54.Bölüm - Dokunamamak

avatar
810 1

Sahte Adam - 54.Bölüm - Dokunamamak




Bir otel tutmuştum. Nerede yaşadığını biliyordum. O'nu ve eşini takip etmesem de evi hep gözetliyordum. Haftada iki gün biricik kızımı bakıcısına bırakıyorlardı. Bakıcı da genellikle onu parka götürüyordu.

Bugün, kızım parka oynamaya gelecekti. Bugün cesaretimi toplamıştım.

Onlar gelmeden önce parkta ıssız bir yere tünedim.

Kuşları beslemek için aldığım yemi elime alıp etrafa saçtım. Birazını sakladım.

Bir süre sonra... Geldiler.

Kızımın bakıcısı diğer kadınlarla birlikte oturup sohbet etmeye başladı.

Kızım Beautiful... Güzelliği yüzünden diğer melekler tarafından dışlanmış bir melek gibiydi sanki. Parkta saatlerce diğer çocuklarla oynadı; ne zaman göz göze gelsek, elim ayağım birbirine dolanıyordu.

Bir türlü oturduğum ıssız tarafa yanaşmadı.

Akıllı kız. Böyle şüpheli bir adama ben de yanaşmazdım. Kimin kızı be.

Cebimde biraz sakladığım kuş yemini saçtım; kuşlar etrafıma topladı.

Kızım dikkatini bana verdi.


Yanıma gelip gelmemek arasında bana doğru tereddütlü bir adım attı, ardından arkasına dönüp bakıcısına bakındı. Sonra usulca benim tarafıma doğru gelmeye başladı.


Gel bebeğim. O dedikoducu karıyı geride bırak. Ne idüğü belirsiz adama yanaş.

Kızım gelip karşımda dikildi. Koca gözlerini bana dikti.

Uzun zamandır ilk defa bu kadar heyecanlı olduğumu hissediyorum.

''Kuşları seviyor musun?'' dedi, içimi kıpır kıpır eden sesiyle.

''Onları beslemem, sevdiğim anlamına mı geliyor?''

Başını hafifçe yana eğdi. ''Sevmiyorsun, ama yine de ölmelerini istemiyorsun.''

''Sen akıllı bir kızsın,'' dedim. ''Muhtemelen babana çekmiş olmalısın.''

Kalkmak istedim. Üzerime gelecek tüm küfürlere ve saldırılara rağmen ona koşup sarılmak istedim. Ama imkansız bir düştü. Her şeyi boş versem bile, ona bir yabancı tarafından böyle bir travma yaşatamazdım.

Ardına bakıp çocuklara göz gezdirdi. ''Senin çocuğunla da arkadaş olabilir miyim?''

''Burada değil,'' dedim.

Başını aşağı düşürdü. ''Özlüyor olmalısın,'' dedi. ''Annem benden uzaktayken hep beni ne kadar özlediğinden bahsediyor.''

''Ne kadar özlediğimi tahmin bile edemezsin,'' dedim. ''İsmini öğrenebilir miyim? Tabii bir yabancıya güveniyorsan.''

''Hayvanları besleyen insanlar kötü olabilir mi?''

''İnsanın her türlüsü kötülüğü barındırır.''

Anlamsızca baktı.

Sanırım konuşmam gereken yaş aralığını tutturamadım.

Başını sevecenlikle kaldırdı. ''Adım Beautiful,'' dedi. ''Seninki ne?''

Meraklanması için birazcık sessizliğe gömüldüm. ''Bir soruma cevap verirsen, adımı sana söylerim.''

Dişlerini koca koca göstererek başını salladı. 

''Boynundaki ne öyle?''

Haçı yavaşça parmaklarında gezdirdi. ''Annem bunu takarsam Tanrı'nın beni koruyup kollayacağını söyledi.''

''Neden?'' dedim. ''Ailenin seni koruyacak gücü yok muymuş? Senin kendini koruyabileceğine inanmıyorlar mı?''

''Ben altı yaşındayım,'' dedi aynı frekanstan konuşmam gerektiğini söylercesine.

''Bu, yeterli bir mazeret değil.''

Gereksiz burada olsa, ''Sırf haklı çıkabilmek için küçücük kızla bile tartışıyorsun,'' derdi.

''O benim kızım, zekasını hafife alamam,'' diye ukalaca cevap verirdim muhtemelen.

''Bence sen kendi zekanı abartıyor olabilirsin,'' diye kontra yapıp noktayı koyardı.


O laneti bile andığıma göre duygularım gereğinden fazla hareketlenmişti.

Minik yanaklarla, koca gözlerle meraklı şekilde beni süzerken, ''Kiminle konuşuyorsun?'' diye sordu.

Ayaklandım. Ardından kendimi dizginleyip tekrardan oturdum. Bir kez olsun kokusunu içime çekmek, onu kucaklamak istiyordum, ama bir yandan o bakıcı karının gözü üzerimdeydi. Ve ben kızımı korkutmak istemiyordum.

''Sadece benim görebileceğim eski bir dost.''

''Benim de öyle arkadaşım var!''

İçimde bir ürperti yayıldı. ''Nasıl bir arkadaş?''

Güzelliği, tatlılığı, romantik gözleri, denizcileri kandırmak için beyaz teninin güzelliğini kullanan bir deniz kızı kadar güzel teni... Her şeyiyle O'na benziyordu. Küt saçları... Fazlası olmamalıydı. Fazlası olursa, ben olursam, orada her zaman kötülük olurdu.

Elini, başka bir el tutarcasına boşluğa kaldırdı, ''Arkadaşım Bayan Kraliçe,'' dedi. ''Biraz şeydir... Ama anlaşırsan gerçekten onu seversin.''

''Merhaba,'' dedim hiç bozuntuya vermeden.

''Onu görebiliyor musun?'' diyerek adeta ışıldadı benim küçük meleğim. ''Arkadaşlarım onun olmadığını söylüyordu.''

''Arkadaşların gerçeği göremiyor, sen onları umursama.'' Derin bir iç çektim. "Kızım yanımda olsaydı ona ne derdim biliyor musun,'' diyerek başladım. ''Asla bana benzeme. İnsanlar tanıdım; bazılarını sevdim, ama kimseyi tam anlamıyla sevemedim. Annen hayatım boyunca tam anlamıyla sevebileceğim belki de tek kadındı. Ama başaramadım. Dedeni hem çok sevdim, hem de ölesiye nefret ettim. Babama karşı olan duygularımı hiçbir zaman çözemedim. Annem harika bir insandı, hayatını bana harcadı, bunun için hep ona üzüldüm. Bana güvendi, benim için hayaller kurdu, başaramadım. Kimseyi tam anlamıyla mutlu etmeyi, sevmeyi başaramadım. İnsanların beni gördükleri gibi bir kişi olamadım. Yanımda olsaydı kızım, ona asla bana benzememesini söylerdim."

Bir kadın sesi duyuldu.

İkimiz de sesin olduğu yere döndük; bakıcısı kızımı benden ayırmak için seslenmişti.

''Gitmem gerek bayım,'' dedi elini vedalaşma manasında sallayarak.

''Adımı öğrenmek istemiyor muydun?'' diyerek seslendim.

Duraksayıp bana döndü.

''Annene, adın gibi Beautiful adında bir adamla tanıştığını söyler misin?''

Hafifçe başını salladı. Ardından döndü, gözlerimin önünde usulca uzaklaştı.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr