Çeviren: Tayk0st

Düzenleme: hfullbringer

Qin Yu son yarım yılı hayatının amacını merak ederek geçirmişti. Qin Long Kıtasında evlenip çocuk sahibi olup, ardından yaşlanacak normal bir adam gibi yaşayabilir miydi? Hayır. Ona göre bu yola girmek tamamen kabul edilemezdi. Qin Yu çocukluğundan beri babasına yardım etmek için uzman olmayı amaçlamıştı.

Ama şimdi…

“Belki de, baştan beri yanlıştım. Bir insan her zaman başkaları için yaşayamaz. Eğer böyle devam edersem sadece ben yorulmayacağım, babam da büyük bir baskı altında kalacak.” Qin Yu yavaşça dağ ormanının yanındaki dağ gölünün oraya gitti. Önündeki yeşim mağaralara bakıyor olmasına rağmen, aslında hiç durmadan düşünüyordu. Qin Yu son yarım yılda sürekli eğitim yapmış ve görevleri tamamlamıştı, ama her zaman düşünmeye devam ediyordu.

“Ne için yaşamam gerekiyor?” Bu Qin Yu’nun düşündüğü şeydi.

Qin Yu’nun göğsünün ortasında bir arzu vardı, gizli bir arzu. Ama hiçbir zaman bu arzunun tamamen patlamasına izin vermeye cüret edememişti. Aslında kalbinde Qin Yu ölüm kalım savaşları yapmaktan ve limitlerini aşmaktan oldukça büyük bir zevk alıyordu.

“Xiuzhenist’ler, Deniz Aşırı Ölümsüz Adaları ve Xiuzhen Dünyası!” Bunlar Qin Yu’nun kalbinde sakladığı arzularıydı. Fengyuzi Xiuzhen Dünyasını anlattığı zaman, o Xiuzhen Dünyasına karşı olan bir arzu ile yanıp tutuşmuştu. Geçmişte onun gücü yeterli değildi, ama şimdi Trans Gök Diyagramı ona bir fırsat veriyordu.

Qin Yu derin bir nefes aldı.

O Xiuzhenist yaşamına özlem duyuyordu! Gökyüzünün dokuzuncu seviyesine kadar çıkmak, okyanusların en derinliklerine dalmak, şeytani canavarlarla savaşmak, hazineler için Xiuzhenist’ler ile çekişmek, cennet ve cehennem ile mücadele etmek, hayatının sınırların peşinde koşmaya özlem duyuyordu! Qin Yu o tutku dolu, kanını kaynatan yaşam tazına özlem duyuyordu! Yine de, o tarz bir şey yaşamak için iki şeye ihtiyacı vardı: İlki, gerçek güç iken, ikincisi ise azimdi.

Onun bir Xiuzhenist’in gücüne ve yalnız bir adamın kararlılığına ihtiyacı vardı.

Babası ve erkek kardeşleri bilmediği girişimlerde bulunur ve onu merak ederlerken Qin Yu babasını ve kardeşlerini bırakabilecek miydi?

“Unutma, neyin doğru olduğunu düşünüyorsan onu yapmalısın. Qin Klanının oğulları hiçbir şeyden korkmazlar, ölümden bile!”

Babası tarafından söylenen bu sözler Qin Yu’nun kulaklarında tekrar yankılanmıştı. Aniden güldü, “Tamam, dünyada yaşadığım sürece neden bir şeyden korkmam gereksin ki? Dahası, yanlış yolda yaşıyordum. Diğer insanlar için yaşayamam. O tarz bir hayat hem beni hem de babamı yoracaktır. Kendim için yaşamalıyım. Babam, erkek kardeşim, ikinci erkek kardeşim… Artık kendi hayatımın peşinden gideceğim!”

Qin Yu’nun gözleri parladı.

“Xiao Hei, babam felaketini alt ettikten sonra kendi hayatımın peşinden gitmeye başlayacağım. Beni takip etmek istiyor musun?” Qin Yu konuşurken Xiao Hei’nin tüylerini okşuyordu. Xiao Hei hemen kanatları açtı ve sürekli başını sallarken kanatlarıyla Qin Yu’nun sırtını kibarca okşadı.

Qin Yu bunu görür görmez güldü.

Neyin olacağı çok da önemli değildi, en azından Xiao Hei her zaman onun yandaşı olacaktı.

“Xiao Hei, hadi gidelim. Sıkıcı bir hayat yaşamak vaktini boşa harcamaktan başka bir şey olmayacaktır. Hadi gidip Göksel Ağ’ın beni zorlayabilecek herhangi bir göreve sahip olup olmadığına bakalım.” Qin Yu tek zıplamayla Xiao Hei’nin sırtına bindi. Xiao Hei hemen kanatlarını çırptı ve ışık ışını misali ortadan kayboldu.

…

Qin De oturdu. Sandalyenin üzerindeydi. Mavilere bürünmüş yaşlı adam, Yönetici Ge Min ve Fengyuzi’nin içinde bulunduğu üç kişilik grupta bir bir oturmuşlardı.

“Yer seçildi. Her şey neredeyse hazır. Sadece 37 gün daha beklememiz gerekiyor.” Qin De kayıtsız bir şekilde konuştu. Felaket gününe yaklaştıkça, onun geleceği vakti de daha net hissediyordu. Ve o 37 gün içinde felaketi ile yüzleşecekti.

Mavilere bürünmüş yaşlı adam başını sallayarak konuştu: “Vahşi Alan’da birçok şeytani canavar var. Hatta onlardan epeyi Jindan Aşamaya ulaşmış. Üstelik eğer Wu Xing ve Wu De Vahşi Alan’dan gelen göksel felaketi keşfedebilseler bile, bunun aslında felaketi ile yüzleşen bir şeytani canavar olduğunu düşüneceklerdir. Bu yüzden, eğer Majesteleri felaketin üstesinden gelebilirse, Xiang Klanı bizim tarafımızda Majesteleri gibi bir uzmanın olacağını beklemeyecektir.”

“Majesteleri tarafından seçilen mekan gerçekten çok dahice.” Yönetici Ge Min de katıldığını belli eder şekilde konuştu.

Qin De başını salladı ve gülerek konuştu: “Bir şey söylemeden önce göksel felaketten hayatta çıkıp çıkamayacağımı bekleyelim ve görelim. Tamam, erkek kardeş Feng ve Yönetici Ge Min; siz ilk ayrılabilirsiniz. Benim ve Mavilere bürünmüşün bazı meseleleri konuşmamız gerekiyor.”

“Ayrılıyorum majesteleri.” Yönetici Ge Min başını eğerek selam verdi ve konuştu. Diğer taraftan Fengyuzi sadece ellerini tutarak selam verdi. Onların ikisi de ayrıldılar.

Mavilere bürünmüş yaşlı adam ile grilere bürünmüş yaşlı adam Göksel Ağ’ın iki baş lideriydi. Genelde Qin De bu iki adama kod adları olan Mavilere Bürünmüş ile Grilere Bürünmüş derdi. Aslında onları asla gerçek isimleri ile çağırmamıştı. Bu sefer Qin De Mavilere Bürünmüş yaşı adamı onunla beraber felaketin olacağı yer olan Vahşi Alan’a çağırırken, grilere bürünmüş yaşlı adama Göksel Ağ’ı yönetme görevini vermişti.

“Mavilere bürünmüş, bu sefer Gizli Oktan aslında Amca Lian tarafından yönetilen 5 geç evre Xiantian uzmanı seç ve Yönetici Ge’nin onları yönetmesine izin ver. Senin Göksel Ağından da iki geç evre Xiantian uzmanı bul. Aynı zamanda… Suikastçı Liu Xing’i de davet et.” Qin De’nin ağzının kenarı hafif bir gülümsemeyle açılmıştı.

Mavilere Bürünmüş yaşlı adam da gülüyordu.

Göksel Ağ, İç Ağ ve Dış Ağ olmak üzere ikiye bölünmüştü. Ama Dış Ağ uzmanları direk olarak kontrol edilemediğinden, onları sadece davet edebilirlerdi. Suikastçı Liu Xing’e gelindiğinde ise; Göksel Ağ’ın lideri olan Qin De, ona bir süredir oldukça yakın bir ilgi gösteriyordu.

“Suikastçı Liu Xing oldukça güçlü. Astlarımın raporlarına göre son zamanlarda 9 tane başarılı görev gerçekleştirdi ve onları kolaylıkla başardı. Hedefleri arasında Geç Evre Xiantian uzmanlar bile vardı, ancak suikastçı Liu Xing karşısında öldürülmekten başka bir şey yapamadılar. Onun gücü Xiantian seviyenin zirvesine ulaşmış olmalı.” Mavilere bürünmüş yaşlı adam düşüncelerini belirtmişti.

Şu anda Qin De uzmanlara ihtiyaç duyuyordu. Kesin uzmanlara!

Qin De o gün Qin Yu’ya zirve Xiantian uzmanların Xiuzhenist’lere karşı hiçbir direnç gösteremeyeceğini söylemişti. Dediği şey doğru olarak görülebilirdi, fakat tam olarak doğru değildi. Bire birde kesinlikle doğruydu. Yine de 5 ya da 6 Xiantian uzman güçlere katılır ve aynı zamanda orta derece kutsal silahları kullanırlarsa bu gerçek başka bir meseleye dönecektir.

Zirve Xiantian uzmanların hepsi yıldırım misali oldukça hızlı olurlardı. Eğer 5 veya 6 Xiantian uzmanı beraber saldırırlarsa, Jindan Aşama Xiuzhenist’ler bile onlarla uğraşmakta zorluk çekecektir. Eğer vücudu yok edilirse Xiuzhenist’in işi biter. Jindan Aşama bir Xiuzhenist’in elemental enerjisi çok derin ve güçlü olsa bile vücutları yaptı bakımından sıradan bir insandan hiç de farklı değildir. Bu yüzde iç organları parçalara ayrıldığında, o ölecektir.

Qin De şu anda zirve derece Xiantian uzmanlara veya en kötü ihtimalle Geç Evre Xiantian uzmanlara ihtiyaç duyuyordu.

Yine de, zirve Xiantian uzmanlar bulması kolay değildi. Qin De’nin şu anki yargılamasına göre Liu Xing bir zirve Xiantian uzmandı. Dahası, Liu Xing’in aldığı görevlere bakıldığında oldukça güvenilir gözüküyordu.

“Mavilere Bürünmüş, onu kişisel olarak davet et. Eğer gerekirse onu güç ile zorlayabilirsin. Tabi ki, ona benim kimliğim veya felaketin olacağı yer ile ilgili hiçbir şey söylemeyeceğiz. Zamanı geldiğinde onun bizi takip etmesini sağlamak yeterli olacaktır.” Qin De konuştu.

Qin De bu gizemli suikastçı Liu Xing’in kimliği hakkında endişelenmiyordu. Liu Xing düşman olsa bile herhangi bir farklılık yaratır mıydı? Sonuç olarak, Qin De onun hiçbir şey bilmesine izin vermedi.

“Evet, onu kişisel olarak davet edeceğim.” Mavilere Bürünmüş başını sallayarak selam verdi ve konuştu.

…

Qin Yu son defa görev aldığı sırada Göksel Ağ’ın şube yöneticisinin ona Göksel Ağ’ın en yüksek Elderinin onunla görüşmek istediğini söylediğinde oldukça şaşırmıştı. Göksel Ağ’ın üst düzey suikastçılarından biri olarak 2 büyük Elderi biliyordu. Onun merak ettiği şey ise bu büyük Elderin onu neden kişisel olarak davet ettiği idi.

Onlar anlaştıktan sonra Qin Yu bir çay evine gitti. O sırada çay evinde başka bir misafir yoktu. Hafiften kaşlarını çattı.

“Bay Liu Xing, sonunda geldiniz. Neden yukarıya gelmiyorsunuz?” 2. Kattan bir adamın kahkahası duyuldu.

Qin Yu’nun ayakları bir hareket yaptı. Tüm vücudu havada birden kayboldu ve ardından merdivenler ile ikinci katın buluştuğu yerde ortaya çıktı. Onun hızı oldukça fazla ve şaşırtıcı dereceye ulaşabilecek kadar basitti.

“Çok hızlı, yine de hiçbir rüzgâr sesi yok!” Mavilere Bürünmüş Elder kalbinde şaşkına dönmüştü. Kendisinin bile bu seviyeye ulaşamayacağını biliyordu. Merdivenlerden aşağıya baktı ve orada duran 1.75 boylarında baştan ayak tırnağına kadar soğuk duruşlu bir adam gördü.

Mavilere Bürünmüş Elder yine de önündeki bu adamın oldukça tanıdık geldiğini hissetmeden edemedi.

Qin Yu önündeki bu adamı görür görmez gözlerinin yuvalarından çıkmasına engel olamadı, çünkü önündeki Göksel Ağ’ın büyük Elderi olarak anılan bu adam, sürekli babasının yanında duran Mavilere Bürünmüş gizemli yaşlı adamdan başkası değildi. Mavilere Bürünmüş Elder ve Grilere Bürünmüş yaşlı Elderin hareketleri genelde birer gizemdi, bu şahıslar prens konağında bile sadece arada sırada ortaya çıkıyorlardı. Bütün konaktaki kişiler arasında Mavilere Bürünmüş Elder ve Grilere Bürünmüş yaşlı Elderin varlığı bilen sadece birkaç kişi vardı. Tabi ki Qin Yu da bunlardan biriydi.

“Göksel Ağ’ın Büyük Elderi?” Qin Yu Mavilere Bürünmüş Eldere bakarken konuşmuştu. Akıl ermez bir hafif gülümseme ağzının kenarlarında ortaya çıktı.