SOTR 16: Saraya Giriş - Teşhis

avatar
9607 9

Sovereign of the Three Realms - SOTR 16: Saraya Giriş - Teşhis


 

Çeviri: Ravenrainer 

 

Öğrenmesi gereken şey göklere karşı çıkan bir şey olsa bile, sahip olduğu bilgi genişliği ile anlayamadığı hemen hemen hiçbir şey yoktu. Ona göre, ortak dünyanın temel metodu; çocuk hikâyeleri olan “Üç Karakter Klasiği” veya “Yüz Ailenin isimleri” ‘ni okumak kadar basitti.

 

Yetişim metodunu aklından geçirdiğinde; artıları, eksileri ve tüm özellikleri apaçık kendisini ortaya seriyordu.

 

Jiang Chen’in asıl gülse mi ağlasa mı bilemediği şey, eski Jiang Chen‘in Doğu Ametist Qi yöntemini son 2,5 yılda sadece 6 kez uygulamaya çalışmış olmasıydı.

 

Ve o zamanlar, arkadaşları onu eğlence için dışarı sürükleyip çıkardığından; iki seansının 10 dakika bile sürmemiş olmasıydı.

 

Gerçekten kızmasının nedeni, bir yetişimcinin başarısız olabilmek için bu tarz bir tembellik sergilemesi; cidden efsanelere konu olacak bir şeydi.

 

Tek olumlu yanı, eski Jiang Chen‘in çok az eğitim almış olmasının şu anki Jiang Chen’in işini kolaylaştırmasıydı.

 

Bu şekilde, en azından daha önceki Jiang Chen‘in yapmış olduğu kritik hataları düzeltmek için daha az zaman harcayacaktı. Ancak buna rağmen, birkaç kez uyguladığı bir yöntemi bile düzeltmek için epey çaba harcamak zorunda kaldı.

 

Bu temelde sıfırdan başlamak gibiydi.

 

Basit bir yöntemle yetişim yapmak Jiang Chen için çokta zor bir şey değildi. Başkaları için olan yetiştirme metotlarını kolaylıkla anlamanın yanı sıra, eksik veya kusurlu taraflarını ufak bir gözlemle iyileştirebilirdi.

 

Tabi yine de Jiang Chen bu yöntemlerle fazla uğraşıp da zaman kaybetmek istemedi. Bu tarz geleneksel yöntemler onun zaman harcaması için değecek şeyler değildi.

 

Temel teorileri 1 saat içerisinde tamamen kavramıştı. Bir kez tamamen kavrandığında ise uygulamak daha basitti.

 

İlk uygulamada biraz tereddüt etse de, ikinci kez uygulamasında tamamen güven içinde halletti.

 

Üçüncü kez tekrarı ateş kadar saftı.

 

Dördüncü kez, Beşinci kez…

 

Doğu Krallığının atası Jiang Chen’in altıncı kez uygulamasını görse kesinlikle çenesi bir karış açık kalırdı; hatta onu efendisi olarak selamlamak bile isteyebilirdi.

 

Zira başlangıç aşamasının ondan fazla kombinasyonunu denemişti ve yöntemi artık nerdeyse kendisinin olabilecek şekilde değiştirmişti. Metottaki birçok gereksiz yönü atarak beyninde olabildiğince az yer kaplamasını sağlamıştı.

 

Jiang Chen birkaç kez merakını giderdikten sonra, sıkılarak pratik yapmayı bıraktı. Böyle temel bir metod için bu kadar vakit ayırmak bile onu ölümüne sıkmak için yetip de artıyordu.

 

Üçüncü sınavı yeniden değerlendirmeye karar verdi.

 

“Dövüş Sanatları Makaleleri”, “Ruh İlaçları Sanatları”, “Güç ve Baskı Teknikleri” ve “Askeri Strateji Belgeleri”.

 

Üçüncü sınav çoğunlukla yukarıdaki içeriği kapsıyordu ve sadece ezbere bağlı kalmak zorundaydı. Elbette yaratıcılık içinde küçük bir miktar alan vardı.

 

Yaratıcılık alanlarını boş bıraksa bile rahatlıkla geçebilirdi. Bu sadece vasatlar ile dâhileri ayırmak için kullanılan bir yöntemdi.

 

Jiang Chen kabaca bir göz attığında, deneyimleri ve sahip olduğu bilgi bankasıyla tüm gördüğü sanki çocuklar için yazılan bir kitabı yetişkin birinin okuması gibiydi. Bundan daha kolay olamazdı.

 

Pekâlâ, Gizli Ejderha Denemeleri için bu kadar vakit ayırmaya gerek yok. Elimdeki asıl mesele bu bedene uygun bir yetiştirme yöntemi bulmak. Çok iyi olamaz, ancak sınırsız potansiyele sahip olmalı.

 

Jiang Chen’in anılarında, göklere karşı çıkan süper yöntemlerden nerdeyse bir ineğin tüyleri kadar çok vardı. Ancak uygun olanı bulmak o kadar kolay değildi.

 

Öncelikle sahip olduğu beden, olağanüstü veya tabiata karşı çıkan bir yöntemi uygulayamazdı. Sanki sürekli hafif yemekler yiyen birisinin kara ve denizlerden gelen çeşitli lezzetlere abanmasıyla oluşan hazımsızlık gibi olurdu.

 

Tabii ki, çok düşük de olamazdı. Eğer çok alt sınırda kalırsa başlangıç noktası herkesten aşağı olur ve ilerideki gelişimini de oldukça kısıtlardı.

 

Jiang Chen yanlış bir yetiştirme tekniği ile geliştirme yolunu gereksiz yere sert veya sivri kılmak istemiyordu.

 

Bu aceleye getirilecek bir şey değildi. Aslında Jiang Chen, mevcut durumu ile vücudunu henüz tam olarak tanımıyor ve doğal olarak uyum sağlayacak bir tekniği seçmekte zorlanıyordu.

 

Şimdilik yeni ve geliştirilmiş olan Doğu Ametist Qi metodunun onun için yeterli olduğuna karar verdi.

 

Şimdi ise kalan işi, Doğu Lu’yu doğru bir şekilde avucunun içine almaktı.

 

Üçüncü gün Jiang Chen dışarı çıkmak yerine, tüm gününü kendisini kütüphaneye kapatarak geçirdi. Bu dünyaya gelişinden beri burayla ilgili birçok şeyi bilmiyordu. Geçmişteki Jiang Chen’in anılarındaki deli saçması şeylerde bir halta yaramıyordu.

 

Jiang Chen günlerini cahil cahil geçirmek istemedi. Birinin düşmanlarını tanımasının, galip ayrılmak için gereken en önemli şey olduğunun farkındaydı.

 

Her ne kadar Göksel İmparatorun oğlu olsa da, şuan reenkarne olmuştu; konumu da oldukça sıradandı ve bilgi dağarcığına sadece teorik olarak güvenebilirdi. Gerçek eğitime gelince, şu anki bedenine güvenmek zorundaydı.

 

Teoriler onu dolambaçlı yollardan uzak tutarak gelişimini çok fazla hızlandırabilir ve diğerlerinden daha hızlı güçlenmesini sağlayabilirdi; ancak onu kısa sürede hakiki bir usta haline getirmesi imkânsızdı.

 

Geçmişteki kendisinin yaptığı saçma sapan bir hatalardan dolayı, dikkatli olmazsa ne olduğunu bile anlamadan bir anda ölebilirdi.

 

Sonuçta, savaş gücü seviyesi bu dünyadaki en düşük seviyeler arasındaydı ve onu bir el hareketi ile ezebilecek bir sürü insan vardı.  

 

Jiang Chen‘in tüm günü okuyarak geçirmesi ile bu dünya hakkında anlayışı oldukça derinleşti ve kendisini daha üretken hissediyordu. Bunun üzerine gizli odasına kendisini tekrar kapatarak pratik yapmaya devam etti.

 

Bir gece eğitimden sonra, dört kademeli gerçek qi üzerindeki kontrolünü daha da sağlamlaştırdı. Dört temizlenmiş meridyeni birkaç kez sıkıştırdıktan sonra belirgin şekilde daha güçlüydü.

 

“Bu tempo ve hıza bakarak Beş Meridyen Qi’yi oluşturmak için meridyenlerimi temizleyip beşinci akupunktur noktasını destekleyebilirim.”

 

Gerçek qi alanında, ardışık her adım daha zor olurdu.

 

Yetiştirme yaparken her adımda zorluk birkaç kat zorlaşıyordu. Başlangıçta temellerini sağlam bir şekilde oturtmamış yetiştiriciler için meridyenleri aceleyle temizlemeye çalışması, meridyenler arası sürtünmeye yol açar ve en iyi senaryo ile uygulayan kişinin Qi damarları zarar görerek sonsuza dek sakat kalırdı. En kötü senaryo ise meridyenlerin patlayarak kişinin ölmesine neden olurdu.

 

Yetişim yolu tehlikelerle doluydu.  Hiçbir aşamasında kolaylık yoktu.

 

Tabii ki, jiang Chen’in çok fazla avantajı vardı. Meridyenlerini sertleştirmek ve güçlendirmek için izleyebileceği bir sürü yol vardı. Biraz medikal destek ile harcayacağı süreyi çok fazla kısaltabilirdi.

 

Genellikle, yüksek potansiyele sahip olanlar dört meridyenden beş meridyene yükselmek için 3 ay harcardı. Bu doruk noktasıydı. Altı ay mükemmel kabul edilirken, dokuz ay ortalamaydı. Bir yıl ve fazlası ise tamamen vasat sayılıyordu.

 

Elbette tüm yaşamlarını heba etse bile başarılı olamayarak ölenler vardı. Bunlar tamamen göz ardı edilenlerdi.

 

Ancak Jiang Chen, belirli teknikler ve biraz da tıbbi destekle dört meridyenden beş meridyen gerçek qi’ye sadece 7 gün içerisinde geçebileceğinden emindi.

 

Özellikle vakit harcamasına gerek olmayan bir şey vardı ki; bu da onun akupunktur noktasını arayarak vakit harcamasına gerek olmaması idi.

 

Bu dünyada her akupunktur noktasını bulmak ve temizlemek için uzun süre araştırma yapmak gerekiyordu.

 

Ancak Jiang Chen, Gerçek Akupunktur Rezonansı metoduna sahipti.

 

Jiang Chen sürekli sakin ve eğitim ile geçirdiği yaşam tarzından aşırı keyif alıyordu.

 

Ertesi sabah…

 

Jiang Chen doğudan güneşin ilk ışıklarını görür görmez kendisini, Doğu Ametist Qi ve kafasındaki diğer dövüş taktiklerini denemek için malikânedeki eğitim alanına attı.

 

“Ametist Bulut Yumruğu” tekniği oldukça zarif ve şıktı. Uyguladığında birkaç saniyeliğine gökyüzünde bulutların, ayın birbirlerini kovaladığı; çiçek ve yaprakların süzüldüğü bir yansımayı görmek oldukça heyecan vericiydi. Ruhani bir şeymiş gibi; hem hayali, hem de gerçek bir olaymış gibi duruyordu.

 

Öte yandan “Doğu Kral’ın Ucu” öngörülemezliği ile göz dolduruyordu. Şimşek kadar ani ve aynı zamanda yıldızları bile vurabilirmiş gibiydi. Bir ilahi Ejderhanın görüntüsü ansızın gözükecek ve hazırlıksız yakalayacaktı.

 

Jiang Chen kol ve bacaklarını esnetirken, iki teknik hakkında da detaylıca düşündü. Elinde, orijinal talimatlarda yer almayan, iki savaş sanatı tekniğinin birleşiminden geliştirdiği metot vardı.

 

Neyse ki bir izleyen yoktu; olsaydı herkesin şok geçirmesine neden olabilirdi.

 

Jiang Chen, bir saat sonra kahvaltısını yaptı ve Jiang Zheng’i Patron Song’a gönderdi ve kişisel olarak Yang taşlarını saraya teslim ettirdi.

 

Geçmişteki Jiang Chen, Jiang Han Dükü saraya giderken birkaç kez peşine takılmıştı; bu nedenle saraya giden yollara ve sarayda izlenmesi gereken adetlere oldukça aşinaydı.

 

İşlemeli Ejder Madalyonuna da sahip olduğundan, yol boyunca takılmadan ilerledi.

 

Saray her ne kadar Jiang Han Düklüğünden yüz kat daha iyi olsa da, Jiang Chen’in zerre ilgisini çekmemişti.

 

Önceki yaşamında gördüğü harika şeylerden sonra bu saray kesinlikle karşılaştırma yapmaya bile değmezdi.

 

“Jiang Chen, Majestelerine saygılarını sunuyor!”

 

Jiang Chen, Doğu Lu’yu gördüğünde vücudunu hafifçe öne eğmiş; kralın önünde bile eğilmeyeceğini dile getirir gibiydi.

 

Doğu Lu, doğal olarak bu tarz ufak görgü kuralları için karışıklık çıkaracak bir adam değildi. Şahsen kendisine bir onur verdiğinden, kafasına takacağı bir sorun da değildi.

 

“Jiang Chen, bugün gelmenize sevindim. Seninle aramızdaki olayları unutalım ve ileriye bakalım. Ne dersin?”

 

“Daha önce ne oldu ki? Majesteleri, sahip olduğum en iyi özellik zayıf hafızamdır. Hehehe” Jiang Chen açıkça konuşmamış ve sadece aptalı oynamaya karar vermişti.

 

“Güzel, akıllı adamları severim. Xia Ting, Jiang Chen’i Prenses Zhiruo’yu muayene edebilmesi için iç avluya götürün.”

 

“Evet Majesteleri, emredersiniz.” Xia Ting bir hadımdı ve doğal olarak Kralın yanında duran bir hadımın statüsü oldukça yüksekti.

 

Xia Ting çok zeki biriydi ve Jiang Chen’e geçmişinden dolayı küçümseyerek bakmadı. Aksine oldukça hoş ve kibar bir gülümsemeyle “Genç Dük, lütfen beni takip edin.” dedi.

 

Jiang Chen başıyla onayladı ve “Kahya uşağım Jiang Zhen, daha sonra bir miktar Yang özellikli taş getirecekler; lütfen onları Prensesin konutuna iletin.” dedi.

 

Saray oldukça büyüktü ve İmparatorluk Haremine ulaşmak için bir süre yürüdüler.

 

Jiang Chen, çiçek bahçelerinde yürürken bir yandan etrafı izliyordu ve hafifçe başını sallıyordu.

 

Çevresi hakkında düşünürken, bu yer hakkında eleştirilecek hiçbir şey yoktu. Yürüme yolu boyunca; Sıra ağaç gölgeleri, çiçek kümeleri, huzurlu bir arazi, köşklere giden koridorlar ve dekoratif çeşitli bahçeler vardı.

 

Yaya yolunu ve kemerli bir kapıyı geçtikten sonra yeşil bir alan açıldı. Xia Ting çiçeklerle dolu ahşap bir yapının önünde Jiang Chen’i durdurdu.

 

Genç Dük, burada duralım.

 

Alanda iki kişi vardı; daha doğrusu iki kız vardı. Genç olan kız oldukça masum bir duruş sergilerken vücudu tam olarak olgunlaşmamış duruyordu. Söz konusu kız Doğu Zhiruo’ydu.

 

O anda ahşap bir kılıcı tutuyordu, diğer kız ile antrenman yaparken oldukça gergin görünüyordu.

 

Diğer kız ise 20’lerini geçmiş görünen, son derece gelişmiş bir vücuda sahipti. Deri zırhı tam olarak vücuduna uyum sağlamış, tüm kıvrımlarına harika bir görünüm veriyordu.

 

Kızın solgun bir yüzü olsa da antrenman yaparken attığı çığlıklarla oldukça canlı duruyordu. Elindeki tahta kılıç bile olsa, kahramanvari bir havası vardı.

 

‘’ Vur!’’

 

Hafif bir çınlama ile Doğu Zhiruo’nun elindeki tahta kılıç düştü. Seksi kadının ahşap kılıcı ise Eastern Zhiruo’nun zarif boynuna dayanmıştı. Jiang Chen başını tek kelime etmeden salladı.

 

“Bu kadın kim? Ahşap kılıç bile olsa prensesin boynuna dayamaya cesareti var. Eğitim maçlarında kendini tutmanın ne demek olduğunu bilmiyor mu?"

 

"Ve geçen sefer, Doğu Zhiruo’nun savaş sanatını çalışmayı durdurmasını tekrar tekrar tavsiye etmedim mi?”

 

“Aptal kadın.” Jiang Chen olay yerine geldiğinde yüzü seğiriyordu. “Gerçekten de beyinsiz bir sürtük. Bu kelimeyi bulan eskiler kesinlikle haklı.”

 

Ancak, baş sallamasının ve dudak hareketlerinin seksi kadının görüş açısına girdiğini ve başının çok kötü belaya gireceğini kim bilebilirdi ki?

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44308 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr