Bölüm 27: İnanç!!

avatar
4572 7

Shura’s Wrath - Bölüm 27: İnanç!!


 

Çeviren: NightTheFox

 

-30,

 

Ling Chen yere atılınca biraz HP kaybetti, yere değdiği zaman yuvarlandı ve kendini sabitledi. Zihin Kılıcını iki eline aldı ve sıkıca kavradı. Bıçağı onun kafasına çarptı ve “34” hasar verdi. Açgözlü Dev Kara Kurbağasının kafasında vücudunun kalanına göre nispeten daha zayıf bir defansının olmasından dolayı, Ling Chen’in normalde 118 olan saldırısı sadece 34 hasar verebilmişti, neredeyse çeyreğe düşmüştü….. Fakat onun defansını delebildiği sürece, ortada bir umut vardı!!

 

O zaman, bunu alt edebilmenin tek olasılığı, dilini çıkartığı her sefer, bir anda dev dili atlattıktan sonra ona basmak ve dilin onu kafaya doğru götürmesine izin verip saldırmaktı.

 

Bu tek olasılıktı… aynı zamanda bunu normal oyuncular için imkansız yapan şeydi. Dikenli dilin saldırısını atlatmak zaten inanılmaz derecede zordu. Atlattıktan hemen sonra dile zıplamak, ardından dil tamamen çekilmeden kafasına zıplamak… Bu süreç içerisinde, eğer küçücük minicik bir parça bile hata olursa, o zaman direkt olarak Açgözlü Dev Kara Kurbağası’nın ağzında yutulacak, ya da düşecek ve kurbağa tarafından ezilecekti.

 

Ve işte tam bu, normal oyuncuların başarmayı hayal bile edemeyeceği, Ling Chen’in kazanmasının tek yolu olan stratejiydi.

 

FWOOSH!!

 

Korkutucu dikenli dil bir ok gibi fırladı, Ling Chen’in gözleri kısıldı, dikenli dil sanki çok daha yavaşlamışçasına ona doğru geliyordu, hareket yönü onun için tamamen görünür haldeydi...

 

Yana geri sıçrayarak, Açgözlü Dev Kara Kurbağasının dili önündeki zemine dokunda, onun ayak parmaklarından bir saç teli öteye. Dikenli dilin durduğu o kısa süre içerisinde, yere daha yeni dokunmuş olan vücudu ileriye doğru atıldı, düzgünce dilin üstüne indi, güzelce vücut dengesini kontrol etti ve dilin hareketiyle birlikte kurbağnın kafasına doğru atılmaya başladı.

 

O korkutucu ağızdan tam bir adım ötedeyken, bir anda Ling Chen havaya zıpladı, isabetli bir şekilde ağzının üstüne indi, fakat bir önceki sefer olduğu gibi anında saldırmadı, bunun yerine bir adım ileri attı, kaşlarının arasına zıpladı, Zihin Kılıcı’nı kaldırarak, “Tam Güç Vuruşu” ile aşağıya doğru kesti.

 

-50, -51, ISKA…

 

Açgözlü Dev Kara Kurbağasının gözleri arasındaki yerinde dururken, iki gözün engeli altında, aşağıya atılmadan önce çabucak 3 kez saldırdı.

 

Yere değince Ling Chen tekrar biraz HP kaybetti. Vücudunu sabitledi, kafasını kaldırdı, dudaklarının kenarı soğuk bir gülümseme oluşturdu… Bu şekilde, seni puan puan cehenneme göndereceğim!!

 

Vücudum, ruhum, azmim… dayanmalısın!!

 

Burada ölemem!!

 

Vrak!!!!

 

Ling Chen’in iki saldırısının verdiği hasar bir çizik dahi sayılmasa da, onu kızdırmaya yetmişti. Büyük yeşil gözleri daha vahşi bir ışık yayıyordu, vücudu durdu, iki devasa arka ayağı sertçe yeri tekmeledi...

 

Bu sırada, Ling Chen’in vücudu istemsizce bir atlatma hareketi yaptı fakat sonraki anda, Açgözlü Dev Kara Kurbağasının gölgesi ona doğru düşmedi, onun yerine olduğu yerde yükseğe zıpladı ve sertçe yere doğru indi.

 

Ling Chen: “!!!”

 

Ling Chen’in gözleri düşmekte olan dev kurbağanın vücuduna sıkıca kitlenmişti, onun en korkutucu yeteneklerinden biri kafasında belirdi - Taş Yağmuru

 

Tam Açgözlü Dev Kurbağa’nın vücudu yere değdiği anda, Ling Chen yükseğe zıpladı.

 

GÜM!!!!

 

Ağır bir ses ve tüm alan şiddetle sarsılmaya başladı. Duvarlardaki çakıl ve toz yere doğru akmaya başladı. Ling Chen yere değidiğinde, yer hala titriyordu, onun neredeyse ayakta sabit bir şekilde duramamasını sağlıyordu. Eğer zamanında zıplamasaydı, bu saldırı onun dengesini kaybetmesine ve düşmesine, hatta sersemlesine sebep olabilirdi. Dengesini korumak için elinden gelenin en iyisini yapan Ling Chen tüm gücüyle geriye doğru zıpladı.

 

Vrak!!!

 

Yoğun sarı bir ışık Açgözlü Kurbağanın vücudundan sızmaya başladı. Yer sarsıntısı altında, bilinmeyen bir yerden gelen sayısız kırık taş, sertçe yerden yukarıya doğru fırladı, konsantre bir taş yağmuru oluşturdu.

 

Bam Bam Bam Bam Bam Bam Bam…

 

Afetimsi taşlar yere korkutucu bir şekilde çakıldı, Ling Chen’in vücudunu tamamen kapladı. Ling Chen kafasını kaldırmadı, çünkü kafasını kaldırmaya harcayacağı zaman birkaç kaya tarafından ezilmesine yetecek bir zamandı. Gözlerini kapadı, vücuduna yaklaşan rüzgarı dinledi, vucüdu bu rüzgari takip ederek insan fizyolojisine tamamen aykırı açılar ve pozisyonlar yaptı. Ya yüksek ya alçak ya sağ ya sol, tüm vücudu bir sıra bulanık hareket yapıyordu...

 

Hiç kimse net olarak göremezdi, bu iki saniye içinde, durmaksızın 8 değil büyük değil küçük yer değiştirme yaptı, ve tam da bu şekilde düşen konsantre taş yağmurundan çıktı, vücudu en kenardaki duvara yapıştı… Taş Yağmurunun etki mesafesi Açgözlü Kurbağadan başlayarak 20 metreydi. Bundan başarıyla kaçtı, vücudu tekrar gevşediği sırada eğer duvara yaslanıyor olmasaydı neredeyse yere düşecekti.

 

Açgözlü Dev Kurbağa toplamda 80 bin HP’ye sahipti. Bu ana kadar, toplamda 150 hasar bile verememişti… Ve bu süre içerisinde, çoktan fazla sayıda tehlikeli anla karşı karşıya kalmıştı, çok sefer ölüm sadece bir saç teli uzağındaydı.

 

Böyle bile olsa, pes etmeye niyetli değildi. Onun sözlüğünde “pes etmek” yoktu.

 

Taş Yağmurunu aktive ettikten sonra, Açgözlü Kurbağa 3 saniyeliğine sabit bir duruma gelecekti, fakat bu sabit durum 30 saniye olsaydı bile Ling Chen’e farketmiyordu, çünkü daha Açgözlü Kurbağanın defansını bile delemiyordu. Bu kısa zaman içinde, bu zamanı sadece aklını toplamaya, durmaksızın gergin olan sinirlerini ve aklını sakinleştirmeye kullanabilirdi.

 

Vrak!!

 

Kendine gelen dev kurbağa bir “sıçrama” ile Ling Chen’in olduğu yere doğru düştü, ve bir “güm” sesiyle Ling Chen’in yaslandığı duvara çarptı. Ling Chen uzun iki zıplayış yaptı, dev kurbağanın sıçrayışını ve yerin titreyişini atlatarak. Ardından hızlıca geriye çekildi, taki kurbağaya olan uzaklığı tamı tamına 10 metre olana kadar… çünkü az buçuk bir tahminle bu mesafedeyken, Kurbağa dikenli dilini kullanmaya hazır görünüyordu.

 

FWOOSH!!

 

İstediği gibi, dev kurbağanın dikenli dili güçlü bir rüzgarı beraberinde getirerek ileriye atıldı. Bunu atlatmaya çoktan hazır olan Ling Chen atlatıp zıpladı, bir kez daha devasa dilin üstüne bastı. Dev kurbağanın kafasına dilin getirdiği bir rüzgar ile zıpadı, “Çing, Çing, Çing” 3 tam güç vuruşu.

 

ISKA, ISKA, -177!

 

İki kere kaçırdı, üçüncü sefer, göz yakan mavi renk belirdi, Ling Chen’in önceki toplam saldırılarını bile geçen bir delici vuruş.

 

Açgözlü Dev Kurbağanın yüksek saldırısı karşısında, delici vuruş kritikten çok daha efektif durumda.

 

-23!

 

3 saldırının ardından, Ling Chen sertçe atıldı. Çabukça kurbağa ile arasında mesafe kazandı ve ardından bir kırmızı iksir gömerek tam can oldu. Çabucak dev kurbağadan 10 metre uzağa koştu, bir sonraki dikenli dilin gelmesini bekledi.

 

GÜM!

 

GÜM!!

 

GÜM!!!

 

Sıçrayış! Sıçrayış! Sıçrayış! Devasa Kaya Vuruşu! Sıçrayış! Sıçrayış! Taş Yağmuru...

 

Ling Chen’in vücudu ona tek atabilecek çok sayıda saldırının arasında seyahet etti, etrafta dolandı, nefes alma sesi daha ağır ve ağır gelmeye başladı fakat baştan sona kadar aklı bir an bile kendini salmadı. Ağırbaşlılığı, kararlığı ile beraber onun burada düşmesine izin vermedi. Sadece, kalbinin titremesini sağlayan şey, bu Açgözlü Dev Kurbağa daha zeki olmuş gibi geliyordu… Tam iki dakika, ve o dikenli dilini bir kere dahi kullanmadı!

 

Peri BOSS'ların büyük bir çoğunluğunun belli bir miktar zekası vardı, acaba bu dev kurbağa çoktan Ling Chen’in ona hasar vermesi için tek şansının dikenli dilden geçtiğini anlamış mıydı?

 

Eğer bu böyleyse, o zaman gerçekten bir parça umudu bile yoktu.

 

FWOOSH!!

 

Tam paranoyaklaşmaya başladığı sırada, dikenli dil bir anda ona doğru gelmeye başladı.

 

Bu garip saldırı normal varlıkların tüm umudunu yitirmesini sağlayabilirdi fakat Ling Chen’i sadece heyecanlandırmıştı, hatta o kadar heyecanlanmıştı ki neredeyse koşarken yere düşecekti. Bu dikenli dil sadece basit bir saldırı değildi, bu aynı zamanda dev kurbağanın zekasının tamamen olgunlaşmadığını gösteriyordu. O hâlâ saldırının mekanik formunu kullanıyordu. Ling Chen sadece basitçe kaçınıyor, tekrar zıplıyor ve dev kurbağanın kafasına doğru atılıyordu.

 

-50, ISKA, ISKA...

 

Dev kurbağanın en sık kullandığı saldırısı sıçrayıştı, ondan sonra dikenli dil geliyordu, fakat, dev kurbağanın sınırlı zekası dikenli dilin kullanılma oranını farkedilebilir bir biçimde azaltmıştı. Bazen bir dakika içinde 2, 3 kez kullanıyordu, bazen de çok sayıda dakika boyunca kullanmıyordu. Ling Chen’in tüm dikkati Dev Kurbağanın vücuduna yoğunlaşmıştı, o değerli anlara, her seferinde o anı yakalamış ve acımasızca dev kurbağanın kafasına 3 kere vurmuştu…

 

-50, -50, ISKA…

 

ISKA, ISKA, -49…

 

-102, ISKA, -52…

 

……

 

……

 

bir kere, iki kere, üç kere… on kere, yirmi kere...

 

Tüm sıçrama saldırıları Ling Chen tarafından başarılı bir şekilde atlatılmıştı, saldıran kolonlar ve düşen çakıllar bir kez bile Ling Chen’e dokunamamıştı. Taş Yağmurunun aktive edilme oranı çok düşüktü, ortalama on dakikada bir. Her seferinde, Ling Chen’i ölümün kıyılarında dolaştırıyordu, fakat bir kere bile ölmesini sağlayamamıştı...

 

Dev kurbağa illaki o dilini bir dakika içinde birkaç sefer dışarıya çıkarıyordu, fakat sonunda iki dakika içinde ortalama üç kere atmaya başladı.

 

Ve her seferinde Ling Chen isabetli bir şekilde bu fırsatı kavradı, mucizevi bir şekilde… hatta bu korkutucu bir şekilde hiçbir hata ya da gözden kaçan hiçbir şey olmadan şeklinde söylenebilir. Aynı zamanda her üç saldırıda, her seferinde ortalama 100 hasar veriyordu.

 

Bu metod altında Açgözlü Dev Kurbağanın canı inanılmaz bir yavaşlıkla azaldı… Yarım saat içinde, 4000 HP kaybetti, bir yarım saat daha geçince, HP’si 72000’e düştü.

 

Ling Chen için ise, aşağıya atılmaktan aldığı hasar dışında, başından sonuna kadar bir kez bile Açgözlü Dev Kurbağanın saldırısına maruz kalmamıştı.

 

Bir saat, Dev Kurbağanın 8000 HP’sini kesmişti...

 

Eğer işler bu şekilde devam ederse… 10 saat… sadece 9 saat daha dayanmalıydı...

 

Belki de gerçekten onu yenebilirdi!!

 

Bir kez daha tehlikeli bir kaya yağmurundan kaçan Ling Chen çoktan kan ter içindeydi. Yarım bir şekilde yere çömeldi, dev kurbağanın geçici sabit durumundan faydalanıp derin nefesler aldı.

 

Bir saat, en başından beri kalbi çılgın bir haldeydi, bu tarz bir mental yorgunluk çoktan normal bir insanın limitlerini aşmıştı. Bu zamana kadar dayanabilmesi, bu çoktan insanların gözlerine inanamamasını sağlayabilirdi. Sıradan insanalar bu tarz bir mental konsantrasyon durumda bulanık hissetmeden önce 10 dakika bile dayanamazlar, tüm vücutları güçsüz hale gelir, bir anda düşüp uyumayı dilerler.

 

Ling Chen’in zihni şimdiden o kadar yorulmuştu ki güzel, uzun bir şekilde kestirmeyi diliyordu, fakat eğer bu Açgözlü Dev Kurbağayı gerçekten yenecekse, hiçbir dış etki veya kazanın olmadığı bir durumda, 9 saat daha dayanmak zorundaydı… Bu dokuz saat, eğer konsantrasyonu bir saniye bile gevşerse, ölecekti...

 

9 saat...

 

Gerçekten dayanabilir miyim… Ling Chen kafasını eğdi, sessiz bir şekilde yavaşça sıktığı avcunu izledi.

 

Ruo Ruo… lütfen bana inanç ve güç ver!!

 

Seninle, ölümün ucundaki çırpınış, zaman zaman ölüm tanrısını aldatmak… bu kadarcık bir zihinsel yorgunluk hiçbir şey!!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr