çok sevimli gibi gelmişti. Meryn için ise sevinmişti, ne olursa olsun etrafındaki, onu terk ettiğini düşündüğü iki kadın da onun için endişelenmişti. Annesini gururlandırmak için uğraşmasını destekleyecekti artık. Ardından dışarıya çıktı, uğraştığı bir şey vardı.

‘’Agni’ni Adımı’’

 

Uzun süredir üzerinde çalışmasına rağmen bir türlü ilk aşamasını tam öğrenememişti. Bu yetenek 9 aşamaya ayrılıyordu, her  aşamasında hareket hızı artıyordu, ancak İstapha henüz 1. Seviyeye girememişti. Girebilmek amacıyla  tekrar teknik üzerinde çalışmaya başladı….

 

2 gün çabucak geçmişti, bugün büyük gün olduğu için Merynin anne ve babası da güzelce hazırlanıp kendileri için ayrılmış yere gittiler. İsteseler de  istemeseler de insanlar onlara hafif bir alayla bakıyordu. Onlar ise mecburen bir eşy yokmuş gibi davranıyor ve insanlarla muhabbet edip gülümsüyordu.

İstapha ise Meryn ile birlikte turnuvaya katılacaklarını (sadece Meryn) bildirmek için gitti, biraz şaşırsalar da Merynin katılmasına bir şey diyemezlerdi sonuçta. Bu sıralarda Hakari ve Suzumiya görüldü, Hakari onlara alayla baksa da Suzumiya onlar yokmuş gibi davranmıştı. Bir süre sonra ise turnuva resmi olarak başladı, sıkıcı bir açılış konuşmasından sonra ödüller açıklandı.

 

Mor Salkımlı Kristal. Yeşil Damarlı Küre Düşük Kalite Şeytan Çekirdeği

 

İstapha ödülleri görünce az biraz aşırmıştı, diğerlerini bilmese de Yeşil Damarlı Kürenin çok değerli olduğunu biliyordu, ödüller zannettiğinden çok daha zengin çıkmıştı. Turnuva başlayınca arenaya birkaç kişi çıkmış ve birbirlerini yenmişti. Bu sefer sıra Hakarinin sırasıydı. Ancak rakibi.

‘’Pes ediyorum.’’

Şansına küfür ediyordu, elbette daha ilk elden Hakariye düşeceğini nereden bilsin ki?  Hakari ne zaman gelse bu rahmet olası turnuvayı kazanıyordu, o ise taa ilk başta ona düşmüştü. Kesinlikle çok şanssızdı.

‘’Sıradaki dövüş Meryn..   vs  Satibo ..’’

 

Bir sonraki dövüş  Merynin dövüşüydü.

‘’Meryn, gerçek gücünü göstermemelisin, rakibini gücünü biliyor musun?’’

‘’Evet, benimle aynı Alemde ama 3. Seviyede, eski halim olsa tek vuruşta öldüreceğine şüphe yok.’’

‘’Önemli olan şu anki halin, gücün onu rahatça indirmeye yetecektir, sakın gerçek gücünü gösterme Meryn, son ana kadar saklamalısın, şimdi onu hiçbir teknik ya da kılıç kullanmadan yenmeni istiyorum.’’

‘’Anladım, öyle yapacağım.’’

 

‘’Hey hey, bak sen, senin yetişimin bile var mı ki? Ne işin var bu arenada? Galiba yanlış geldin, hadi pes ette kurtulalım.’’

 

Rakibi kendisiyle alay ediyordu, ama o sakin kaldı.

‘’Yani madem o kadar pes etmeye meraklısın ette kurtulalım canım.’’

‘’Sidikli velet, madem dayak istiyorsun öyle olsun, silahını çek, ben çekmeyeceğim, gel de babacıktan dayak ye.’’

‘’Gerek yok, sen silahımı çektirmeye yeterli değilsin.’’

‘’S-seni velet, iyi bakalım.’’

O da silahını çekmemişti ama ellerini sıkıyordu, dayak atmak istediği belliydi, ama Meryn bir anda koşarak dibine girdi.

‘’Eceline susamışsın.’’

Rakibi sırıtarak böyle söyledi ve  Merynin darbesini karşılamaya hazırlandı, hemen sağ eliyle yüzüne doğru bir yumruk savurdu ama Meryn azıcık eğilerek kurtuldu, ardından da karnına yumruğu geçirdi.

-Floshh.

 

Rakibi yumruğun etkisiyle arenanın dışına kadar uçmuştu, ağzından kan kusarak yere düştü. Arenanın dışına çıktığı için yenikti.

 

‘’Bu velet, ne ara böyle bir güç elde etmiş?’’

Hakari şaşırdığı için Suzumiya ya sordu, nasıl bu yetersizin bu kadar güçlendiğini anlamıyordu.

‘’Bilmiyorum,  bende şaşırdım.’’

Suzumiya çok garip hissetti, sanki kalbi sancımıştı.

‘’Peki o zaman, eğer bana denk gelirse onu iyi bir pataklayacağım.’’

 

Hakari yeni bir kum torbası bulmasının zevkini yaşıyorken koltuğuna iyice yığılmıştı. Suzumiya ise kalbini tutuyordu.

 

‘’Kazanan Meryn …’’

 

En çok şaşıran ise anne babası idi, Annesi gözleri iyice açılmış bir şekilde ona bakıyorken, babası da aynı durumdaydı,etraftan gelen sesler onları kendisine getirdi.

‘’Tebrikler, oğlunuzun zayıf olduğunu duymuştuk ama kesinlikle öyle olmadığını öğrendik, onunla ne kadar övünseniz az.’’

‘’Gerçekten çok yetenekliymiş. Tebrik ederim.’’

‘’Sizin bu kadar harika bir oğlunuzun olduğunu bilmiyordum, tebrikler.’’

 

Etraftan hakaret ve aşağılama yerine iltifat geliyordu, ne yapacaklarını şaşırmışlardı.

‘’Teşekkür ederiz.’’

İlk defa tattıkları gurur hissi onları çok sevindirmişti, çok mutlu olarak iltifatlara karşılık verdiler. Özellikle annesi, doğduğundan beri ilk defa onu doğurduğu için çok gururlu hissediyordu. Ama bir yandan da korkmuştu, eğer güçlü genç efendilerden birisine düşer ve direnerek canını sıkarsa geri dönüşü zor şeylerle karşılaşabilirdi, bunu olmaması ve oğlunun sağ salim dönmesi için dua etmeye başladı. Dövüşlerde devam ettiler. Meryn, İstaphaya bazı seçkin genç efendileri gösterdi.

 

‘’Pes ediyorum.’’

 

Hakari karşısında çıkan herkes pes ettiği için çok sıkılıyordu, nihayet bir sonraki rakibi kendisine meydan okumaya cesaret edince onu doğduğuna pişman etmişti, en azından 2-3 hafta yataktan kalkamayacaktı. Merynde bu sıralar bütün rakiplerini yeniyordu, henüz çok güçlü sayılacak birisiyle karşılaşmamıştı, bu yüzden silahını ya da tekniğini kullanmıyordu, sadece önceden öğrendiği 1. Seviye hareket tekniği ‘’Hızlı Adım’’ı kullanıyordu, düşük seviye bir yetenek olsa da işini görüyordu. Bu şekilde sadece yumruk ve tekmeleriyle rakiplerini birbiri ardına yenince ailesi daha da fazla övgü ve iltifat alıyordu, şu anda hayatlarından çok memnunlardı. Hatta annesinin gözleri bile dolmuştu. Hiçbirisi oğullarının nasıl bu kadar güçlendiğini sormamıştı, belli ki heyecandan bunu merak edecek kadar akılları başlarında değildi.

‘’Kesinlikle harika bir yetenek, kızım Hisui de bundan etkilendi eminim, gözleri parlıyor, eminim ki küçük kardeşi Merynden birkaç ders almayı çok isterdi.’’

 

Daha önceden nişanlısının ailesi bile nişanı atmıştı, bu onlar için büyük bir aşağılama idi ama şu anda başka aileden birisi üstü kapalı bir şekilde kızının onunla tanışmasını istiyordu. Sevinçten ne yapacaklarını bilmiyorlardı.  Şimdi ise dövüş sırası tekrar Meryndeydi.

 

‘’Meryn … Vs Akali.’’

Merynin ifadesi ciddileşti.

 

‘’İstapha, bu Akali, çok güçlüdür,  benim Âlemimde ama 7. Seviyede, benden 1 seviye daha yüksek. Ayrıca klanının çok güçlü bir dövüş yeteneği var ’’Ayçiçeğinin Gazabı’’  3. Seviye olsa da çok güçlüdür.’’

‘’O halde kılıcını kullan, ama yeteneğini sakla.’’

‘’Onu bu şekilde yenebilir miyim ki?’’

‘’Yenebilirsin merak etme, sadece dikkatli ol, sakın Yang enerjisi kullanma.’’

‘’Anladım.’’

İstaphanın bir şeyler planladığını biliyordu. O yüzden ses çıkarmadı ve dediğini yapmaya karar verdi, arenaya çıktığı gibi direk silahını çıkardı.

‘’Demek silahını kullanacaksın, akıllıca, ben de öyle yapacağım.’’

Akali gururlu olsa da kibirli birisi değildi. Bu Merynin az da olsa sevindirmişti.

 

‘’İlk hamleyi sen yap, bu senin ilk seferin değil mi?

 

‘’Peki, madem öyle istiyorsun.’’

 

Ardından kılıcını savurarak ilerledi, Yang yeteneği kullanmayacaktı ama daha öncesinde öğrenmiş olduğu bazı 1. Seviye dövüş tekniklerini kullanmaya karar vermişti.

 

Kılıcını savursa da karşıdaki anına kurtulup kendi kılıcını savurmuştu, o da geri çekilerek yeteneğini kullanmadan tekrar saldırdı, defalarca kılıç çarpıştırdılar ama bir galip çıkmadı. Akali şaşırsa da istifini bozmadan devam etti.

‘’Baksana ya, Meryn denen çocuk bayağı Akali ile kılıç çarpıştırıyor, hem de yenilmeden.’’

‘’Belki kendisini tutuyordur.’’

‘’Neden tutsun? Hem görünüyor işte, gayet ikisi de her şeyini ortaya koyuyor.’’

 

Etraftan gelen bu konuşmalar dövüşü izleyen Merynin ailesini gururlandırıyor, İstaphanın ise tebessüm etmesine sebep oluyordu. İstapha onun bundan çok daha fazlasına sahip olduğunu bildiği için rahattı.

 

‘’İşte geliyorum.’’

 

Akali ise nihayet meşhur tekniğini kullanıyordu, kılıcını kınından çekecekmiş gibi sol tarafında tuttu, kılıcının etrafını ay çiçeği gibi sarı ışıklar kapladı, ardından kapattığı gözlerini hızla açıp kılıcı şiddetle savurdu, kılıcın oluşturacağı hilal keski rakibi parçalıyordu, bu ‘’Ayçiçeğinin Gazabı’’ yeteneğinin çalışma şekliydi, ancak çok kalın olduğu için zıplamak ya da altından kaçmak çok zor oluyordu. Açık alanda daha avantajlı olunsa da kapalı alanda bu yetenekten kaçmak çok zordu, ama Meryn kaçmak yerine kılıcını havaya doğru kaldırdı, bütün vücudunu ve kılıcını mavi bir aura sardı, gözleri de maviye döndü.  Kullandığı 1 seviye bir kılıç yeteneği olan ‘’Keski’’ idi ama bu yetenek ulanılırken böyle şiddetli auralar oluşmazdı, bu aralar onun yetenekle ne kadar uyumlu olduğunu gösteriyordu, bu yetenek şu anda 2. Seviye bir yeteneğe denk sayılabilirdi. İkisi de serbest bırakınca yetenekler şiddetle çarpıştı, toz dumanı kalktığında ilk görünen Akali idi. Gayet sağlamdı.

‘’Bitti.’’

‘’Evet, ama buraya kadar gelmesi de iyi bir şeydi.’’

‘’Kesinlikle.’’

 

Annesi ise elerlini sıkıca bağlamış dua ediyordu, hemen ardından ise toz kalkınca hasarsız olduğu görüldü, büyük bir gürültü koptu.

‘’Haaa, onun en güçlü yeteneğini karşıladı ama hiç hasar yok.’’

‘’Bu çocuk müthiş.’’

 

 

Annesi de rahatlamıştı ve artık göz yaşları akıyordu, kendisini tutmuyordu.

‘’Oğlumuz sonunda bizi gururlandırdı, artık hiçbir kız onu geri çevirmeyecek, kimse onunla dalga geçmeyecek.’’

 

‘’Yenilgiyi kabul ediyorum.’’

 

Konuşan Akali idi.

‘’Neden?’’

‘’En güçlü yeteneğimi kullandım bile ama benden 1 seviye düşük birisini yenemedim, sadece 1. Seviye bir yetenekle karşıladın, bu gurur kırıcı olsa da asıl mesele gücün, hala saklıyorsun değil mi?

‘’Yani şey..

‘’Merak etme söylemem, sadece şu Hakari denen hıyarı yen, eğer yenemesen bile en azından ona karşı bir süre dur ve onu azda olsa yaralamaya bak, onun kibrine dayanamıyorum.  Patakla onu.’’

 

Böyle söyledikten sonra pes ederek çekildi. Meryn de İstaphanın yanına geldi.

 

Bu sırada Suzumiya da dövüşlerini kazanıyordu, en sonunda Hakariye denk gelince pes etti.

 Nihayet finale gelinmişti.

Meryn vs Hakari.

 

 

 

 

 

      

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr