Bölüm 2.24 Liu Xing Yükselir

avatar
5384 4

Stellar Transformations - Bölüm 2.24 Liu Xing Yükselir


 

Bölüm 2.24 Liu Xing Yükselir

//ÇN: Blood Is Coming // Kan Geliyor //

 

Nalan Dan Qin Yu’nun etrafında çok hızlı bir şekilde en çok kullandığı şey olan vücut hareket yeteneğini kullanıyordu. Amacı Qin Yu’nun onun vücudunun aslında nerede olduğunu fark etmesini imkânsız bir hale getirmekti. Ama Qin Yu hala hareketsiz bir şekilde ayakta durmaya devam etti. Gümüş bir maske taktığı için diğer insanlar onun hafifçe soğuk bir gülümsemeyle baktığını göremediler.

 

Hız konusunda yarışmak mı?

 

Qin Yu’nun vücut eğitimi boyunca hız onun her zaman en güçlü olduğu şey olmuştu. 13 yaşındayken tek koluyla sadece 100 jin kaldırabilse bile hızı bir Houtian uzmanının hızından daha az değildi. Şimdi Qin Yu tek seferde Xiantian uzmanı olmuştu ve onun bütün vücudundaki kaslar ve hücreler o zamandan beri büyük bir değişim altına girmişti. O hala Houtian seviyenin zirvesindeyken tek koluyla sadece 1500 jin taşıyabiliyorken şimdi ise tek kolundaki gücü 2000 jinden bile daha fazla olmalıydı, o zaman hızının ulaştığı seviye ne kadardı?

 

Dahası, kontrol bakımından kaslarını kontrol etmesi Xiantian enerjisini kullanmaktan doğal olarak çok daha kolaydı. Dayanıklılık açısından bile kaslar Xiantian enerjisinden daha dayanıklıydı.

 

“En çok nefret ettiğim şey teyze olarak anılmaktır.” Nalan Dan’ın buz soğukluğundaki sesi Qin Yu’nun kulaklarına ulaştı. Bir bebeğin kalbini söküp çıkardığı güzel ellerini kullanarak sayısız illüzyon yarattı ve bu illüzyonlar hep beraber tam bir lotus gibi şekil alıp Qin Yu’ya saldırdılar.

 

‘Antik çağlardan beri yaşayan en güçlü dış Xiantian uzmanının gücü ne kadardı?’ Qin Yu kendi kendine düşündü. Ve ardından ona doğru saldıran sayısız illüzyona bakarak gülümsedi. “Bunu şimdi senin üstünde test ediyorum.” Hemen bütün gücüyle bir yumruk savurdu.

 

Düz bir çizgi!

 

“Whizz…” Oldukça keskin bir ıslık sesi yükseldi. Qin Yu’nun sağ yumruğu dağ gibi bir güçle doğrudan Nalan Dan’a doğru ilerledi.

 

Nalan Feng ve Zhen Xu bu korkutucu keskin ıslığı duydukları anda onların yüzlerindeki renk çoktan değişmişti. Nalan Dan’ın tamamen hazırlıksız olduğu o anda yumruk çoktan onun yüzüne yakın bir noktaya ulaşmıştı. Yumruğun oluşturduğu rüzgâr kızın yüzüne iğneymişçesine vurdu. Kız düşünmek için fazla zamana sahip olmadığından ellerindeki lotus benzeri yanılsamayı geri çekti ve ellerindeki orta noktaya Xiantian enerjisi yaymaya çalıştı. Ama basit bir mantıktan dolayı çok fazla Xiantian enerjisini orta noktada toplayamazdı çünkü yumruk çoktan yaklaşmıştı.

 

"Bang!"

 

Bu yumruk Nalan Dan’ın avuç içinin orta noktasına şiddetli bir demir çekicin eziş gücü gibi vurdu. Nalan Dan’ın vücudu hemen geri çekilebilse bile onun ifadesi oldukça çirkin bir şekil almıştı.

 

Qin Yu’nun bir kolu 2000 jinden fazla güç uygulayabiliyordu ve yine de sahip olduğu her şeyi kullanarak bu yumruğu atmıştı. Güç aslında hiçbir zaman Nalan Dan’ın iyi olduğu nokta olmamıştı ve dahası o sadece Xiantian Seviyenin erken evresindeydi, bu yüzden bu yumruk onun koluna acı vermişti. Nalan Dan bir anda saldırmaya devam etmeye cesaret edemez bir hale geldi.

 

“Bu herif bir ucube. O çok güçlü.” Nalan Dan dehşete düşmüş bir ses ile konuştu.

 

Zhen Xu hafif bir gülümseme ile cevap verdi, “Bu kadar çok güce sahip olduğuna göre gücü geliştirmeyi sağlayan bir tekniğe çalışan Xiantian uzmanı biri olmalı. Bu teknik Kusursuz Boğa Gücü’ne benzer bir şey olmalı.” Eğer Qin Yu’nun bu dünyada olduğu gerçeği olmasaydı, Zhen Xu’nun varsayımı muhtemelen doğru olurdu. Sonuç olarak Xiantian iç uzmanları için bile güç konusunda bu kadar korkutucu bir seviyeye ulaşmak oldukça zordur.

 

“Küçük erkek kardeş, küçük kız kardeş; ikiniz beraber saldırmalısınız.” Zhen Xu emir verdi.

 

Xiantian enerjisini devrettikten sonra Nalan Dan’ın kollarında acı kalmamıştı. Kolları hala rahatsız hissediyor olmasına rağmen onlarla dövüşmeye devam edebilecek seviyeye gelmişlerdi. Nalan Dan ve Nalan Feng bakışlarını değiş tokuş ettiler ve bunun hemen ardından iki farklı bulanıklığa dönüştüler ve Qin Yu’ya tekrar saldırdılar. Sadece şimdi silahlarını kullanmaya başlamaya karar verdiler: Palalar.

 

Palalar hilal şeklindeydi ve buz gibi soğuk ışınlar yayıyorlardı.

 

Qin Yu hafifçe gözlerini kıstı. Aynı anda hemen yumruklarını sıktı ve 2 şiddetli yumruğu 2 farklı yöne doğru yolladı. Xiantian dış uzmanın oldukça fazla olan gücünü taşıyan bu yumruklar sanki 2 su ejderinin sudan çıkması gibi bir görünüm aldılar. Bundan sonra 2 patlama sesiyle beraber Qin Yu’nun yumrukları palanın keskin tarafını ezdi.

 

"Bang!"

 

Nalan Dan ve Nalan Feng’in vücutları bir şok geçirdi.

 

“Dan, bu pislik nasıl sadece gümüş kart suikastçı olabilir? Altın kart suikastçılar arasında bile bu herif kesinlikle yüksek seviye bir figür olarak görülebilir.” Nalan Feng ses değişimini kontrol etmeye çalışarak konuştu. Bu ayrıca onun düşmanının yumruğunun taşıdığı dehşet verici gücü hissettiği andı. Bu son şiddetli darbe göğsünün rahatsız hissetmesine sebep oldu.

 

“Feng, hadi hızımızı kullanalım. Biz sadece hızımıza güvenebiliriz.” Nalan Dan’ın sesi gizlice onun kulaklarına ulaştı.

 

Nalan Dan ve Nalan Fen oldukça stressizdiler.

 

Qin Yu’nun yumrukları gerçekten aşırı ağırdı. Onun yumruklarından biri tarafından vurulmak büyük bir kaya tarafından ezilmekten farksızdı. 2000 jinlik bir kaya ezse bile en azından yüzey alanı oldukça geniş olacaktı. Ama Qin Yu 2000 jine eşdeğer gücü bir yumruğa odaklıyordu ve bu yüzden onun yumruğunun sebep olduğu baskı kuvveti çok daha güçlü bir hal alıyordu.

 

İki insan onun etrafında oldukça hızlı bir şekilde hareket ederken Qin Yu hala hareketsiz bir şekilde duruyordu.

 

Bang! Bang! Bang! Bang! …

 

Qin Yu rahatlamış bir ifadeyle yumruklamaya devam ederken onun attığı her yumruk sanki ağır bir kayanın düşüşü veya demir bir çekicin ezişi gibiydi. Nalan Feng ve Nalan Dan delirmek üzereydiler çünkü onlar her saldırmaya çalıştıklarında Qin Yu onları birer yumrukla geri çekilmeye zorluyor ve onların hızlarını azaltmalarına izin vermiyordu ayrıca bu onların sürekli olarak büyük bir miktarda Xiantian enerjisi harcamalarına sebep oluyordu.

 

Onların aksine Zhen Xu soğukça izliyordu. Göz bebeklerinde sadece Qin Yu’nun darbelerinin fotoğrafları vardı. Onun ne düşündüğü bilmek imkânsızdı.

 

“Xiantian seviyesine yeni ulaştım. Prensip olarak ben de Xiantian seviyenin erken evresindeyim ama ben bir erken evre Xiantian dış uzmanıyım. Siz ise sadece erken evre Xiantian iç uzmanlarsınız.” Qin Yu düşündü. “Siz çok zayıfsınız. Tamam, onların işini çabucak bitirelim.”

 

Qin Yu sürekli olarak aptallık yapıyordu. Sonuç olarak, bu onun bir Xiantian iç uzmanıyla yaptığı ilk savaştı.

 

//ÇN: Aptallıktan kasıt oyalanmak ama kelime anlamı olarak aptallık olarak geçiyor. İng.-Tr çeviride biraz kayma var idare edin. //

 

Ama Qin Yu güçlüydü. Bunun sebebi düşmanlarının zayıf olması değil de Xiantian seviye bir dış uzmanın alışılmadık olmasıydı. Diğer dış uygulayıcılar için Houtian seviyesinin zirvesine ulaştıklarında 700 veya 800 jin kiloyu bir kollarıyla kaldırmak bile olağanüstü bir başarı olarak görülürdü. Ama Qin Yu Houtian seviyenin zirvesindeyken 1550 jin ağırlığı kaldırabiliyordu.

 

Şimdi Qin Yu Xiantian seviyeye ulaşmıştı, nasıl sıradan bir erken evre Xiantian uzmanlar onunla karşılaştırılabilirdi?

 

“Hadi bunu bitirelim!” Qin Yu’nun gözleri bir anda aydınlık bir şekilde parlamaya başladı.

 

“İyi değil!” Zhen Xu  işlerin iyi olmaktan çok daha uzak olduğunu fark etti. Ama… Çoktan geç kalınmıştı.

Zhen Xu sadece Qin Yu’nun vücudunun birkaç ardıl görüntüye dönüştüğünü ve sonra da bunların tek bir tane olarak birleştiğini gördü. Qin Yu ise aslında olduğu yerde sanki hiç hareket etmemiş gibi durmaya devam ediyordu. Ama Nalan Dan ve Nalan Feng 2 heykelmiş gibi hareketsiz duruyorlardı.

Aniden… 

“Aslında benim en güçlü olduğum konu güç değil hızdır.” Qin Yu’nun farklı sesi sakin avluda yükseldi.

 

“Küçük erkek kardeş, küçük kız kardeş.” Nalan Dan ve Nalan Feng’in ölü bedenlerine bakan Zhen Xu oldukça kederli ve kısık bir sesle yavaşça konuştu. Ardından başını kaldırdı ve Qin Yu’ya baktı. Gözlerinden yayılan soğukluk Qin Yu’nun bütün vücudunun soğuk hissetmesine sebep oldu. Aynı zamanda bütün davranışları da şiddetlenmeye başladı.

 

Nalan Dan ve Nalan Feng Zhen Xu’yu 20 yıldan uzun süredir takip ediyordu. Bu yıllar boyunca, Nalanlar sadece Zhen Xu’nun emirlerini dinlediler. Onların üçü birbirlerine erkek ve kız kardeşlermiş gibi davranmışlardı. Ama şimdi Qin Yu çok hızlı bir şekilde saldırmıştı ve bu yüzden Zhen Xu tepki verdiğinde çoktan geç kalmıştı.

 

Öfke dolu, derin ve alçak bir uluma yükseldi.

 

"Boom!"

 

Hava birden titremeye başladı. Zhen Xu’nun saç bandı ise hemen kırılmıştı. Uzun saçları özgürce dalgalanmaya başladı. Volkan püskürmesine benzeyen oldukça korkutucu bir güç dalgası vücudunun içinden ortaya çıkmaya başladı. Ardından öfkeli bir Xiantian enerji Zhen Xu’nun vücudundan dışarıya doğru yayılmaya başladı. Xiantian enerji tarafından kaplandığı için Zhen Xu’nun tüm vücudu sadece bir bulanıklığa dönüşmüştü ama buz soğuğuna benzeyen esrarengiz gözleri hala korkunç gözüküyordu.

 

Zhen Xu Xiang Kraliyet klanının istihbarat şefi olmamış olsa bile onun statüsü şefinkinden birazcık bile az değildi. Birlikte geçirdikleri onlarca yıllar içinde Xiang Guang’ı hiç hayal kırıklığına uğratmamıştı ve Xiang Guang da her zaman bu gizemli generale son derece güvenmişti.

 

//ÇN: İlk anda aklıma gelmemişti. Sonradan hatırladım. Sizin de haberiniz olsun diye söylüyorum, Zhen Xu Qin Yu’nun babasının bölgelerindeki istihbarat şefi. Gerçek istihbarat şefi kanca burunlu emektar abimiz. //

 

Ama hiç kimse onun gerçek gücünü bilmiyordu. Bu hastalıklı görünen adam aslında ne kadar güçlüydü? Zhen Xu, Qin Yu’ya sanki engerek görmüş gibi baktı ve sadece kısaca şu kelimeleri söyledi: “Gebermeye hazırlan.”

 

"Boom!"

 

Aniden hava kısa süre için sallandı ve dalgalanıyormuş gibi kaotik bir hal almaya başladı.. Zhen Xu’nun vücudu hemen yok oldu ve hemen ardından Qin Yu’nun hemen önünde ortaya çıktı.

 

“Bang!” Qin Yu tamamen hayretler içine düşmüştü. Aynı zamanda oldukça hızlı bir şekilde geri çekildi. Öfkeli bir güç onun vücuduna doğrudan vurdu. Bir patlamayla beraber giydiği gümüş maske parçalara ayrılmıştı. Aynı zamanda Qin Yu’nun giydiği cekette parçalara ayrılarak havada dalgalanmaya başlamıştı. Uzun bir mesafe geriledikten sonra Qin Yu önünde duran Zhen Xu’ya şaşkınlıkla baktı.

 

Sadece bir darbeyle Qin Yu’nun vücudunda geriye sadece siyah altın gömlek altı kalmıştı. Maskesi bile yok edilmişti.

 

“Çok hızlı bir hareket hızı ve oldukça korkutucu bir enerji, bu kadar güçlü bir vücut koruyucu enerjiye sahip olduğuna göre geç evre Xiantian uzmanı olmalı.” Qin Yu kafasında tasdik etti. Eğer Nalan Dan ve Nalan Feng Zhen Xu’ya karşı birlikte savaşsalardı bile sadece iki patlamayla öldürülmüş olurlardı. Zhen Xu gerçekten çok heybetliydi.

 

Basitçe düşünüldüğünde 2 erken aşama Xiantian uzmanı bir geç aşama Xiantian uzmanı için iyi bir eşleşme değildi.

 

Zhen Xu Qin Yu’ya baktı ve soğuk bir şekilde sırıtırken konuştu: “Senin hızın fena değil. Ne kadar yazık, senin en yüksek hızın benimkinden daha düşük. Senin gücün ise oldukça iyi olsa bile ben sana Xiantian enerjim ile birlikte saldırınca benim saldırgan yanım senin yumruklarından bile daha güçlü oluyor. Saldırı konusunda, hız ve savunma konusunda benden daha düşük bir seviyedesin. Bu sefer kesinlikle öleceksin.”

 

Zhen Xu düşüncelerini açıkladı.

 

“Benim hızım sadece fena değil, öyle mi?” Qin Yu aniden güldü. “Özür dilerim, lütfen bir dakikalığına bekle.”

 

Zhen Xu şaşkınlıkla izlerken Qin Yu kollarındaki ve bacaklarındaki siyah demir korumalarını çıkarmaya başladı. “Bang!” Siyah demir kol ve bacak korumalarını yere bıraktı ve bu ağır, derin ve metalik bir ses dizisine sebep oldu. Bu onun giydiği korumalıklarının oldukça ağır olduğunun bir kanıtıydı.

 

Zhen Xu şaşkına dönmüştü.

 

Qin Yu’nun gerçek hızının çok fazla olduğunu daha yeni fark etmişti. O siyah demir kol korumalıklarını ve bacak korumalıklarını giyerken bile çok hızlıydı. Onları çıkardıktan sonra, Qin Yu’nun hızı hangi raddeye ulaşacaktı?

“200 jin ağırlığı çıkarmak benim tüm vücut ağırlığımı yarı yarıya azaltıyor. Hızım ikiye katlanmasa bile, en azından %50 daha fazla olacaktır. Artık bu adamla hız konusunda yarışabilirim. Bu siyah altın gömlek altını çıkarmayalım. 200 jin ağırlığı çıkarmak zaten yeterli. Dahası bu siyah altın gömlek altının savunması da oldukça güçlü.” Qin Yu kendi kendine düşündü.

 

Bu sırada Qin Yu önünde duran Zhen Xu’ya tüm dikkatiyle bakıyordu.

 

"Shua! Shua!"

 

İki vücut aniden kayboldu. Bu sırada oldukça rahatsız edici bir rüzgâr ıslığı duyulmaya başlandı. Evet, ortada aslında sadece tek bir ıslık vardı. Zhen Xu’nun oldukça hızlı bir şekilde hareket ediyor olmasına ve onun vücut hareket yetenekleri yetenekli olarak değerlendirilebilir olmasına rağmen ıslık sesine sebep olan oldukça güçlü bir rüzgâr direncini deneyimliyordu. Ama Qin Yu hiçbir sese sebebiyet vermeden yıldırım gibi hızlı hareket ediyordu.

İkisi birbirleriyle karşılaşırlarken rüzgâr basıncı sayesinde Qin Yu Zhen Xu’dan biraz daha hızlıydı.

 

“Kırıl!”

 

Qin Yu hemen alçak bir sesle haykırmıştı. Qin Yu sağ ayağıyla Zhen Xu’nun sol ayağına doğrudan yıldırımvari bir tekme attı. Qin Yu’nun tek bir bacağında 3000 jin güç olmasına rağmen, Zhen Xu’nun vücudu bir süre sallandıktan sonra vücut koruyucu enerjisi beklenmedik bir şekilde Qin Yu’nun ağır tekmesine dayanabilmişti.

 

Pu! Pu! Pu! Pu! …

 

Delinmiş havadan keskin sesler duyulabiliyordu. Qin Yu’nun yüzünün rengi değişti, “Gizli kurşunlar!” Bu Qin Yu’nun verdiği ilk tepkiydi. Ama onun kutsal algısı bu keskin seslere sebep olan şeyi fark etmişti: Zhen Xu’nun keskin pençelerle kaplı parmakları…

 

Pençeler bir kartalın pençelerine benziyordu. Zhen Xu’nun sol elindeki parmak uçları altın ışık ışınları yayıyordu ve ona doğru ilerlerken havayı kesiyorlardı.

 

“Geri!”

 

Whizz!... Qin Yu beş keskin ıslık duydu. Kutsal algısı Zhen Xu’nun parmaklarındaki ışığın beklenmedik bir şekilde parmaklarından ayrıldığını fark etti. 5 altın ışık ışını aşırı hızlı bir şekilde ona doğru saldırıyordu. Qin Yu hızlıydı ama çok daha hızlı olsa bile o ışık ışınlarından kurtulamazdı. Sadece bir hareket yapmak için yeterli zamanı olmuştu.

 

5 ışık ışını arasından iki tanesi Qin Yu’yu ıskalasa bile diğer 3 tanesi Qin Yu’nun karnına vurdu.

 

Siyah altın gömlek altı gerçekten savunmaya dayalı bir hazine olarak anılmayı hak ediyordu. Işık ışınları bir patlamayla ona çarpmış olsa bile kırılmadan kalabilmişti.  Yine de etki kuvveti siyah altın gömlek altına etki edince Qin Yu’nun vücudunun bir şok yaşamasına sebep oldu.

 

“Gücün benim kendi silahımı kullanmam için yeterince değerli. Bu Xian Derece bir silah – Kanlı Ruh Pençesi. Bu pençe Vahşi Alandaki bir şeytani canavarın pençelerinden yapıldı. Bu sadece düzinelerce dövme prensiplerinin sonucunda üretilebildi.” Zhen Xu hemen konuştu. Bu sırada kocaman kan kırmızısı bir pençe sağ elinde belirmişti.

 

//ÇN: Silah konusunda naneyi yemişin garip gözlü birader. //

 

Qin Yu gözlerini hafifçe kıstı. Bu pençe gerçekten herhangi bir sıradan demir cevheri ya da benzeri bir malzemeden değil de bir şeytani canavarın pençelerinden yapılmıştı.

 

“Sadece bir şans var. Onu yakalamam gerekiyor.” Qin Yu kendi kendine düşündü.

 

“Ha-ha, benim en güçlü özel yeteneğimi tatmana izin vereceğim – Kalp Parçalayan 10 Bin Pençe!” Sadece küçük bir an içinde Zhen Xu’nun gözleri kan gibi kızardı ve Kanlı Ruh Pençesiyle aynı rengi aldı. Aynı anda, Kanlı Ruh Pençesinin parmak uçları çeşitli ışık ışınları fırlattı.

 

Pu! Pu! Pu! Pu! …

 

Bilinmeyen bir teknik kullanan Zhen Xu, sürekli olarak vücudunda kabarmış olan Xiantian enerjisini Kanlı Ruh Pençesinin parmak uçlarından mermi atışlarına benzer bir şekilde altın renkli ışık ışınlarını fırlatmaya devam etti. Sadece bir anda onlarca ışık ışını fırlatıldı.

 

En ilginç şey ise bu şeylerin Zhen Xu tarafından kontrol ediliyor gibi olmasıydı.

 

“Bu teknikte ne?” Qin Yu bu tekniğin nasıl çalıştığını anlayamamıştı. “Unut gitsin. Geriye zaman kalmadı.” Dişlerini sıktı. Qin Yu’nun vücudu birden başka bir yöne doğru eğik bir şekilde atıldı. Ardından durdu ve tekrar başka bir öne atıldı.

 

Qin Yu yıldırım gibi hareket ediyor ama hiçbir rüzgâr sesine sebep vermiyordu. Yine de zamanla ona saldıran ışık ışını sayısı da sürekli artıyordu. Bu ışık ışınları onun siyah altın gömlek altının içine giremiyor olsa da, eğer bu ışınlar kafasına gelirse sonuçları iyi olmazdı. Bu nedenle Qin Yu flaş gibi hareket ediyor ve bu ışınlardan kaçmak için her şeyi yapıyordu. Kaçınamayacağı ışınları ise siyah altın gömlek altını kullanarak durduruyordu.

 

“Son patlama!” Qin Yu’nun gözleri birden parladı.

 

Onun tüm vücudu bir ışık demetine dönüştü ve doğrudan Zhen Xu’ya doğru saldırıya geçti.

 

“Ha-ha, hızını kullanarak kaçmak yerine öldürülmek için geliyorsun!” Zhen Xu’nun kalbi oldukça heyecanlandı. Yüzünde kendinden emin bir gülümsemenin hafifçe belirmesine engel olamadı. Kanlı Ruh Pençesi havayı yardı ve Qin Yu’nun kafasını hedef aldı. Qin Yu’nun gözleri parlamaya başladı.

Alev Almış Eldivenler!

 

Bir ışık Qin Yu’nun ellerinde parladı. Eldivenler hemen yumruklarının yüzey alanı korumaya başladı. Bir hareket ile birlikte sol elini uzattı ve cesurca Kanlı Ruh Pençesi ile çarpışmak için hareket ettirdi.

 

“Sadece ölme arzusu,” Zhen Xu aşağılayıcı bir şekilde düşündü. Onun Kanlı Ruh Pençesi Xian Aşamadır, neden korkmasına gerek olsundu ki? Hatta Kanlı Ruh Pençesini bir miktar hızlandırdı.

 

“Ah!”

 

Zhen Xu birden şoka uğradı çünkü Qin Yu’nun sol eli beklenmedik bir şekilde onun sağ elindeki Kanlı Ruh Pençesini tutmuştu. Qin Yu’nun sol elindeki eldiven oldukça ilginçmiş gibi gözüküyordu. Oldukça güçlü olan Kanlı Ruh Pençesinin muazzam kuvveti ona az bir hasar bile verememişti. Dahası Qin Yu’nun sağ yumruğu ona bir yumruk atmak için yaklaşmıştı.

 

"Bang!"

 

Zhen Xu’nun sol eli de bir hareketle Qin Yu’nun sağ yumruğunu engelledi. Yine de Qin Yu’nun sağ elinde Alev Almış Eldivenler varken Zhen Xu engellemek için sadece oldukça şiddetli olan Xiantian enerjisini kullanmıştı.

“Velet, bunun beni seni öldürmekten alıkoyacağını mı düşünüyorsun?” Zhen Xu’nun ağzının köşeleri birdenbire hafif bir gülümsemeye dönüştü. Altın ışık ışınları birbirine kilitlenmiş olan Kanlı Ruh Pençesinin ve Qin Yu’nun sol el parmaklarının arasında tekrar ortaya çıktı. Bu kadar yakın bir mesafeden gelen ışık ışınları karşısında, Qin Yu’nun bu saldırılardan kaçınması basit konuşmak gerekirse imkânsızdı.

 

//ÇN: Basitçe dediğin hiçbir şey gerçek çıkmıyor IET. Haberin olsun. //

 

Zhen Xu heyecanlanmadan edemedi. Qin Yu’nun kafasını parçalara ayırmak istiyor gibi gözüküyordu.

Qin Yu’nun gözleri birden parladı – Orta derece kutsal silah Alev Almış Kılıç!

 

"Whizz!"

 

“Ah!” Zhen Xu berbat bir şekilde çığlık attı.

 

Hemen şu anda koyu renkli kısa kılıç Qin Yu’nun aslında kitlenmiş sağ ellinde birdenbire ortaya çıktı. Oldukça keskin olan kılıç beklenmedik bir şekilde Zhen Xu’nun sol elini tek kesişte kesti ve dahası boğazına doğru ilerlemeye de devam ediyordu. Zhen Xu’nun bu kadar yakın mesafeden bu saldırıyı engellemesine basitçe imkân yoktu. Sesli bir şekilde bağırdı ve elini kaybetmiş olmanın acısını bakılamaya çalıştı. Vücut koruyucu enerjisi birden yoğunlaşmaya başladı.

 

“Geber!” Zhen Xu’nun gözleri şiddetle parlıyordu.

 

Kaçınmak için çek geç olduğunu fark ettiğinden, sadece sahip olduğu vücut koruyucu enerjiye güvenebilirdi. Dahası Zhen Xu daha da acımasız olmaya başladığı gibi Kanlı Ruh Pençesindeki altın ışık daha aydınlık bir hale geldi ve Qin Yu’nun kafasına doğru vahşice saldırıya geçti. Doğal olarak Qin Yu’nun kafası bu kadar keskin altın ışık ışınlarına karşı dayanamazdı.

 

Qin Yu’nun kaderinin askıda olduğu bu anda, Qin Yu Alev Almış Kılıcını acımasız ve kararlı bir şekilde kullanarak önce vücut koruyan enerjiyi ardından da Zhen Xu’nun boğazını kesti. Aynı zamanda Alev Almış Eldivenleri giyen sol elini kullanarak en fazla nüfuz verici güç darbesi olan mızrağa benzeyen el darbesini kullandı ve doğrudan Kanlı Ruh Pençesinin avuç içinin merkezini hedef aldı.

 

"Pu!"

 

Kan parçacıkları!

 

Bu kan parçacıkları Zhen Xu’nun kesilmiş boğazından etrafa saçılan kanlardı. Aynı zamanda bunun içine Qin Yu’nun sol elindeki delikten etrafa saçılan kanlar da karışmıştı. Ayrıca Qin Yu’nun ağzından etrafa saçılmış kanlar da vardı.

 

Sadece bir dakika önce Qin Yu Alev Almış Eldivenlere güvenerek mızrağa benzeyen el darbesini vurmuş ve Zhen Xu’nun Kanlı Ruh Pençesini tutan avuç içine bir şok yaratmıştı. Doğal olarak Kanlı Ruh Pençesi bundan etkilenmiş ve Qin Yu’yu hedef almış ışık ışınlarının yönü bu etki sonucunda aniden değişmişti. İki tanesi onun sol koluna vururken diğer üçü göğsüne gelmişti.

 

Bunun sonucunda sol kolunda hemen iki delik oluşmuştu. Dahası, göğsü siyah altın gömlek altı tarafından korunuyor olsa bile bu sefer mesafe çok yakındı ve bu yüzden etki kuvveti çok güçlü olmuştu. Qin Yu bunun sonucunda bazı iç yaralanmalar yaşamış ve ağzından bir miktar kan dökülmesine engel olamamıştı.

 

“Çok tehlikeli.” Qin Yu boğazı kesildiği için çoktan ölmüş olan Zhen Xu’ya baktı ve ardından derin bir nefes aldı. Temiz havayı karnına sevketti ve ardından rahat bir nefes daha aldı.

 

Alev Almış Kılıç doğru zamanda kullanılmalıydı. Eğer Qin Yu onu başta kullanmış olsaydı, Zhen Xu kısa kılıcın keskinliği hakkında fikir sahibi olacaktı ve kesinlikle Qin Yu’ya ona kısa kılıçla hasar verme şansı tanımayacaktı. Qin Yu ayrıca Zhen Xu’yu yenmesini Alev Almış Eldivenlerin ve Alev Almış Kılıcın savaşın ortasındayken bir anda ortaya çıkmasına borçluydu çünkü böylece Zhen Xu’yu gardını indirmişken avlanmıştı. Bütün bunlara rağmen Qin Yu’nun işi neredeyse bitiyordu.

 

“Xiao Hei!” Qin Yu bir anda önünde belirlen siyah kartalı gördü. Kartal Qin Yu’ya bakıyordu.

 

Az önce Qin Yu ve Zhen Xu savaştıkları sırada onların arasındaki mesafe çok kısaydı. Ayrıca yaşam ve ölüm sadece kısa bir anda belli olmuştu bu basit mantık yüzünden siyah kartalın Qin Yu’ya yardım etmesi mümkün olmamıştı. Yine de fevkalade bir hayvan olarak Qin Yu’nun büyük bir tehlikede olduğunu fark etmişti ve bu yüzden ona yardım edemediği için mutsuz hissediyordu.

 

“Xiao Hei, ben iyiyim. Ss…” Qin Yu soğuk bir nefes bıraktı ve kolundaki deliklere bir göz attı. İç yaralanmaları kötü değildi ama kolundaki iki delik şeklinde olan ciddi yaraların iyileşip iyileşmeyeceğini söylemek çok zordu. Dahası, Qin Yu kolundaki kemiklerin, tendonların ve kanalların hepsinin ciddi bir şekilde yaralandığını hissediyordu.

 

//ÇN: :D //

 

3 ölü bedene baktıktan sonra hemen Trans Gök Diyagramını içeren demir kılıfı ve onu açan anahtarı aldı. Ardından Zhen Xu’nun kafasını da aldı ve siyah kartalın arkasına bindi. Kanatların sallanmasıyla beraber doğrudan ufuklara doğru yükselmeye başladı ve şehirden ayrıldı.

 

 

İsimsiz bir kanyonda içinde çok sayıda uzmanın olduğu ve bu uzmanların 10’dan fazlasının Xiantian Uzman olduğu bir malikâne vardı. Malikânenin dışında ise bir dere ve bambu ormanı vardı. Orta yaşlı bir adam çayın yanındaki bambu bir sandalyede oturuyordu. Sessizce çay içiyor ve manzaranın keyfini çıkarıyordu. Hiç kimse onun ne düşündüğünü bilmiyordu.

 

Birden grilere bürünmüş yaşlı bir adam ve mavilere bürünmüş başka bir yaşlı adam orta yaşlı adamın arkasında belirdi. Şok edici şey bu iki yaşlı adamında birer geç aşama Xiantian uzmanı olmalarıydı.

 

“Liderim, Zhen Xu az önce öldürüldü.” Grilere bürünmüş yaşlı adam saygılı bir şekilde konuşmuştu.

 

“Oh?” Çay içmekte olan orta yaşlı adamın elindeki çay fincanı hafifçe titredi.  “Bana olayın detaylarını anlat.”

“Liderim, Zhen Xu’nun öldürüldüğü yerde iki astı olan Nalan Dan ve Nalan Feng’in de cesetleri vardı. Dahası, bu olayın olduğu yerde gümüş maske parçaları da vardı. O bu görevi almış olan gümüş kart suikastçı olan Liu Xing’e ait olmalı.” Mavilere bürünmüş yaşlı adam konuştu.

 

“Gümüş kart suikastçı? Liu Xing?” Orta yaşlı adam çay fincanını kenara koydu ve ayağa kalktı. “Güzel, şu Liu Xing artık altın kart bir suikastçı olarak adlandırılabilir. Çabuk olun ve hemen onun hakkındaki bilgileri güncelleyin.”

 

Göksel Ağ’ın lideri olan o bile bir geç evre Xiantian uzmanı ve ona ek olarak iki erken aşama Xiantian uzmanı öldüren bu altın kart suikastçıyı merak etmişti.

 

“Liderim, suikastçı Liu Xing hala görevi tamamlamak için hedefin kafasını bize getirmedi. Dahası, olay yerinde ölen üç kişi dışında başka birinin kanı da bulundu. Biz Liu Xing’in ciddi bir şekilde yaralandığına eminiz.” Mavilere bürünmüş yaşlı adama eğilerek selam verirken konuştu.

 

“Oh, ama olay yerinden ayrılabildi yani o kesinlikle hayatta olmalı. O tarz bir insan bu kadar kolay ölmeyecektir.” Orta yaşlı adam değişik bir gülümseme sergilerken konuşmuştu. Ardından yine değişik bir şekilde konuşmaya devam etti: “Tamam, hemen hazırlanın. Yan Şehrine geri dönme vakti geldi.”

 

“Evet!” İki yaşlı adam başlarını eğerek selam verdiler ve emri aldılar.

 

Orta yaşlı adam ise kısık bir ses ile mırıldandı: “Yu’er uzun zaman önce gitti. Neden onun hakkında bir haber alamadık?” Hala kaşlarını çatarken etrafında döndü. Göksel Ağın bu gizemli lideri Doğu Fatihi Prensi Qin De’den başkası değildi!



Çevirmen Notları;

[1] 2.Kitap Bitti.

[2] 3. Kitabın başında imparator pis delirecek kesin : P.

[3] 3.Kitabın İsmi; 9’da 4’lük Göksel Felaket

[4] 3. Kitabın ilk küçük arkının ismi; İlk Trans Gök Diyagramı.

[5] En önemli notu herkes biliyordur artık :D.


Fullbringer Notu: Bilmeyenler için; en önemli not bu. Fullbringer Notu...

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44257 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr