SOTR 35: Ecelini Aramazsan Ölmezsin

avatar
8945 7

Sovereign of the Three Realms - SOTR 35: Ecelini Aramazsan Ölmezsin


 

Çeviren: Ratel  Düzenleyen:XLed5



Dış dünyaya seyahat etme fikri aklından geçtiğinde Jiang Chen’in geçmişinde ve bugününki yaşamında sahip olduğu; bastırılmış, kemik-derinliğinde, vahşi doğası aniden bilinçsizce kükredi.



Tabii ki, bu seyahate çıkmak Jiang Chen’in keyfi bir şekilde karar alabileceği bir konu değildi.



Ayrılmadan önce ilk olarak, Gizli Ejderha Denemelerini geçmesi lazımdı. Diğer türlü, izinsiz bir şekilde şehirden ayrılması Denemeleri kaybetmesi anlamına gelirdi.



Denemeler, Jiang Chen’in bu dünyaya geldiğinden sonra edindiği ilk büyük hedefti – vaz geçmesinin hiçbir yolu yoktu.



İlk olarak, babasının düklük unvanı devam ettirebilmesi için savaşmak zorundaydı.



Ek olarak, başkentteki büyük gizli güç akıntısı Jiang Chen’e kaçış yolu bırakmıyordu – savaşmak zorundaydı!



Jiang Chen ertesi sabah erkenden uyandı ve malikanenin antrenman sahasında bir tur antrenman yapmaya gitti. Güneşin üç bağlantılı bambu parçası kadar yükseldiğini gördüğünde, İyileştirme Salonuna ziyaret etmek için hazırlanıyordu.


İyileştirme Salonuyla bir anlaşma imzalamıştı ve doğal olarak sözleştikleri zamanda orada olmalıydı.



Daha dışarıya adımını atamamışken, şişko Xuan ve Hubing Yue koşarak yanına gelmişlerdi. Yüzlerinde gökler çökmüş gibi bir ifade vardı.



“Kardeş Chen, neden hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun?” şişko Xuan neredeyse takla atarak kapıya girecekti ve Jiang Chen’in yüz ifadesini gördüğünde böylesi çok temel bir soruyla başlamıştı.



“Ne olmuş bana?” Jiang Chen şaşırmıştı.



“Kardeş Chen, büyük bir şey oldu!” Hubing Yue’nin beceriksiz dürüstlüğü de bir endişe yaydı, göklerin çöküşüne eşlik edecek türden bir endişe.



“Ne?”
Jiang Chen bu ikisinin yüz ifadelerinin şaka olmadığını hissetti.



“Kardeş Chen, temel sınavlardan geçememişsiniz!” Şişko Xuan neredeyse endişesinden ağlayacak durumdaydı. “Kardeş Chen, dün bizi uyardığın gibi, nasıl…”



“Geçememiş miyim? Bu İmkansız!” Jiang Chen kafasını kararlılıkla salladı. Bunun kesinlikle imkansız olduğundan son derece emindi. “Siz de benim sınavlarımı gördünüz.”



“Bizim de gördüğümüz doğru, ilk ve ikinci sınavı geçmişsin. Ancak üçüncü sınavı geçememişsin.”



Üçüncü sınav, teori sınavıydı, bu seyircilerin izleyemeyeceği bir şeydi.

 
“Teori sınavını geçememiş miyim?” Jiang Chen o zamanı düşündü ve kafasını kararlılıkla salladı. “Hala inanmıyorum. Ezber kısmındaki soruların birinde dahi yanılmış olamam. Bu sınavı geçmem için yeterli. Aynı zamanda yaratıcı kısımda da oldukça iyi döktürmüştüm, tabi sınavı okuyanlar kör değilse.”


Şişko Xuan’ın hızı sıcak bir tavanın üzerindeki bir karınca gibiydi ve daire çizerken hızlanmaya devam ediyordu.


“Hayır, hayır. Kardeş Chen böylesi bir düşmanlıkla karşılaştığımızda burada öylece oturup kalamayız. Sen Prenses Gouyu ile bir ilişki kurmamış mıydın? Acele et ve saraya gidip prensesten bu konuda bir şey düşünmesini iste. Bu konu nihai sonuçlar açıklandığı zaman çaresiz olacak!”


Temel sınav kurallarına göre, birisinin üç temel sınavdan da son tarih bitmeden önce geçmesi lazımdı, yoksa aday sınavlardan kalmış sayılırdı.


Temel sınavlar geçilmemişse, yarışmacı Gizli Ejderha denemelerinin ileri aşamalarına girme hakkını kaybediyordu.


Bu nedenle, doğal olarak düklüğü elde tutmakla ilgili konuşulacak bir şey de kalmıyordu.


Jiang Chen bir miktar şaşkın olsa da, panik halinde değildi. O düşüncelere dalmışken, Jiang Han dükü de hızla malikanesinden fırlamıştı. Açıkça o da sınav sonuçlarını yeni öğrenmişti.


“Chen’er, sen…” Jiang Feng, Jiang Chen’e doğru yürüdü.


“Baba, bu işte bir yanlışlık olması gerektiğini düşünüyorum. Sınavda verdiğim cevaplarla kalmamın ihtimalinin olmadığını sana garanti edebilirim.”


Jiang Chen’in ses tonu oldukça katıydı ve tek bir şüpheye mahal bırakmıyordu.


Aslında oğlunu teselli etmek için gelmiş olan Jiang Feng, bu sözleri duyduğunda bir anda taş kesilmişti. Kaşları çarpıldı. “O zaman bunun bizim Jiang ailemize karşı oynanan bir oyun olduğunu mu söylüyorsun!”


“Lanet olasıcalar, Gizli Ejderha Sınamalarında bile oyun oynuyorlar, bu kraliyet ailesine karşı yapılmış bir saygısızlık sayılmaz mı? Hayır, Kardeş Chen, bunun yanlarına kalmasına izin veremeyiz!”


“Doğru, bunu düzgünce soruşturmalıyız. Ölmemiz gerekse bile bunun nedenini öğrenmemiz lazım!”


Jiang Chen ellerini açtı, “Bunun derinlerine inmem lazım. Baba, malikanede kal ve ailemizin kargaşaya düşmesine engel ol. Oğlun cevap kağıdını bulmak için Sınamaların sınav yerine gidecek. Eğer bu benim kendi hatam ise, o zaman ben, Jiang Chen, bir yenilgi aldım diye dağılacak bir adam değilim.”


Durdu ve sözlerini başka bir yöne çevirirken ses tonu sertleşti. “Ama eğer birinin bana komplo kurduğunu öğrenirsem, bu sefer beni gerçekten kızdırmayı başardılar.”


Jiang Chen’in temel sınavları geçemediği haberi başkent boyunca bir salgın kadar hızla yayıldı. Bazıları ilk iki sınavda gördükleri muhteşem Jiang Chen’in sınavlardan kalmasının olanaksız olduğunu düşünürken diğerleri onun sefaleti karşısında kıçlarına kına yaktılar.

 
Tabii ki, insanların ağır bir çoğunluğu bekleyelim-ve-görelim tavrını benimsemişti. Ufacık bir parça bile beyni olan herkes yeraltından yürüyen mücadeleyi koklayabilir ve bu olaya karışmak için elleri kaşınan zırhlı şövalyelerin seslerini duyabilirdi.


Jiang Chen Sınamaların sınav yerine vardığında, şovu izlemeye çoktan büyük bir seyirci kitlesi gelmişti!


“Cevap kağıdımı kontrol etmek istiyorum!” Jiang Chen uzatmadan direk sordu.


Jiang Chen’in mütevazı olmasını gerektirecek hiçbir şey kalmamıştı, şimdi ona zorbalık yapmak isteyenler bunu fazlasıyla ödeyeceklerdi.


“Cevap kağıdını kontrol etmek mi? Kurallara göre, ancak sınavı takip eden üç gün içerisinde böyle bir istek yapabilirsin.” Yetkili memurun kaşları çok hafifçe çatıldı ve kafasını bile kaldırmadı. Sesi ölmek üzere olan biri kadar tembeldi.


“Şu anda kontrol etmek istiyorum!” Jiang Chen ukala memurun yüzüne bağırdı.


“Sen kim olduğunu zannediyorsun? Sırf öyle istediğin için kontrol edebileceğini mi zannediyorsun? Neye dayanarak?”


“Buna dayanarak!” Jiang Chen’in avucu sert bir biçimde masaya çarptı ve kraliyet ailesini temsil eden ejderha madalyonu metalden yapılmış masaya gömülmüştü, kolayca fark edilebilecek bir işaretti.

X.N: Jiang chen reis çıkarır ve masaya vurur :D


“Ne?” Görevli memur bu eşyayı gördüğünde hızla yerinden fırladı. Çılgınca ayağa kalktı ve panikle ayrılırken şu sözleri söyledi. “Lütfen burada bekleyin, kıdemlilerimi bilgilendirmeye gidiyorum.”


İşlemeli ejderha madalyonunun ortaya çıkışı, bu Sınamaların sınav yerinde imparatorluk kararnamesi yerine geçiyordu. Tüm zorluklar, kraliyet gücünün karşısında yüzen bulutlara dönüşüyordu.


Sonunda, Organizatör Ma isminde orta yaşlı bir organizatör geldi.


“Genç dük Jiang, kurallara göre, cevap kağıdınıza göz atmak için sınavı müteakiben üç gün içinde başvuru yapabiliyorsunuz. Ancak, kraliyet nişanına sahip olmanız, size özel bir muamele yapmamız için yeterli. Bunu şu şekilde yapalım, ben sizin cevap kağıdınızı bulurken bir süreliğine burada bekleyin. Ek olarak, sınav kağıtlarının kontrolü bizim ana organizatörümüzün gözetimi altında yapılmak zorunda. Şu anda, Lord Du gelmediği için, onu beklemeniz lazım.”

//Hassiktir ordan göt lalesi. Sen kim köpek bizim reisi bekletmek


“Beklemeye gerek yok, ben şahsen ona gözetim edeceğim.” O anda, canlandıran ve dolgun bir kadın sesi uzaktan duyuldu.


Kafalar döndü ve bu kişinin bedeninin sergileyen deri kıyafetler giyen Prenses Gouyu olduğu görüldü, onu görenlerin burnunu kanatacak kadar seksiydi.


Sınanmaların sınav yerinde bir kraliyet prensesi ve kraliyet nişanı aynı anda gözükmüştü. Bu sınav yerinin atmosferinin heyecanla dolup taşmasına neden olmuştu.


Herkes Prenses Gouyu’nun normalde Gizli Ejderha Sınamalarına pek de ehemmiyet vermediğini biliyordu. Çoğu zaman uzaktan kontrol ediyor ve nadiren Du Ruhai’ye kendisine olanları rapor etmesini söylüyordu.

 
Prenses Gouyu asıl organizatördü – emir komutanın en üstündeydi. Ancak bu meselelerle uğraşan kişi hep Du Ruhai olmuştu. Du Ruhai’nin cennetleri tek bir eliyle kapatabileceğini söylemek akıl dışı olmazdı.


Tabii, normalde uzak duran Prenses Gouyu’nun bugün buraya gelip olaylara müdahil olacağını kimse tahmin edemezdi.


“Ne? Benim, bir numaralı ana organizatörün, Gizli Ejderha Sınamalarıyla ilgili meseleler üzerinde hiçbir yetkisi yok mu yoksa?”


Prenses Gouyu’nın yüzünü buzdan bir ifade kaplamıştı.


Organizatör Ma’nın alnı terden sırılsıklam olmuştu, nefes almaya bile cüret edemiyordu. Işık hızında Jiang Chen’in sınav kağıdını getirmeye gitti.


İşlem boyunca, dört cevap kağıdı teker teker açıldı. Kağıt kontrolü birkaç otoriter sınav görevlisinin şahitliği altında başladı.


“Bu benim cevap kağıdım değil!” Jiang Chen tek bir bakış attıktan sonra soğuk bir gülümsemeyle kafasını salladı.


Organizatör Ma bakışlarını farklı konuların okunmasından sorumlu memurlara kaydırdı. Sordu, “Bu cevap kağıtlarına puan verenler sizlersiniz. Bakın ve bunların Jiang Chen’in size verdikleri olup olmadığını kontrol edin.”


Tüm memurlar göz attılar ve cevap verdiler, “Bunlar kesinlikle bizim not verdiğimiz sınav kağıtları, katlanılamaz hatalar ve noksanlıklar var, cevaplar sorularla alakasız, tamamen saçma yanıtlar. Bu cevap kağıtlarıyla onu gerçekten sınavdan geçiremeyiz.”


Farklı konulardan sorumlu memurlar sınavları okumak için seçilmişlerdi haliyle konularında otorite sahibi, kapsayıcı bir bakış açısına sahip ve diğer insanların güveneceği şekilde toplanmış kişilerdi.


Memurların sözlerini işittikten sonra, izleyicilerin ilk aklına gelen şey Jiang Chen’in cevap kağıtlarının gerçekten oldukça berbat olduğuydu.


Prenses Gouyu’nun anka gözleri hızlı bir hareketle Jiang Chen’den yana döndü.


“Bana bakma. Bu geri zekalıca cevaplar benden gelmedi. Gizli Ejderha Sınamalarının ana organizatörü sensin, bununla sen ilgilen.”


Princess Gouyu içten içe dişini gıcırdattı. Biraz daha düzgün konuşsan ölür müsün velet? Kendine biraz manevra alanı yaratmak ve meseleyi içine girdiği derin çukurdan çıkarmak için lafı çevirmesi gerekiyordu.


“Konuyu herkes kendince açıklıyor. Organizatör olarak, iki tarafta da olamam. Jiang Chen’in şu anda sınava tekrar girmesine ne dersiniz?” Prenses Gouyu’nun teklifi bir uzlaşı yarattı.


Farklı konulardan sorumlu memurların buna bir itirazı yoktu, tek yapmaları gereken tekrar sınav kağıdı okumaktı.


Ancak, buna katılmayan biri vardı.


“Prenses, bu ne pahasına olursa olsun kaçınmamız gereken bir durum. Atalarımız sınav son tarihten önce geçilmezse bir daha geçilemeyeceğine yönelik bir kanun koymuşlar. Prenses ana organizatörümüz ve bir kraliyet prensesi. Atalarımızın bize bıraktığı asil miras küçük bir dükün halefi için nasıl kirletilebilir?”


Daha önce burada olmadığı söylenmesine rağmen, Du Ruhai en kritik zamanda ortaya atlayacak kadar oradaydı.


“Du Ruhai…” Jiang Chen, Du Ruhai’nin yüzünü görünce hafiften bir şeyleri tahmin etmeye başladı.


“Jiang Chen, sen kanunlara ve otoriteye karşı geldin, Sınanmalarının sınav alanını çokça rahatsız ettin, senin suçların yüz kızartıcı!”


“Kuralları yıkmaya teşebbüs ettin, prensesi kaosa davet ettin, atalarımızın mirasını kirletmeye çalıştın, sen bir hainsin!”


“Sen ezik bir dükün oğlusun, bunlara nasıl cüret edersin!”


Du Ruhai’nin arka arkaya saçtığı suçlamalar, git gide büyüyerek Jiang Chen’in kafasına kurşun gibi yağıyordun.


Bağırarak ilerlerken neredeyse Jiang Chen’in burnunun dibine kadar gelmişti.


O anda inanılmaz bir sahne yaşandı!


Jiang Chen’in kolu Du Ruhai’nin yüzüne vahşi bir tokat atmak için büküldü.


“Jiang Chen, pervasız olma!” Prenses Gouyu hızla konuştu.


Ancak yanan büyük bir tokat çoktan Du Ruhai’nin yüzüne sağlam bir biçimde inmişti. Beş parmağın Du Ruhai’nin yüzüne kazındığı yerde parlak kırmızı bir dağ vücut bulmuştu, bu da onun bükülmüş ve kararmış yüzünden çok daha da ilgi çekiciydi.


“Du Ruhai, seni benle uğraşmaman konusunda uyarmıştım. Ancak, sen kesinlikle uslanmaz bir adamsın. Eceline susamayan biri ölmez. Sen ecelini aradığına göre, ben, Jiang Chen, seni tatmin edeceğim!”


“Gel, bana Aurum İmparatorluk Salona kadar eşlik etmeni istiyorum. Seni Majesteleriyle yüzleştireceğim. Eğer cevap kağıdım yanlışsa, düklüğümüzü uysalca teslim edeceğim. Eğer birisi oyun oynuyorsa, o zaman Du Ruhai, omuzlarının üzerindeki o kellen benimdir!”

X.N: Aurum altın demek bu arada :D


Jiang Chen sahnenin içine düştüğü tastamam rezaleti ve kayan yıldızlar gibi Du Ruhai’nin üzerine çöken dehşet ifadelerini tamamen görmezden geldi ve Aurum İmparatorluk Sarayına doğru hızlanarak yürümeye başladı.


Arkasında bir sınav alanı dolusu şaşkın – tamamen kafası karışmış – insan kalabalığı bırakmıştı.


Prenses Gouyu zarafetle sola dönüp  Du Ruhai’ye ağlamak istese gözünden yaş gelmesi için gereken süreyi bile tanımadan ayrılırken yüzünde duygusuz bir ifade vardı.


“Oh cennetler! Bu baba ve oğul Jiang isyan etmek istiyorlar! Gizli Ejderha Sınanmalarının organizatörünü dövmek, denemelerin, sınav yerini rahatsız etmek ve atalarımızın onurlu mirasını kirletmeye çalışmak! Ben de bu davanın Aurum İmparatorluk Salonunda görülmesini istiyorum. Bu memur Jiang aile klanının yok oluşunu destekleyen tarafta yer alacak!” Du Ruhai’nin yüz ifadesi basurlu kedi götü yalamış bir adamınkinden bile çirkindi!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr