1.Bölüm - Evrenin Çöküşü

avatar
3149 11

Sahte Adam - 1.Bölüm - Evrenin Çöküşü


Merhaba, okuyucular. Hayır. Bu girizgah yazarıma ait değil. Ben, novelin ana karakteri, şahsına münhasır kişi.

 

Hikayeye geçecek olursak her şey College gitmemle başladı. (College dememin sebebi havalı olduğunu sanmamdan kaynaklı. Günümüzde İngilizce kelimeleri Türkçesi yokmuş gibi Türkçeye sığdıran oldukça fazla insan var.)


Lisede inanılmaz eğlenceli, herkesi güldürebilme yeteneğine sahip olabilen (abartmıyorum) ben, yaş geçtikçe hayat enerjim oldukça azalmış, düşüncelerim oldukça değiştimişti. Her zaman neşeli, mutlu olmamın aslında maskem olduğunun farkında değildim. İnsanları dinliyormuş gibi yapmak, onlara değer veriyormuş gibi davranmak yorucuydu. Ama asıl sorun bu yapmacıklığa gerçekliğimden daha fazla alışmak. İnsanları sevmememin nedenini yaşıma bağladım. Ergenlik, çocukça duygular dedim. Fakat kendimi hep o gerçeklikten sakındım. Kötü bir insan mıydım? Herkes kötü karakteri havalı bulur ama kimse kötü olmak istemez. 

 

"Eskiden hep güldürürdün. Güler yüzlüydün. Konuşmamıza fırsat bile vermezdin. Çok değişmişsin." 

 

“Ben değişmedim. Özümü buldum. Sahteliğimi gerçeğim sanan sizlersiniz!” demek isterdim.

 

Üniversiteyi yurt dışında kazanmıştım. Sohbet ettiğim kişi ise dört yıl boyunca lisede aynı sınıfta okuduğum kız arkadaşımdı. Ne tesadüf! (Yazara giydirdim.)


Kendisinden biraz bahsedecek olursak: Güzelliğinin arkasına saklanır, insanların duygularına ve düşüncelerine değer vermez.


Vaktinde benim de kölelik yaptığım oldu. Olmadı denemez.

 

Sıcak çikolatamı yudumladım. "Üzücü! Bu halimi beğenmediysen tekrardan özüme (sahteliğime) dönebilirim,” diye sahte bir nida patlattım.

 

 

Sırıttı. ''Eskilerden bir şeyler kalmış.''

 

 

Ne aptal. İroni yaptığımın farkında bile değil. Kadınlar mı aptaldır, yoksa onları aptallaştıracak kadar yücelten erkekler mi? Zor soru.

 

"Lisede de fena değildin ama şimdi saçlarını uzatınca oldukça yakışıklı olmuşsun.'' Dudaklarına cilveli bir tebessüm kondu. ''Sakalların da olgunlaşmış. Boşsan kapabilirim seni.''


Yeni okul, yeni ülke, oldukça yalnızlık çekiyor galiba. Cebinde parası olmayan birine yürüdüğü nerede görülmüş?

 

Somurtkan yüzüme olabilecek en samimi gülümsemeyi kondurarak geçiştirdim (oldukça başarısızdı).

 

Sohbetimiz sıkıcı, boğucu ve umduğum gibi geçti; havadan ve sudan, geçmişten ve sıkı tutunmaya çabalamadığımız öylesine hayallerden, okuduğumuz bölümden ve sevmediğimiz öğretmenlerden.


"Kalkalım mı?" diye soru yöneltti.

 

''Sonunda!'' diye çığlık atabilmeyi isterdim.


Garsondan hesabı istedim.


Hesap geldiği vakit bir başka masadanmış gibi aldırış etmeden arkasını döndü. Dışarı doğru hareketlendi.


"Nereye gidiyorsun?" diye seslendim.


Yanlış mı oldu acaba? Centilmenlik olmadığını falan düşünebilir. Zira erkekler bankamatiktir bazı 'kadınlar' için.

 

"Hesabı ödemeyecek misin?" şeklinde bir soru aldım.


Soru muydu emin değilim. Sanki görevimmiş gibi verilen emir desek daha uygun olur.

 

"Kendi içtiğimi ödedim, dışarda bekliyorum," deyip çıktım.

 

Eski ben olsa şimdiki düşündüklerimin aynısını düşünüp hesabı öderdi. 


Yanıma geldi.


Suratı oldukça düşmüştü.


Sebebi ne olabilir? Yeni okul, başka bir ülke, kolay değil tabii, anlayışla karşılarım. 

 

Dilenciye para uzatan bir ünlü edasında, "Görüşürüz," deyip gitti. 


Masaya bir bozukluk fırlatmak çok mu müşkül geldi? Sanmıyorum. Neden böyle bir tavır görmüş olabilirim? Hiçbir fikrim yok.

 

Size öğrenci evimden bahsetmeliyim: Sokak köpeklerine yapılan kulübe kadar küçük, sıradan bir odası bile olmayan, salonunda yatıp sıçtığım bir bataklık.


Ve emin olun, düşündüğünüzden daha beter.


Kıçımı klozete sığdırmakta zorlanacağım kadar ufak bir lavabosu var.


Keşke daha iyi bir evde otursaydım. Keşke daha zengin bir ailenin çocuğu olsaydım. Ukala davranışlarımın sebebini parası var deyip sempatikleştirmeye çalışırlardı.


Cebimin titreşmesiyle irkildim.

Babam arıyor. Açmasam mı? Hiç konuşacak havamda değilim. Boş drama dönecek yüksek ihtimal.

"Alo. Oğlum, nasılsın? Alışabildin mi? Annen çok özledi seni. Durmadan ağlıyor. Selamı var. Nasıl gidiyor? Rahat mısın?"

 

Sanki sen özlemedin. Bırak bu evin direğiyim havasını. Hem neden annemin ağladığını belirtiyorsun? Annem ağlayınca, ağlamamasından daha farklı ne olabilir? Gözyaşı akınca hissedilen duygu daha mı gerçekçi oluyor? Oyunculuk mu bu, amına koyayım.

 

"İyi baba, sıkıntı yok. N'aptın? Para yollayabilecek misin?"

 

"Durumumuz iyi değil, biliyorsun. Göndermeyr devam ederim ama orada iş bulman lazım."

 

İş? Daha önce hiç çalışmadım. Paspas yapmasını dahi bilmiyorum. Zeki olsaydın da bana daha çok para gönderecek güce sahip olsaydın.


Benim babam neden zengin olacak kadar zeki veya yetenekli değil? Her şey için çabalıyor, ona rağmen az kazanıp mutlu oluyor. Senden daha az emek sarf edip zengin olan insanlar var.


Mutluluk basit ve aptalca.


Biliyorum. Şu an düşündüğünüz şey: “Onu okutan babasından memnun olmayacak kadar nankör."


Bu novel bir kahraman hikayesine ait değil. Aptal ana karakter, Güzel bir kızı korumak için dalyan gibi iki adama kafa tutmuyor.

 

"Tamam. Bulurum," deyip suratına kapattım.


Benim için bile fazlasıyla vicdansız bir hareket.


Hâlâ fevri tavırlarımdan vazgeçmemişim.

 

 

 

Buraya kadar okuyup, neden böyle bir başlık koyuldu diye düşünüyorsanız, yazarım tarafından kandırıldınız. Tabii onu da suçlayamam. İnsanlar: Para, güç, şöhret sahibi olmak için her şeyi göze alabilecek yaratıklardır. Aslında bu bölümün karakter tanıtımı gibi olmaması planlanıyordu fakat yazarım oldukça tembel. İkinci bölüm gelirse yüksek ihtimal görüşmüş oluruz... Açıkçası emin değilim. Dediğim gibi. Yazarım tembel.


Neyse. Siktir et. Benim problemim değil.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr