Bölüm 4.4: Kutsal Sezgi Haberleşmesi  

avatar
4789 3

Stellar Transformations - Bölüm 4.4: Kutsal Sezgi Haberleşmesi  


Çeviri: Pervane

Düzenleme: Bluishgray

 

Ç/N: Kitabın ilk bölümlerinde tekniği Yıldızsal Dönüşümler olarak çevirmiştim. Yıldız Dönüşümleri oldu o artık. Önceki bölümleri de düzenledim bu şekilde. Hazır değişiklik yapmaya başlamışken adımı da değiştirdim hatta. Neyse size keyifli okumalar…

 

 

Karnındaki yaradan serin ve rahatlatıcı bir his yayıldı. Meteorik Gözyaşından yayılan akımlar yarala birleşiyordu. Yaraları hızla iyileşmeye, kanamayı da durmaya başladı.

Bu bir avuç köpekçik gerçekten de iğrenç!

Qin Yu lanet okurken daha da acımasızca saldırmaya başladı. Saldırılarını durdurmaya cesaret edemezdi. Alevli Kılıcı ve Alevli Eldivenleriyle kesintisiz kurtları öldürüyorken maksimum hızına ulaşmış ve durmadan hareket ediyordu. Orta seviye kutsal silahların gücü, insanı hayrete düşürecek kadar yüceydi.

Biraz önce Qin Yu’yu çevreleyen 400-500 kadar kurt varken, kısa sürede yüzden fazlası can vermişti.

Lider kurt yeniden uludu. Ulumasıyla da Qin Yu’nun etrafındaki diğer kurtlar da saldırıya geçti. Bu sırada, ormanda mavi alev kurtları çıkmaya devam ediyordu. Kurtların sayısı gitgide artıyordu. Şu andaki sayıları 800 idi. Qin Yu’nun öldürdüklerini de sayınca, ormandaki mavi alev kurdu klanı topyekün bir saldırı başlatmış denilebilirdi.

 

Pu pu!..

Qin Yu sırtında bir yanma hissetti. Kutsal sezgisiyle sırtının parçalandığını anladı. Vücudu birden sallandı. Sağ elindeki kılıcını basitçe sallayarak, kendisini yaralayan kurdun birkaç defa inleyerek, bir daha kalkmamak üzere yere düşmesine sebep oldu. Bu sırada Qin Yu da birkaç metre uzaklaşmıştı bile.

 Hız! Hız!

Etrafı sarıldığından, durmadan hareket edebilmesi için hızına dayanıyor, böylece aynı anda yalnızca birkaç düşmanla yüzleşiyordu. Bir an bile duraksarsa, etrafındaki kurtlar üzerine çullanacağından karşılık vermesi mümkün olmayacaktı.

 

Pu pu!..

Karnında art arda iki yara açıldı. Bir mavi alev kurdu şiddetle karnını ısırıyordu. Qin Yu sol elini düzeltip bıçak el duruşu aldı. Ardından elinin kenarında mor enerji bıçak şeklini aldı. Bıçak el vuruşu yaparak karnını ısıran kurdun kafasını kopardı.

Fakat kurdun dişleri hala karnına kenetlenmiş olduğundan şiddetli bir ağrı hissetti. Yaradan oluk oluk kan akıyordu. Dört bir yandan saldırıya uğradığı için karnına kenetlenmiş kurt kafasından kurtulacak vakti de yoktu.

"Roar!"

Zaferin yaklaştığını gören lider kurt tekrar uludu.

Bir anda onlarca kurt sıçrayıp Qin Yu’nun üzerinden saldırıya geçti. Keskin dişler ve pençeleri Qin Yu’ya yöneldi. Aynı zamanda onlarcası da yerden saldırıya geçti.

Kurtlar Qin Yu’ya göz açtırmıyorlardı. Yerde hareket edemiyor, göğe de sıçrayamıyordu.

"Hah!"

Qin Yu’nun gözleri gaddarca parladı. Biraz önce en hızlı halinde olduğunu sansa da Alevli Eldivenleri takmış yumruklarının hızı önceki hızını geçmişti. Göz açıp kapayıncaya kadar Qin Yu’nun elleri onlarca ele, kartal pençelerine ve kılıç parmaklara dönüşmüştü.

Bir gümbürtüyle birlikte havaya sıçrayan bir kurdun boğazı delindi. Boğazından gayzer gibi kan püskürmeye başladı. An itibariyle bütün savaş meydanını kan kokusu sarmıştı.

Qin Yu ansızın bir mavi alev kurdunun bacağını yakaladı. Hafifçe bağırarak, kırbaç sallar gibi, bacağından tuttuğu kurdu birkaç kere salladı. Ardından vücudundaki mor enerji eline aktı. 10 bin jinin üzerindeki zirve Xiantian dış uzmanının gücü artık tamamen ortaya çıkmıştı.

Qim Yu yarı ölü kurdu silah niyetine kullandıktan sonra şiddetle bir kenara attı.

 

Boom!

Mor enerji ve 10 bin jinlik kuvvet patladı. Kurdun bedeni de infilak etti. Vücut parçaları şarapnel gibi her yana saçıldı. Bir grup kurt çığlık atarak yere düştü.

Ancak onların yerine geçen kurtlar daha çılgınca ısırıp pençeliyor, Qin Yu’nun vücudunda sürekli yeni yaralar açıyordu. Neyse ki Meteorik Gözyaşı vardı. Ciddi yaralar biraz zaman alsa da küçük yaraları çabucak iyileştiriyordu.

Meteorik Gözyaşı müthiş olsa da birbiri ardına açılan yaralara yetişmesi mümkün değildi.

Havadayken, Qin Yu’nun birkaç yüz kurt tarafından saldırıya uğradığını, bedeninin kanla kaplandığını ve karnında korkunç yaralar olduğunu gören Xiao Hei, tiz ve acı dolu bir çığlık attı. Fakat felaket bulutunun çılgınca dalgalanmasından ve dudak uçuklatan bir baskı uygulamasından, dördüncü yıldırımın gelmek üzere olduğu açıkça anlaşılıyordu.

 

Boom!

Dünyayı yerinden oynatacak gücü barındıran kıvrımlı bir ejderha gibi, mor bir yıldırım, felaket bulutundan çıkıp şiddetle Xiao Hei’ye çarptı.

Ansızın-

Bir kartal çığlığı duyuldu. Keskinliğinin yanında yalnızlık ve azamet de barındıran ses duyulduğunda 600-700 kadar kurt şaşırtıcı şekilde duraksadı. Qin Yu, kutsal sezgisiyle daima Xiao Hei’yi gözlemliyordu.

Dördüncü yıldırımla yüzleşen Xiao Hei, vücudunu saran çelik gibi tüylerinden alevli şimşekler yayıyordu. Bunlara alevli şimşek deniyordu. Çünkü bunlar, birbirinden ayrı alevlerin ve şimşeklerin bir araya gelmesiyle oluşmamıştı. Şimşeklerin dış yüzeyinde alev vardı.

Hu…

Xiao Hei’nin vücudundan yayılan göz kamaştırıcı alevli şimşekler bir araya gelip, uzun ve ince bir enerji kütlesi oluşturdu. Ardından bu kütle dördüncü yıldırımı karşılamak için su ejderhası misali gökyüzüne yöneldi.

Boom!

Alevli şimşek kütlesi dağıldı ama dördüncü yıldırımın gücü de hatrı sayılır derecede azaldı. Bu sırada Xiao Hei büyük bir hızla kanat çırpıyordu. Qin Yu kutsal sezgisiyle açıkça gördü ki, iki kanadın ikisi de 9 ardıl görüntü oluşturuyordu.

 

Boom! Boom! Boom! Boom! Boom!

Birbiri ardına 9 çarpışma duyuldu. Xiao Hei öyle bir hızda kanat çırpıyordu ki Qin Yu şaşkınlıktan küçük dilini yuttu. Bu 9 çarpışmanın ardından dördüncü yıldırımın zaten zayıflamış olan elektrik enerjisi tamamen dağıldı. Yıldırımdan kalanlar ise Xiao Hei tarafından yutuldu.

Xiao Hei, 9’da 4’lük Göksel Felaketin üstesinden gelmişti.

 “Xiao Hei ne ara bu kadar güçlendi?” Qin Yu’nun şaşkınlığı kelimelerle tabir edilemeyecek düzeye ulaşmıştı.

Xiao Hei uzun zamandır yanında olduğundan özel bir yeteneği olmadığını biliyordu. Ama şimdi Xiao Hei, alevli şimşekler göndermiş ve kanatlarını sallayarak 9 ardıl görüntü oluşturarak müthiş bir yetenek sergilemişti. Ayrıca bunu son derece kısa sürede yapması da göz ardı edilmemesi gereken bir detaydı.

 

Pu pu…

Qin Yu, sırtında yine keskin bir acı hissetti. Bir anlığına konsantrasyonunu kaybetmiş ve ummadığı anda başka bir saldırıya uğramıştı.

Bu köpekçikler…” Qin Yu, kızgınca lanet okudu. Xiao Hei felaketin üstesinden gelmişti. Yani artık endişesi yok olmuştu. Artık bütün dikkatini ve enerjisini elindeki dövüşe verebilirdi. Bu sayede hızı da bir nebze arttı. Sonrasında yüzlerce kurttan oluşan grup içinde her yana kan saçıldı ve uzuvlar havada uçuştu.

Aniden-

Bir kartal çığlığı duyuldu. dokuzda dörtlük Göksel Felaketi atlatan Xiao Hei, kanatlarını açıp olağanüstü hızlı dalışa geçti. Mavi alev kurtlarının yanlarına gelmek üzere olduğunda kanatları öyle bir titreşti ki titreşimden yayılan güç hissedilebiliyordu.

Şimşek gibi zikzak çiziyordu!

Whizz...

Qin Yu bile yalnızca durmadan parlayıp sönen ışık ışınları görebildi. Ardından onlarca kurdun vücudu parçalara ayrıldı. Kurtlar keskin kılıçlarla kesilmiş gibiydiler. Bu olayın ardından bütün kurtlar durdu.

"Xiao Hei!" Qin Yu şaşkındı.

Yüksek irtifada uçan Xiao Hei, çığlık atıp tekrar az önce kullandığı yeteneği kullandı. Qin Yu bu sefer kutsal sezgisiyle dikkatlice gözlemledi. Açıkça, Xiao Hei'nin kanatlarının özel bir yol izleyerek müthiş bir hızla sallandığını ve kurtlara doğru parlayarak siyah bir şimşek gibi çaktığını gördü.

Xiao Hei'nin kanatları son derece dayanıklıydı. Dayanıklılıkta kutsal silahlara erişmişlerdi ve bıçak gibi keskindiler. Xiao Hei kurtlara doğru her hızlandığında birçoğunu parçalara ayırıyordu.

"Roar!"

Lider kurt aciliyetle uludu. Bu kurdun zekası düşük olmadığı için biliyordu ki daha önce bir tehdit oluşturmayan siyah kartal, dokuzda dörtlük felaketi atlattıktan sonra dönüşmüştü. Kartallar istedikleri yere uçabilirken, mavi alev kurtları uçamazdı. Siyah kartalın 10 küsur kere gökyüzünden dalması, birkaç yüz kurdu katletmesine yetmişti.

Lider kurdun ulumasını takiben birkaç yüz kurt arkalarına bakmadan kaçışa geçtiler ve geldikleri yer olan dağ ormanına yöneldiler.

Hu! Hu!

Xiao Hei planör misali 2 başarılı dalış daha yaptı ve 100 kadar kurdu daha öldürdü. Sonrasında bütün kurtlar ormana kaçarken geride 400-500 kadar ceset bıraktılar.

Xiao Hei bir çığlık daha atarken ormana dalmak istiyormuş gibi görünüyordu.

"Xiao Hei, peşlerinden gitmeye gerek yok." Qin Yu'nun yüz kasları hafiften kasıldı. Vücudunda yüzün üzerinde yara vardı. Fakat çoğu hafif sıyrıklardı, yalnızca 4-5 tanesi kritikti. Meteorik Gözyaşı sağ olsun, durmadan berrak akımlar göndererek yaralarını iyileştiriyordu.

Xiao Hei, bir kanat çırpışıyla göl boyunca uçup Qin Yu’nun yanına kondu ve vücudundaki yaralara baktı. Görünüşe göre yaralar Xiao Hei’yi endişelendirmişti.

Endişelenme, bunlar sadece sıyrık. Kalbim delindiğinde bile ölmedim bu küçük yaralar mı beni öldürecek? Hadi, gidip dinlenelim.” Qin Yu kendine özgü epik bir havası olan bir kahkaha attı. Ardından Xiao Hei ile birlikte Lei Dağ Evine giderken arkalarında yığınla kurt cesedi olan bir bölge bıraktılar.

Bu muharebede Qin Yu 300-400 kadar kurt öldürmüştü.

Trans-Gök 3 Diyagramını çalışarak vücudunu elmasın sertliği ve dayanıklılığıyla yarışacak mükemmeliyete ulaştırmış, Xiantian seviyesinin zirvesinde bir dış uzmandı. Mor enerjiyle oluşturulan korucuyu kalkan da eklenince, Xiantian seviyesinin erken ve orta evrelerindeki mavi alev kurtları vücudunda sadece sıyrıklara sebebiyet vermişlerdi.

Sadece ileri evre veya zirve Xiantian seviyesindekiler ona ciddi hasarlar verebilirdi. Ama çok sayıda düşmana karşı dövüşmek Qin Yu’nun uzmanlık alanıydı. Ek olarak iki tane orta seviye kutsal silahı vardı ve Meteorik Gözyaşı durmadan yaralarını iyileştiriyordu. Bu yüzden kazandığı zafer öyle ahım şahım bir başarı değildi.

 

 

Lei Dağ Evinin antrenman salonunda Qin Yu bağdaş kurmuş meditasyon yapıyordu. Xiao Hei de yanında duruyordu. Vücudundaki siyah tüylerinin çeşit çeşit ışıklar yaymasından gelişim yaptığı anlaşılıyordu.

Bir saat sonra, Qin Yu’nun vücudunu saran yaraların tamamı iyileşmişti. Karnındaki ağır yaraları bile an itibariyle küçük yara izlerinden ibaretti. Meteorik Gözyaşı gerçekten de herhangi bir şeyle kıyaslanamayacak kadar mucizeviydi.

Berrak akıntı yaraya doğru aktığında Qin Yu, yarada uyuşukluk hissediyor ve bu histen zevk alıyordu. Bu çılgın savaştan çıktıktan sonra mor enerjisinin daha da saflaştığını hissediyordu.

Mer… Merhaba.” Qin Yu’nun zihninde buz gibi soğuk ve hafif kekeme bir ses yankılandı.

Qin Yu afalladı. “Burada birisi var!” Hemen gözlerini açıp etrafı taradı. Birdenbire gözleri, kendisine heyecanla bakan Xiao Hei’ye takıldı. Aklına bir fikir geldi. Bir ihtimal vardı ama inanması pek güçtü.

Xiao Hei, o sen miydin?” Qin Yu ayağa kalkıp şüpheyle Xiao Hei’ye baktı.

Evet bendim. Kendime Hei Yu ismini koydum.” Xiao Hei ilk defa kutsal sezgisini kullandığından başta gergin olsa da sonradan sakinleşti. Qin Yu’nun adından ötürü de kendisine Hei Yu adını koymuştu.

Ha ha, çok güzel, çok güzel!!” Qin Yu’nun gözleri heyecanla parladı. Ardından Xiao Hei’yi kucakladı. “Şu andan itibaren istediğimiz gibi haberleşebiliriz. Bu gerçekten de çok iyi. Ha ha, Xiao Hei, senden 7 yaş büyük olduğum için artık bana abi diyeceksin. Ha ha, hadi söyle hemen.” Qin Yu heyecanla konuştu.

Xiao Hei de heyecanlandı. Bir süre sonra kutsal sezgi haberleşmesiyle konuştu. “A…Abi!

İkisi de bir süre heyecan içinde bekledikten sonra Qin Yu kafasını kurcalayan bazı şüpheleri gidermek maksadıyla sorular sormaya başladı.

Xiao Hei, nasıl oluyor da sesini zihnimde duyabiliyorum? Bir de, az önceki felaket sırasında nasıl bu kadar güçlendin? Önceden bu kadar güçlü değildin.” Qin Yu aşırı meraklıydı. “Doğru ya, çoğu şeytani yaratığın dokuzda dörtlük Göksel Felaketin ardından insana dönüştüklerini duymuştum. Sen neden dönüşmedin?

Xiao Hei’nin kafası karıştı. Qin Yu da tek seferde çok fazla soru sorduğunu bildiğinden “Zamanımız bol, teker teker cevaplayabilirsin.” dedi.

Xiao Hei bir süre düşündükten sonra konuşmaya başladı. “Jindan aşamasına ulaştığımda otomatik olarak kutsal sezgi kullanabilir hale geldim. Maalesef insana dönüşebilmem için önce 9’da 9’luk Göksel Felaketi atlatmam gerek. Ayrıca felaketimle yüzleşirken, gelişimime uygun birçok teknik zihnimde beliriverdi. Bazı temel teknikler vardı. Böylece onları kullanabildim.”

9’da 9’luk felaketten sonra mı insana dönüşebilirsin?” Qin Yu şaşkındı. Okuduğu Xiuzhen kitaplarından biliyordu ki, bir yaratığın gücü ne kadar fazlaysa insana dönüşmesi de o kadar zor olurdu. Tam tersi, zayıf yaratıklar ise kolaylıkla insana dönüşebilirlerdi.

Görünen o ki Xiao Hei diğerlerine nazaran kayda değer bir yaratıktı.

Asıl talihsiz olan Qin Yu’nun “Ayrıca felaketimle yüzleşirken, gelişimime uygun birçok teknik zihnimde beliriverdi.” cümlesinin önemini kavrayamamış olmasıydı. Eğer bilgili bir Xiuzhenist olsaydı, muhtemelen Xiao Hei’nin bahsettiği şeyin ‘ırsi anılar’ olduğunu bilirdi.

Kutsal sezgiyle haberleşebiliyorsun ama konuşamıyorsun öyle mi?

Xiao Hei başını sallayarak cevapladı. “Hayır, benim gırtlağım insanlarınkinden farklı olduğundan insanlar gibi konuşmam zor. Sadece kutsal sezgiyle haberleşebilirim. Kutsal sezgi haberleşmesi çok iyi değil mi zaten? Anlatmaya çalıştığım şeyi tek düşünceyle ifade edebiliyorum. Konuşmaktan çok daha hızlı.

Qin Yu sadece başıyla onaylayabildi.

Pekala, Xiao Hei, öncelikle Lei Dağ Evinde kalıp biraz daha gelişim yap. Benim felaketime de 2 ay kaldı. Bu 2 aylık süre zarfında ben de ciddiyetle gelişim yapacağım.” dedi Qin Yu.

Xiao Hei de durmadan başını sallıyordu. “Abi, rahatça gelişim yapabilirsin. Jindan Aşamasına yeni ulaştığımdan benim de yapacak işlerim var.”

Azımsanmayacak miktarda teknik, Xiao Hei’nin zihninde belirdiğinden doğal olarak bu teknikleri öğrenmeyi deneyecekti. Qin Yu da 2 ay sonra gelecek dokuzda dörtlük felakete kadar huzur içinde gelişim yapacaktı.

Günler geçtikçe Qin Yu ve Xiao Hei dışarıda olanlardan soyutlanıp varlarıyla yoklarıyla gelişime odaklandılar. Lei Dağ Evinin çevresi de, artık kurtlar gelmeye cesaret edemediğinden dolayı çok sessizdi. Tersine, Qian Long kıtasındaki Chu krallığında ise fırtınalar kopmak üzereydi.

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44300 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr