23.Bölüm - Tebessümler Barındırır Bazen Çoğu Anlamı

avatar
1034 2

Sahte Adam - 23.Bölüm - Tebessümler Barındırır Bazen Çoğu Anlamı


Gözlerinizi kapatın ve bir seri katil olduğunuzu hayal edin. Durun. Yanlış oldu. Doğru ya, film veya dizi izlemiyorsun, şu anda tam olarak roman okuyan sıkıcı bir azınlık kitledensin.


Ayriyeten üçüncü şahıs bir seri katili hayal ettirmeyip, neden sizin seri katil olduğunuzun sebebini merak ediyorsanız: Empati. Empati: kendine yaptığın empati, en kolay ve en başarılı yoldur. Bir insana empati duymak kolaydır, ama kendine empati duymak daha da kolaydır. Sebebi ise insan zihninin her zaman kolay yolu seçmesidir. Aynı niteliğe daha uzun sürede ulaşmak yerine daha kısa yol tercih edilir. Çünkü benciliz ve tembeliz. Her zaman kendimizi yormayan basit mutlulukları isteriz. Bu yüzden evlilik denen virüs her canlıyı bir gün ele geçirir.


Şimdi, konumuza dönecek olursak, seri katildik değil mi? Güzel.


Hedeflediğin sıradaki kurbanını üç saat sonra öldürmeden evvel kafa dağıtmak için herhangi bir AVM'ye gittiğinizi, içeride dolandığınızı ve bir anda kalabalığın çevrelediği bir bölgeye karıştığınızı düşünün. Ve o kalabalığa karışıp etrafı süzdünüz. Onlarca kitaplarla karşılaştınız. Hayır. Yakılmıyorlar. Şu an Cengiz Han tarafından esir alınmadın. Bir Kitap Fuarı orası.


Cebinizde beş kuruş para yok, kitabı çalabilme fırsatınız ve bunu kolayca başarabilme olasılığınız var. İlginizi çeken güzel de bir kitap çaldınız. Şu kadıncağızı öldürmeden önce zaman öldürmek için kitaba göz atayım iyisi mi dediniz. Eve gittiniz ve okudunuz da okudunuz. Kitap sizi o kadar derinden etkiledi ki, insanları değil öldürmek, kötü bir söz söyleyip incitmeye tövbe ettiniz. Şimdi: O kitabı çaldığınız ve bir insanın kul hakkına girdiğiniz için Tanrı sizi habislikle kınar mı, yoksa o kitabı çaldığınıza minnet mi eder? Yoksa, çalmamızı Tanrı mı istedi?

 

 

Başımı Ivan'a çevirdim.


Dehşet ve ürkünçlükle bakakalmıştı.

 

"Sen... İyi misin?" deyip ayağa kalktı. "Hemşireyi çağırıyorum."

 

Yüz ifadesi ve davranışları başta komik gelse de sonrasında ciddi anlamda endişelendiğini hissettim. "İyiyim, Ivan. Otur şuraya."

 

Ivan'ın yüzündeki şaşkınlık birazcık geçse de oturmaya yanaşmadı. "İlaçların etkisi mi geçti? Kimle konuşuyordun? Yine mi halüsinasyonundu?"

 

"Hayır. Hayat hikayemizi okuyan okuyucularla konuşuyordum."

 

Ivan'ın gözleri gittikçe açıldı ve anlamlandırmaya çalışarak kafasını hafifçe salladı. "İyi değilsin. Hemşireyi çağıracağım."

 

Ivan dönüp kapıya doğru hareketlenmişken, arkasından asabiyetle seslendim: "Dur.''


Ivan durdu.

 

"Söylediklerimde tek bir şaka, tek bir halüsinasyon yok. Beni böyle kabul ettiğini söylememiş miydin? Ben buyum. İstesen de istemesen de ben deliyim."

 

Ivan'ın gözlerindeki şefkati seçtim. Ağır adımlarla gelip sandalyeye oturdu. Derin bir iç çekti, dirseğini dizlerine koydu ve başını ellerinin arasına düşürdü. "Ne yaparsam yapayım ilaç kullanmayacaksın."


Başını ellerinin arasından kaldırıp gözlerime baktı.

 

"Evet."

 

Ufak bir tebessüm edip başını aşağı düşürdü. "Kimse sana istemediğin bir şeyi yaptıramaz, üstüne düşülmeyi sevmezsin, ölümün kıyısında olsan kimse seni kurtarmadıkça kıçını kaldırıp kendi canını kurtarmazsın. Baş belasısın, Beautiful. Tam bir baş belası."

 

Cevap vermeyi düşündüm. Lakin kelimesi kelimesine haklıydı. En iyi arkadaşım olsa bile beni bu kadar iyi tanıması can sıkıcıydı. Ve birazcık da imreniyordum açıkçası. İnsanların düşlerini anlayabilirsin, oysa insanı herkes anlayamaz. Ivan bu açıdan çok özel birisiydi. Kime karşı nasıl davranılacağını biliyordu.

 

''Biz tam olarak neredeyiz?"

 

Başını kaldırıp gururla gülümsedi. "Vatanımda, Beautiful. Hırvatistan'dayız."


Bir karşılık vermedim.

 

Ivan kederli bir ifadeyle baktı. "Beautiful..." diyerek mırıldandı. "Cehennemden kaçmayı nasıl başardın?"

 

"Önce sen."

 

 "Hiç gitmemiştim, sadece öyle sanılması gerekiyordu," dedi. "Sen?"

 

"Ben zaten kaçmıştım. Şimdi senin yüzünden tekrardan cehennemdeyim."

 

 

 


Naber lan yazar. Ben de iyiyim gülüm ne olsun, takılıyoruz yine senin bizi götürdüğün bilinmeyen yerlerde. Yok, sinirli değilim. Sana öyle gelmiş olmalı. Mümkünse başka zaman görüşmeyelim. Tamaam tamam, benden de annenlere selam. Umarım görüşmeyiz. Siz, evet, siz! Lütfen, rica ediyorum, beni kurtarın. Hugo'nun televizyona tıklatması gibi ekranınıza tıklattığımı hayal edin. Yaşı yetmeyenler varsa diye söylüyorum, hadi abim Kral Şakir izlemeye devam edin. Ne? Sırf benimle okuyucu karakter ilişkisine sahipsiniz diye size iyi davranmak zorunda değilim.


İnsanı, kendisini ilgilendirmeyen etkenler bile üzüp yaralayabilir; hayranı olduğu sporcu vb. için üzülebilir. Veya gerekli şeyler için alınan vergilerin önemli durumlarda neden yerinde olmadığı sorgulanabilir. Bunlar insan için gerekli sorgulamaktır, göz ardı edilip savrulmamalı.


Neyse, bir bölümün daha sonuna geldik. Tembel yazarım herhalde beni sizle 1820 gün sonra kavuşturur... Sert oldu sanırım.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47018 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr