Bölüm 110: Ürkek Yu Jie

avatar
5856 5

Sovereign of the Three Realms - Bölüm 110: Ürkek Yu Jie


Çeviri: Pervane

 

Gizli sanatlar kullanmalı mıydı yoksa kullanmamalı mıydı? Yu Jie tereddütteydi fakat kendini kontrol edebiliyordu.

 

Long Juxue’nin gözüne girmek zorundaydı ama kendisini de böyle büyük bir riske atamadı. Gelecekte gelişimine devam edemeyecek olursa Long Juxue’nin gözünde bir değeri kalmazdı.

 

Neresinden tutarsan tut, böyle bir bedel ödemeye değmezdi.

 

Yu Jie, bu büyük acıya katlanmana gerek yok. Sana seçim şansı tanıyorum. Long Juxue’yi bırak ve git.” Jiang Chen formasyonu yeniden düzenlemişti ve şu an gayet rahattı.

Yaralandığını biliyorum. Dövüşmeyi sürdürürsen yaraların daha da kötüleşecek. Böyle devam ettiğimiz sürece ilk ölen kişi sen olacaksın.”

 

Jiang Chen psikolojik saldırı yapıyordu.

 

Dövüş çıkmaza girmişti ve daha dayanıklı olan kazanacaktı.

 

Altın Kanatlı Kılıç Kuşları da, her ne kadar gruplar halinde dövüşüyor olsalar da, onca dövüşten sonra bitkin düşmüşlerdi.

 

Ruh daosu uygulayıcılarına karşı tedbiri elden bırakmamışlar, güçlerini tahammül sınırlarına kadar zorlamışlardı.

 

Dövüş devam etseydi Altın Kanatlı Kılıç Kuşlarının elinde kalan tek avantaj birbirlerini tamamlayabilmeleri olurdu.

 

Yu Jie ise kuşların aksine tamamen yalnızdı.

 

Fakat Yu Jie bir tarikat öğrencisiydi. Daha uzun süre mücadele etmesini sağlayacak çeşit çeşit ruh ilaçları olması da muhtemeldi.

 

Yu Jie de Jiang Chen’in psikolojik saldırı yaptığını biliyordu. Yine de mevcut şartlar yüzünden tereddüt içerisindeydi. Saldırıları vahşi ve şiddetli olsa da çok fazla enerji tüketiyordu.

 

Karşısındaki formasyonu kısa sürede geçebilirse kazanma ihtimali yaklaşık yüzde otuzdu.

 

Olur da formasyonu 1 saat içerisinde geçemezse, tehlikede olan taraf kendisi olurdu.

 

Ruh gücü tükendikçe, ruh daosu uygulayıcılarının sahip olduğu baskısı havayı da kaybedecek ve savaş gücü ciddi manada azalacaktı. Eğer o duruma düşerse, Altın Kanatlı Kılıç Kuşlarının sayısı da göz önüne alındığında, geride kemiklerinin kırıntısı bile kalmayacak şekilde yok olacaktı.

 

Peki ya sıradan bir uygulayıcının sözlerinden sonra kuyruğunu kıstırıp kaçsaydı, tarikat öğrencisi olarak itibarı ve gururundan eser kalacak mıydı?

 

Bir de bu duyulacak olsa bütün tarikatların tartışmasız tek eğlencesi olacaktı.

 

Ve bu yolculukta Xu Zhen ölmüştü. Long Juxue’yi burada bırakırsa görevi başarısızlıkla sonuçlanacaktı. Geri döndüğünde Usta Shuiyue’ye bu durumu nasıl açıklayacaktı?

 

İşler öyle bir hal almıştı ki, ne saldırabiliyor ne de geri çekilebiliyordu. Belki Xu Zhen’in ölümünün üstünü kapatabilirdi ama Long Juxue’yi geri götürmezse Usta Shuiyue onu kesinlikle affetmeyecekti.

 

Jiang Chen, küçük kardeş Long Juxue ustam tarafından bizzat seçilmiş biridir. Onu yanımda götürmeme müsaade edersen, bir şekilde aradaki meseleleri hallederiz.

 

Yu Jie az önceki tavrını koruyamayacağının farkındaydı. İki tarafın da kimin daha uzun süre dayanacağı konusunda kumar oynadığını biliyordu. Ama o tarikat öğrencisiydi. Mucize çocuktu. Jiang Chen gibi bir haydutla iddialaşmak istemiyordu.

 

Sana gitmen için fırsat tanıdım ama sen bu fırsatı değerlendirmedin. Öyleyse ikiniz de burada kalın.” Jiang Chen’in az önceki sözleri Yu Jie’yi test etmek içindi.

 

İkisinden herhangi birini buradan gönderecek olsaydı, gelecekte kendisine sorun çıkarabilirlerdi.

 

Olaylar bu raddeye geldiğine göre pisliğin kökünü kurutması gerekiyordu. Bir tanesi bile buradan sağ çıkmamalıydı.

 

Altın Kanatlı Kılıç Kuşları da sınırlarına ulaşmışlardı. Yu Jie’den daha uzun süre dayanıp dayanamayacakları ise belirsizdi.

 

Bu sebepten az önceki sözleri, Yu Jie’nin ne yapacağını görmek içindi ve düzmeceden ibaretti.

 

Yu Jie’nin tereddütte olduğunu gören Jiang Chen, çaktırmadan bir plan hazırladı.

 

Altın Kanatlı Kılıç Kuşlarına, İkinci Geçidin üzerindeki Gümüş Kanatlıların bir kısmını alıp Long Juxue’ye saldırmaları yönünden gizliden emir verdi.

 

Kılıç kuşu ordusu geri çekilirken onlara birkaç tane Altın Kanatlı Kılıç Kuşu liderlik ediyordu. Dövüşe katılmadıkları için enerjilerini harcamamışlardı ve capcanlı bir savaş arzusu taşıyorlardı.

 

Jiang Chen’den emir aldıktan sonra birkaç yüz tane Gümüş Kanatlı Kılıç Kuşunu yanlarına alarak yayından fırlayan ok gibi dalışa geçtiler.

 

Hedefleri Long Juxue idi.

 

Long Juxue büyük bir savaştan çıktığı için yorgundu. Artık yanında Xu Zhen yoktu ve tamamen tek başınaydı.

 

Long Juxue savaşa katılmayıp enerjisini muhafaza etmiş olsaydı, Altın Kanatlı Kılıç Kuşları ona zor anlar yaşatsa da onlara karşı direnebilirdi.

 

Savaştan yeni çıktığı şu anlarda ise çok fazla gerçek qisi yoktu. Gerçek qisini yenilemek için hapları vardı ama bunlar da yüzde elli kadar yenileme sağlıyordu.

 

Yarı gücüyle Altın ve Gümüş Kanatlı Kılıç Kuşlarının sürekli saldırılarına karşı koyma imkanı yoktu.

 

Birkaç saldırı sonrasında büyük tehlike içerisindeydi. Saçı sağa sola savruluyordu. Tamamen tükenmek üzereyken Yu Jie’ye seslendi. “Kıdemli kardeş Yu Jie, gelip beni kurtar!

 

Yu Jie elbette onun durumundan haberdardı.

 

Fakat onun da yüzleşmesi gereken kendi sorunları vardı. Formasyonun merkezi tarafından çevrelenmemişti belki ama dışı bile istediği gibi hareket etmesine izin vermezdi.

 

Long Juxue ısrarla onu çağırıyordu.

 

Gidip Long Juxue’yi kurtarmasa ve Long Juxue ölse, saygıdeğer ustasına bu durumu açıklayamazdı.

 

Etrafını sarın!

 

Jiang Chen Yu Jie’nin yardıma gitmesine izin verir miydi? Yu Jie’yi öldüremeyecek olsa da gitgide daha da güçlenen 8 Trigram Özümseme Formasyonunun gücüyle onu geciktirebilirdi.

 

Jiang Chen’in emriyle Altın Kanatlı Kılıç Kuşları daha da vahşileşti. Değişen formasyonla Yu Jie’ye ölümün pençeleri geçirilmiş oldu.

 

Normalde savunmada kalan 4 bölge de artık saldırıya geçmişti.

 

8 bölgenin başlattığı toplu saldırı, formasyonun saldırı gücünü iki katından daha fazla artırmıştı.

 

Yu Jie geri çekilmeye çalıştığı sürece sayısız saldırıya maruz kalacaktı.

 

Bu formasyondan gelecek her saldırı da yaralarını daha da kötüleştirecekti.

 

Yu Jie’nin kalbini endişe bulutları sardı. Bir an önce gidip Long Juxue’yi kurtarmazsa, Long Juxue ölecekti.

 

Formasyondan kurtulup oraya gitmek istiyorsa birkaç saldırının hedefi olacaktı. Bu birkaç saldırı da yaralarını ağırlaştıracaktı.

 

Ne yapacağım?” Yu Jie öfkeyle bağırdı. “Jiang Chen, sakın daha fazla uzatma. Küçük kardeş Long’a bir şey olursa saygıdeğer ustam Shuiyue’nin öfkesiyle karşı karşıya kalırsın.

 

Jiang Chen kahkaha attı. Ne diyor bu şimdi? Bu Yu Jie çocuk gibiydi. Durum öyle bir hal almıştı ki Long Juxue ölmeden aralarındaki düşmanlık sona ermeyecekti.

 

Usta Shuiyue Long Juxue’yi bu kadar seviyorsa öğrencisi için harekete geçecekti. Onun öfkesiyle eninde sonunda karşı karşıya kalacaktı.

 

Jiang Chen kıkırdayarak yeni bir emir verdi. “Yu Jie’yi oyalayın. Ben bizzat gidip Long Juxue’yi öldüreceğim.

 

Jiang Chen’in Long ailesine karşı zerre kadar merhameti yoktu.

 

Jiang Chen olmasaydı, Jiang Han malikanesi Long ailesi tarafından kan gölüne döndürülecekti. Long Juxue ise daha zalim ve katil ruhluydu. Gitmesine izin verseydi gelecekte sayısız soruna sebebiyet verecekti.

 

İsimsiz kılıcını eline aldı. Tam harekete geçecekken içinde ani bir his uyandı. Taş Kalp eğitiminin sonucu olarak ani bir tehlike ibaresi yakaladı.

 

Neler oluyor?” Taş Kalp sonucu kazandığı zihinsel güç oldukça hassastı ve algılamada hata yapma ihtimali yoktu.

 

Jiang Chen harekete geçmekten vazgeçip elinde isimsiz kılıcı, savaşa hazır beklemeye koyuldu. Ok fırlatmaya hazır gerilmiş yay gibiydi.

 

Bu sırada çok sayıda beyaz renkli ışık huzmesi Long Juxue’nin vücudunu aydınlatıyordu. Işıklar balığın suda yüzmesi gibi ileri geri hareket ediyor, adeta havada dans ediyordu.

 

Birden dehşet verici çığlıklar duyuldu.

 

Gümüş Kanatlı Kılıç Kuşları havadayken patlayıp kan bulutuna dönüştüler.

 

Yüzlerce Gümüş Kanatlı Kılıç Kuşu tek nefes süresinde imha edilmişti. Birbirleri ardına patlayan bedenleri teker teker yere düştü.

 

Altın Kanatlı Kılıç Kuşları altın tüylerini kullanarak beyaz ışığa direnmeye çalıştılarsa da ışık tüylerine temas ettiğinde…

 

Pfft pfft pfft…

 

Yok edilmesi mümkün olmayan tüyleri kağıt gibi parçalandı. Beyaz ışık tarafından parçalanırken acı dolu çığlıklar atıyorlardı.

 

Jiang Chen bu sahne karşısında şoka uğramıştı.

 

Yu Jie ve Xu Zhen birlikte saldırdıkları ilk anda ruhsal güçlerini kullanarak kılıç kuşu ordusunu bastırmışlardı. O esnada ölenleri büyük çoğunluğu Yeşil Kanatlı Kılıç Kuşu idi.

 

Altın Kanatlılardan da ölenler vardı ama onlar ruhsal saldırıyla ölmemişlerdi. Ölüm sebepleri vücutlarını Jiang Chen’e siper etmeleriydi.

 

Ve şu anda kişiyi henüz görememişti. Yalnızca etraftaki beyaz ışığı görebiliyordu. 6-7 kadar Altın Kanatlı ve yüzlerce Gümüş Kanatlı Kılıç Kuşu anında yok edilmişti.

 

Bu güç korku vericiydi.

 

Long Juxue bu olanları tahmin edemeyeceği için biraz öncesine kadar öleceğinden emindi. Artık ümitsiz bakışları yerini sükunete bırakmıştı.

 

Mor Güneş Tarikatından güçlü birinin geldiğini anlamıştı.

 

Yu Jie, sorun nedir? Küçük bir meseleyi bile halledemiyor musun?” Kısık bir ses duyuldu. Sesin sahibi henüz görünmemişti ama bu ses duyanların kanlarını dondurmaya yetecek kadar gizemliydi.

 

Sıkıntılı durumdaki Yu Jie, sesi duyduğunda çok sevindi. Çölün ortasında vaha bulmuş gibiydi.

 

Kıdemli kardeş Xing Han?

 

Yu Jie’nin sesinden korkusu ve heyecanı hissedilebiliyordu.

 

Jiang Chen, formasyonu değiştirme emri verdi. Bütün Altın Kanatlı Kılıç Kuşları saldırıyı kesip savunma pozisyonu aldılar.

 

Bu sırada Taş Kalp durmadan onu uyarıyordu.

 

Sadece sesini duyabildiği rakibi Jiang Chen üzerinde büyük baskı oluşturuyordu. Düşmanının gücünün yanına bile yaklaşamamanın getirdiği bir umutsuzluk halindeydi.

 

Yu Jie, Jiang Chen ve diğer her şeyi unutup Long Juxue’nin önüne geldi. Önündeki boş yere bakıyordu.

 

Bir yarık gökyüzündeki bulutları doğu ufkuna doğru çekiyor gibiydi. Kuyruklu yıldızı andıran kan dondurucu bir ışık parladı. Bulutların üzerinde, daha doğrusu bulutları süren bu ışık Long Juxue’nin önüne indi.

 

Bu kişi kenevirden giysiler giyiyordu ve nispeten uzun boyluydu. Görkemli girişi sanki bir yıkım habercisiydi. Gözlerinde kalpleri yerinden oynatan bir derinlik vardı.

 

Merhaba, Kıdemli kardeş Xing Han.” Yu Jie’nin o kibirli tavırlarından eser kalmamıştı. Sanki bu yeni gelen kıdemli kardeş, onun gözünde babasından bile üstündü.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44223 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr