Ölüm pervasız bir misafir gibi; kapıyı çalıyor, açmak istemiyorsun ama o yine de içeri giriyor.
Gözlerimi yavaşça açmaya başladığımda içimin geçtiğinin farkına vardım. Esnerken başımı kaldırdığımda birkaç adım ilerimde bir adam elindeki cüzdanı karıştırıyordu. Benim cüzdanımı.
Bakışlarını cüzdandan kaldırıp gözlerime dikti. Çaresiz ve mahcup bir ifade vardı.
''Sadece ihtiyacım kadarını alıp cüzdanı bırakacaktım. Ama böyle bir durumda pek inandırıcı gözükmediğime eminim.''
Kollarımı havaya kaldırıp gerindim, ''Hepsini al,'' dedim. ''Yer kaplıyorlardı zaten.''
Gözleri inanılmaz bir kederle doldu, ağzını açıp söylenmeye çalıştı; tekrardan ağzını yumdu ve gözlerinin dolduğunu gördüm. Ufak bir hareketle elini gözlerinde savurup cüzdanı kucağıma fırlattı.
Gelip yanıma oturdu, Aylin'in bıraktığı sigarayı ağzına götürdü ve çakmağı alıp sigarayı yaktı. Bir duman çekti ve öksürerek üfledi.
''Ciğerlerim uzun süredir bayram etmiyordu,'' dedi sigaraya göz gezdirirken. ''Paran sende kalsın. İstanbul'da soyulmayı hak eden şerefsiz insanları bulmak pek zor değildir. Zor olan senin gibileri bulmak.''
''Aslında ben tanıyabileceğin en şerefsiz insanlardan biriyim,'' dedim. Kendi kurduğum cümlelerde bile duygu kırıntısı hissetmiyordum. ''Sana iyilik falan yapmıyordum. Parayı önemsemiyor olmam iyi bir insan olduğum anlamına gelmez.''
''Aptal bir insan olduğun anlamına gelir,'' dedi sigarasından bir duman daha aldı. ''Her şey paradır. İnsana nitelik katan paradır. Sen bir insanın seni aşağılık bir insan olarak mı görmesini istersin, yoksa seni kıskançlıkla dolu gözlerle seyretmesini mi?''
''Aynanın karşısındakini nasıl görüyorsa beni de öyle görmesini isterdim.''
Hayıflanır şekilde iç çekti.
''Sen ve senin gibiler, kendilerini pek zeki sanan güruh sunulan iki seçeneğe her zaman farklı bir cevap verip akıllı görünmek istiyor.''
''İstemediğim halde senin sunduğun cevaplardan birini söylersem totaliter bir soruya boyun eğmiş olurum.''
''Vazgeçtim,'' dedi sigarayı bir kenara fırlatıp ayaklandı. ''Garip bir akla sahip olduğunu anlamak için daha fazla konuşmaya gerek yok.''
Ayaklanırken cüzdanımı eline aldığını gördüm.
''Vazgeçmiştin beni soymaktan?''
''Orospunun bile bir onuru vardır, ama hırsızın asla.''
İçerisinden 2 tane yüzlük alıp cüzdanı tekrardan kucağıma fırlattı, ''Eğer yine karşılaşırsak borcunu istemeyi unutma,'' dedi ve yoluna devam etti.
Kime ait olduğuna adım gibi emin olduğum ayak sesleri arkamdan yaklaştı.
Eliyle başımın ardına patlattı, ''Sen az önce bilinçli olarak soyulmana müsaade mi ettin?'' dedi. Dolandı ve yanıma oturdu. ''Ve en önemlisi sana verdiğim sigarayı içmesine izin verdin.''
''Senin için tek önemli şeyin para olduğunu biliyordum ama,'' dedim ifadesizce bakışlarımı ona çevirip, ''sigara konusunda alınacağını düşünmemiştim. Yoksa ibne duyguların bana karşı alevlendi mi? Bak bu durum korkutucu oldu açıkçası.''
Beni aşağılar şekilde bir kahkaha attı.
''Dünyada tek erkek sen kalsan yine de senin gibi cinsiyetçi bir orospu çocuğuna bedenimi sunmam.''
''Bak bu beni rahatlattı.''
Bastonu elime aldım, destek alarak güçlükle ayaklandım. Sahilin o tatlı esintisi vücudumu sarmalarken gerindim.
''Güneş doğmadan bu bankı terk etmezdin... Bekleyenin mi var yoksa?'' diye sordu kadınsı hislere sahip Aylin iğneleyici bir üslupla.
''Yarın erken kalkmam gerek. İlk iş günüme geç kalmak istemem.''
Sırtımı banka verdim ve yavaşça evin yoluna koyuldum.
''Kim senin gibi fiziksel ve kafadan engelli bir adamı işe alır ki?'' diyerek seslendi.
''Tabii ki de güçlü vicdana sahip zayıf ruhlar.''
İvedi olmayı çabalayan zayıf bacaklarımla sahil yolunu bir an önce aşmayı umuyordum.
Sağ yanımda bir ses, ''Aslında mide bulandırıcı bir hayatı olsa da,'' dedi ses tonu her zamanki gibi alaycıydı, ''seni önemsiyor ve senin için endişeleniyor. Seni bir dost olarak görüyor.''
Duraksadım. Bastonumu sıkıca kavradım ve sağ yanıma suratına çarpmayı umarak hızla savurdum. Baston boşlukta süzülünce dengemi kaybettim ve yere yığıldım. Yanımdan geçen bir çift hemen koluma girip beni ayaklandırdı.
Genç bir çocuk, ''Amca ne yapıyorsun sen deli misin?'' diye sordu biraz kızar gibiydi.
Ben de ona kızmalıydım gerçi. Amca olacak kadar yaşlı gözüktüğümü hatırlatmıştı.
Genç kız bastonumu uzattı, ikisine de olabildiğince duygu dolu ifade vermeye çalışarak teşekkür ettim ama başaramamıştım. Üstümü silkeledim tekrardan yoluma devam etmeye koyuldum.
Bu sefer ses sol yanımda belirdi.
''Az önceki yaptığın çok aptalcaydı.''
''Gür Sakallı'ya ne yaptın.''
Soru sorar gibi değil, emir verirmişçesine çıkmıştı ses tonum.
Dakikalarca sessizlik içinde yürüyüp sol yanıma bakma gereği duymadım. Bir cevap gelmemişti.
Kitap rafının tüm boşluklarını teker teker doldururken bir bakmışsınız rafın ardı görünemez olmuştur. Bu sizi oldukça tatmin eder. Aynı şekilde kalbime açılan tüm damar yolları boşluklarını kederle doldurarak ölümü tatmin etmeye çalışıyordu.
Göğsümü delmek istercesine saplanan ağrıya avucumu sıkıca bastırdım. Bedenimdeki tüm enerjinin uçup gittiğini hissettim. Tutunmak için destek aldığım bastonum avucumun içinde değildi. Gözlerim bulanıklaştı. Yığıldım. Denizin tuzlu suyu sükut dalgalar eşliğinde biçimsiz kayaları ferahlatırken bilincimi yitirdim.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..