"O nasıl?" Haru telefonuna bakarken sordu.

Tsunade, "Doğru, yavaş yapmalısın," dedi.

Haru, süreci sohbet grubunda yayınlarken balıklar üzerinde tıbbi jutsu yapıyordu.

Tsunade, telefonundan kaydettiği ilerlemeye bakarken ona yardım ediyordu.

Haru, ona kendi dünyasında iyi alkol vereceğine söz vermişti. Ona votka, burbon ve cin vermişti, çünkü onun dünyasındaki tek alkol sakeydi.

Tsunade rüşvet aldıktan sonra ona yardım etmekten çok mutlu oldu. Hokage olduğundan beri oldukça stresliydi. İş yükü çok fazla olduğu için insanların neden bir olmak istediğini merak ediyordu. Onu bir Hokage yapan o yaşlı osuruk hakkında düşündü. Nostaljiye kapıldı.

---

"Öksürük...Öksürük...Sağlığım bozuldu, pozisyonumu değiştirecek birine ihtiyacım var," dedi Sarutobi ona bakarken.

Tsunade kaçmak istedi ama arkadaşı tarafından durduruldu.

Hem öğretmeninin hem de eski arkadaşının kurgusu ile hikayeye benzer bir şekilde Hokage olmuştu.

---

Tsunade bir Hokage olmuştu ama bu sefer hem Sarutobi hem de Jiraiya onu desteklediğinden kimse onu durdurmaya çalışmamıştı. Ona karşı bir şey yapmayacakları için üç yaşlı osuruk için endişelenmiyordu. Sadece Akatsuki, Uchiha Obito, Uchiha Madara ve Kagura Ootsuki için endişeleniyordu.

Tsunade onları durduracak güce sahip değildi ve hem Naruto hem de Sasuke şu anda çok zayıftı. Onları durduracak gücü olmamasına rağmen, gelecekte onları durduramayacağı anlamına gelmiyordu. Grup sohbetinden bir arkadaşı vardı ve daha sonra bu zor durumda onlardan yardım isteyecekti.

Tsunade ona tıbbi jutsu pratiği yaparken bakıyordu ve onun için bir hüneri olduğunu biliyordu. Ona biraz baktı ve "Doğru, randevun yok mu?" dedi. Onunla daha önce konuşmuştu ve bunu hatırlamıştı.

Tıbbi jutsu uygulayan Haru durdu ve randevusunu da hatırladı. Vücudunu kokladı ve ter kokuyordu. Haru ona baktı ve "Teşekkür ederim Tsunade, sana sonra bir alkol daha gönderirim" dedi.

Tsunade başını salladı, "Güzel, votka istiyorum." Bu kadar iyi alkolü unutamıyordu ve stresini unutmak için içmek istedi. O tıbbi bir ninjaydı ve o alkolün etkisi konusunda gerçekten endişelenmesine gerek yoktu.

Haru başını salladı ve ona daha sonra alacağını söyledi. Reşit değildi ama internetten satın alabilirdi. Gömleğini çıkardı ve banyoya gitti. Röportaj eğitimi için 'Udead Library Works'e gitmesi gerekiyordu.

Machida ona yarın radyoya gitmeden önce pratik yapması gerektiğini söylemişti. Görüşme sırasında yanlış bir şey söylemesinden korkuyordu.

Haru onun için endişelendiği için pek aldırmadı. Tuvalete giderken ıslık çaldı. Kapıyı açtı ve onu banyoda kıyafetlerini çıkarırken görünce afalladı.

"Haru?" Sora da şaşırmıştı.

Haru aceleyle kapıyı kapattı ve özür diledi, "Üzgünüm Sora, içeride olduğunu bilmiyorum." Onu neredeyse nȧkėd görünce içinde biraz sıcak hissetti.

Banyoda olan Sora kapıyı açtı ve içeriden baktı, "Bir yere gidecek misin?"

Haru başını salladı, "Evet, bugün şirkete gideceğim."

"Hmm, acelen mi var? Öyleyse neden birlikte banyo yapmıyoruz?" diye sordu Sora.

Haru aceleyle başını salladı, "Hayır."

Sora kaşlarını çattı, "Neden? İkimiz de kardeşiz, önceden birlikte banyo yapmamız normal."

Haru, "İşte o zamanlar çocuktuk," dedi.

"Fark ne?" Sora sordu ve ekledi, "Vücudumla ilgileniyor musunuz?"

'Evet', Haru söylemek istedi ama böyle bir şey söylemesine imkan yoktu. Başını salladı, "Hayır, sen benim kardeşimsin."

"O halde yanlış bir şey yok, hadi gidelim," Sora kapıyı açtı ve onun nȧkėd vücudunu görmesine izin verdi. Onunla banyo yapmaya çalışırken onu içeri çekti.

Haru reddetmek istedi ama aynı zamanda iki kardeş arasındaki çizgiyi geçmeyeceğinden emin olmak istedi. Bunu yapması gerekiyordu, yoksa animede aynı hatayı yapardı. Yürürken sevimli otobüslerinin sallandığını görebiliyordu. Yere çömeldi ve kendini sakinleştirmeye çalıştı, 'Bunu yapabilirim! Bunu yapabilirim!' Bu sözleri kafasının içinde birkaç kez mırıldandı. Bu banyo seansı sırasında küçük kardeşini uyutmak için hipnoz etmeye çalışıyordu.

"Haru, ne yapıyorsun, acele etmen gerekmiyor mu?" Sora aradı.

"Tamam, biraz bekle," Haru derin bir nefes aldı ve pantolonunu çıkardı. Onu takip etti ve banyoya girdi.

İkisi de benzer durumdaydı, doğum formlarındaydılar ve onları kapatan hiçbir şey yoktu.

Sora onun Yunancadaki heykele benzeyen yontulmuş bedenini görebiliyordu, belki çok fazla metafor oldu ama bir kadını ıslatmanın kolay olduğunu bir bakışta anlayabilirdi. Her zaman odasında çalıştığı için biraz mutluydu. İkisinin de kardeş olduğunu biliyordu ama ondan etkilenmeden edemedi. Onunla sadece bir kardeşten öte, daha samimi bir ilişki istiyordu.

Sora acelesi olmadığını biliyordu ve bunu yavaşça yapması gerekiyordu, yoksa ondan uzaklaşmaya başlayacaktı.

Haru önceden çok fazla zihinsel hazırlık yapmıştı ama düşündüğünden çok daha iyi değildi. Bu ayartmayı durdurup durduramayacağını merak ediyordu ama başka bir kızı gördüğü gibi ondan etkilendiği için bu imkansız görünüyordu. Bu yerden bir an önce kurtulması gerekiyordu. Küvete girmedi, duş almaya gitti ve aceleyle vücudunu yıkadı.

"Haru, bırak seni yıkayayım," dedi Sora.

Bu tatlı sözleri duyan Haru, ɨnċėst olarak bilinen bu labirentte kapana kısıldığını biliyordu.