Çeviri: Aan'allain Düzenleme: Malatyalı

"Bu... Bu imkânsız! Bir yerlerde bir çeşit hata olmalı!"

Kalın, beyaz bir cübbe giyen orta yaşlı kadın doktor gözlüğünü çıkardı ve gözlerini ovuşturdu, gözlerinin önündeki bilgilerin kayıtlı olduğu rapora inanamıyordu.

Ling Chen sakince, "Sonuç nedir doktor?" diye sordu.

"Isrock virüsünün büyük bir kısmı inaktif durumda, diğer kısmın aktifliğiyse gözle görülür seklide düşmüş... Bu imkânsız, Küçük Qui hemen malzemeleri kontrol et ve değerlendirme için tekrar biraz daha kan al. Sonuçlarla ilgili kesin bir sorun var." Orta yaşlı doktor rapor kâğıdını elinden bırakıp, yanında duran düzgün bir şekilde giyinmiş hemşireye talimatlarını verdi.

"Gerek yok, bu sonuçlar oldukça yeterli." Ling Chen ve Shui Ruo birbirlerine bakıp gülümseyip doktora ellerini salladılar ve sonrasında arakasına bile dönmeden tekerlekli sandalyeyi kapıya doğru ittiği sırada: "Doktor, sanırım gelecekte bir daha geri gelmeyeceğiz." dedi.

"Teşekkürler teyze, tüm bu süre boyunca gösterdiğin çaban için teşekkürler. Hoşça kal." Ling Shui Ruo kafasını doktora doğru çevirip gülümsedi ve el salladı. Hemen ardından afallamış doktorun görüşünden çıkıp abisiyle birlikte ayrıldı.

"Onlar gerçekten de sonuca inanmıyorlar değil mi?" Doktor bir kere daha rapor ve röntgen sonuçlarını çevirip kafasını sallamadan önce, "Isrock virüsü yok olmasa bile aktifliğini yitirdi ama daha çok uyku durumuna geçmiş gibi... Isrock virüsünün yok olması alışılmamış değil ama böylesine büyük bir grup haline aktifliğini kaybetmesi hiç duyulmamış bir şey, bu tamamen imkânsız. Bir yerlerde kesinlikle bir problem var. Eğer bunun doğru olduğunu düşünüyorlarsa bu da kötü değil, en azından hayatının son anlarında birazcık da olsa kıza mutluluk getirebilir." dedi.

Sokaklarda yürürken parlak güneş ışığı insanları mest ediyordu.

Ling Shui Ruo, aldığı büyük bir kâse dondurmayı ellerinde tutuyor ve yavaşça yiyordu. Üşüme hissi dilinden yayılmaya başladı ve sonra tüm vücuduna yayıldı. Çok geçmeden dudakları ve yanakları soğuk krema ve çikolata parçalarıyla kaplandı. Nereye giderlerse gitsinler insan durup, Ling Shui Ruo'nun dondurma yiyişini izliyorlardı. Sanki kazara ölümlü dünyaya düşmüş güzel bir melek görüyormuş gibi tamamen donup kalmışlardı. Bazen yanlarında olan birileri çabucak kulaklarına bir şeyler fısıldıyor ve sonrasında yüzleri kireç gibi oluyor, ifadeleri şaşkınlıktan acıma ve sempatiye dönüyordu.

Sadece on altı yaşında olmasına rağmen, inanılmaz derece güzeldi. Onu gören kim olursa olsun ismini öğrenmek istiyor ve böyle bu şekilde daha çok insan onu tanıyor ve gittikçe daha çok insan ona Isrock virüsünün bulaştığını öğreniyordu. Sonuç olarak, ilerledikçe daha çok göz onlara dönüyor ama kimse yaklaşmaya cesaret edemiyordu. Ve bu yüzden de iki kişiden oluşan dünyaları, üçüncü bir kişiden kaynaklanan bir rahatsızlık olmadığı için oldukça huzurluydu. Durum bu şekilde olmasaydı, Ling Shui Ruo'nun melekleri bile kıskandıracak güzelliğiyle, huzur arasaydılar bile mümkün olmazdı.

"Abi, iyileştiğim zaman Zhong Zhou'ya geri dönelim tamam mı? Çok huzurlu bir yer, doğup büyüdüğüm, abimle tanıştığım ve eski evimizin olduğu yer orası." Ling Shui Ruo gözlerini kapayıp, huzur içinde o unutulmaz anları düşündü.

"Tamam!" Ling Chen gülümseyerek kabul etti. Ling Shui Ruo'yu Pekin'e getirmesinin tek sebebi Isrock'ın tedavisi için umut aramaktı. Eğer Shui Ruo tamamen iyileşirse, o zaman burada kalmak için daha fazla bir nedenleri olmayacaktı. Pekin çok kalabalık, gürültülü ve ayrıca çok fazla kötülük barındıran ve onlara hiç uymayan bir yerdi. İki yıl önce Pekin'e geldiklerinden beri çok lüks olmasa da her zaman çok sıcak olan o eve her zaman dönmeyi istiyordu.

Ling Chen, Mistik Ay oyun donanımının dağıtım noktasını geçerlerken kafasını çevirdi ve oraya doğru baktı. Mistik Ay'ın açılışının dördüncü günü olmasına rağmen uzun bir sıra hâlâ dağıtım noktasının önünde bekliyordu. Başlangıçta, burası ayrıca Yun Feng'in onu fark ettiği yerdi ve inisiyatifi ele alıp 23113 ilacını vermişti.

Belki de bu gerçekten de kader.

Ben, Ling Chen asla kimseye hiçbir şey borçlanmam. Bana verdiğin şey, bugüne kadar bana yapılan en büyük iyilik olarak değerlendirilebilir. Bu sebeple kız kardeşinin olayında, inanıyorum ki zamanı geldiğinde hayal kırıklığına uğramayacaksın!

Cidden, nasıl biri Yun Meng Xin denen kız?

Kurmayı istediği loncanın ne kadarını planladı... ve ne büyüklükte olacak?

Eve döndüklerinde çoktan sabahın onu olmuştu. Hastane yaptıkları gidiş dönüş yolcuğundan dolayı Shui Ruo çok yorgundu ve Ling Chen tarafından yatağına taşındıktan sonra hızlıca uykuya daldı. Ling Chen sırt üstü koltuğa uzandı. Kafasında hâlâ aşikâr bir ağırlık hissi vardı ama dinlenmeye devam etmek yerine çabucak oyun dünyasına girdi. Zorlu savaştan sonra ganimetlerini toplamadığını unutmamıştı! Peri Boss'tan düşen eşyalar, şu anki acemi seviyesindeyken kesinlikle aşırı güçlü bir seviyede olmalıydılar.

"Ding... Mistik Ay dünyasına hoş geldiniz. Keyifli bir deneyim yaşamanızı umarız."

Dün sabah erken saatlerde çevrim dışı olduğu yerde belirdiğinde ilk gözüne çarpan şey Aç Gözlü Dev Kara Kurbağası'nın cesediydi. Peri ve üzerindeki yaratıkların vücudu ve düşürdükleri asla kaybolmazlardı. Bu sanal gerçeklik dünyasındaki sıradan bir bilgiydi. Devasa cesedin yanında etrafa yayılmış, gözlerini kör eden oldukça çok sayıda eşya yayılmıştı. Gerçekten de Peri Boss'tan düşen eşyaların miktarı bile insanları şok etmeye yeterdi.

Ayağının ucunda altın sikke ve iksir yığını vardı. En az yüz altın sikke vardı ve iksirlere gelirsek... Hepsi de Acemi Köyü eşya dükkânında satılmayan yüksek seviyeli iksirlerdi.

[Yeşil İksir]: Orta düzey can yenileme iksiri.
Kullanıldıktan sonra anında 800 puan can yeniler.
Bekleme süresi: 5 saniye.

[Koyu Mavi İksir]: Orta düzey mana yenileme iksiri.
Kullanıldıktan sonra 200 puan mana yeniler.
Bekleme süresi: 5 saniye.

Yeşil ve Koyu Mavi iksirlerden onar tane düşmüştü. Kritik anlarda hayatını kurtarabilecek olan bu iksirler Acemi Köyü'nden satın alınamazdı. Ling Chen teker teker hepsini kaldırdı.

Sürprizler tadını çıkarmak için her zaman en sona bırakılırdı... Ling Chen altın sikkeleri ve iksirleri bilerek ilk başta almış, sadece ondan sonra diğer eşyalara doğru bakmıştı. Ayağının ucunda gümüşi parıltılar yayan iki parça ekipman vardı... Bunlar, gümüş renkli miğfer ve gümüş renkli kolluktu.

İki gümüş ekipman!

[Gümüş Miğfer]
Tip: Baş ekipmanı.
Seviye: Gümüş.
Ekipman gereklilikleri: 10. seviye ya da üstü her sınıf.
Gümüşten yapılan miğfer, esrarengiz bir gümüş parlaklık yayar.
Özellikler: Savunma +13, Güç +5, Bünye +5, Su Elementine Karşı Direnç %3.

[Gümüş Bileklik]
Tip: Kol korumalığı.
Seviye: Gümüş.
Ekipman gereklilikleri: 10. seviye ya da üstü her sınıf.
Gümüşten yapılan bileklik, esrarengiz bir gümüş parlaklık yayar.
Özellikler: Savunma +10, Saldırı +8, İsabet oranı +6, Kritik isabet oranı %2.

Daha önce, gümüş bir ekipman olan Zihin Kılıcı'nı elde ettiği için hâlâ heyecanlanıyordu ama şimdi aynı anda iki gümüş ekipman elde etmişti. Gerçekten de gümüş ekipman olmaya layık, eklediği istatistikler demir ve bakır ekipmanlara oranlara tamamen daha üst bir seviyede. Belki oyunun orta, geç seviyelerinde gümüş ekipmanlar sıradan ve üst seviye eşya sayılmayabilir ama acemilerin düşük seviyelerinde ekledikleri istatistikler bir oyuncunun diğer oyuncuları tamamen tozunda bırakmasını sağlayabilirler. Örnek olarak sadece gümüş miğferi alırsak; 5 puan güç, 5 puan bünye gibi verdiği 10 temel özellik puanları sadece iki kere seviye atladığında kazanılabilirdi ve bu da beyaz ekipmanlı oyuncuları iki seviye geride bırakmakla eşitti. Ve bu sadece bir miğfer, ki eğer tüm vücut gümüş olursa... farkı hayal etmesi oldukça kolay.

Fakat bu sebepten dolayı acemi seviyesinde gümüş ekipmanın çıkma şansının oldukça düşük olduğu söylenebilir, ki bir parça bakır ekipmana sahip olmak gösteriş yapmak için oldukça yeterliydi.

Böylelikle vücudu üç parça gümüş ekipmanla kaplanmış olacaktı. Ling Chen şu andaki ekipmanlarına bir göz gezdirdikten sonra, ileriye doğru baktı. Görüşünde altın parlaklık yayan iki nokta belirdi.

Ling Chen'in kalbi delicesine atmaya başladı. Altın parlaklık, altın ekipman olabilir mi?

Ling Chen hızla ileriye doğru gidip, hepsini topladı.

[Kum Bıçağı]
Tip: İki elli kılıç.
Sınıf: Altın.
Ekipman gereklilikleri: Seviye 10 ya da çıraklar da dâhil olmak üzere üstü.
Rengi kum sarısı gibi, yoğun toprak elementi gücü taşıyan gizemli bir kılıç.
Özellikler: saldırı +35, Güç +10, Çeviklik +5, "Taş Kesilme" etkisine 5 saniye ekleme şansı %3.

Ling Chen: "..."

Altın ekipman, tanrı bilir altın ekipmanın ortaya çıkma şansı gümüş ekipmandan ne kadar azdır. Ve bu tamda neredeyse kullanabileceği iki elli bir kılıç. İlk kum kılıcının istatistiklerine bakmayı bitirdikten sonra Ling Chen kendini tutamadı ve gülmeye başladı. Acemi seviyesinde bir parça altın ekipman elde edeceğini kendi bile düşünmemişti. Yine de ikinci altın ekipmanın istatistiklerini gördükten sonra biraz başı dönüyormuş gibi hissetti.

Kum Bıçağı...
Aynı isim, aynı istatistikler...
Bu aslında tam anlamıyla aynı iki ekipmandı!

Bu...

Bir canavar tek seferde iki tane yüksek seviye aynı ekipmanı düşürmesi duyulmamış bir şeydi. Fakat ne olursa olsun şu anda, sıradan oyuncuların, hatta en üst düzey oyuncuların bile hayal edemeyeceği iki altın ekipmana sahipti.

Üzücü olan tek şey, seviye ondan hâlâ bir adım uzaktaydı ve şu an ekipmanların hiçbirini kullanamazdı.

Aslında orada sadece iki parça altın ekipman olmadığı anlaşılıyordu. Ayağının altında, iki kum bıçağının eskiden olduğu yerde altın rengi ışık saçan başka bir şey daha vardı. Sadece bu altın rengi ışık çemberi çok daha küçüktü ve kum bıçakları tarafından ezildiği için Ling Chen ilk bakışta fark edememişti.

Ling Chen belini büktü ve yerden aldı. Altın boncuklarla dizili bir zincirdi... Bir bileklik olmalı, sekiz tane altın boncuk vardı. Bu sekiz altın boncuktan dördünün üzerinde aynı boyutlarda delikler bulunuyordu.

Bu olabilir mi...