Bölüm 4.1: Yıldız Dönüşümleri

avatar
5646 2

Stellar Transformations - Bölüm 4.1: Yıldız Dönüşümleri


Çeviri: Makankosappo

Düzenleme: Bluishgray

 

4. KİTAP: YILDIZ DÖNÜŞÜMLERİ(STELLAR TRANSFORMATIONS)

 

Ç/N: Küçük bir hatırlatma yapayım dedim. Bu bölümde lazım olabilir.

Houtian< Xiantian< Jindan< Yuanying< Dongxu< Kongming< Dujie< Dacheng

 

 

Akşam vakti, güneş batıdan batıyordu. Parlak bir ışık yaymıyordu ama yine de uçsuz bucaksız yeryüzünü aydınlatıyordu.

Doğu Fatihi Prens’in sarayında ki bir avluda soğuk ve kasvetli bir atmosfer vardı.

Qin Feng, Qin Zheng, Xu Yuan ve Feng Yuzi taş bir masanın etrafında oturuyorken, Qin De avluda ellerini arkasında bağlamış, bir söğüt ağacına bakıyordu. Bu avlu Qin Yu’nun şahsi evinin avlusuydu ve söğüt de Qin De ve Qin Yu tarafından, Qin Yu küçükken dikilmişti.

Hiç kimsenin yüzünde en ufak bir gülümseme ibaresi yoktu.

Xiao Yu öldü.

Qin Feng ve Qin Zheng haberi aldıklarında donup kalmışlardı. Küçük kardeşlerinin bu şekilde ölecekleri akıllarının ucundan bile geçmezdi. En kötüsüyse aşağılık bir yıldırım tarafından vurulduktan sonra vücudunun yok olmasıydı.

Qin Feng ve Qin Zheng sözlerini hala unutmamışlardı.

Kardeşlerini korumak istemişlerdi ama artık sözlerini tutamayacaklardı.

Bütün planları hızlandırmalıyız. Zheng’er, ordunun erzağı, silahlar ve zırhlar yarım yıla hazır olur mu?” Issız avlunun sessizliğini hala elleri arkasında bağlı olan Qin De bozdu.

Qin Zheng hafifçe somurtup bir süre düşündükten sonra başını salladı. “Yarım yıl… Baba, yarım yıl erzak ve diğer malzemelerin hazırlanmasına yeter. Ama bu malzemeleri ordulara göndermek biraz zaman alır. Eğer son tarih biraz daha uzatılırsa, her şey 8 ay içinde tastamam hazır olur. Ama eğer zamana karşı yarışmamı istiyorsan, her şeyi yarım yıla hazır edebilirim.

Xu Yuan, Uçan Kartal Planının bütün aşamaları yarım yıla başarıya ulaşacak mı?

Xu Yuan konuşmadan önce biraz düşündü. “Majesteleri, orijinal plana göre hazırlıklarımız tamamlanması 2 yıl sürecekti. Şimdi her şeyin 6 aya tamamlanmasını istiyorsunuz yani zaman biraz kısıtlı. Fakat 10 küsür yıldır bu planı yürüttüğümüzden, eğer hızlandırılması gerekirse yarım yıl bütün planı başlatmamız için yeterli olur.”

Güzel.

Qin De arkasını döndü ve diğerlerine bakarak konuştu. “Pekala, son tarihi biraz erteleyeceğim. 7 ay sonra topyekün bir saldırı başlatacağız. Plana göre yarım yıl içinde bütün Chu krallığını birleştireceğiz.” Qin De’nin gözleri şok edici bir soğuklukla parladı.

Evet, baba.”

Evet, majesteleri.”

Qin Feng, Qin Zheng ve Xu Yuan itaatkarca kalkıp eğildiler.

Feng’er ivedilikle orduya dönmelisin. Malzeme ve silahlandırma hazırlıklarını tamamen Zheng’er halledecek. Silahlanmış kuvvetlerin genel idaresinden ben sorunlu olacağım.” dedi Qin De.

Tamam, şimdi herkes işinin başına dönsün.

Qin Feng, Qin Zheng ve Xu Yuan eğilip birlikte dışarı çıktılar.

Majesteleri, daha fazla dinlenip kendinize iyi bakmalısınız. Hala yaralısınız.” Feng Yuzi hafifçe başını salladı.

Qin De tekrar arkasını döndü ve söğüt ağacına baktı. “Dinlenmek mi? Dinlenecek halim kaldı mı ki? Batı bölgesinin 4 eyaletini yerin dibine gömmezsem, Xiang klanını katletmezsem, Xiang Guang ve Wu De’yi öldürüp ruhlarını yok etmezsem, zihnimi nasıl rahatlatıp iyileşebilirim ki?

Feng Yuzi kendisini gülümsemeye zorlamıştı ama endişeli de değildi. Prens sarayının etkili ilaçları sayesinde ve Qin De’nin erken evre Jindan aşamasında olmasından yaralarının iyileşmesi en fazla 1 ay alacaktı.

Majesteleri, ben geri dönüyorum. Bir şeye ihtiyacınız olursa haber vermeniz yeterli.” Feng Yuzi ellerini birleştirerek konuştu.

Kardeş Feng, geri dönebilirsin. Seni yolcu edemeyeceğim.” dedi sakince.

Feng Yuzi başını salladı ve uçan kılıcına atlayarak gökyüzüne fırladı.

7 ay sonra saldırıyı başlatacağız. 6 ay içinde bir milyon kişilik kuvvet, Batı bölgesinin 4 eyaletini yerin dibine gömüp Xiang klanını katledecek.” Qin De kısık sesle kendisiyle konuşuyordu. Gözlerinden buz gibi öldürme niyeti yayıldı.

 

 

Defol!

Odanın içinden birisi bağırdı. Odanın dışındaki Xiang Guang ise korkudan tir tir titredi.

Xiang Guang mağdur olmuştu. Bir Shangxian’ın döndüğünü duyduğunda hevesle koşup Qin De’nin ölüp ölmediğini öğrenmek istemişti. Kraliyet Sarayından buraya gelene kadar olağanüstü heyecanlıydı.

Ama şimdi daha tek kelime bile etmeden Wu De tarafından azarlanmıştı.

Lanet olası Wu De. Bir de onlara Kırmızı Gelişim Hapı vermiştim. Qin De’yi öldüremeden dönmüş olabilir mi?” Mağdur edildiği için çok öfkeliydi ama kesin olarak bildiği bir şey varsa o da bu Shangxian’ı öfkelendirmemesi gerektiğiydi. Çünkü bu Shangxian, Xiang klanının koruyucusuydu.

Kırmızı Gelişim Hapları, Qin De’yi öldürmenin ödülüydü. Eğer onu öldüremedilerse, Shangxian’ı geri göndermek zorundaydı.

Majesteleri!” Xiang Guang’ın yanındaki bir haremağası eğildi.

Defol!” Xiang Guang kolunu sallayıp haremağasına kuvvetli bir yumruk indirdi ve güçlükle gülümsedi. “Shangxian…

Xiang Guang, evladım bugün iyi bir ruh hali içerisinde değilim. Beni rahatsız etme.

Xiang Guang yutkunarak devam etti. “Shangxian, size Kırmızı Gelişim Hapı verdim ve Qin De’yi öldürmenizi istedim değil mi? Peki Qin De öldü mü?” Ne olursa olsun bunu öğrenmesi gerekiyordu.

Ayrıca, Wu De’nin kendisini öldüreceğini düşünmüyordu.

 

Bang!

Kapı bir anda açıldı ve iki taradı da yanındaki duvarlara çarptı. Wu De öfkeli bir suratla dışarı çıktı. Kızgınlık ve kin dolu gözleri Xiang Guang’ın üzerinde sabitlendi. Wu De’nin bu halini gören Xiang Guang korkuyla geri çekilmeye başladı.

Bana Qin De deme. Küçük kardeşim ölmüş olsa da, bu meseleyi halledeceğimizi söyledik. Neden hala Kırmızı Gelişim Hapı ve Qin De’den bahsediyorsun? Sakın bir daha bana yaklaşma. Yoksa Xiang klanının soyundan olduğun için sana dokunamayacağımı mı sanıyorsun?

Wu De’nin öfkesi Xiang Guang üzerine sanki elle tutulur bir cisimmiş gibi baskı uyguladı.

Küçük kardeşiyle birkaç yüz yıldır arkadaştılar ve aralarında da derin bir bağ vardı. Wu Xing’in ölümü onu derinden sarsmıştı. Daha kötüsüyse Wu Xing’deki 5 orta seviye kutsal silah yıldırım tarafından vurularak hiçliğe karışmıştı.

Hiçbir şey elde edemediği gibi kardeşi de ölmüştü. Nasıl öfkeli olmasın ki?

Shangxian, öfkenizi yatıştırın. Şimdi gidiyorum ve bir daha sizi rahatsız etmeyeceğim. Öfkenizi yatıştırın..” Konuşurken korkudan ödü patlamıştı. Bir saniye bile oyalanmadan apar topar Wu De’nin mekanından kaçtı.

 

 

Uçsuz bucaksız Yaban…

Henüz kimse nereye kadar uzandığını bulamamıştı. Yaban’ın derinliklerinde kutsal enerji miktarı ve yoğunluğu çok fazlaydı ama karşılaşılabilecek şeytani yaratıklar da daha tüyler ürperticiydi.

Yaban’ın sınırlarından yüz bin li kadar içerde bir yerde…

Tabii Yaban’ın büyüklüğünü düşününce yüz bin li’nin lafı bile olmazdı.

Malum yerde bir göl vardı. Gölün yanında dağa benzeyen devasa bir heykel vardı. Heykel iki katlıydı ve 8-9 metre kadar bir uzunluğu vardı. Ama eni ve genişliği 100 metreden fazla olduğundan devasa bir alan kaplıyordu. Bu heykelin içindeki her bir oda lükstü. Hatta odalar değişik bir lamba tarafından aydınlatılıyordu, ki böyle bir lamba Qian Long kıtasında daha önce hiç görülmemişti.

Heykelin geniş girişinin zemini saf gümüş renkliydi.

Karnından yaralanmış genç bir adam, elleri şakaklarında orta yaşlı, beyaz kaşlı bir adam ve siyah bir kartal bu gümüş renkli zeminin üzerinde uzanıyorlardı.

 

 

Qin De’nin bakışları altında Qin Yu’nun gözlerinin feri söndü, kalp atışları ve nabzı da durdu.

Bu… ölüm mü?

Qin Yu, Xiao Hei’nin feryatlarını az çok hatırlıyordu ama tek bir ses bile çıkaramamıştı. Parmaklarını bile kıpırdatamıyordu. Ama ruhu ve bilinci yerindeydi. Kalbi durduktan sonra ruhu da sarsılmaya başladı.

Karşı konulamaz bir çekim kuvveti ruhunu etkisi altına almıştı. Sanki ruhunu sömürmek ister gibiydi.

Artık öldüğüme göre ruhum reenkarnasyon döngüsüne mi giriyor?” Bu çekim kuvvetine karşı koyamıyordu.

Ruhu yükselmeye başladı. Vücudundan ayrılarak uçmak üzereydi.

Aniden…

Meteorik Gözyaşı'ndan yayılan sıcak bir akıntı ruhunu ve bilincini sarmaladı.

Çok sıcak, sanki kaplıcada gibiyim.” Akıntı, Qin Yu’ya böyle bir his vermişti. Bu sıcak akıntı çekme kuvvetini engelleyip ruhunun bedeninden çekilmesine mani olmuştu.

Sıcak akıntı ruhunu sarıp sarmaladığı için Qin Yu dışarıda olanlardan bihaberdi. Gökten çıkıp gelen kırmızı ışık vücudunu vurduğunda hiçbir şey hissetmemişti.

Meteorik Gözyaşı aynı zamanda yaralarını da kapatmaya başlamıştı. Yaraları Meteorik Gözyaşından durmadan gelen akıntılar sayesinde iyileşiyordu. Ama kalbindeki delik olağanüstü yavaş iyileşse de yine de iyileşiyordu.

Zaman geçtikçe...

Qin Yu’nun ruhu hala sıcaklığın sefasını sürüyordu. Bu sıcak enerjiyi bebek gibi emiyordu. Ruhu gitgide güçleniyor ve daha elle tutulur bir hal alıyordu. Ruh, 7 renkli bir diske dönüştü. Renkler oldukça görkemli ve cazibeliydi. Aynı zamanda enerji ruhunun etrafında şimşek gibi parlıyordu. Ruhu akıntıyı emdikçe bu şimşekler daha da parlaklaşıp güçlendi.

Göz açıp kapayıncaya kadar 7 gün geçmişti bile.

Qin Yu'nun karnındaki yara, iz bile bırakmadan iyileşti. Kalbi iyileşmesi en zor olan kısım olduğundan 7 gün sürmüştü. Diğer basit taralar ise sadece yarım günde iyileşmişti.

Qin Yu'nun ruhu, hala o sıcaklıkla kaplıydı.

Aniden sıcaklığın yok olduğunu hissetti. Aynı zamanda Qin Yu'nun çok sevdiği tanıdık bir his geri döndü. Bu his beden ve ruh tam manada birbiriyle bağlandığında ortaya çıkan vücudun üzerinde kontrol sahibi olabilme hissiydi.

Gözlerini açtı. An itibariyle eli hala öldüğüne dair şüpheye yer kalmayan Wu Xing'in göğsünde sıkışmıştı. Elini birdenbire çekti ve üzerine bulaşmış kanı silkeledi.

 

Phew!

Yerden kalkıp etrafına bakındı. Gözleri kendisinden çok da uzakta olmayan Xiao Hei'yi buldu. Xiao Hei, şaşkınlık içerisinde kendisine bakıyordu. Bir anda heyecanla çığlık atarken, Qin Yu'nun üzerine atlayıp onu kucakladı. "Ha ha, Xiao Hei dur, wow, üzerime salyalarını akıtıyorsun." İkisi de birbiriyle şakalaşmaya başladı.

 

"Hoşgeldiniz Usta. Kalbiniz delindikten sonra iyileşeceğinizi hiç düşünmezdim. Starlet bu işe gerçekten çok şaşırdı."

Geniş salondan bir çocuğun saf sesini andıran bir ses duyuldu. Bu ses Qin Yu'yu da Xiao Hei'yi de afallattı.

Qin Yu kutsal sezgisiyle buranın çok ilginç bir yapı olduğunu keşfetti. En azından Qian Long kıtasında böyle bir yapı bulmak mümkün değildi. İlginç olan ise hiç canlı tespit edememiş olmasıydı.

"Kimsin? Beni sen mi kurtardın?"

"Ben Starlet. Ama sizi ben kurtarmadım, siz kendi kendinizi kurtardınız." O saf ses yine duyuldu.

Qin Yu kendi kendine düşündü. "Acaba beni Meteorik Gözyaşı mı iyileştirdi?"

Meteorik Gözyaşı gerçekten son derece mucizeviydi. Kalbi delinmiş olmasına rağmen nasıl olup da ölmediğini anlamamıştı. Dongxu aşamasının altındaki bir Xiuzhenist bile kalbi delinince hayatta kalamazdı.

Dongxu aşaması ve üzerindekilerin de bedenleri yok olurdu ama yuanyinglerini ve ruhlarını muhafaza edip 'serbest ölümsüz' olarak gelişim yaparlardı. Yani daha önce kalbi delinip de hayatta kalan birisi ne duyulmuş ne de görülmüştü.

Qin Yu meseleyi daha fazla kurcalamadı. Aklını biraz düzene soktuktan sonra konuştu. "Demek sen Starletsin? Starlet kim peki? Neden bana 'usta' diye hitap ediyorsun? Her şeyi doğru düzgün açıklayabilir misin? Ayrıca bu lambanın ışığı neden böyle garip görünüyor?"

Qin Yu başını kaldırıp yukarı baktı.

Yukarda kare şeklinde devasa bir saydam yapı vardı. Buradan yayılan rengarenk ışıklar yapının oldukça şaşaalı görünmesini sağlıyordu.

"Starlet bu binanın yöneticisi olan yapay zekalı bir varlıktır. Bu ayrık köşk Birinci Usta Lei Wei tarafından inşa edildi. Usta Lei Wei'nin peşinde evrende dolaştım. O zaman süresince Usta Lei Wei durmadan gelişim yaptı ve birçok tecrübe kazandı. Bizim kökenimiz bir tekno-bilim evrenidir. Orada teknoloji ve bilim epey gelişmiştir. Usta bu ayrık köşkü inşa edip depolama yüzüğünde depoladı. Bir gün, Usta bir kara deliğe rastladı ve bu kara deliğin içine çekildi. Kara delikten kurtulduktan sonra ise kendisini farklı bir evrende buldu. Ardından bu evrendeki bir gezegene geldi. Sizin gezegeninize..."

Çocuk sesini andıran saf ses hikayeyi heyecanla anlatıyordu.

Qin Yu ise kaşlarını çatmıştı.

Yapay zeka? Ayrık köşk? Tekno-bilim? Gezegen?

Qin Yu bunların ne olduğunu da Lei Wei'nin buraya nasıl geldiğini de anlamamıştı.

"Bu gezegen şaşırtıcı şekilde sadece Xiuzhenistlere ait. Bizim evrenimizde de Xiuzhenistler vardı ancak bunlar bilim ve teknoloji tarafından domine ediliyorlardı. Zaten sayıları da çok çok azdı. Ancak bu gezegende sayılamayacak kadar çok Xiuzhenist var. Bu gezegende bir süre kaldıktan sonra ustanın göksel felaketi gelmişti. Başarısız olacağından endişelendiği için beni bu Yaban'da bırakıp ikinci Ustayı beklememi söyledi. Nihayet uzun yıllar sonra ışınlanma formasyonu harekete geçti ve sizi buraya getirdi."

Qin Yu bir kısmını anlamıştı ama hala anlayamadığı birçok kısım vardı.

"Starlet neden saklanıyorsun? Ortaya çıkıp konuşabilir misin?" Qin Yu hala yapay zekanın ne olduğunu anlamamıştı.

"Bir saniye. Starlet'in gerçek bir bedeni yok. Sadece hologram olarak görünebilirim." Qin Yu'nun önünde bir yavru kedi belirdi. Qin Yu'nun gözleri faltaşı gibi açılırken istemsiz olarak elini uzattı. Ama eli, simülasyon vücudun içerisinden geçti.

İlk bakışta gerçek bir kedi gibi görünse de dokunduğunda öyle olmadığını anlamıştı.

"Ha ha, usta, siz Qian Long kıtasının sakinlerinden olduğunuzdan bilim ve teknoloji gibi şeyleri bilmiyorsunuz. Usta Lei Wei bu duruma karşın önceden bir kitap hazırlamıştı. Qian Long kıtasının dilinde yazılmış olduğundan rahatça okuyabilirsiniz. Okuduktan sonra her şeyi anlayacaksınız. Sayfa değiştirmek istediğinizde bana söyleyin."

Sade ve antika görünüşlü bir kitap Qin Yu'nun önünde belirdi. Doğal olarak bu da bir hologramdı.

Qin Yu kitaba bön bön baktı. Uzun zaman sonra yutkundu ve çevreden soyutlanarak dikkatle kitabı okumaya başladı. Okudukça da Xiuzhen medeniyetinden çok farklı bir medeniyetin kapıları Qin Yun'a açıldı.

Lei Wei alışılmadık bir bilgeliğe sahipti. Yazdığı kitap sadece birkaç yüz bin kelimeden oluşsa da, Qin Yun'un tekno-bilim dünyasını anlamasına olanak sağlamıştı.

Artık ayrık köşkü nasıl kullanacağını biliyordu.

"Yani... ayrık köşke bu şekilde ışınlandım." Yüzünde soluk bir gülümseme belirdi.

Her şeyi anladı.

Eğer bir kişi Yıldız Dönüşümleri Sanatı'nı çalışmak istiyorsa Xiantian seviyesinin zirvesine ulaşmalı ve 3 Trans-Gök Diyagramının tamamında mutlak ustalığa sahip olmalıydı. Diyagramlarda en üst seviyeye ulaştığının göstergesi ise vücudunun etrafında 108 farklı enerji akımı tarafından oluşturulan 3 renkli zırhtı.

Qin Yu, 3 renkli zırhı oluşturur oluşturmaz önceden ayarlandığı üzere ışınlanma formasyonu onu sezdi ve ayrık köşke ışınladı. Aynı zamanda Starlet kanını alıp onu ustası olarak tanımladı.

 

"Miyav... Usta, birinci usta size bir görüntü dizisi bıraktı. Bu görüntülerle, size bazı meseleler hakkında bir şeyler aktarmak istedi. İzlemek ister misiniz?" Starlet gözlerini kırpıp minik kuyruğunu salladı.

Qin Yu belli etmese de şaşırdı. Lei Wei'yi gerçekten takdir etti.

Belli ki Lei Wei gizemli bir adamdı. Bir Dacheng aşama uzmanı, birkaç serbest ölümsüzü, birkaç on tane Dujie ve Kongming aşama uzmanı öldürmüştü. Daha da garip olan ise kökeniydi. Xiuzhen dünyasından bile değildi.

Acaba bu büyüğünü görebilecek miydi?

"Starlet, Xiao Hei'ye ayrık köşk içinde serbestçe hareket etme hakkı tanı. Bir de bu moruğun cesediyle ilgilenmemi bekle. Bu... " Wu Xing'in bedenine bakar bakmaz bir şey fark etti.

Wu Xing ölmüştü fakat depolama bilekliği, içindeki uçan kılıç ve bıçak yanına düşmüştü. Bıçağı ve uçan kılıcı çok fazla umursamadı ama daha önce hiç depolama bilekliği görmemişti.

Elinin tek hareketiyle depolama bilekliğini aldı. Bilekliğin sahibi öldüğü için artık sahipsizdi. Hiç beklemeden bilekliği kanıyla şahsileştirdi. Bir damla kan bilekliğin üzerine düştü ve tamamen emildi.

"Harika, bir oda kadar alan var." Depolama bilekliğini taktığında içerisindeki alanı hissetti.

Bilekliği taktığında, kalbi mutlulukla doldu. Tek bir düşünceyle bilekliğin içindeki her şey elinde belirip, bir anda tekrardan bilekliğe çekilebilirdi. Yani oldukça kullanışlı ve muhteşemdi. Depolama bilekliğinin ne kadar şahane olduğunu düşününce duygulandı.

"Xiao Hei, şu andan itibaren ayrık köşk içerisinde serbestçe dolaşabilirsin. Benimle gel de şu moruğu gömelim." Qin Yu tek eliyle cesedi kaldırdı ve salonun dışına doğru uzun adımlarla yürüdü.

Usta, beni takip edin, bu taraftan. Az önceki yer Antrenman Salonuydu. Antrenman Salonunu çevreleyen gümüş renkli duvarlar ve zemin, Usta Lei Wei’nin evreni dolaştığı sıralarda uğradığı yüksek yer çekimli bir gezegenden aldığı bir madenden yapılma. Özellikle sertlikleri çok fazla. Bu duvarlara ve zemine Xiuzhen dünyasının yüksek seviye kutsal silahları bile zarar veremez.” dedi Starlet gururla.

Qin Yun gizliden gizliye şaşırmıştı. Çünkü bu malzemenin bu kadar sert olacağını beklememişti. Ama bilmiyordu ki, Lei Wei evreni dolaşırken öyle garip gezegenler görmüştü ki bazılarına olağanüstü yüksek yer çekimi kuvvetlerinden ötürü yaklaşamamıştı bile.

Oturma odasından çıktığında, genişçe bir havuz gördü. Havuzun etrafından dolaşıp ayrık köşkü terk etti.

Gerçekten de çok güzel.

Dışarı çıkınca karşısında mavi bir göl gördü. Göl, yeşil çayırlarca çevrelenmişti. Ayrık köşk gölün hemen yanındaydı. Çayırların ötesinde devasa bir dağ ormanı vardı. Tek bir bakışta çeşitli vahşi hayvanlar görülüyordu.

Qin Yu arkasını dönüp ayrık köşke baktı. Dışardan bir dağ gibi görünüyordu. “Ayrık köşk, garip bir isim. Bu ayrık villa Lei Wei tarafından inşa edildi ve bir dağ gibi görünüyor. Şu andan itibaren buraya Lei Dağ Evi diyelim.” Qian Long kıtasına özgü bir isim ortaya atmıştı.

Wu Xing’i yakınlarda bir yere gömdü.

Xiao Hei, etrafta oynayabilirsin ama fazla uzaklaşma. Bu yer Yaban’ın içerisinde kalıyor. Güçlü şeytani yaratıklar olabilir. Tehlikeyle karşılaşırsan hemen geri dön.” Qin Yu nazikçe Xiao Hei’nin başını okşarken konuştu. Xiao Hei kanatlarını çırpıp heyecanla başını salladı.

Qin Yu bu durum karşısında gülümsedi. Ardından ayrık köşke geri döndü.

Lei Dağ Evi çok genişti ve 2 kata ayrılmıştı. Zemin katta Antrenman Salonu, Silah Dövme Odası, Hap Yapım Odası, depo, ön tarafta havuz arka tarafta da bahçe vardı. Bahçede değişik gezegenlerden alınmış çiçekler ve otlar vardı.

Birinci katta herhangi bir tekno-bilim eğlence tesisi yoktu. Bu kat eğitime, silah ve hap yapımına ayrılmıştı.

İkinci kat ise tam tersiydi. Banyo, mutfak, eğlence salonu, yatak odası ve çalışma odası gibi dinlenme yerleri vardı.

Qin Yu şu anda antrenman salonundaydı.

Starlet, Usta Lei Wei benim için bir görüntü dizisi bıraktı dememiş miydin? Aç da izleyelim.” Qin Yu antrenman salonunda duruyordu. Kalbi hızla atıyordu, çünkü gizemli Lei Wei’nin görüntülerini görmek üzereydi.

Miyav… bir saniye.”

Starlet küçük kuyruğunu sallayıp kayboldu. Aynı anda antrenman salonunun duvarları evren ve yıldızların resimleriyle kaplandı. Qin Yu bir anda uzayın içinde gibi olmuştu. Üzerinde bulunduğu zemin bile uzay görüntüsü ile kaplanmıştı ve artık zemin görülmüyordu.

Kainat, bu kainat mı?” Qin Yu meraklıydı.

Aniden bir adam önünde beliriverdi. Ellerini arkasında bağlamıştı ve sırtı Qin Yu’ya dönüktü. Uzun zaman sonra iç çekip arkasını döndü.

Soğuk ve gururlu, tez canlı ve heybetli.

Bu Lei Wei hakkındaki ilk izlenimiydi. Bir anda Lei Wei gülümsedi. “Merhaba, eğer bu görüntüyü görüyorsanız, felaketin üstesinden gelmekte başarısız oldum demektir.”

Dedikleri Qin Yu’nun kafasına yattı. Çünkü felaketin üstesinden gelmekte başarısız olmasaydı, Lei Dağ Evine geri dönerdi ve bu görüntü olmazdı. Lei Wei gülümsedikten sonra daha cana yakın bir hale geldiğinden Qin Yu’nun gerginliği de geçti.

Lei Wei’nin gözleri puslandı. Sanki hayatı gözlerinin önünden geçiyor gibiydi.

Samanyolu galaksisindeki bir imparatorluğun prensiydim. İmparatorluk gücünden hoşlanmıyordum. Lakin yıldızlar arası maceraları ve gelişim yapmayı pek seviyordum. Geldiğimiz yerde sadece Dünya adındaki tek bir gezegende Xiuzhenistler var. Sadece gelişimimde belli bir seviyeye ulaştığımda öğrenebildim bunu.

O zamanlar durmadan gelişim yaptım. Sonra elime gizli bir kitap geçti: Trans-Gök 3 Diyagramı. Bu kitabın yalnızca 3 sayfası vardı ve her bir sayfa 36 resim içeriyordu. Fakat Trans-Gök 3 Diyagramı çalışmak için, vücut gelişimimde Xiantian seviyesine ulaşmam gerekiyordu. Daha sıkı eğitim yapmak için birçok zahmete katlandım ve türlü zorluklar atlattıktan sonra nihayet başardım. Ardından prens olarak ünvanımdan vazgeçtim ve uzay gemimle yıldızlar arası maceralara atıldım. Yolculuklarım boyunca Trans-Gök 3 Diyagramını çalıştım. Sonunda bir gün dokuzda dörtlük Göksel Felaket geldi. Bir şekilde üstesinden geldim. Ancak gelişimime devam edeceğim bir tekniğim yoktu.”

Lei Wei’nin yüzünden tatminkarlık ve haz okunuyordu. O gözüpek zamanlarını hatırlıyor gibiydi.

Evrende boş boş dolaşırken jindan ve yuanying hakkındaki teoriyi duydum fakat yine de herhangi bir Xiuzhenist tekniği elde edemedim. Çünkü çok değerliydiler. O zamanlar hiçbir tekniği olmayan ben, kendi yolumu çizmeye karar verdim. Xiuzhenin göklerin yolunu izlediğini biliyordum. Ama göklerin yolu neydi ki? Jindan oluşturmak ve yuanyingi eğitmek mi?

Lei Wei gurur ve özgüven doluydu.

Hayır, bence bu değil. Bana göre göklerin yolu en doğal ve el değmemiş şeylerdir. İnsanların girişimleriyle zorla kontrol altına aldıkları şeyler değildir. Evrendeki doğal değişimleri izledikten sonra yavaş yavaş göklerin yolu hakkında anlayış kazandım. Sonra bu anlayış üzerine yeni bir gelişim tekniği yarattım. Teknik, evrendeki yıldızların evriminden esinlendiği için, adını Yıldız Dönüşümleri koydum.”

Qin Yu’nun aklına bir fikir geldi. Acaba Yıldız Dönüşümleri o garip teknik olabilir mi?

Lei Wei devam etti. “Birçok mücadele ve macera atlattıktan sonra, evrendeki Xiuzhenistlerin tek kalesi olan Dünya gezegeninin varlığını öğrendim. Dünyada 100 yıldan fazla kaldım ve orada Xiuzhenist teknikleri öğrendim ama… hepsi de benim Yıldız Dönüşümleri tekniğimin altındaydı.

Lei Wei istemeden de olsa çok kudretli görünüyordu.

Dünyayı terk ettim ve evrende durmadan tehlikelere atıldım. Sonunda, bir gün bir kara deliğin içine çekildim. Kara delik bir insanın karşı koyamayacağı kadar güçlüydü. Sonrasında yeni bir uzaya geldim. En yakınımdaki gezegeni tespit ettim. Bu gezegen inanılmaz derecede büyüktü. Samanyolu galaksisindeki dünyaya göre on bin kat daha büyük. Gezegene iniş yaptığımda gördüm ki bu gezegende şaşırtıcı miktarda, sayıları on binlerle ifade edilecek kadar Xiuzhenist vardı.”

Lei Wei hayal kırıklığına uğramış gibi gülümsedi. “Genç adam, bu çalışmam, hepsi Xiuzhen teknikleri olan gelişim teknikleri içerir. Bir kısmı dünyadan bir kısmı da buradan olan birçok teknik topladım. Eğer çalışmak istersen, istediğin tekniği kullanabilirsin.

Qin Yu kaşlarını çattı. Yoksa Lei Wei, Yıldız Dönüşümlerini öğretmek istemiyor muydu?

Genç adam, Yıldız Dönüşümleri tamamlanmamış bir tekniktir ve eşi benzeri görülmemiş bir yolda ilerler. Evrende binlerce yıl başıboş dolandıktan sonra bile sadece 6 ana aşamayı tamamladım: Nebula, Meteor, Çekirdek, Gezegen, Dujie ve Yıldız. Ayrıca Yıldız aşaması sadece kafamda canlandırdığım bir şey, gerçekte nasıl bir şey olduğunu bilemiyorum. Eğer benim yolumla gelişim yaparsan, felaketleri atlatsan, Yıldız aşamasına ulaşsan ve Ölümsüzler Diyarına yükselsen bile gelişimine devam edecek bir tekniğin olmayacak.” dedi Lei Wei kayıtsızca gülümseyerek.

Qin Yu da Yıldız Dönüşümlerinin dezavantajının farkındaydı.

Dujie aşamasına kadar çalışmak fena da değildi çünkü Lei Wei de daha önce bunu yapmıştı. Yıldız aşaması sadece öngörülmüş bir aşamaydı ve sonrasında yaşanabileceklerle başa çıkmak için bir teknik yoktu. Eğer Qin Yu da bu yoldan yürüyüp Yıldız Dönüşümlerini çalışırsa, ilerleyen zamanlarda kendisine has teknikler yaratmak zorunda kalacaktı. Çünkü yuanyinglerini eğiten diğer Xiuzhenistlerin teknikleri onun için işe yaramazdı.

Peki yeni bir teknik yaratmak kolay olacak mıydı? Eğer aşırıya kaçıp yoldan saparsa, hem bedeni hem de ruhu yok olabilirdi.

Yıldız Dönüşümleri, ha ha… Yıldız Dönüşümlerini çalışmak nimet mi yoksa felaket mi? Söylemesi zor. Pekala genç adam, seçim senin. Eğer çalışmayı düşünmüyorsan, fırsat yakaladığında bana bir mirasçı bul, olur mu? Maalesef Yıldız Dönüşümlerini çalışmak için öncelikle Trans-Gök 3 Diyagramını kullanarak dış eğitimde Xiantian seviyesinin zirvesine ulaşmak gerekir. Korkarım ki bir varis bulmak kolay olmayacak ama… Neyse, bunu sonra düşünürsün.”

 

Lei Wei ilgisizce gülümseyip iç çekti. “Samanyolu, Menghuan gezegeni..

Ardından vücudunun görüntüsü kayboldu.

Qin Yu bir süre düşündükten sonra gözleri ateş gibi parladı. Hızla antrenman salonunu terk edip ikinci kattaki çalışma odasına koştu. Odada çok sayıda kağıttan kitap vardı. Bazıları kültürel bazıları gelişimsel kitaplardı. Qin Yu, Lei Wei’nin gelişim kitaplarını elle yazmasını biraz garipsedi.

En yüksekteki kitap Yıldız Dönüşümleriydi.

Nimet mi felaket mi? Yıldız aşamasına ulaştığımda zaten yükselmeyi başaracağım. Sonrasında çalışacak tekniğim olmayacak belki ama Usta Lei Wei kendi tekniğini yaratabilmişse ben neden yapamayayım ki? Zaten zorluklar olmasaydı gelişim çok sıkıcı olurdu. Sadece böyle bir teknik heyecandan kanımın kaynamasına sebep olabilir!

Bir sandalyeye oturdu ve Yıldız Dönüşümlerini açtı.

Jindan ve yuanying oluşturmak gelişimin doğru yolu mudur? Herkesin peşinde olduğu göklerin yolu denen şey nedir? Kozmik evrimleri gözlemledikten sonra bu tekniği yarattım. Bir Xiuzhen yolu olarak da kabul edilebilir. Bu teknik 6 aşamadan oluşur. İlki, Bölüm 1’de anlatılan Nebula.”

Genellikle bir gelişimci dokuzda dörtlük Göksel Felaketi atlattıktan sonra Xiantian enerjisi uçsuz bucaksız dantianında sıvılaşır. Ardından gelişimci bu sıvıyı bir küre halinde birleştirir ve Jindana dönüşene kadar saflaştırır. Ama gerçekten bu yol mu izlenmeli? Enerjisini tek bir kütleye mi dönüştürmeli? Yıldız Dönüşümlerimin ilk aşaması dağıtmaktır. Xiantian enerjisini tekrardan buharlaştırıp bu enerjiyi hem dantiana hem de vücudun yüzeyine yayar. Dantianı merkez, vücudu köprü olarak kullanarak evren ile vücut merkezini birbirine bağlar ve gelişimcinin göklerin yoluyla birlikte evrilmesine olanak tanır.

Qin Yu bu tekniği okudukça heyecan bütün vücudunu sarıyordu.

Jindan ve yuanying oluşturan o Xiuzhenistler durmadan kutsal enerji absorbe edip dantianlarında bu enerjiyi saflaştırırlar. Gelişim konusunda gerçekten çok dar görüşlüler. Doğayla bir olmak istiyorlarsa muhtemelen Dongxu aşamasını beklemeleri gerekir. Bu aşamadan itibaren yuanyingleri bedenlerini terk edebilir ve doğayla bir olmanın tadına varabilirler.

Fakat başlangıç olarak Yıldız Dönüşümlerinin yaptığı şey dağıtmaktı. Xiantian enerjisini buharlaştırıp dağıtıyor ardından dantianı merkez, vücudu da köprü olarak kullanıp evren ile vücudun merkezini bağlıyor ve evrendeki yıldız enerjisini emiyordu.

Pekala Usta Lei Wei, Yıldız Dönüşümlerini çalışacağım. Son aşama Yıldız’a ulaştığımda elimde çalışacak teknik olmasa da geliştirmeye devam edip bu tekniği tamamlayacağım. Başarısız olsam bile bir varis bulup tekniği devredeceğim. Nesiller gelip geçtikçe elbet tekniği tamamlayacak birisi çıkacaktır.”

Qin Yu’nun gözleri parladı. Yıldız Dönüşümleri kitabını sıkı sıkıya kavradı.

Yıldız Dönüşümleri çalışma kararı aldığında teknik yaratırken yanlış yolu izlerse başarısızlık ve doğal olarak ölüm riski olduğunu biliyordu. Ama Qin Yu bundan korkar mıydı? Aşırı dikkatli ve korkak davransa kendisi olur muydu? Ölüm yakınken bile heyecandan kanı kaynardı. Ancak böyle bir duyguyla yaşanan bir hayat onu coşkulandırırdı. Ancak böyle bir hayat pişmanlıklardan yoksun olabilirdi.

 

Ç/N: Önümüzdeki 1.5 ay okuldan doğagelen bir yoğunluğum var. Yani çeviri konusunda bir düzenim olmayacak.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr