Bölüm 4.9: Engelleri Ortadan Kaldırmak

avatar
4763 3

Stellar Transformations - Bölüm 4.9: Engelleri Ortadan Kaldırmak


Çeviri: Pervane

Düzenleme: Bluishgray

 

Qin Yu ve Xiao Hei, birbiri ardına şeytani hayvanlarla dövüşerek ormanda ilerlerken, Qian Long kıtasındaki Chu Krallığında, yarım yıldır yükselen tansiyon bu gece son raddeye ulaşmıştı.

Xiyang şehri, Kara Su Sıradağlarının yanında kalan küçük bir şehirdi. Bu şehir Qin klanının savaş makinasının ana üssü olmuştu. Buradaki yetkili kişiler şu anda go oynayan Doğu Fatihi Prens Qin De ve taktisyen Xu Yuan idi.

Hava karardı. Mareşal Qin Feng’in ordusu ilk saldırıyı yakında başlatacak.” Siyah renkli ipek bir cübbe giyen Xu Yuan, gökyüzüne baktı ve gülümsedi. Bu sırada hafifçe elindeki yelpazeyi sallıyordu.

Ç/N: Bu yelpaze Çin’de danışman itemi falan mı acaba? Filmlerde falan da danışmanlarda hep yelpaze oluyor.

 

Beyaz taşı oynadıktan sonra Qin De sertçe konuştu. “Feng’er ilk saldırıda başarılı olamazsa, mareşal olmayı hak etmiyor demektir.”

Soluk bir gülümseme Xu Yuan’ın yüzünde belirdi. Qin De sakin gözükse de yanlış hamle oynamasından kalbinin rahat olmadığı anlaşılıyordu. Qin De’nin go yetenekleri düşünüldüğünde normalde böyle bir hata yapması olanaksızdı.

Sakin?

Qin De nasıl sakin olabilirdi?

Bu gerginlik karısının ve oğlunun ölümüne sebep olmuştu. Qin klanının asırlar süren hazırlıkları sonunda bu gece patlayacaktı. Yani Qin De Evrensel Altın Ölümsüz olsa bile sakin kalması mümkün değildi.

 

 

Hava yavaş yavaş kararıyordu. An itibariyle Lei Xue Eyaletinin doğusundaki Yanglin Şehri’nde sıkı güvenlik önlemleri alınmıştı. Sonuçta Xiang klanı da Qin klanının saldıracağını biliyordu. Yanglin Şehri defansif bir engel olsa da sadece küçük bir şehirdi. Ancak aldığı istihbarata göre Xiang klanı, Qin klanının Lei Xue Eyaletinin savunmasını kıracak kadar gücü olmadığını düşünüyordu. Bu yüzden sadece birkaç bin asker Yanglin Şehri’nde konuşlandırılmıştı.

Şehir kapıları kapandı. Şehirden çıkmak için sabahı bekleyin.

Birkaç kişinin yaklaştığını gören şehir muhafızları gelenlere bağırdılar.

Babam ağır hasta, şimdi çıkmam lazım. Biraz müsamaha gösteremez misiniz?”  2 genç bilgin, şehir kapılarındaki muhafızların yanına gitti. Bir yandan da bir para kesesi çıkardılar. Kesede büyük altın külçeler vardı.

Altınların karanlıktaki parlaklığı muhafızların gözünü aldı.

Bir anda­­­­­­…

Yanglin Şehrinin yanındaki küçük ormandan güçlü kuvvetli adamlar ellerinde kalkanlarıyla çıkmaya başladılar. Şehir surlarındaki muhafızlar ormanda insanların saklanacağını düşünmemişlerdi. Çünkü orman çok küçüktü.

Ormandan çıkan askerler her adımlarında birkaç metre ilerliyorlardı. Hepsi iç uzmanlardı. Qin klanı askerlerinin hızlarını gören şehir muhafızlarının benizleri soldu. Kendileriyle saldıranlar arasındaki farkı hemen fark etmişlerdi.

Baskın vaaaar! Baskın vaaaar!” Şehir surlarından bağrışmalar duyuldu.

Defolun gidin!” Başmuhafız altın kesesini alıp genç bilginlerden birini itti. Açıkça görülüyordu ki bu bilginleri soymak istiyordu.

Fakat vücutlarının bir hareketiyle iki bilgin illüzyon gibi görünmeye başladı. Boğukça duyulan şırıltı seslerinden sonra onlarca muhafız elleri boğazlarında yere yığıldı. Geniş bir alan kan gölüne döndü. 2 genç bilgin hançerlerini kınlarına sokup birbirlerine bakarak gülümsediler.

Qin klanının ilk muharebesi hızla ve kesinlikle kazanılmalıydı. Bu savaşta 100 bin kişiye Mareşal Qin Feng komuta ediyordu ve savaşı başlatan askerler de en iyinin de en iyileri ve Qin klanının kozlarından olan Tahkimat İmha Alayı idi.

Tahkimat İmha Alayı’nda yalnızca 3000 asker olsa da her biri 100 bin kişi arasından seçilmiş muhteşem savaşçılardı ve aynı zamanda güçlü birer uzmandı. 2 bilgin ise Gizli Ok grubundan gelen Xiantian uzmanlardı. Xiantian uzmanı olduklarından onlarca askeri katletmeleri kısacık bir zaman almıştı.

Okları fırlatın! Çabuk, fırlat!

Panikleyen subaylar aniden bağırdı. Tahkimat İmha Alayı askerleri gelen okları kalkanlarıyla durdurdular. Ardından şehir kapısına doğru koşup hiçbir engelle karşılaşmadan içeri girdiler.

Büyük bir gürültüyle şehir kapısı açıldı.

Şehrin kapısı neden açıldı? Çabuk kapıyı kapatın! Acele edin!” surlardaki subaylar bir ağızdan bağırdılar.

3000 askerin arasındaki uzmanlar yaydan fırlayan ok gibi fırladılar. Kapıyı açtıktan sonra, Gizli Ok uzmanları üzerlerindeki bilgin kıyafetlerini attılar ve üstlerinde kendi siyah giysileri kaldı. Şehrin kapıları sonuna kadar açıldıktan sonra şehre giren 3000 Tahkimat İmha Alayı askeri taş üstünde taş koymadılar.

Whizz!

Gökyüzüne doğru bir ıslık çalan ok fırlatıldı.

Ha ha, Yanglin Şehri düşmüş. Hemen ikinci saldırıyı başlatın. Lei Xue Eyaletinin 4 batı şehrini art arda almalıyız.” Qin Feng ıslık çalan okla verilen sinyali duyar duymaz yeni emirler verdi. İlk saldırının sonucu hakkında hiç şüphe duymamıştı. Yanglin Şehri zaten küçüktü üstüne bir de en seçkin birliği kullanınca bu sonucun gelmesi doğaldı. Eğer Tahkimat İmha Alayı’nın 3000 askeri bu şehri alamasaydı utançlarından intihar ederlerdi.

Qin Feng’in emirleri doğrultusunda birkaç tane daha ıslık çalan ok gökyüzüne fırladı.

 

Lei Xue Eyaletinin 4 batı şehri hazırlıklarını tamamlamamışken, sayıları on binlerle ifade edilen kuvvetlerce saldırıya uğradılar. Daha gecenin yarısındayken 4 şehir de düşmüştü. Bu sırada Jiang Tao ve Fu Bing de 100’er bin kişilik kuvvetleriyle Lei Xue Eyaletine girip bölgedeki bütün direnişi yok ettiler.

Önceden haydut olarak bilinen 300 bin kişilik Kara Su birliği, Mareşal Fan Yu’nun komutasında Lei Xue Eyaletinin güney şehirlerine saldırmıştı. Sayıları 20 bin ile 100 bin arasında değişen birçok gruba ayrıldılar.

 

Pu!

Bir Qin klanı askeri bıçağını kaldırıp düşman askerinin kafasını kesti.

Ha ha, kan bile görmemiş bu tavuk bokları bizimle dövüşecek kadar aptallar. Ben, Lian Lang, bir düzinesini öldürdüm.” Qin ordusu askerlerinden biri kahkaha attı ve karşısındaki düşmanları katletmeye devam etti.

Teslim oluyoruz! Teslim oluyoruz!

Bazı Xiang klanı askerleri bağırdı. Qin klanı saldırıya başlarken herkese teslim olanların bağışlanacağını duyurmuştu ve savaşın başından beri sözlerinde durmuşlardı. Xiang klanı huzur içinde yaşadığından askerlerinin hiç biri daha önce insan öldürmemişti.

Tersine, Qin klanı askerleri Yaban’ın sınırlarında konuşlanıp birçok vahşi hayvanla dövüştüğünden savaş gücü çok yüksekti.

 

 

Yarım ayda, sadece yarım ayda,

600 bin asker Lei Xue Eyaletinin altını üstüne getirmişti. Qin klanı ordusunun gerçek gücü ilk defa görülmüştü. Bu 600 bin askerin çoğu Yaban’da dövüştüğünden, daha önce hiç gerçek bir dövüşe katılmamış sıradan Xiang klanı askerlerinden çok daha üstünlerdi.

Qin klanı artık yumuşak davranmayacaktı. Bütün gücüyle Lei Xue Eyaletine acımasız bir saldırı başlatmıştı.

Yarım ay içinde Lei Xue Eyaleti tamamen mağlup edildi. Ancak şu ana kadar Xiang klanı da diğer 3 eyaletinin kuvvetlerini harekete geçirdiğinden, Qin klanı savunmalarını zorla kırmayı denerse ağır kayıplar verebilirdi. Çünkü, tahkim edilmiş bölgelere saldırmak zor bir işti.

Bu olayların ardından Kara Su birlikleri, Lei Xue Eyaletinin güney bölgelerinde konuşlandı. Böylece güneydeki Mu klanının herhangi bir saldırısına karşı caydırıcı etmen olacaklardı.

 

Pa!

Bir çay fincanı sertçe yere çarpıp parçalandı.

Bang!

İmparatorun çalışma odasında, imparatorun çalışma masası ters döndü. Masadaki her şey yere düştü. Şu an Xiang Guang bir aslan kadar öfkeliydi. Kocaman açılmış kızıla dönen gözleri, insanları ısırmak istiyormuş gibi bir hava uyandırıyordu.

Bir eyalet, büsbütün bir eyalet öylece düşmanın eline geçti. Nasıl bir iştir bu? Bütün planımın içine ettiler.

Derin derin nefes alan Xiang Guang kan kırmızı gözlerle önündeki insanlara bakıyordu.

İstihbarat şefi, sana büyük kıymet verdim ama sen karşılığında bana nasıl muamele ediyorsun? Qin klanı Lei Xue Eyaletine saldırmak için 600 bin kişi kullandı. Nerden çıktı bu kadar adam? Hadi, söyle bana! Nerden geldi bu 600 bin kişi?

Xiang Guang zar zor nefes alıyordu.

Bir eyalet 100’den fazla şehir barındıran çok büyük bir bölgedir. Lei Xue Eyaleti de, Xiang klanının özenle yönettiği 4 eyaletten biriydi ve yarım ay gibi bir sürede tamamen düşmüştü.

Orijinal plan çok iyiydi. Hatta sen durumu inceleyip, Kara Su Sıradağları Haydutlarının Jiang Tao ve Fu Bing’in 200 bin kişilik ordusunu bastıracağını tespit etmiştin. Qin Feng’in emrindeki 100 bin kişiyle koca eyaleti almaları hayalden öteye geçemezdi. Ama şimdi düştüğümüz duruma bak.” Xiang Guang kanca burunlu adama baktı.

Kanca burunlu adam korku içinde diz çöktü. “Ben de bilmiyorum majesteleri. Kara Su haydutları sözlerinde durmayıp Qin De’ye boyun eğdiler. O 300 bin kişilik Kara Su ordusu, Kara Su haydutlarından oluşuyor.” Kanca burunlu adam korkudan tir tir titriyordu.

Ha ha, teslim oldular? Boyun eğdiler?” Xiang Guang başını kaldırıp kahkaha attı.

Kara Su haydutları birkaç asır önce meydana çıktı. Qin klanı bu birkaç asır boyunca haydutları onlarca kez yok etmeye çalıştı. Bazı saldırılarında on binlerce asker kaybettiler. Bütün bunlar numara mıydı? Ahh, bütün yaşananlar sahte miydi? Qin klanına nasıl boyun eğerler?  Nasıl olur bu?

Xiang Guang feryat etti.

Baskın Ejder Birlikleri lideri Yi Yan araya girdi. “Majesteleri, görüldüğü üzere Qin klanı başından beri isyan peşindeymiş ve yüzyıllardır el altından oyunlar yürütüyorlarmış. Kara Su haydutları da asırlar önce Qin klanı tarafından oyuna dahil edilmiş bir piyondan ibaretmiş. Bu zamana kadar bizi kandırmak için kullanıldılar. Sadece bu, yüzyıllardır savaşıp da yenişemedikleri halde neden şimdi Qin klanına boyun eğdiklerini açıklayabilir.

Xiang Guang buna inanmak istemese de duruma baktığında Yi Yan’a hak veriyordu.

Xiang Guang’ın bedeni sarsıldı. “Asırlardır, aman Allahım, asırlardır hazırlık yaptıklarını hiç düşünmezdim. Daha kaç tane saklı hamleleri var? Dile kolay, asırlardır yapılan hazırlık bu. Sonunda gün gelip de patladıklarında hepsi de korkunçtu!” Xiang Guang kaskatı kesildi.

Odada bulunan insanlar Xiang Guang’ın en çok güvendiği kişilerdi ama hiçbiri tek kelime etmeye cesaret edemiyordu.

Xiang Guang başını eğdi. Kimse ne düşündüğünü bilmiyordu, sormaya da korkuyorlardı.

Ha ha ha!” Xiang Guang kahkaha atarken başını kaldırdı ve odadakilere baktı. “Sadece bir eyalet. Qin klanının ekstra olarak 300 bin Kara Su ordusu var değil mi? Qin De’ye Chu krallığının kime ait olduğunu göstereceğim!

Xiang Guang yanılıyordu.

Kara Su haydutları Qin klanı askerleri olduktan sonra ekstra olarak sadece 300 bin asker mi vardı? Tabii ki de hayır. Aksine 500 bin ekstra kuvvet vardı. Çünkü Kara Su haydutlarını durdurmak için görevlendirilen 200 bin kişi de artık savaşa katılabilir durumdaydı.

Normalde Qin klanının 600 bin askeri vardı. Gizlice 200 bin asker daha bulmuşlardı ve şimdi de Kara Su birlikleri gelmişti. Yani toplam sayı 1 milyon 300 bin idi. Bunun yanında Qin klanı askerleri, diğer üç klanın askerlerinden daha güçlüydü.

Majesteleri, Ulu Ata sizi çağırıyor.

Xiang Guang’ın kulaklarında rahatlatıcı bir ses yankılanınca şok geçirdi. Hemen öfkeyle odadakileri azarladı. “Hepiniz çıkın ve artık işinizi doğru düzgün yapın. Bir hata daha yaparsanız acımasızlığımdan ötürü beni suçlamayın.

Emredersiniz!

Odada bulunan kişiler eğilip çıktılar.

Odadan çıkarlarken, Xiang Guang kıyafetlerine çeki düzen verdi ve çalışma odasından ayrılıp Ulu Ata’yı ziyarete gitti.

 

 

İmparatorluk sarayında yabancıların yaklaşması yasak olan yerler vardı. Ebedi Ev bu yasak bölgelerden birisiydi. Xiang Guang ve Bay Yan, evin yatak odasının kapısında bekliyordu. Odanın girişinde yalnızca boncuklu perde olsa da içeri girmeye cesaret edemediler.

Xiang Guang kapının önünde saygıyla eğildi. “Guang’er Ulu Ata’ya saygılarını sunuyor.

Guang’er, bana savaşın gidişatını anlat.” Odanın içinde cana yakın bir ses geldi. Boncuklu perdenin arkasında, yatağında bağdaş kurmuş oturan yaşlı bir adamın figürü bulanık da olsa görülebiliyordu.  Yataktan belli belirsiz bir ışık yayılıyordu.

Xiang Guang bir süre nasıl anlatacağını düşündükten sonra konuşmaya başladı. “Ulu Ata, Kara Su haydutları isimlerini Kara Su Ordusu olarak değiştirip Qin klanına katıldı. 600 bin asker kullanarak Xiang klanımızın Lei Xue Eyaletini yarım ayda aldılar. Şu anda Qin klanının 1 milyon 100 bin askeri var. Tahminime göre bu isyan planı son zamanlarda yapılmamış. Bu, yüzyıllar öncesinden başlayan bir plan.

Yüzyıllardır mı? Bunu tahmin ederek zekanı göstermiş oldun.” Sesinde övgü vardı.

Yüzünde kızarma belirtisi bile olmadan anlatmaya devam etti. “Durum böyle ama Qin klanını yok edeceğime dair kendime güvenim tam. Aldığım istihbarata göre, 300 bin kişilik bir orduyu gizlice 2 Kuzey bölgesi eyaletine sevk etmişler. Shangguan klanının taraf değiştirmesini sağlayacağım. Xiang klanımızla iş birliği yapacaklar ve Qin klanını iki taraftan vuracağız.

Öyle mi?

Xiang Guang bir düşünceye takılı kaldı. Bir ihtimali düşünerek hemen Ulu Ata’ya sordu. “Ulu Ata, Shangguan Hong güvenilir birisi mi? Qin klanı uzun zamandır hazırlık yapıyor. Yani Shangguan Hong gibi bir insan Qin klanının buyruğu altına girmiş olabilir. Böyle olursa planımız felaketimiz olur.” Bu fikir bir anda aklına gelmişti.

Endişelenme, Shangguan Hong ölse bile Qin klanına boyun eğmez.” Ulu Ata büyük bir özgüvenle konuştu.

Bunu duyan Xiang Guang rahatladı. Ulu Ata’ya karşı kelimelerle anlatılamayacak bir hayranlık besliyordu.

Birdenbire yatak odasından gelen ses ciddileşti. “Guang’er, gizli servisin Qin klanının ölmüş olan Üçüncü Prensi Qin Yu ile alakalı araştırma yaptı mı? Özellikle de gelişimi hakkında.”

Qin Yu? O işe yaramaz Üçüncü Prens?” Xiang Guang şaşırdı.

Aslında Xiang Guang’ın, Qin De’nin felaketi sırasında yapılan savaştan hala haberi yoktu. Zira Wu De hariç gönderdiği herkes ölmüştü ve Wu De de ne olduğunu ona anlatmamıştı.

İşe yaramaz mı? Ölüm Tanrısının Dört Yönü ve Ge Min zirve Xiantian uzmanıydı! 19 yaşında bir velet bu beş zirve Xiantian seviyesindeki uzmanı öldürebildi. Ayrıca ölümünden hemen önce Shangxian Wu Xing’i de öldürmeyi başardı. Bu kişi nasıl işe yaramaz olabilir?” Ulu Ata sinirlenmişti.

Xiang Guang hayrete düştü.

Qin De’nin büyük oğluna ve ikinci oğluna oldukça dikkat ediyordu ama üçüncü oğlunu hiç önemsememişti. Ama şimdi, gizemli Ulu Ata bile bu Qin Yu’ya olan ilgisini göstermişti.

Hemen gidip 19 yaşında bir çocuğa bu gücü veren tekniğin ne olduğunu öğren. Doğal yeteneğin bir insanı bu seviyeye ulaştıracağını düşünmüyorum. Üst sınıf bir tekniğe sahip olmalı. Qin klanı bu teknikle birinci sınıf uzmanlar yaratırsa bizim için felaket olur!” Ulu Ata’nın sesi çok ciddiydi. Belli ki sinirlenmişti.

Xiang Guang Ulu Ata’nın böyle sinirli konuştuğunu hiç görmemişti. Xiang Guang, “Emredersiniz, hemen araştıracağım.” dedikten sonra aceleyle Ebedi Ev’den ayrıldı.

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr