SOTR 41: Başkent Dedikoduları

avatar
8649 6

Sovereign of the Three Realms - SOTR 41: Başkent Dedikoduları


 

Çeviren: ClubMetropolitan  Düzenleyen: Asile

 

Jiang Chen yaklaşık 4 saat sonra gizli odadan çıktı.

 

Dürüst olmak gerekirse tedavi etme süreci sadece bir buçuk saat sürdü. Jiang Chen dört saatten geri kalan zamanı babasına ‘Gülen Dokuz Okyanusun Sırrı’nı anlatarak geçirdi.

 

Buna ek olarak Jiang Chen zamanını ‘Gülen Dokuz Okyanusun Sırrı’nın çalışma tekniklerinin inceliklerini ve sırlarıyla beraber birçok teknik detayı anlatarak geçirdi.

 

‘Engin Dalgalar Metodu’ ile ‘Gülen Dokuz Okyanusun Sırrı’ arasında köprü kurmak o kadar da zor değildi. Çünkü ‘Engin Dalgalar Metodu’nda ‘Gülen Dokuz Okyanusun Sırrı’ndan esinlenilmişti.

 

Günün sonunda ‘Gülen Dokuz Okyanusun Sırrı’ metodu neredeyse bir üst seviyeye geçmişti.

 

Tabii ki!Gülen Dokuz Okyanusun Sırrı’nın gizemleri ‘Engin Dalgalar Metodu’na göre on kat daha fazlaydı.

 

Bölgenin dükü olarak, Jiang Feng’ in potansiyeli oldukça iyiydi. Başka türlü bu ihtiyarlık halinde ‘Engin Dalgalar Metodu’nu çalışmaya gayret yitiremezdi.

 

Eğer tekniğin bazı kısıtlamaları olmasaydı, onun şimdiki seviyesi kesinlikle dokuz meridyen gerçek qi kadar basit olmazdı. Jiang Feng’in bu potansiyeli ile gerçek qi ustalarının arasına girebileceğini iddia edebilirdi.

 

Jiang Chen gizli odadan çıktığında Jiang Ying ve diğer herkes ona doğru koşturdu. “Genç Dük, Lordum...” Jiang Ying en çok Jiang Feng’in iyileşmesiyle ilgileniyordu. Kendini birçok kez suçlamıştı çünkü dükün korunmamasının sebebinin kendisi olduğunu biliyordu.

 

“Babam kapıları mühürledi.” Jiang Chen tam olarak nedenini açıklamadı.

 

Jiang Feng doğal olarak ‘Gülen Dokuz Okyanusun Sırrı’nın avantajlarını onuncu meridyen gerçek qi’ye saldırmak için kullanacaktı. Tüm olanlardan sonra dokuz meridyen qi’nin zirvelerinde yeterince zaman geçirmişti.

 

Şimdi miras aldığı bu yeni metot, cennetten ihsan edilen muazzam bir fırsattı. Bunu dünyasının dışındaki güçlere ulaşmasına engel olan kapılara saldırmak için kullanacaktı. Bir taşla iki tuş vurmuştu.

 

Qiao Baishi, Jiang Chen’i açıkça bir müttefik olarak görüyordu. İlgisini belli ederek “Genç Dük, babanız nasıl oldu ?” diye sordu.

 

“İlgilendiğin için sağ ol salon ustası, babamın yarası artık kritik değil. Buraya geldiğiniz için İyileştirme Salonuna bir iade-i ziyaret yapacağım. Buna rağmen salon ustası, burada olan burada kalır.”

 

“Unuttum bile.”  diye kafa salladı Qiao Baishi, Jiang Chen’in ne kast ettiğini anlamıştı..

 

Başkentteki son olaylardan sonra, Jiang Feng’ in sağlık durumu el alemin kafasını karıştırır, bir halt bilmeden saçma sapan hareket etmelerine sebep olurdu.

 

Qiao Baishi’nin bilgiye olan açlığı Jiang Chen’i gülümsetmişti. “Tedavi ederken kullandığım metodu zamanım olunca sana anlatacağım salon ustası.”

 

Qiao Baishi’nin ağzı kulaklarına vardı, bu cümleyi duymayı bekliyordu. Bir ruh simyageri olarak öğrenmeye açtı ve Jiang Chen bunun gayet farkındaydı

 

Qiao Baishi’yi yolladıktan sonra Jiang Chen; Jiang Ying ve diğer adamları topladı.

 

“Jiang Ying, malikane de geniş güvenlik önlemleri alın. Bu defa vurdumduymazlık istemiyorum.”

 

Jiang Fu, dükün yaralanma olayını çok farklı şekilde ele aldı. Bırak millet abarttıkça abartsın, namımız yürür en azından diye kendi kendini gaza getirdi.

 

“Evet.” şaka maka herkes Jiang Chen’den emir almaya alışmıştı.

 

Jiang Han Dükü’nün yaralanma haberi çok kısa zamanda kulaktan kulağa yayılmıştı.

 

Bu konu şehirde konuşulmaya başlandığı zaman şakalar ve spekülasyonlar da ortalığı kasıp kavuruyordu.

//Spekülasyon; ‘saptırma’ manasına geliyor. Ayrıca ticaret alanında vurgunculuk, felsefe alanında kurgu olarak kullanılıyor.

 

Malikanenin haşmetli dükü kendi çöplüğünde pusuya düşürülmüştü. Aldığı yaralar öyle hafif sıyrık falan değildi, hayati tehlike yaşamıştı.

 

Bu haber diğer tüm düklerin tüylerini ürpertti.

 

Herkes dükün bulaşmaması gereken birisine bulaştığını ve kendini yaraladığını biliyordu, buna rağmen bir düke başkentte bu şekilde suikast yapılması dehşet vericiydi. Bazı dükler kendi cinsleri için sempati bile duymaya başlamıştı.

 

Bugün talih Jiang Han Dükünün suratına tükürmüştü yarın ne olacağı belli mi olurdu? Kim bilir belki sıra başkasına gelirdi.

 

Böyle şeyler bir defa yaşandı mı kimse sonrasında ne olacağını tahmin edemezdi.

 

Jiang Han Hanedanlığına düşman olanlar dışındakiler, yaşadığı bu durumdan dolayı düke sempati duymaya başlamışlardı.

 

Yükselen Ejder Dükü malikanesinde misafirlerine şatafatlı bir ziyafet veriyordu.

 

Bir anda ortaya çıkan bu ziyafete katılanlar; dükün en yakın arkadaşları, soylu misafirler ve güvenilir elemanlardan oluşuyordu.

 

Baş köşenin hemen yanında oturmuş dünya yansa umurunda değilmiş gibi duran, kıyafetindeki gümüş işlemeleri ve üzerine süslenmiş çiçekleriyle biri vardı.

 

Bu adamdan egzotik ve tuhaf bir hava yayılıyordu. Siyah saçları bir Yin-Yang balığı gibi yarısı siyah yarısı beyaz, bildiğin eğri çizgiyle ayrılmış gibi.

 

Durgun mavi ışık gözlerinde parladığında garip bir aura oluşuyordu.

 

“Usta Violet, seni bu kadehle selamlıyorum.” Yükselen Ejder Dükü kadehini kaldırdı ve  dünyayı bile umursamayan bu adama laflarını söyledi.

 

“Heh heh, Lordum çok kibarsınız. İçin!” Egzotik adam başını geriye savurup bardağına gömülürken oldukça sessizdi.

 

Kral Hap Bahçesi’nin Büyük Baş Ustası Wang, uğursuz gülüşünü yaptı. “Usta Violet’in bu defa yaptıklarına şükranlarımı iletiyorum. O olmasa kimseye belli etmeden Jiang Feng’i öldürmek için oldukça efor sarf etmemiz gerekecekti.”

 

Egzotik Usta Violet belirli belirsiz gülümsedi, Baş Usta Wang’in iltifatını resmi olmayan şekilde kabul ettiğinin ipucunu veriyordu.

 

Yanmen Dükü Yan Jiuzhuang, sırıttı.. “Jiang Feng olmadan onun hanedanlığı çil yavruları gibi dağılacaktır. Şu velet Jiang Chen 16 yaşında, en fazla ne yapabilir ki? Jiang Feng olmadan başsız kalırlar, kendilerini koruyamazlar. Yükselen Ejder Düklüğünün hedeflerine bir adım daha yaklaşmış olacağız…”

 

Yükselen Ejder Dükü pişmiş kelle gibi sırıttı. Jiang Feng’i tahtalıköye yollamak ilk adımdı. Şimdi sırada Jiang Han Düklüğünü ele geçirmek vardı. Düklüğün hakimiyeti anlamına gelen madalyon eline geçtiğinde işler rayına oturacaktı ve tamamlanacaktı.

 

“Jiang Han kamarotu Jiang Fu, Kral Hap Bahçesine gelerek Jiang Feng’i tedavi edecek bir ruh simyageri sordu, sefile bak ha ha ha. Görünüşe bakılırsa Jiang Ailesi fellik fellik doktor arıyor.” Baş Usta Wang bunu düşündüğünde ne kadar iğrenç bir espri anlayışının olduğunu fark etti.

 

“Jiang Feng’in yarası?” Yükselen Ejder Dükü sordu.

 

Baş Usta Wang alelacele cevap verdi. “Usta Violet’in hareketiyle anında geberdiğine dair yemin edebilirim. Dokuzuncu seviyedeki gerçek bir qi ustası bile böyle bir zehirle karşılaştığında panzehrini bulamazdı. Jiang Ailesi ile Şifa Salonu sıkı bir ittifak içindeler. Amaçlarımızı sezmelerinden endişe ediyorum.” Yükselen Ejder Dükünün içi hala rahat değildi. Jiang Feng’in cesedini görmek istiyordu.

 

“Dük Long aşırı endişeli. Benim metotlarımla Şifa Salonunun Lord Salon Ustası bile yüzde otuz ihtimalle ancak olayı kavrayabilir. Ve Salon Ustalarının Lord’u Song Tianxing, birkaç gündür başkentte değil. Salonda kalanlarsa bir halta yaramazlar. Hahahaha.” Usta Violet’in ses tonu kibirli bir hayvan gibi çıkmıştı ve bu zehirdeki metotları konusunda aşırı özgüveni vardı.

 

Yükselen Ejder Dükü özellikle bu adama güveniyor gibiydi. Gülümsedi , “Senin şu an yaptıkların bana Tanrının bir lütfu….”

 

 

“Dük Long, lafı eğip bükmeyeceğim. İkimizde bu işten kazançlı çıktık. Tahtı ele geçirdiğin gün bana vadettiklerini vermeyi unutma.”

 

“Bu gördüğün adam köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyen tiplerden değil. İçin rahat olsun Usta Violet, tahtı ele geçirdiğim zaman eyalet bakanlığı görevini hiç düşünmeden sana vereceğim. Ama önce bir uyarı daha yapayım; işlerimize başlamadan önce Eastern Krallığında Şifa Salonu gibi büyük bir figür görmek istemiyorum. Kral Hap Bahçesinin onu zayıflatmasına yardım edeceksin.”

 

Usta Violet hafifçe gülümsedi, “Bu söylediğiniz benim için çocuk oyuncağı yoksa Dük Long’dan ödül istemek yüzüm olmazdı.”

 

Yükselen Ejder Dükü bu defa içten bir kahkaha attı ve kadehini kaldırdı, “O zaman büyük bir ideali gerçekleştirmek için kurulan bu güzel ortaklığın şerefine!”

 

Sarayın alt katlarında Doğu Lu’nun da Jiang Han malikanesinde olan pusudan haber aldı.

 

“Tiandu, bir haber var mı?” Doğu Lu fazlasıyla perişan bir haldeydi. Bugün daha yeni  Du Ruhai’yi yere sermişti ve Dükü Long’un kibriyle yüzleşmek zorunda kalmıştı.

 

Kim Long Zhaofeng’in bu olayı tersine çevirip okları Jiang Feng’e çevireceğini düşünebilirdi ki?

 

Eğer Jiang Feng bu yüzden ölürse bunun kraliyet ailesine etkisi Du Ruhai’yi fırçalamanın yarattığından daha ağır olurdu. Olaya nereden bakarsa baksın Doğu Lu işin altından kalkamadı.

 

En nihayetinde, Jiang Feng bir eyalet hükümdarıydı ve onun manası son stratejide epey artmıştı.

 

Du Ruhai ise küçük bir detaydı. Başkentte onun etkisi bir daha nüfuz edemeyecek şekilde püskürtülmüştü.

 

“Majesteleri, olaylar o kadar da iç açıcı değil. Jiang Ailesi Şifa Salonunun üçüncü ustasını getirtti, ama ustanın gelmesiyle gitmesi bir oldu. Görünüşe bakılırsa Jiang Feng’in yarası pek ümit verici durmuyor.”

 

Eastern Lu öfkeyle elindeki kadehi yere fırlattı, ses tonu titrek ve soğuktu, “Aaahhh lanet olsun Long Zhaofeng, sen tüm kraliyet ailesinin düşüncelerini bile mi bir kenara koyuyorsun?”

 

“Majesteleri lütfen sakin olun. Long Zhaofeng gücünü buradan alıyor zaten, büyük ihtimalle hazırlıkları tamamlayamadı. Sizin öne süreceğiniz çok daha fazla gücünüz var.”

 

Doğu Lu bu kısa açıklamadan sonra çabucak kraliyet dinginliğine büründü. “Ne pahasına olursa olsun Jiang Ailesini çok iyi şekilde ağırlamalı ve yatıştırmalıyız. En kötü ihtimale hazır olalım. Eğer Jiang Feng başaramazsa Jiang Chen’in yönetimi devralmasına yardım etmek büyük bir sorun olarak karşımıza çıkacak.”

 

Esas mesele aslında buydu. Eğer Jiang Feng ölürse onların Jiang Chen’in düklük mirasını en kısa zamanda devralmasının gerekliliği konusunda ikna edilmesi baya zor olacaktı.

 

Jiang Han Hanedanlığındaki elitlerden sadece memurlar ve mahkemede görevli olan birkaç hakim Jiang Han Hanedanlığı topraklarının bir çocuk tarafından yönetilmesine ikna edilebilirdi.

 

Bir düklük geniş topraklardan, büyük kökleriyle birbirlerine kenetlenmiş olan birçok şehirden oluşur. Eğer başlarında dirayetli bir hükümdar olmazsa ilk başta yereldeki elitler isyana kalkışırdı.

 

“Majesteleri, ne pahasına olursa olsun Jiang Chen’i yatıştırmalıyız. Eğer gevşerse bu Prenses Zhiruo’nun hastalığını kötü etkiler.”

 

Doğu Lu başını salladı, aynı şeyleri düşünüyordu. Doğu Zhiruo’nun hastalığı şunu ortaya koymuştu ki, işin stratejik boyutunu düşünüp Yükselen Ejder Dükü’ne Jiang Feng’e yaptıklarından dolayı sessiz kalarak, Jiang Chen’i gözden çıkaramazdı.

 

“Tiandu, git ve maiyetimden birkaç güçlü adam seç, Jiang malikanesine yolla. Jiang Feng’e yapılan saldırının Jiang Düklüğü’nü ele geçirmek için ilk adım olmasından korkuyorum. Jiang Chen şüphesiz ki bir sonraki hedef olacak. Ona kimse dokunmamalı.”

 

“Anlaşıldı Efendim.” Tiandu başını salladı.

 

“Gouyu’yu da beraberinde götür.” Eastern Lu biraz yorulmuşçasına başını yavaşça ovuşturdu. Şu anda sadece kardeşi Gouyu onun kafasını rahatlatabilirdi.

 

Prenses Gouyu Jiang Feng’e yapılan pusuyu öğrendiğinde şaşırmış ve donakalmıştı. Doğu Lu’nun çağrılarını işittiğinde Du Ruhai’ye yaptığı gezintiden yeni dönmüştü ve aceleyle saraya gitti. Jiang Chen’in başına bir şey gelmemesi için içinden sürekli dua etmişti.








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44262 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr