Birinci Bölüm

avatar
418 1

Shinigami - Birinci Bölüm


Ogre ilk Mühür Bekçisiydi, ailesini hiç hatırlamıyordu, bu yüzden sadist bir yapıya sahipti, diğer Mühür Bekçilerinden farklı olarak bağlantıyı o kuruyor, mührü tırpana dönüşüyor işi bittiğinde atıyor ve toza dönüşüyordu. Ogre, 175cm boyunda üzerinde daima bir pelerini vardı, bu pelerin sayesinden nerdeyse her şeyin içinden geçebiliyor ve astral seyahat yapabiliyordu, gri kahverengi tonlarında yüzünü bile saklayan bir pelerindi.

Ogre’ye Tapınak Bekçileri'nden çağrı geldi, Mühür Tapınağı tehdit altındaydı ve Tapınak Bekçileri ve Casper, Mühür Bekçileri'nden yalnızca Ogre ile bağlantı kuruyordu, bu çağrılar tek taraflı ve telepatik oluyordu.

Ogre ilk olarak Kenshin ile iletişime geçiyordu, Kenshin en hızlı Mühür bekçisiydi.

                -Hey Samuray, işin var mı?

Dedi Ogre, Kenshin’e Samuray diye hitap ediyorlardı.

                -Hayır, ne oldu Kabus?

Dedi Kenshin, Ogre’ye Kabus diye hitap ediyorlardı.

                -Tapınak Bekçilerinden çağrı geldi, ilgilenebilir misin?

                -Tamam, gidiyorum.

                Kenshin çok geçmeden Mühür Tapınağı'nın sınırında belirdi, karşısında iki bin kişilik düzenli bir ordu duruyordu. Kenshin, orduyu göz ucuyla süzdü, aralarında seviye 9 bir komutan ve seviye 10 bir büyücü vardı, bu ikisinin dışında orduda kayda değer bir rakip yoktu.  

                Kenshin 163cm boyunda, 40 yaşlarında gösteriyordu, mührü katana şeklindeydi ve belinde taşıyordu. İkinci mühür bekçisiydi ve elçi olarak genelde o hareket ederdi.

                Bütün Mühür Bekçileri seviye 18’di ve seviye 10’un üzerindekiler kendi seviyesinde ve altındaki seviyeleri hissedebiliyorlardı.

                Kenshin, bir sıçrayışla düşman komutanının karşısında belirdi:

                -Ben, Mühür Bekçilerinden Samuray, sizi uyarmak için geldim.

Mühür Bekçileri kanunları madde bir: Mühür'ü korumak her şeyden önemlidir. Mühür Tapınağı'na ve sınırlarına Tapınak Bekçileri ve Mühür Bekçileri'nden başka kimse giremez. Tapınak sınırlarına giren ya da Mührü almaya kalkan kişi ölüm ile cezalandırılır.

Komutan DeBroglie şaşırmıştı, karşısına neyin çıkacağını bilmiyordu fakat iki bin kişilik bir ordu ile gelmişti, karşısına değişik yaratıklar veya en azından bir ordu bekliyordu.

Yanında duran büyücü kadına dönerek:

-Lilith sen ne düşünüyorsun?  

-Hızından etkilendim ama böyle bir orduya karşı bir kişi ne yapabilir ki?

Kenshine dönerek seslendi:

-Ben komutan DeBroglie bahsi geçen mührü almak için geldik, kan dökülmesine gerek yok, böyle bir orduya karşı tek başına bir şey yapamazsın, yolumuzdan çekil ve mührü alıp gidelim.

-Ben üzerime düşeni yaptım.

Dedi Kenshin ve tapınağın sınırlarına geri döndü, büyücü kadın dışında kimsenin sorun oluşturacağını düşünmüyordu.

-Kabus, burada iki bin kişilik bir ordu var, aralarında kayda değer sadece bir büyücü var, tapınak bekçilerine bırakmayı düşünüyorum, ama sen yine de diğerlerine haber ver.

-Tamam, bir sorayım gelmek isteyen var mı diye.

Ogre diğer Mühür Bekçilerine tek tek sorar, önemsiz bir düşmandır ama yine de gelmek isteyen olabilir diye haber verir. Aralarından hiç konuşmayan ve hatta Ogre’nin düşüncelerini bile okuyamadığı Ruhsuz diye hitap ettikleri biri vardır. Ogre, Ruhsuz’a sinir olur ve her fırsatta uğraşırdı. Ruhsuz, 181cm boyunda, 30 yaşlarında gösteriyordu, üçüncü Mühür Bekçisiydi.

-Ruhsuz, tapınak tehdit altında, iki bin kişilik bir ordu tapınağın önünde, gelmek ister misin?

                -… (Cevap yok.)

-Bunu evet olarak kabul ediyorum.

Dedi ve Ruhsuz’un yanında belirdi.  Ogre, peleriniyle Ruhsuz'u sardı ve Kenshin’in yanında belirdiler, Ogre pelerinini düzeltti. 

-Hadi biraz eğlenelim.

-…

-Büyücüyle kim ilgilenecek?

-Ruhsuz ilgilensin.

-…

-Evet, o ilgilenecekmiş.

-Adam ağzını açmadı, ne düşündüğünü de okuyamıyorsun, onun adına karar verme, hem niye getirdin ki önemli bir düşman bile değil?

-Ben soru soruyorum cevap vermeyince evet olarak kabul ediyorum, varsa fikrini söylesin, en azından düşünsün ona da razıyım.

-…

-Neyse o zaman, büyücüyü ben alıyorum.

Dedi Kenshin. Komutan DeBroglie’nin emri ile ordu tapınağa doğru harekete geçti. Uzaktan yalnızca 3 kişi görünüyordu, DeBroglie ve Lilith izlemeye koyuldular. Birden karşılarında Ogre belirdi elinde bir tırpan ile Debroglie’nin boynunu uçurdu. Lilith tam büyü yapmaya kalkışmıştı ki kalbinde bir sızı hissetti, Kenshin kılıcını büyücünün kalbine saplamıştı, ne olduğunu anlamamıştı bile Lilith. Lilith ve DeBroglie’nin bedenleri yere yığıldı. Komutansız kalan ordu neyle karşılaştıklarının farkında değildi, komutanlarının öldüğünü bile fark edemediler.

Ordu tapınak sınırlarına yaklaşırken tapınağın önünde büyük bir gölge belirdi, gölgenin içinde düzensiz bir ordu belirdi. Bunlar en güçsüz Tapınak Bekçileri'ydi ve seviye 5 yaratıklardı. İnsana benziyorlardı fakat baykuş, timsah ve tilki kafalı, 2 metre boylarında; kılıç, balta, mızrak gibi değişik silahları vardı.

Tapınağa doğru ilerleyen ordu, karşılarında birden beliren bu orduyu görünce korkuya kapıldı ama saldır komutu verilmişti zaten.  İlerlemeye devam ettiler.

Ogre iki elinde birer tırpan ile ordunun arkasından katliama başlamıştı. Ruhsuz eline mührünü aldı. Mühür, 15cm uzunluğunda, 5cm çapında üzerinde işaretler olan silindir şeklindeydi. Mühür, birden 4 metre boyunda, 10cm çapında, bir ucu sivri diğer ucu topuz olan mızrağa dönüştü, sivri ucunu yere saplayıp ordunun üzerine gelmesini bekliyordu arkasında da Tapınak Bekçileri.

Tapınak Bekçileri, Mühür Tapınağı'nın sınırlarından dışarı çıkmazlardı ve yalnızca tehdit anında tapınaktan dışarı çıkarlardı. Tapınak küp şeklinde devasa taştan bir yapıydı, çevresi 2km çapınca bir araziyi, dıştan 10 metre yüksekliğinde 1 metre çapında, yukarıya doğru sivrileşen, üzerinde uyarı işaretleri olan, 20 metre aralıklarla gnays(granitten daha sert bir kayaç) dikitler çevreliyordu. Tapınak içinde Tapınak Bekçileri ve Mühür duruyordu, tapınağa girmenin tek yolu Mühür Bekçileri'nin mührüydü.

Ordu tapınak sınırın geçmesiyle beraber Tapınak Bekçileri tek taraflı bir kıyıma başladı. Ruhsuz bir sıçrayışta mührünün topuzuna kadar çıktı,  topuzda tutup tekme ile mührü yerden kesti ve yaklaşan herkesi parçalıyordu, o şekilde yere adım atmadan dövüşüyordu.

Kenshin büyücü kadından başkasını öldürmemişti, Ruhsuz yüz kadar adam öldürmüştü, Tapınak Bekçileri bin dört yüz civarı adam öldürmüştü, bunu dışında tapınak sınırlarına girmeden kaçan askerleri bile sırf zevk için öldürmüştü Ogre, kurtulan tek bir kişi bile yoktu ama Tapınak Bekçileri hiç kayıp vermemişti.

Savaş bitince Ruhsuz mührünü küçültüp yoluna giderken, Kenshin seslendi:

-Kabus, Ruhsuz’u aldığın yere bırakmayacak mısın?

-Ne uğraşacağım, hem söylese istediği yere götürürüm, bak gidiyor kendi yoluna.

-…

Ogre ve Kenshin ortadan kayboldu, Ruhsuz da yavaş yavaş uzaklaşıyordu, geride kalan ceset yığınını ibret olsun diye öylece orada bıraktılar.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44752 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr