Bölüm 92: Huzur Kenti

avatar
4042 4

Shura’s Wrath - Bölüm 92: Huzur Kenti


 

Çeviri: Aan'allain Düzenleme: Kharsmi

 

Oyuncular Gök Mavisi Ejderha Şehri'ne dolmaya başladığı sırada Ling Chen atını sürüyordu.

 

Ovaların ardından dağ ormanlarının alanı vardı. Dağ ormanı bölgesi bol miktarda seviye 20 - 30 arasında yaratık barındırıyordu. Ayrıca her türden gizli tuzak vardı. Ovalardan çok daha tehlikeliydi. Dağ ormanı bölgesinin ardından orta büyüklükte bir kent vardı. Mistik Ay'da ana şehirlerin dışında ikincil şehirler, büyük, orta ve küçük kentler ve sayısız köy vardı. Ana şehrin dışında bulunan bu kentler köylere geri dönüş tomarları satıyordu. Çünkü bu kentler sadece çeşitli büyük ve küçük gizli görevler barındırmıyor, aynı zamanda kaynak da sağlıyorlardı. Dahası geri dönüş tomarları daha hızlı yolculuk etmek için de kullanılabilirdi. Bu yüzden Ling Chen uğradığı her kentte duruyor ve kentin geri dönüş tomarı alıyordu. Ardından bir NPC bulup Sessiz Ruh Sırtı'na giden en uygun yolu soruyordu.

 

Gizli görevler öyle abartılacak kadar zor değildi fakat görevin ilk aşaması oldukça zordu. Gök Mavisi Ejderha Şehri'nden doğuya doğru 200 km gittiğin vakit, ki bu koşarak gittiğinde çok fazla sürmese de yolda sayısız yaratıklar karşılaşırdınız ki bunlar yolculuğun son aşamalarında daha da yüksek seviyeli yaratıklar olacaktı. Yüksek seviyeli yaratıkların bölgelerinden güvenli bir şekilde geçip görev noktasına ulaşmak sıradan oyuncuların yapabileceği bir şey değildi. 

 

Ling Chen'in atı akşamdan sabahın erken saatlerine kadar durmaksızın dörtnala gitti. Doğuya yol aldıkça, karşılaştığı şehirlerin ve insan sayısının giderek azaldığının farkındaydı. Küçüklü büyüklü dağların düzensiz bir şekilde sıraladığı ıssız bir yerdeydi. Dağları geçmek kesinlikle Gök Mavisi Ejderha Şehri'ni terk etmekten daha zordu. Buna ek olarak, açıkça burası her türden canavarla karşılaşmak için ideal bir yerdi. Bu yüzden Ling Chen her zaman tetikte kalıp çevresine sürekli dikkat ediyordu. Seviye 13'te, ki bu şu anda oyuncular arasındaki en yüksek seviyeyken üç gün boyunca kasılmasa bile herhangi birinin ona yetişmesi mümkün değildi. Fakat tüm Unutulmuş Kıta'yla kıyaslandığı zaman güç seviyesi tartışılmaz bir şekilde en alttaydı. Dahası, bu kadar tehlikeli bir yerde denk geldiği herhangi bir yaratık onu öldürebilirdi.

 

Seviye 45 Testere Dişli Kan Panteri'nin bölgesinden çıktıktan sonra Ling Chen durmadan önce güvenli bir bölgeye ulaşmıştı. Tam çevrimdışı olacağı sırada iletişim cihazı çaldı ve Yun Feng' in sesini yayınladı. 

 

"Haha, Ling Chen! Duydun mu? Tüm geceyi umutsuz bir şekilde seviye atlamaya çalışarak geçirdim ve sonunda Gök Mavisi Ejderha Şehri'ne ulaştım. Şu anda meydandayım... Siktir, buradaki oyuncu sayısı baya korkunç, ulaşım salonu tıklım tıklım. Oh evet, neredesin? Kız kardeşim geçen gece burada olacağımı umuyordum ve çoktan gitti. Onu seni görmeye götürmeme ne dersin? Eğer ona bulduğum yardımın sen olduğunu öğrenirse çok hoş bir sürpriz olur onun için."

 

"Kız kardeşin 'Rüya' adlı bir birlik oluşturmak istiyor değil mi?", diye cevap verdi Ling Chen.

 

"Evet."

 

"Kaç kişiden oluşuyor?"

 

"Erhm... Öhö öhö, dürüst olmak gerekirse, şu ana kadar 'rüya' tam olarak başarılı şekilde kurulamadı. Bir önceki dünyada da yoktu, yani çekirdek üyeleri yok. Bu yüzden Gök Mavisi Ejderha Şehri'ne geldikten sonra gelişim söz konusu olabilir. Ve ayrıca başlangıç olarak sadece küçük bir birlik olabilir - stüdyo tarzında, bunun ardından yavaşça büyüyebilir. Şu anda sen de dâhil... beş kişi var."

 

Ling Chen: "..."

 

"Şey, biliyorum bu sayı pek iç açıcı değil ama... ne olursa olsun öylece oturup bekleyemezdim. Bu onun son savaşı ve onu tanıyorum. İmkânsız olduğunu bilse bile yine de denemek isteyecektir... Küçücük, neredeyse görünmez bir umut ışığı bile olsa umut umuttur, der. Bu da ufacık bir ihtimal olduğu anlamına gelir. Bu yüzden eğer denemeye cesaret etmez ve vazgeçersen, bu gerçek bir trajedi olur." Yun Feng birkaç kez iç çekti. Yaptıkları ve söylediklerini göz önünde bulundurunca Ling Chen'in Shui Ruo'ya beslediği sevginin aynısını, onun kız kardeşine duyduğu sevgisini hissedebiliyordu.

 

Ling Chen bir süre için sessiz kaldıktan sonra: "Sana sunduğu neden bu muydu?" dedi.

 

"Evet."

 

O anda, "Yun Mengen Xin" isimli bu kişiye bir yakınlık hissetti. En azından azimli duruşlarıyla birbirlerine benziyorlardı.

 

"Gök Mavisi Ejderha Şehri'ne daha yeni geldim. Yapılacak baya bir ayak işi var, tamamen yerleşme birkaç gün sürecektir. Ayrıca tamamlamam gereken bir görevim var. Onunla tanışma konusunu hakkında bir iki gün içinde seninle konuşurum.", dedi Ling Chen. Shui Ruo için Yun Mengen Xin'e kesinlikle yardım edecek ve Yun Feng'in beklentilerini karşılayacaktı.

 

"Sorun değil! Müsait olduğunda bana ulaş! Oh evet, Yükselen Bulut..."

 

Pat!

 

Ling Chen iletişimi kesti ve çevrimdışı olup Shui Ruo'ya kahvaltı hazırlamaya gitti.

 

Öğleden sonra, Huzur Kenti.

 

Gök Mavisi Ejderha Şehri başkanının söylediğine göre, Huzur Kenti Sessiz Ruh Sırtı'na en yakın kentti. Eğer doğuya doğru devam edersen, bir kişi bile bulamazsın. Çünkü 15 km'den daha az bir mesafede, korkulan "Dehşetli Topraklar" vardı. "Dehşetli Topraklar'ın" ardında hiç kimsenin giripte hikâyesini anlatabilecek kadar yaşayamadığı Sessiz Ruh Sırtı yer alıyordu. Ayrıca Huzur Kentinin adı da köylülerin burayı huzur için dua etmek için kullanmalarından geliyordu. Nihayetinde, her an bir felaketin üstlerine gelebileceğine inandıkları böylesine tehlikeli yerlere çok yakındı.

 

Huzur Kenti'ne ulaşmak, Sessiz Ruh Sırtı'na çok yakın olduğu anlamına geliyordu.

 

Dürüst konuşmak gerekirse, buraya gelmek için o kadar istekliydi ki kasılmak için fazla zaman ayırmadı. Asıl amacı en kısa süre içerisinde bilgi toplamaktı ve bu şekilde hazırlanmak için yeteri kadar zaman harcayabilirdi. Gücü tüm Unutulmuş Kıta'yla karşılaştırıldığında en düştüğün de düşüğüydü. Unutulmuş Kıta'nın yüksek seviyeli birçok oyuncusu Sessiz Ruh Sırtı'na girdikten sonra sağ çıkamamıştı. Kendinde neden onlardan daha iyi olduğuna dair bir şey bulamıyordu. 

 

Huzur Kenti küçüktü. Tüm kentte sadece birkaç yüz kişi vardı ama dükkânlarda her şey vardı. Fakat ana şehir dışındaki şehirlerdeki ekipman dükkanları güç kristalleri satmıyordu. Açık bir şekilde kristal satmak ana şehrin sahip olduğu bir ayrıcalıktı.

 

"Nasılsın amca? Sessiz Ruh Sırtı'na nasıl gidebilirim?" Huzur Kenti'nin yaşayanları kapalı bir aile yapısına sahipti, bu yüzden dışarıda yürüyen birilerini zar zor görebiliyordun. Ling Chen kolayca birilerini bulamadı, bu yüzden ileri çıkıp direkt sorusunu sordu.

 

"Oh, buradan 15 km kadar kuzeydoğuda... Ne? Sessiz Ruh Sırtı'na gitmek mi istiyorsun?", orta yaşlı adam şaşkın bir şekilde bakarak cevapladı. Hızlı bir şekilde önünü kesip: "Genç adam, bir maceracısın değil mi? Sessiz Ruh Sırtı'na sakın gitme. Orası tam bir ölüm mekânı, oraya giren kimse canlı bir şekilde geri dönmedi! Yıllardır burada yaşarım, Sessiz Ruh Sırtı'nın adını düşünmek bile beni ürpertiyor. Sakın oraya gitme!", dedi. 

 

Orta yaşlı adamın yüzündeki korku ifadesi azıcık bile sahte değildi. Sessiz Ruh Sırtı'na en yakın kentte sırtın adı bile korku salıyordu. Ne kadar dehşetli bir yer olduğu hayal edilebilirdi. Ling Chen: "Orası neden bu kadar korkutucu? İçeride gerçekten de güçlü yaratıklar mı var?", diye sordu.

 

"Şey, kimse gerçekten bilmiyor." Orta yaşlı adam kafasını sallayarak: "Sessiz Ruh Sırtı'nın önünde Dehşetli Topraklar yer alıyor. Dehşetli Topraklar bir tür hortlak gazıyla çevrelenmiştir. Gazın içerisindeyse korkunç ruhlar ve zombi sürüleri var. Yakınına giden kim olursa olsun başı dönmeye başlar ve vücudunun halsizleştiğini hisseder. Atalarımızın dediğine göre, insan hayatını sömüren hortlaklar tarafından yayılan aşırı miktarda hortlak gazıyla doluymuş.", dedi.

 

Dehşetli Topraklar'daki hortlak gazı korkutucu olmasına rağmen önlem alınabilecek bir şeydi. Umutsuz bir durum değildi. "Kentimiz Dehşetli Topraklar'dan birkaç kilometre uzakta ama hortlak gazı bazen buraya kadar ulaşıyor. Bu yüzden kent uzun zaman önce hortlak gazına karşı koymak için yöntemler geliştirdi. Fakat buna rağmen Dehşetli Topraklar'dan geçip Sessiz Ruh Sırtı'na girdiğinde yeryüzünden kaybolursun ve asla geri dönmezsin. Genç adam, sen diğer dünyalı bir maceracısın değil mi? Aksi takdirde Sessiz Ruh Sırtı'na karşı duyulan korkuyu bilirdin. Tüm Unutulmuş Kıta tarafından bilinen en çok korkulan ve yasaklı bölgedir, sakın oraya gitme." 

 

Hortlak gazı?

 

Ling Chen kafasını onaylar şekilde sallayarak: "Şimdi biliyorum. Bana bundan bahsettiğin için teşekkür ederim. Oh evet, hortlak gazına karşı koyabilecek bir teknikten bahsetmiştin, nedir bu?", dedi.

 

"Oh, bu kentimizin özel yiyeceği. Yedikten sonra hortlak gazının etkisini hafifletir ve ayrıca oldukça da lezzetlidir. Yıllardır yiyip duruyorum ama hâlâ yeteri kadar yiyemedim. Bu yiyecek her yerde satılıyor. Denedikten sonra sadece cennette bulunabilecek bir lezzet olduğunu anlayacağına inanıyorum!" Orta yaşlı adam kapalı bir kapıyı işaret etti ve yüzünde bir tatmin ifadesiyle konuştu. "Sadece cennette bulunabilen" bir lezzeti tadıyormuş gibi görünüyordu.

 

Ling Chen evin yerini ezberledi ve ardından: "Sessiz Ruh Sırtı'nda, "Siyah Alev Çimi" diye bir bitki var mı?", diye sordu.

 

Orta yaşlı adam kafasını onaylar şekilde sallayarak: "Sessiz Ruh Sırtı hakkındaki antik kaynaklarda Siyah Alev Çimi hakkında bir not vardı. Fakat Sessiz Ruh Sırtı sınırların ötesinde olduğu için orada hala Siyah Alev Çimi olup olmadığını kimse bilmiyor. Şimdi sen deyince hatırladım, bir süre önce Siyah Alev Çimi'ni arayan birkaç grup daha vardı. Uyarılarımızı dinlemediler ve Sessiz Ruh Sırtı'na gittiler. O günden beri de geri dönmediler. Onlar da hortlağa dönmüş olmalılar. Genç adam, sözlerime kulak ver ve sakin oraya gitme. Orası hayal edemeyeceğin kadar korkunç bir yer." dedi. 

 

Yaşlı adamla konuştuktan sonra Ling Chen uzun bir süre daha Huzur Kenti'nde kaldı. Birini gördüğü her seferinde yanlarına gidiyor ve sorular soruyordu. Fakat daha fazla işe yarar bilgi elde edememişti. "Sessiz Ruh Sırtı" adını duydukları anda yüzlerinde korku ifadeleri beliriyor ve ardından onu oraya gitmekten vazgeçirmeye çalışıyorlardı. O da soru sormayı kesti. Ling Chen orta yaşlı adamın evine gitti ve kapıyı açtı. Kapıyı açtığında beyaz bir duman dışarı doğru çıktı. 

 

"Uzak topraklardan gelen maceracı nasılsın? Gel, özel lezzetimizden iç ve vücuduna yayılan serinliğin tadını çıkar. Denedikten sonra sadece cennette elde edilebilecek bir lezzet olduğunu kesinlikle anlayacaksın! Ve hatta burada sonsuza kadar kalıp bu inanılmaz lezzetle yaşamayı arzulayacaksın.", duman tüten büyük bir kâse taşıyan zayıf yaşlı adam yüzünde bir gülümsemeyle konuştu. 

 

...bu yemekte ne? Gerçekten de o kadar iyi mi? Ling Chen büyük kâseye baktı.

 

Pirinç lapası: Kaynamış pirinç lapası, yedikten sonra kullanıcı 10 can yenileme kazanır. On dakika içinde hortlak gazının etkilerini hafifletir. 

Fiyat: 3 gümüş sikke.

 

Ling Chen: ! @#¥%…”

 

"20 kâse getir." Ling Chen hızlıca konuşarak boş muhabbeti kesti ve 6 altın sikke çıkartarak yaşlı adama verdi. 20 kâse sıcak lapa 200 dakika sürecekti. Buraya keşfe gelmişti. Görevi tamamlayacağını düşünmüyordu, yani 20 kâse yeterli olmalıydı. Daha önemlisi, Gök Mavisi Ejderha Şehri'nden ayrılırken sadece bir kaç altın şikesi kaldığını hatırlıyordu. İstese bile daha fazlasını alamazdı.

 

Bu yüzden 20 kâse dumanı tüten pirinç lapasını hazırladıkları sonra Bulut Adımlayan Kısrak'a gitti ve direkt olarak kuzeydoğuya, Sessiz Ruh Sırtı'na doğru ilerledi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr