Ling Chen, Qi Yue'nin içinde ne düşündüğünü açıkça anlamıştı. Ağzını açarak: "BU yer kapalı bir sınav haritası, genellikle buraya dışarıdan hiçbir varlık giremez. Yay Küresi burada bulundu. Tam olarak da bu yerin dışarı kapalı olmasından dolayı Yay Küresi tüm bu zaman boyunca var olabildi. Yine de Yay Küresi'ni bulan ben değil, Xiao Hui'ydi." dedi.
"Xiao Hui?" Qi Yue kafası karışmış bir ifade takındı. Hemen ardından Ling Chen'in bakışlarını takip ederek Ling Chen'in ayağının yanındaki Xiao Hui'yi gördü ve o kadar küçüktü ki Qi Yue o kadar süredir fark etmemişti. Bakışları küçük yaratığın üzerinde dondu ve sonrasında ince kaşları yukarı kalkarak dudakları büyüleyici bir gülümsemeyle kıvrıldı: "Adın Xiao Hui mi?" Çok tatlı bir isim, şu andan itibaren seni Köpecik olarak çağıracağım, tamam mı?", dedi.
Xiao Hui'nin doğduktan sonra gördüğü ikinci canlı insan kesinlikle Qi Yue'ydi. Bakışlarıyla karşılaştığında Xiao Hui'nin ayakları geri gitti ve gergin bir şekilde Ling Chen'in arkasına saklandı. İki siyah göz ihtiyatlı ve ürkekçe bakıyordu. Ling Chen bakışlarını indirip hafifçe: "Gergin olmaya gerek yok Xiao Hui, kötü biri değil." dedi.
Xiao Hui insan dilini anlayabiliyordu... En azından onu anlıyordu, ki bu Ling Chen'in onayladığı bir şeydi. Aslında Qi Yue'nin iyi ya da kötü biri mi olduğundan tam olarak emin değildi. Fakat en azından şu anda kötü biri gibi görünmüyordu... Arada sırada ona sataşmaya çalışması dışında.
Ling Chen'in dediklerini duyduğunda Xiao Hui'nin hareketleri hafifçe rahatladı.
Qi Yue uzun bir süre Xiao Hui'ye baktı. Sonunda ne tür bir varlığa ait olduğunu kavrayamayıp çaresiz bir şekilde kafasını kaldırdı ve Ling Chen'e doğru: "Küçük efendi, yeteneklerini görmeme izin verir misiniz? Bu koca adam Tao Tie'nin size verdiği küçük yaratık olmalı ama kökenini saptayamıyorum. Bilgilerini göreyim, belki bir cevabım olabilir." dedi.
Ling Chen, Xiao Hui'nin bilgilerini Qi Yue'yle paylaşmayı bir süre düşündü. Çünkü o da Xiao Hui'nin gerçek kökenini bilmek istiyordu. Tao Tie'nin ona emanet ettiği evcil hayvan yumurtası en az on bin yıl öncedendi, ki Qi Yue de on bin yıl önceden beri vardı. Belki gerçekten de Xiao Hui'nin ait olduğu yeri bilebilirdi.
Qi Yue'nin bakışları Xiao Hui'nin bilgileri üzerinde dolaştı. İstatistiklerine bakmayı bitirdiğinde ifadesi hiç değişmemişti ama bakışları yetenek bilgilerine indiğinde ifadesi açıkça birçok defa donup gözlerinin derinliklerinden ikide bir sürpriz patlaması yansıyordu. Açıkça Xiao Hui'nin sahip olduğu güçlü ve sıra dışı yeteneklerden dolayı şok oluyordu.
"Ne söyleyebilirsin?" Qi Yue, Xiao Hui'nin bilgilerine bakmayı bitirdiği sırada Ling Chen Xiao Hui'nin istatistik sayfasını kaldırdı ve direkt olarak sordu.
Qi Yue uzun bir süre sessiz kaldı. Bir şeyler düşünüyor gibi görünüyordu ama sonunda kafasını sallayarak: "Hafızamda bu konuda hiçbir bilgi yok. Koca adam Tao Tie'nin söylediğine göre büyük bir kökeni olmalı ama koca adam bana söylemeyi istemedi. Xiao Hui'yi koca adama emanet eden yaratık kökeninin ortaya çıkmasını istemiyor ve bu sayede biraz daha huzurlu bir hayat yaşabilmesini umuyor olabilir mi? Küçük efendi, Xiao Hui'nin yeteneklerini öğrendikten sonra yeteneklerinin ne kadar şok edici olduğunu anlamış olmalısınız. Yeteneklerinin daha fazla insan tarafından öğrenildiğinde sonucun ne olacağını hayal ettiniz mi?", dedi.
Ling Chen: “...!!!”
İnanılmaz sağlam bir vücut, eşsiz destek yeteneği... İnsanları inanmaya ikna olmayacakları bir yere kadar sersemletebilecek Ruh Sömürüsü ve işleme yeteneğinin yanında ayrıca her türden yüksek sınıf hazineyi kusursuzca arayabilme yeteneği vardı! Eğer Unutulmuş Kıta'nın insanları böyle bir varlığın var olduğunu bilselerdi, o zaman kim oldukları fark etmeksizin hepsi delice ele geçirmenin hayalini kurardı. En büyük gücü kovalayan dövüş sanatçıları Xiao Hui'yi elde ettikten sonra, güçleri büyük oranda artar, hatta normalde yükseltilemeyecek yetenekleri kolayca yükseltilebilirdi. Sıradan bir dövüş sanatçısı Ruh Sömürüsü'nün işleme yeteneğiyle her türden güçlü eşyayı elde edebilir ve güçleri patlayarak artardı. Büyük zenginliği kovalayan insanlar Xiao Hui'yi elde ettikten sonra, önceleri sadece hayalini kurdukları her türden nadir hazineleri kolayca bulabilirlerdi...
Ve bunlar sadece Xiao Hui doğduktan hemen sonra ortaya çıkan doğuştan gelen yetenekleriydi. Eğer tamamen gelişirse, bu hemen hemen hayal edilemez olurdu.
Eğer Xiao Hui'nin varlığı ve yetenekleri diğerleri tarafından öğrenilirse, o zaman ortaya çıkacak tek sonuç... Sayısız açgözlü insan gelecek ve onu soyacaktı!
"Şimdi daha iyi düşünebildin mi?" Ling Chen'in ifadesine dikkat ederek Qi Yue yavaşça: "Bu yüzden Tao Tie'ye emanet eden yaratık varlığının çok fazla insan tarafından bilinmemesini umuyordu. Aksi takdirde, hayatı boyunca huzuru olmaz ve hatta onun için olan kavgada hayatını bile kaybedebilirdi. Bu şekilde klanlarının soyu tamamen sona ererdi." dedi.
Ling Chen sessiz kaldı ve sonra kafasıyla onaylayarak: "Kesinlikle öyle." dedi.
"Yine de..." Qi Yue'nin gözleri hafifçe kısılıp, aşırı çekici bir kırmızılık yanaklarında belirdi: "Yeteneklerinin bir bölümü çok uzun zaman önce soyu tükenmiş olan bir yaratığı düşünmeme sebep oldu."
"Ne?" diye sordu Ling Chen.
"Şans yaratığı."
"Şans Yaratığı mı?"
"Şans yaratığı çok özel bir yaratık. Hiçbir savaş yeteneği yok ama efsaneye göre şans yaratığını eşlikçi olarak elde edebilirse, kişiye her zaman büyük ya da küçük şans tarafından eşlik edilir... Aynı şekilde küçük efendinin Yay Küresi'ni bu kadar çabuk bulabilmesi de tam olarak inanılmaz büyük bir şans değil mi?"
Ling Chen: “…”
"Kötü olan insan kalbi. İnsanlara savaş ve felaket getiren kendi açgözlülükleri, bunun hiçbir savaş yeteneği olmayan ve aksine insanlara iyi talih veren şans yaratıklarıyla alakası yok." Ling Chen kaşlarını çatarak söyledi.
"Mükemmel söyledin küçük efendi." Qi Yue hafifçe dudaklarını büzüp, yavaşça kafasıyla onaylayarak: "Fakat şans yaratıklarının soyunun tükendiği gerçeği değiştirilemez. Tanrı'nın habercileri olarak, eğer ay tanrısı kâhinleri doğru olduğuna inanırsa o zaman kesinlikle doğrudurlar. Nasıl olur da insanlar Ay Tanrısı'nın iradesine karşı gelebilir. Şans yaratıklarının yanlış olduğunu söyledikleri için şans yaratıkları yanlış. Şans yaratıklarının soyunun tükenmesini istediler ve tüm şans yaratığı ırkının soyu tükendi. Bu kadar basit... Büyük ay tanrısı klanı bu."
K.N: bizimkini çaktırmadan dolduruyor Ay Tanrısı klanına karşı :D
Qi Yue güldü ama gözlerinin derinliklerinde koyu soğuk bir ışık hafifçe parladı.
Ling Chen bir an için tıkanıp, ne söyleyeceğini bilemedi. Her zaman Qi Yue'nin Ay Tanrısı klanı'na karşı derin bir nefreti olduğunu hissetmişti. Ayrıca bu nefret basitçe Ay Felaketi yüzünden de değil gibi duruyordu.
"Yine de dış görünüşü ve birçok yeteneği de soyu çoktan tükenmiş olan şans yaratıklarının sahip oldukları gibi değil. Fakat Köpecik gerçekten de şans yaratıklarının yeteneğine sahipse, hehehe, o zaman küçük efendi inanılmaz bir hazine kazanmış demektir. Küçük efendi daima iyi talihe sahip olacak, Ay Felaketi'nin kürelerini isteyerek aramaya gerek bile kalmayabilir ve bunun yerine kendi kendilerine ortaya çıkabilirler." Qi Yue'nin güzel gözleri nazikçe kısıldı. Konuştuğunda yasemin ve orkide kokuları Ling Chen'in yüzünü nazikçe öpüp tüm vücudunun kontrolsüzce uyuşmasına sebep oldu. İçinde durmaksızın siyah elbisesini parçalama isteği uyanıyordu.
"Anlaşılan koca adam küçük efendiye gerçekten de büyük bir hediye vermiş. Huu..." Konuşmayı bitirdiğinde Qi Yue kollarını açarak tembelce gerindi. Bu hareketi iki göğsünü iyice havaya kaldırıp ince, narin beliyle birlikte aşağı yukarı sallandı. Kar beyazı, narin yuvarlak kalkık poposu, pürüzsüz yumuşak karnı, zarif ve güzel bacaklarıyla birlikte insanın kan basıncını yükseltecek kıvrımlı hatlar yarattı. Ve sonrasında bunlar dünyadaki tüm çiçeklerin rengini kaybetmesini sağlayabilecek güzel yüzüyle birleşince... Her hareketine yansıyan erotik baştan çıkarıcılığıyla insanların dikkatini dağıtmayacak tek bir parçası bile yoktu.
Ling Chen'in bakışları kontrolsüz bir şekilde iyice kalkık kalçasına kayıyordu, onları ellerinde tuttuğu an aklından gitmiyordu... Qi Yue'nin göğüsleri sadece aşırı dolgun ve yeşim gibi kar beyazı değildi, ayrıca göğüslerinin şekli de mükemmel bir yuvarlaklıktaydı. Kar beyazı ve zarif. Tıpkı iki parlak dolunay göğsüne tünemiş gibiydi. Şekli tek seferde tamamen görmek için çok güzeldi. Öyle ki ince beli tek kol ile sarılabilirdi. İnce ve narin beli kaliteli kumaştan dikilmiş gibi insanlara bir tür nazik güzellik hissi verip, kollarıyla sarmalamak ve sevgiyle onunla ilgilenmek istemelerine sebep oluyordu.
"Küçük efendi, göğüslerime bakıyorsun... Onlara tekrar dokunmak istiyor olabilir misin?" Ling Chen'in kontrol dışı bakışı Qi Yue'nin gülüşünün teklifkâr bir hale gelmesini sağlamıştı. Gözleriyle gülümsüyordu ve dudakları şeytan gibi baştan çıkarıcı bir ses yayarak: "Benim küçük efendimsin, bana nasıl davranmak istersen davran..." dedi.
K.N: Sakin millet :D
"Ay Felaketi'ne geri dön, burada daha fazla işin yok." Ling Chen bakışlarını güç bela uzağa kaydırıp gözlerini kapayarak soğuk bir şekilde konuştu.
Ling Chen'in göremeyeceği bir açıda Qi Yue'nin gülümsemesi biraz daha gizemli bir hale geldi. Dudaklarını büzüp, çekici bir şekilde küçük huysuz bir kız gibi davranırken şikâyet eder bir tonda: "Küçük efendi beni tekrar uzaklaştırıyor... Ben küçük efendinin küçük kölesiyim, küçük efendi ne derse itaat edeceğim. O zaman geri dönüp uyumaya devam edeceğim... Beni düşünmeyi unutma." dedi.
Qi Yue daha fazla durmadı. Her gün ortaya çıkabileceği tüm süre sadece on dakikaydı.
Qi Yue'nin ortaya çıktığı her an Ling Chen'in zihni için her zaman büyük bir sınav oluyordu. Qi Yue gittikten sonra Ling Chen ruh halini dengeleyebilmek için baya bir süre harcadı. Ardından Zefir Kuşu'nun düşürdüğü tomarı havaya kaldırıp hafifçe yırttı ve beyaz bir ışık içinde Xiao Hui ile birlikte bulunduğu noktadan kayboldu.
Tekrar belirdiklerinde ikisini çevreleyen ışık yığını griydi. Bulunduğu yer şaşırtıcı şekilde sınava ilk girdiği zamanki siyah taş odaydı.
Aan Notu: Qi Yue'yi övmesi bitmedi adamın! Ne övdün be arkadaş bir bitmedi!
K.N: Bu bölümde Qi Yue'nin vücudu 147 kelime boyunca betimlenmiştir çekiciliği üzerinde ne kadar durulduğu ise tam bir muamma :D
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..