Doğruyu bulmak istiyorsan kendi zihnine bile güvenme.
Yine Ivan ile geleneksel araba gezintilerimizden birine çıktık. Ivan'la aynı arabada seyahat ediyorsak eğer, bilindiği üzere günün sonu pek iyi bitmeyecektir. O yüzden buraları atlayıp vuruluşumuzun ve Ivan'ın ölümü kısmına geçiyorum: Her şey aslında benim gizli gay olmamla başlamıştı... Tabii ki bunlar hep şaka. Siz neler olmuş biliyorsunuz zaten. Eh bu bölümünde bir değeri kalmadı. Sadece olay örgüsü için takip ediyorsanız benden size çok sevdiğiniz bir karakter olarak (favori karakteriniz) tavsiye, bu bölümü okumayın. Bütünüyle bu seriyi okuyup ve sahiden bu deli-saçması zihni anlıyor veya hissediyorsanız yine devam etmeyin. Bu seriyi okumak aklı başında bir zihne ve aklının başında olduğunu zanneden zihne zararlı. O yüzden bırakın. Okumuşsunuz 30 bölüm filan ama çok şey etmeyin. Aramızda üçün beşin lafı olmaz. Tamam, madem favori novel seriniz Sahte Adam, okuma devam edin bakalım. Tercihler eleştirilebilir, değiştirilebilir, ama seçim tercih hakkına sahip olanındır.
Ivan'ın elini tutup, "Sonunda istediğimiz balayına çıkıyoruz," dedim.
"Eğer kırkımızda hâlâ ikimizde bekar olursak evlenelim."
"Ted Mosby ve Robin'in birbirine verdiği söz değil mi lan bu?" diye atladı Gereksiz.
Ben de Ivan'a aynı cümleyi aktarınca Gereksiz'i tebrik etti.
"Nereye gidiyoruz?"
"Almamız gereken bir ihale var demiştim hatırladığın üzere."
"Almamız mı? Genel olarak mı almak, yoksa baban için almak mı?"
"Eğer alamazsak," dedi Ivan, "Zagreb sokakları kanla mühürlenir."
"Peki alırsanız ne olacak?" dedi Gür Sakallı.
"Yine kanla mühürlenecek. Sadece babam başlatmayacak." (Gür Sakallının sorusunu yönelttim ama belirtme gereği duymadım anlayın. Bunu yazacağıma belirtseydim keşke.)
İç çekerek, "Tecavüz kaçınılmaz yani," dedim.
Ivan arabayı kullanırken bazen bana dönerek konuştu. "Hayatımızın her anında maddi ve manevi olarak tecavüze uğruyoruz; devlet tarafından, insanlar tarafından, yediğin fast-food yemeğinden sonra tuvaletini getiren ve bir daha almanı isteyen fast-food zincirleri tarafından ve daha bir sürü sosyal mesaj verebileceğim ıvır zıvır konulardan."
Ivan'a döndüm, "Konuyu hâlâ sonuca vardıramadın," dedim.
"Sonuç kibarca şu: Bir kere de senin üstünden babam geçsin çok mu?"
"Bilmem," dedim. "Sen biliyorsun herhalde, çok mu?"
Ivan sırıttı ve aynaya baktıktan sonra ifadesi aniden iştahsız ve sıkkın bir hal aldı. Arkama dönüp baktığımda ise bir polis arabasının bize kenarı çekmemizi belirten sinyalleri vermişti bile.
İkimizde aynadan polisi seyrettik, ardından Ivan polisi görünce elini yüzüne koyup sıkkınlıkla, "Bu herif benimle uğraşmaktan asla bıkmayacak," dedi. "İşte karşında; pos bıyıklı ve koca göbekli klişeleşmiş sinema polisi tiplemesi."
Sahiden güzel ve kusursuza yakın bir tanımlamaydı çünkü polisin ekstra olarak kelliği dışında detay vermeme gerek duyulmayacak kadar güzel özetlenmişti.
Polis, Ivan'ın tarafından arabaya varınca başını arabanın hizasına eğdi, "Ivancığım," dedi İngiliz aksanıyla. (Detayda bir kusuru daha varmış adam İngiliz çıktı Sherlock baba. Bıyıklarıda kızıl onuda söyleyeyim. Sonra yarın bir gün filmi olursa serinin novele sadık kalınmamış dersiniz.) "Bakıyorumda yeni bir arkadaş edinmişsin," dedi bana bakarak.
Ivan takındığı en iğneleyici üslupla, "Siz dışında benim arkadaşa sahip olmam genel olarak değil, şahsi tercihim olarak kabul edilemez!"
"Gevezelik etme in arabadan," deyince Ivan indi ve vücutlarının üst kısımları yukarda kaldığı için onların yüzlerini bir müddet göremedim. Ardından polis eğilip, "Sen neyi bekliyorsun gerizekalı."
"Tekil olarak konuştunuz."
Polisin öfkeli bir şekilde baktı, "Evlat, hâlâ şansın varken benimle iyi geçin," dedi. "Eğer geçinmezsen sana öyle bir zulm ederim ki," derken kafasını hafifçe öfkeyle salladı.
Ivan, "Babamın yapabilecekleri karşısında sinemadan fırlamış polis tiplemesi Eddie beyciğin zulmü sadece ayak gıdıklamak olur," dedi.
Ardından Eddie belindeki copu çıkarıp Ivan'ın beline vurdu. Ivan'da acıyla yere kapaklanınca arabadan inip onların tarafına geçtim.
"Polis değil, Dedektif Eddie, diyeceksin."
"Madem dedektifsiniz," dedim bir yandan Ivan'ı kaldırırken, "neden resmi polis arabası kullanıp resmi kıyafetler giyiyorsunuz?"
Ivan ağrıyan belini acı dolu ifadeyle tutarken bir anda gülmeye başladı. "Benim yüzümden rütbesi düşürüldü."
Eddie copu Ivan'a tekrardan vuracaktı ki, Ivan bir kaç adım geri çekilip şimdilik ara verelim aşkımıza niteliğinde ellerini havaya kaldırdı.
"Yeni dostun nerden."
"Sizden," dedi Ivan. "Kanın yarısı Elizabeth'den."
"Kimliğini ver," dedi Eddie.
Ben ceplerimi bir anlık dalgınlıkla karıştırırken Ivan cebinden sahte kimliğimi (vay be bayağı derin oldu aslında) çıkarıp Eddie'ye uzattı.
Eddie eline aldığı gibi tekrar Ivan'a uzattı. "Sahte kimliğinde ilk işi kadınsı bir isim koymak olan kızcağız Beautiful'un kimliğini neden sen taşıyorsun?" dedi.
Ivan yanağını benim tarafımdan duyulmayacakmış şekilde eliyle kapatıp, "Dalga geçme lütfen. O zihinsel olarak engelli," dedi alaycılıkla fısıldarken. "Seks yaparken bile pipisini ben karınca yuvasına iliştiriyorum."
Beautiful lakabım olduğu için alınmamam gerekirdi ama, amacı benimle alay etmek olduğu için iş başa düşmüştü. "Ivan," dedim soru sormak için incelen ses tonuyla. "Filmlerde pos bıyıklı ve koca göbekli klişeleşmiş sinema polisi tiplemesi olan karakterler neden hep aptal olur?"
Ivan keyifli olduğu belli olur ses tonuyla ve bir yandan bilgiç bir üslup takınmaya çalıştığı ifadeyle cevapladı. "Basit yönetmenlerin hikayede karakterleri anlatmak yerine göstermeyi tercih etmesinden kaynaklıdır," dedi. "Uğraşılmamak için yapılmış bir geçiştirme."
"Bu tarz görünümde olan polislerinde insanlar üzerinde sinema yüzünden aptallarmış gibi etki uyandırdığı oluyor."
"Ya da fok balıklarına benzediklerini düşünüyor insan," diye tamamladı Ivan.
Eddie elindeki copla Ivan ve benim kollarıma ve bacaklarıma defalarca kez vurduktan sonra ağrılar içinde yere yığdı.
"Çok yazık," dedi Eddie. "Sen de sırf onların ideaları uğruna harcanacaksın. Ve en önemlisi benliğini kaybedeceksin. Değişeceksin. İnsanların değişmediğini mi düşünürsün evlat? Ben de öyle düşünürdüm. Elini kanla kurulayıp temizlemek istemesen bile zorunda kalacaksın. Yapmam dediğin her şeyi boş bir yolda yürüyormuş gibi yaptığında şaşıracaksın. Ivan arkadaşım, onun için her şeyi göze alırım mı diyorsun? Onun için göze aldığın her şeye lanet edeceksin. Hayatta kalmak için Ivan'ı bile yüzüstü bırakacaksın."
Acı içinde kıvranırken Ivan'a baktığımda kıpırdamadan dik dik Eddie'ye bakıyordu. Sanki copun rüzgarı bile değmemiş gibiydi. Ayağa kalktıktan sonra beni kaldırdı. "Söyleceklerin bitti mi?" dedi.
Eddie bana döndü, "Hoşgeldin, güzel Zagreb'e!" dedi ve aracına binip yanımızdan uzaklaştı.
İkimizde ağrılar içinde üstümüzü silkeledikten sonra arabaya bindik. "Güzel bir hoşgeldin karşılaması oldu," dedim.
"Bunu beğendiysen hoşgeldin partisine ne diyeceksin merak ediyorum."
"Hoşgeldin partisi tam olarak neyi içeriyor?" dedim cevabının pek de ışık yansıtmadığını bilerek.
"Kadınlar ve seks dışında her şeyi."
"Tam da sevdiğim gibi."
Ivan, sırıtarak, "Ben de öyle düşünmüştüm," dedi.
"Bir daha asla senin sürdüğün arabaya binmeyeceğim."
Merhaba! Ben kimim... Güzel soru. Yazar olan, tembellikle suçlanan, aklı esince yazan, işi gücü hovardalık olan, hayattaki tek derdi keyfi olan yazar değilim; sosyal ve felsefik mesajlar veren, kız gibi görüntüsünün altında sahiden de kırılgan bir yapı yatan, hâlâ arayış içinde olan Beautiful hiç değilim! Ben kim miyim?.. Pedofillilerin ve tecavüzcülerin içeri tıkılıp beslenmeleri yerine veya asılıp kurtulmaları yerine halka açık işkence görmesini isteyen, bu sayede tecavüz ve pedofililik oranlarının %100 oranında düşeceğine emin olan şeyim! Ben kim miyim?.. Devleti, insanı ve toplumu iyi oranda değiştireceğini sadece sosyal medya üzerinden eleştirerek başarabileceğini sanan bastırılmış şeyim. Ben kim miyim?.. Kim olduğumu zaten biliyorsunuz.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..