Çeviri: Makankosappo

Düzenleme: Bluishgray

Tam o sırada…

 Boom!

 İkinci yıldırım, 8 Diyagram enerji bariyerinin üzerine düştü. Enerji bariyeri hemen su yüzeyi gibi dalgalanmaya başladı. Yıldırımdaki güç ve enerji kalkanı durmadan birbirini nötralize ediyordu. Eş zamanlı olarak bariyerin içindeki tılsımlar da dışarı doğru yükselmeye başladı.

“İyi değil.” Qin Yu, kutsal sezgisini kullanarak sürekli babasını kontrol ediyordu. Bu yüzden enerji bariyerinin büyük bir hızla zayıflamaya başladığını görebilmişti.

8 Diyagram enerji bariyeri bir anda parçalandı. Yüzeyindeki tılsımlar da bariyerin parçalanmasıyla yok oldu. Güzel olan şey ise bariyerin parçalanmadan önce ikinci yıldırımı tamamen sönümlemesiydi.

“Qin De, bu Doğal 8 Diyagram formasyonunu bulup iki yıldırımı etkisiz hale getirdiğin için gerçekten de şanlısın. Ama dokuzda dörtlük felakette her bir yıldırım bir öncekinden daha şiddetlidir. Son iki yıldırım, ilk ikisinden farklı olacak.” Wu Xing’in beyaz kaşları o kadar uzundu ki şakaklarına ulaşıyordu.

“Küçük kardeşim, daha fazla oyalanmaya gerek yok. Hadi saldıralım.”

“Evet, kardeşim. Dördünüz Xiantian seviyesindekileri öldürün. Feng Yuzi ile ben ilgilenirim.” Wu Xing’in gözleri vahşice parlıyordu. Dört yaşlı adam birbirine bakıp kafa salladı. Ardından uçan kılıçlardan atlayıp Doğal 8 Diyagram formasyonunun içine doğru süzüldüler.

Griler içindeki bu dört adam oldukça güçlüydü.

“Dikkatli olun. Formasyon, içerisinde illüzyonlar barındırıyor. Onları gözlerimiz kapalı öldürelim.” Doğu Xiang formasyona girdiğinde bir şeylerin yanlış olduğunu anlayıp, bağırarak diğerlerini uyarmıştı.

“Evet, Büyük Kardeş.” Diğer üç adam bir ağızdan cevapladılar. Mevcut seviyelerinde, gözleri kapalı savaşmak onlar için sorun değildi. Henüz kutsal sezgiye sahip değildiler ama çevrelerini sensör gibi algılayabiliyorlardı. Ayrıca kulaklarıyla civarlarındaki kişilerin yerlerini tespit edebiliyorlardı.

Dört adam gözlerini kapatıp formasyonun içinde hareketsiz beklemeye koyuldu.

“Dört zirve Xiantian uzmanı baya sıkıntı.” Feng Yuzi bir an düşündükten sonra anında emirlerini verdi. “Ge Min, Gizli Ok’tan olanlarla beraber Wu Xing’i al. Ben Wu De’yi alıyorum. Geri kalanlar dört yaşlı adamın işini bitirsin.”

Bu sırada, felaket bulutları yeniden dalgalanmaya başladı. Bir gök gürültüsü bütün gökyüzünü titretti. Bulut elektrik topluyordu. Şimşekler daha güçlü görünmeye ve yüklenmeleri de daha uzun sürmeye başlamıştı. Qin De bütün enerjisini ve dikkatini yüklenmekte olan yıldırıma vermişti. Bu yüzden vadide başlayan savaşın henüz farkında değildi.

“Ha ha…” Wu De, Feng Yuzi’ye bakıp kahkaha attı. “Humph! Feng Yuzi, senin gibi Jindan Aşamasının orta evrelerindeki biri benimle savaşmaya mı cüret ediyor?” Feng Yuzi’nin az önce dediklerini duyunca doğal olarak sinirlendi. Kendisi Jindan Aşamasının ileri evresindeydi ve Feng Yuzi’yle aralarında devasa bir güç farkı vardı.

“Feng Yuzi, benimle ilgilenmesi için Xiantian seviyesindekileri mi gönderiyorsun?” Wu Xing sinirden gülüyordu. Önün gözünde Xiantian uzmanları defansını bile geçemezdi ve Feng Yuzi böyle bir düzenleme yaparak onu aşağılamıştı.

Feng Yuzi soğukça güldü ama bir şey demedi. Orta seviye kutsal silahı olduğu henüz bilinmiyordu. Orta seviye kutsal silahlar, düşük seviye kutsal silahlardan birkaç kat daha güçlüdür. Mızrak kullanan bir çocuk, bıçak kullanan bir büyüğü öldürebilir. İşte bu iyi bir silahın avantajıdır.

“Öldürün.” Wu De ve Wu Xing aniden bağırdı.

Wu De uçan kılıcının üzerinde ışık hızıyla Feng Yuzi’ye saldırdı. Wu Xing de uçan kılıcının üzerinde formasyonun içine girdi. Wu De ve Wu Xing kutsal sezgilerini kullanarak formasyonun illüzyon etkisini görmezden gelebiliyordu.

Doğal 8 Diyagram formasyonu basitçe vadideki kutsal enerjiyi kullanarak illüzyonlar yaratıyordu. Yani formasyonun içindeki hiçbir şey kutsal sezgiden kaçamazdı.

Birinci kalite formasyonlar kutsal sezgiyi bile etkileyebilirdi. Ama maalesef Feng Yuzi bu formasyonları kullanacak seviyede değildi.

“Ah!”

Birkaç patlamadan sonra acıklı bir ses duyuldu ve her yere kan sıçradı. Bir adam gürültüyle yere düştü ve oracıkta öldü. Diğer herkes şaşkınlıktan küçük dilini yuttu. Wu De ve Wu Xing bile oraya dikkat kesilmişti.

“Üçüncü kardeş!”

“Üçüncü kardeş!”

…

Doğu Xiang ve diğer iki yaşlı adam öfkeden kudurdu. Dördü yüz yılı aşkın süredir birlikteydi ve aralarında derin bir bağ oluşmuştu. Kardeşlikleri kan kardeşlerinden bile ilerdeydi. Aralarında özel bir telepati bile gelişmişti. Üçüncü kardeşleri öldüğünde hepsi anında hissetmişti. Aralarından birisi bugün ölmüştü ve illüzyonlardan dolayı kimin öldürdüğünü bilmiyorlardı.

“Bu muhteşemdi, Bay Liu Xing!” mavilere bürünmüş Elder sesini Qin Yu’ya transfer etti.

Qin Yu soğukça gülümsedi.

Duyarak yer belirlemek mi? Ya hiç ses duyamazlarsa?

Az önce manevra yeteneğini kullanarak hiç rüzgar sesi oluşturmamıştı. Xiang klanının Ölüm Tanrısının Dört Yönü Xiantian aşamasının zirvesinde olsa da ve ayrıca müthiş bir algı yetenekleri olsa da, Qin Yu aurasını hep gizliyordu ve dört adam onun aurasını sezememişti.

Bir insanın aurasını tamamen saklayabilmesi için iç enerjisini de kullanmaması gerekirdi. Ancak bu şekilde, aura tamamen gizlenebilirdi.

Ama savaş sırasında herkes Xiantian enerjisini veya elementsel enerjisini kullanırken nasıl aurasını saklayabilirdi ki? Sadece Qin Yu bunu yapabilirdi. Hemen şimdi, mor Xiantian enerjisini hiç kullanmamış sadece fiziksel kuvvetiyle işi bitirmişti.

Doğu Xiang ve iki kardeşi son derece şaşkındı. İllüzyonlar yüzünden kimseyi göremiyorlardı ama Qin De’nin tarafındakiler formasyondan etkilenmiyordu. Doğu Xiang’ın ölümü onları korkutmuştu.

“Babamı rahatsız edenler ölür!” Qin Yu sesini özgüvenle Güney Xiang’a transfer etti.

Güney Xiang afalladı. “Baba?” Güney Xiang daha ne olduğunu bile anlamadan göğsünün sol yanından bir yumruk yedi. Kalbi sanki balyozla ezilmiş gibi un ufak oldu. Yere düştü ve oracıkta can verdi.

“İkinci kardeş!” Doğu Xiang ağıt yaktı.

“İkinci kardeş!” Kuzey Xiang da aynı şekilde inlemeye başladı. “Kim o? Karşıma çık ve dövüş benimle.” İki kardeşi kısa sürede öldürüldüğünden son derece kızgındı.

“Bu velet tam bir baş belası. Hareketleri rüzgarda ses çıkarmıyor ve hiç aura yaymıyor.” Wu Xing’in kutsal sezgisi Qin Yu’ya kilitlendi. “Velet, ölmeye hazır ol.”

Qin Yu Wu Xing’e baktı. Ürktü ama belli etmedi.

Durumu gözden geçirdi. “Alevli Kılıç ve Eldivenlerimi kullanmalı mıyım?”

Xiuzhenistlerin saldırısı çok güçlü olduğundan kritik zamanlarda orta seviye kutsal silahlarına güvenmek zorundaydı. Kutsal silahları olmadan kazanma şansı yoktu. Ama onları kullanırsa da kimliği açığa çıkacaktı.

“5 Element Komutanları, hizaya girin.” Ge Min bağırdı.

Xiantian aşamasının ileri evresindeki beş Gizli Ok uzmanı hemen Qin Yu’nun önüne geçti.  Wu Xing Qin Yu’yu öldürmek istiyorsa önce bu beşini geçmesi gerekiyordu.

Wu Xing küçümsedi. “Canına susamış birkaç böcek. Acımasızlığımdan ötürü beni suçlamayın.” Sözünü söyledikten sonra uçan kılıcını doğrulttu. Kılıç hızla içlerinden birine doğru uçtu.

Bu sırada, Wu De ve Feng Yuzi He vuruşmaya başlamıştı.

Boom!

Korkunç bir sesle birlikte biri alev kırmızısı diğeri altın renkte olan iki kılıç çarpıştı. Wu De’nin yüzü gülüyordu çünkü gücü karşıdan üstün olduğunda kafa kafaya çarpışmak onun işine gelmişti.

Şiddetli çarpışmadan sonra Wu De’nin yüzü soldu. Ağzının kenarlarında küçük kan damlaları belirdi. Reddeden gözlerle Feng Yuzi baktı. “Senin, senin uçan kılıcın…”

Feng Yuzi’nin yüzü de solmuştu ama gözleri parlıyordu. Soğuk bir gülümsemeyle “Wu He, bugün sana düşük seviye kutsal silahla orta seviye kutsal silahın farkını göstereceğim.” Şu anda Feng Yuzi coşkun ve zindeydi.

Xiuzhenistlerin saldırı güçleri kutsal silahlarına bağlıydı. İkisinin saldırı güçlerini de sahip oldukları uçan kılıçlar belirlemişti.

Bang!

Bütün Gizli Ok üyelerinin elinde koyu kırmızı bıçaklar belirdi ve uçan bıçaklarla engellediler. Aynı zamanda darbeyi sönümlemek için vücutları titredi. Wu Xing afallamışken beşi birlikte Wu Xing’in etrafını sarıp bıçaklarıyla saldırıya başladılar.

5 orta seviye kutsal silahın üzerine geldiğini gören Wu Xing donup kaldı. “Orta seviye kutsal silahlar. Sübhanallah! Ne kadar çok orta seviye silah var!” Elementsel enerjisiyle bloklamaya çalışmadı bile çünkü kutsal silahlar elementsel enerji vücut korumasıyla durdurulabilecek şeyler değildi. Kendisinin tek kutsal silahı uçan kılıcıydı ve onunla kısa sürede yalnızca birini öldürebilirdi. Ama karşısında 5 kişi vardı.

Whizz!

Wu Xing kılıcına atladığı gibi uçarak uzaklaştı. Sadece 5 Element Komutanlarının uçma yeteneklerinin olmamasını avantaj olarak kullanabilirdi.

Wu Xing ve Wu De’nin gözleri parlıyordu. Bunlar orta seviye kutsal silahlardı. Mevcut güçleriyle, Deniz Aşırı Ölümsüz Adalar'da bile böyle hazineler elde edemezlerdi. Şimdi bu kadar fazlasını bir arada görünce heyecanlanmışlardı.

“Küçük kardeşim.”

“Kardeşim.”

İki kardeş birbirleriyle aynı anda ses transferi kullanarak iletişime geçtiler. İkisi de birbirinin ne düşündüğünü iyi biliyordu.

Hayatlarını tehlikeye atmalıydılar.

Ağır yaralansalar bile bu silahları ele geçirmeliydiler.

Kardeşler baştan beri oyalanıyordu ama artık ciddileşme zamanı gelmişti. Orta seviye kutsal silahları ele geçirmek için ağır yaralanmayı bile göze almışlardı. Eğer bir Xiuzhenist hayatını ortaya koyarsa doğal olarak saldırı gücü normal seviyesindeki kadar olmayacaktı.

Bang!

Wu De parmağıyla bir yeri işaret etti. Uçan kılıcı devasa boyutlara ulaştıktan sonra formasyonun zeminini kesti. Uçan kılıç devasa hava dalgaları gönderdi ve müthiş bir gürültüyle vadinin etrafını yerle bir etti. Doğal 8 Diyagram formasyonu, tamamen, illüzyonlarla birlikte yok oldu.

“İllüzyonlar yok edildi. Kardeşlerinizin intikamını alalım. Katil o siyah giysili velet.” Wu De bağırdı.

Doğu ve Kuzey Xiang gözlerini açıp Qin Yu’ya baktılar.

Boom!

Göğün dokuzuncu katından ejderha benzeri mor bir yıldırım, baskılayıcı bir kuvvet yayarak düştü. Direkt olarak vadinin merkezindeki Qin De’ye çarptı. Bu üçüncü yıldırımdı ve Qin De formasyon sayesinde oluşturduğu bariyerden yoksundu. Sadece kendi gücüne güvenebilirdi.

“Baba!” Qin Yu’nun bir gözü hala babasındaydı.

“Geber!” Doğu ve Kuzey Xiang, bütün iç enerjilerini kullanarak en güçlü hamleleriyle Qin Yu’ya saldırdılar.