Bölüm 14: Yüz Bin Gümüş Tael

avatar
3536 1

Seeking the Flying Sword Path - Bölüm 14: Yüz Bin Gümüş Tael


 

Çeviren: Ratel

 


Qin Yun ve Tian Bo eninde sonunda yolları ayrılmadan önce at sırtında yollarına devam ettiler.

Çiçek Güneşgahı Nehrinde yüzen restoran tekne, sonunda yavaşça kıyıya yanaştı.

"Kardeş Yu Bai, görüşürüz."

"Kardeş Wang, saat oldukça geç olmuş. Kendine iyi bak."

Büyük alim Yu Bai arkadaşıyla vedalaştı.

Yu Bai oldukça yakışıklıydı ve zarif bir tarzı vardı. Ancak onunla ilgili çürümüş bir şeyler vardı. Tam hizmetkarları ve korumalarıyla beraber ayrılacağı sırada, yaşlı bir kadın pezevenk tekneye çıktı ve aceleyle konuştu, “Efendi Yu.”

"Oh, ne var?” Yu Bai umursamazca sordu.

Yaşlı kadın pezevenk yaltaklanarak hızlı bir biçimde konuştu, "Bizim Leydi Hülyalı Köşkümüz sizin ateşli bir hayranınız ve sizin şiirlerinize bayılıyor. Sizinle görüşmek gibi bir şansı olabilir mi diye merak ediyor."

"Burada Ulu Hakimiyet'te bulunmamın önemli nedenler, var. Onunla görüşemeyeceğim için özür dilerim." Yu Bai soğukkanlı bir şekilde cevapladı.

"Bizim Leydi Hülyalı Köşkümüz size gerçekten hayran. Neden onunla buluşup onun size karşı olan özlemini biraz hafifletmiyorsunuz?" dedi yaşlı kadın pezevenk hızlıca.

"Gerek yok." Kadının ısrar etmeye başlayacağını fark eden, Yu Bai hızla döndü ve ayrıldı.

Yaşlı kadın pezevenkin onun gidişini izlerken yapabildiği tek şey keyifsizce tekneye dönmeden önce ayağını yere vurmaktı.

Yu Bai hizmetkarlarını ve korumalarını kaygısız bir biçimde yolculuklarına doğru yönlendirdi.

"Efendim, şu Leydi Hülyalı Köşk gerçekten ısrarcı. Sizi çoktan defalarca davet etti. Restoran tekneye arkadaşınız tarafından davet edilseniz de, o yaşlı kadın pezevenk ve uşakları da o tekneye binmeyi başarmışlardı. O gerçekten size bir davet gönderme şansından vazgeçmiyor." Koruma gülümseyerek devam etti. "Şu güne kadar, hala kendini göstermedi."

"Leydi Hülyalı Köşk." Yu Bai güldü ve konuştu, "O bir zamanlar başkentte tanınmış bir fahişeydi ama orada bile şöhretten oldukça yoksundu! Ancak, başkentte, buralara göre bile daha fazla bürokrat ve soylu var. Bir şekilde servet biriktirdi ve bürokratlarla bağlantılar kurdu. Yaşlanmaya başladıktan sonra memleketine, Ulu Hakimiyet Kontluğuna döndü ve Hülyalı Köşkü kurdu! Hatta kendine Leydi Hülyalı Köşk ismini verdi. İki yıl önce onun Kerhane Güzeli seçildiğini duydum, Kerhane Güzeli unvanını zorla kazanmak için tüm bağlantılarını kullandığını duydum."

"Eğer genç olsaydı, bu iyi olabilirdi. İşte o zaman bu görüşmenin hakkını verirdim. Ancak artık genç değil. Kendi genç haliyle bile kıyaslanamaz. Artık o kadar hayranı da kalmadı. İki yıl önce, Kerhane Güzeli seçimini kazandığında, Ulu Hakimiyet Kontluğundaki pek çok kişi rahatsız oldu. Bunu adaletsiz buldular!"

"Benim yardım etmemi istiyor ama neden böyle bir şey yapmalıyım?" Yu Bai hızla gülümsedi. "Kadınların kendilerini bilmeleri lazım. Yaşlandıktan sonra, genç kadınlarla yarışmaya devam edemezsin."

"Efendim, bu yıl Leydi Hülyalı Köşk kaç yaşına basıyor?" diye sordu koruma.

"Qi Saflaştırma birinin gençliği uzatsa da, o çoktan otuz beş oldu." Yu Bai kafasını salladı. "Tanınmış bir fahişe için, bu çok ileri bir yaş."

//Yuhh, 35 miiii? Yürüyen ceset valla. Amk sübyancı Çinlileri ya...


"O kadar yaşlı mı?"

"O benden 10 yaştan daha fazla büyük. Neredeyse annemin yaşında." Kenarda duran başka bir hizmetkar şok içinde konuştu.


Yu Bai güldü.

//Hiç olgun kadın sevmemiş bunlar...


Yavaşça yolculuk ettikten sonra, Yu Bai hizmetkarlarıyla ve korumalarıyla bir süredir kaldığı hana vardı.

"Efendim! Efendim!" Handa bekleyen başka bir hizmetkar hızla onlara doğru koştu.

"Seni bu kadar heyecanlandıran mesele nedir?" diye sordu Yu Bai.

"Efendim, ölümsüz bir yetiştiricinin haberlerini aldım," dedi hizmetkar heyecanlı bir şekilde.

"Ölümsüz bir yetiştirici mi?" Yu Bai'nin gözleri parladı. “Hemen konuş. Bu ölümsüz yetiştirici kim? İsmi ne ve nereli?"

"Yutulan Anka Genelevinden haber aldım. Qin Yun isimli ölümsüz bir yetiştirici." Hizmetkar aceleyle konuştu. "Onun Ulu Hakimiyet Kontluğunun yerlisi olduğunu duydum. On üç yaşındayken kılıçlı biri unvanı almış ve Qi Saflaştırmada dokuzuncu seviyeye ulaşmış. Altı yıl önce, dünyayı gezmek için evinden ayrılmış. Kısa süre önce ölümsüzlüğün kapısını çalmış bir vaziyette bir ölümsüz olarak geri dönmüş! Daha bu gece Yutulan Anka Genelevinde, Qin Yun Liu ailesinin genç efendisi, Liu Qi’yi binadan atmış ve ağzını yüzünü kan içinde bırakmış! Bu ölümsüz yetiştirici ‘Leydi Chen Shuang benim kız kardeşim. Onu gücendiren beni, Qin Yun’u gücendirmiş olur’ demiş."

Hizmetkar bu sözleri aktarırken Qin Yun’u taklit etmeye bile çalışmıştı.

"Yutulan Anka Genelevinden Leydi Chen Shuang mı?" Yu Bai kalbi karışık bir vaziyette aceleyle sordu, "Bu ölümsüz nerede, Qin Yun nerede yaşıyor?"

"O Ulu Hakimiyet Şehri’nin yerlisi. Qin Malikanesinde yaşıyor." Hizmetkar hızla cevap verdi, "Tüm Ulu Hakimiyet Şehri’nde Qin Malikanesi adında tek bir yer var. Bu da gümüş-rozet sahibi polis, Lord Qin Liehu’nun malikanesi. Qin Yun Qin Malikanesinin ikinci genç efendisi."

Yu Bai kafasını salladı. "Ah Fu, yarın Qin malikanesine benden bir mektup götür."

"Tamam." Hizmetkar Ah Fu nazikçe yanıtladı.

Yu Bai'nin gözleri derin ve sakin bir hal alırken kendi kendine düşündü, "Bu ölümsüz yetiştirici Qin Yun ile şu tanınmış fahişe Leydi Chen Shuang arasındaki ilişki ne kadar derin merak ediyorum. Bana yardım edebilecek yeteneği var mı acaba!"

"Gidin ve ölümsüz yetiştirici Qin Yun ile Leydi Chen Shuang arasında da ne tür bir ilişki olduğunu araştırn ve bana rapor edin." Yu Bai talimat verdi.

"Efendim, bunu bize bırakın." Ah Fu hızla yanıtladı.

******

İkinci günün şafağında.

Qin Malikanesi, antrenman sahası.

Qin Yun yavaşça kılıç oyunlarını çalışıyordu. Hala yavaş olmasına karşın kılıç ışınları bir rüya yada illüzyon gibi bir bulanıklığa sahipti. Eğer Leydi Chen Shuang’ın kılıç dansı insanları estetik açıdan tatmin eden bir kılıç tekniği ve dans kombinasyonuysa, Qin Yun’un katıksız kılıç oyunu izleyen birini hülyalı bir dünyaya götürebilecek bir şeydi. Bundan kurtulmanın ve izlemeyi kesmenin bir yolu yoktu. Bu insani yetenek sınırlarını çok ama çok aşmış bir şeydi.

"Fyuv." Kılıcını kınına yerleştirdikten sonra, Qin Yun kahvaltı yolunu tuttu.

Koyu kıvamlı pirinç lapasını içerken, dışarıdan gelen konuşma sesleri duydu. Kısa süre sonra, içeri doğru beraber girmekte olan Qin Liehu’yu ve Qin An’ı gördü.


//Ölümsüz adam pirinç lapası içiyor. Zevksizsiniz ulan hepiniz aq Çinlileri

"Baba, iki gecedir dönmedin." dedi Qin Yun bir gülümsemeyle. "Gel ve bir kase lapa iç."

Qin Liehu oturdu ve hemen birkaç yudum içti. "Herkes burayı terk etsin”, diye emir vermeden önce büyük bir kase lapanın yarısını bitirmişti.

"Evet, Efendim." Kadın hizmetkarlar onlara doğru kafalarını eğerek selam verip hızla dışarı çıktılar.

Salonda sadece Qin Liehu ve iki oğlu kalmıştı.

"Abi, karını ve çocuklarını buraya mı getirdin?" diye sordu Qin Yun gülümseyerek. Önceki gece eve geç gelmişti ve bunu sabaha kadar fark edememişti.

"Şeytanlar beni hedef alıyorlar. Bana bu konuyu çözdüğünü söylesen de içim rahat etmedi. Ölmekten yana korkum yok ancak karıma ve çocuklarıma bir şey olursa..." Qin An hızla konuştu, "Geri dönmek en iyisi. Burada babam ve sen varsın. Burada daha rahat hissediyorum."

"Evet." Qin Yun hafifçe kafasını salladı. Evet, sonuçta kardeşi sıradan bir insandı. Şeytanlardan nasıl korkmazdı ki?

Ancak, Qin Liehu Qin Yun’a baktı ve konuştu, "Yun'er, kardeşinden geldiğin günün gecesi, gizi bir soruşturma yapıp ona musallat olan belayı def ettiğini duydum. Bu yaşlı şeytan Chu Yong’un işi miymiş?"

"Kardeşimin villasında saklanan dişi bir kedi şeytan varmış. Neredeyse yarım yıldır orada yaşıyormuş." Qin Yun gülümseyerek devam etmeden önce iki yudum lapa içti, "Bunu birinin emri altında yapmış. Arkasındaki kişi ise Yaşlı Şeytan Lideri Chu Yong’muş. O gece dişi kedi şeytanı yakaladıktan sonra, ipuçlarını takip ederek, Yaşlı Şeytan Chu Yong’un yeraltı sarayına gittim. O da abimi Şeytani bir kuklaya dönüştürerek sana karşı kullanacağını itiraf etti. Bunu öğrendikten sonra, Chu Yong dahil bütün şeytanları temizledim!"

"Demek, bunu yapan gerçekten sendin."

Qin Liehu iç çekti. "Yeraltı sarayına gittiğim ve oranın yaşlı şeytan Chu Yong’un olduğunu öğrendiğim zaman aklımdan sen geçtin! Ancak senin çok genç olduğunu ve ölümsüzlüğün kapılarını daha yeni çaldığını hesaba katarak, bunu yapanın sen olmanın zor olduğunu düşündüm."

"Baba, kardeşimi küçümsemişsin," dedi Qin An.

"Altı yıl oldu. Yun’er'in gücü beklediğimden çok daha büyümüş," dedi Qin Liehu gülerek.

"Chu Yong'un derisi oldukça kalındı. Ona ateşlenen binlerce arbalet* oku bile tenini delmeyi başaramadı." Qin Yun iç çekerek.


//Cross-bow

"Yun'er, bizim Ulu Hakimiyet Şehri’nin üzerindeki büyük bir belayı ortadan kaldırdın. Şehre köklerini salmış o yaşlı şeytan, ciddi bir zarara neden oluyordu. O yeraltı sarayında, beyaz kemiklerle doldurulmuş bir çukur vardı. Onlar yediği insanlardan geriye kalanlardı." Qin Liehu kafasını salladı. "Bu şeytanlar ölmeyi hak etmişlerdi."

"O insanları mi yiyordu? Beyaz kemiklerle dolu bir çukur mu?" Qin An panik olmuştu.

"İnsanlar yaratıkları yerken, şeytanlar insanları yerler. Bu oldukça alelade bir olay." dedi Qin Yun, "Şeytanlar iyi yada kötü olabilir. Pek çok iyi şeytan da var, ancak Chu Yong gibiler ölmeyi hak ediyorlar."

"An'er, kardeşinin Chu Yong’u öldürdüğü haberini yayma." Qin Liehu onu uyardı.

"Anlaşıldı." Qin An hızla kafasını salladı.

Ve aynı anda kontluk valisinin malikanesinde. İçinde altı yüzden fazla şahsi korumanın bulundu kontluk valisinin malikanesi doğal olarak büyük bir yerdi.

Renkli-cübbeli bir adam küçük bir avluda gergin bir şekilde ayakta bekliyordu.

"Kontluk valisi neden aniden beni çağırdı acaba." Renkli-cübbeli adam endişeli hissediyordu. Başka bir düşüncesi yoktu. O Ulu Hakimiyet Şehrinin en tepesindeki üç klandan biri olan varlıklı Liu ailesinin patriği olsa da, Liu ailesinin bu duruma gelmesinin kontluk valisi olduğunu çok iyi biliyordu! Kontluk valisinin önünde, onun Liu ailesi sadece bir köpekti!

Bir köpeğin sadık bir biçimde evi gözetlemesi gerekirdi.

Eğer sahip bir kemik atarsa, köpeğin kafasını dikip kuyruğunu sallayarak kemiğin keyfini çıkartması gerekirdi.

Bir gün, sahip köpeği öldürebilirdi bile! Ve köpeğin tek yapabileceği sessizlik içinde can vermekti!

"Yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum. Bana emrettiği ne varsa mükemmel bir şekilde yerine getirdim." Renkli-cübbeli adamın zihninde bu tür düşünceler cirit atıyordu.

"Patrik Liu, lütfen beni takip edin," dedi yaşı bir hizmetkar gülümseyerek.

"Kahya Wang, kontluk valisinin beni neden aniden çağırdığını biliyor musunuz?" Patrik Liu Kahya Wang’a yaltaklanan bir tavırla yaklaştı ve eline bir banknot tutuşturdu. Banknotun yüz gümüş tael değerinde olduğunu gören Kahya Wang gülümsedi ve fısıldadı, "Endişelenmeyin, Efendim bugün iyi bir modda. Ciddi bir mesele olduğunu sanmıyorum."

Patrik Liu rahat bir nefes aldı.

Kısa süre sonra, bir bahçeye getirilmişti.

Mavi-cübbeli bir adamın yanında basit gri cübbeli bir yaşlı duruyordu.

"Lord Kontluk Valisini ve Kumandan Fang’ı selamlarım!" Patrik Liu vardığı gibi nazikçe eğilerek selam verdi.

Kontluk valisinden bahsetmeye gerek yoktu. O Ulu Hakimiyet Kontluğunda hem siyasi hem de askeri gücü elinde bulunduran tartışılamaz bir figürdü. Kimse onun emirlerine karşı gelemezdi. Yedinci kıdemin altındaki herhangi bir memura üstlerinden emir almadan zulmetme yetkisi vardı. Yedinci kıdemin üstünü ise direk tutuklama yetkisi vardı. Şeytanlarla mücadelede ise, kontluk valisinin sözleri büyük bir önem arz ediyordu! Bölgedeki varlıklı aile klanları kontluk valisinin ağzından çıkacak tek bir cümleyle yok edilebilirdi.

Mavi-cübbeli adam ise, Ulu Hakimiyet Kontluğundaki en güçlü kişiydi. sahte Kaynak Çekirdeği alemindeydi ve kontluk valisinin kişisel korumalarını komuta ediyordu!

"Liu Ailesinin her yıl vermesi gereken payı, yıl sonuna bırakma." gri-cübbeli yaşlı sıradan bir şekilde konuştu, "O paraya on beş gün içinde ihtiyacım var. Bunu yapabilir misin?"

Patrik Liu kalbinde bir düğüm hissetti.

Liu ailesi kontluk valisinin desteğiyle her yıl yüksek miktarda para kazanıyordu. Doğal olarak büyük miktarda bir parayı haraç olarak veriyorlardı. Ancak bu genelde yıl sonunda oluyordu. Şu anda ise aylardan Mart’tı.

"Bu arada, yüz bin gümüş taele ihtiyacım var." Gri-cübbeli yaşlı ekledi.

Patrik Liu kaşlarını havaya kaldırdı. Genelde yılda seksen bin gümüş tael almıyor muydu? Neden böyle bir artış olmuştu?

"Lord Kontluk valisi, bunu bana bırakın. On beş gün içerisinde yüz bin gümüş taelin elinize geçmesini sağlayacağım." Ancak, Patrik Liu hiç homurdanmadı.

"Pekala." Gri-cübbeli yaşlı hafifçe kafa salladı. "Dün gece Liu Qi’nin Qin Malikanesinin ikinci genç efendisiyle Yutulan Anka Genelevinde bir mevzu yaşadığını duydum."

"Evet, evet, evet." Patrik Liu hızla konuştu. "Çoktan ona ağır bir ders verdim."

"Şansınız kesinlikle kötü değil. Qin Malikanesinin ikinci genç efendisi merhamet göstermiş." Gri-cübbeli yaşlı elini rastgele salladı. "Tamam, ayrılabilirsin."

"Evet, evet!"

Patrik Liu itaatkar bir şekilde hızla huzurdan ayrıldı. Ancak zihni sorularla doluydu. "Lord Kontluk Valisi neden aniden Qin Malikanesinin ikinci genç efendisinden bahsetti? O ölümsüzlüğün kapılarını çalmış olsa da, daha Kaynak Alemine girmiş değil. Komutan Fang çoktan Sahte Kaynak Çekirdeği alemine girmiş birisi!"

//Az fahişeli bölüm için yazarı kutluyorum :D

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr