Bölüm 4.12: Jindan Arıtımı

avatar
4751 4

Stellar Transformations - Bölüm 4.12: Jindan Arıtımı


Çeviri- Düzenleme: Pervane

 

Xiao Hei, tilkiler… sanırım kurnaz bir şeytani hayvan türü öyle mi?” Qin Yu’nun yüzünde hafif bir gülümseme belirirken, Xiao Hei’yle kutsal sezgi aracılığıyla konuşuyordu. Mor giysili kadına baktığında kutsal sezgisiyle asıl formunu görebilmişti.

Xiao Hei, ok gibi delici bakışlarını mor giysili kadına yöneltti: “Erken Jindan aşamasında bir tilki. Öldürmesi çok kolay olur.” Yaban’da uzun süre seyahat ettiklerinden, artık buradaki zalimane yaşama alışmışlardı.

Yaban’daki bütün şeytani hayvanlar sert ve insafsızdı. Burada sadece en güçlüler hayatta kalabilirdi. Bu kadının dış görünüşü kişiyi yanıltmamalıdır. Çünkü şeytani hayvanlar insana dönüştüğünde, hangi formda görüneceğine karar verebilir.

Siz insan mısınız?” Büyük ve güzel gözlerini kırpan kadın çekingen bir havayla sordu.

Qin Yu’nun ciddi ifadesi yumuşadı. “Bayan, ben insanım. Bana Bay Qin diyebilirsiniz. Sizin adınız nedir acaba?” Qin Yu’nun ilgisi cezbedilmişti. Bu küçük tilkiyle biraz oynayıp ne işler peşinde olduğunu öğrenmek istiyordu.

Mor giysili kadın göz alıcı bir gülümsemeyle konuştu. “Ben Yan Xue. Bay Qin, ilk kez bir insan görüyorum. Sizi evime davet edebilir miyim?” Konuşurken güzel gözleriyle Qin Yu’ya bakıyordu.

Davetinize zevkle iştirak edeceğim. Xiao Hei, hadi gidip biraz eğlenelim.

Xiao Hei başını sallarken kutsal sezgiyle Qin Yu’yu uyardı. “Abi, bu küçük tilkinin gizli numaraları olabilir. Biraz dikkatli ol.” Xiao Hei, ırsi anıları olan bir şeytani hayvan olduğundan gücü erken Jindan aşamasındayken orta Jindan aşamasındakilere rakip olabiliyordu. Bu erken Jindan aşamasındaki küçük tilki bir yana, harika tekniklerinden kullandığında ileri Jindan aşamasındakilerle bile dövüşebiliyordu.

Lütfen beni takip edin Bay Qin.” dedikten sonra Yan Xue arkasını döndü ve süzülürmüşçesine ilerlemeye başlası. Hızlıydı ama zarafetini de koruyordu. Bu görünüşü bir periyi andırıyordu. Qin Yu ve Xiao Hei kolayca hıza ayak uydurdular. Onlarca li gittikten sonra hedeflerine vardılar.

Bunca zamandır dövüşmekte olan Qin Yu, rahatlamak için hiç fırsat bulamamıştı. Şimdi ise önünde şeftali dallarından yapılma birkaç katlı bir bina vardı. Bu bina yeni çiçek açmış şeftali ağaçlarıyla çevriliydi.

Bay Qin, burası benim evim. Belki ablam ve ikinci kız kardeşim hala içerdedir.” Yan Xue’nin nazik konuşması Qin Yu’nun kulaklarında yankılandı.

Qin Yu hafifçe kaşlarını kaldırdı. Kutsal sezgisiyle evin içinde iki tilki daha tespit etti. Büyük ihtimalle bunlar yan Xue’nin ablası ve ikinci kız kardeşiydi. Güç olarak ise, içerdeki tilkilerin sadece biri orta Jindan aşamasındaydı.

Abla, ikinci kız kardeş, misafirimiz var!” Yan Xue binaya doğru seslendi.

Bay Qin, içeri geçelim.” dedi gülümseyerek. Bu sırada iki güzel kadın binadan çıktı. Birisi 30’lu yaşlarda görünüyordu ve siyah giysiler giymişti. Vücudundan olgunluk saçılıyordu. Diğeriyse 20’lerinde bir kadındı ve ondan da baştan çıkarıcı bir hava yayılıyordu.

Şeytani tilki klanı üyeleri son derece çekiciydi.

Nasılsınız? Ben Yan Zi. Bu ikinci kız kardeşim Yan Lan. Zaten bildiğiniz üzere bu da üçüncü kız kardeşim Yan Xue. Şeftali Çiçeği Binamız nadiren insanlar tarafından ziyaret edilir. Gelişinizden çok memnun kaldım. Hadi, içeri gelin.” dedikten sonra elini uzatıp Qin Yu’yu içeri çekti. Qin Yu karşı koymadan Yan Zi’nin kendisini içeri çekmesine izin verdi. Sıcak yeşimi tutuyormuş hissi veren ellerinden Qin Yu hiç etkilenmemişti.

Bu şeytani tilki nasıl bir yöntem kullanacak acaba?” Qin Yu içten içe güldü.

Yan Zi, Xiao Hei’ye bir bakış atarken gözleri parladı. Gülümseyerek, “Bay Qin, bu vahşi kartal evcil hayvanınız mı?” dedi. Bir yandan da bedenini Qin Yu’nun koluna doluyordu.

Evcil hayvan mı? O benim kardeşim.” Qin Yu son derece duygusuz olduğundan, bu şeytani tilkinin aurası kalbine etki edemiyordu.

8 yaşından itibaren 10 yıl boyunca Sınır Eğitimi’ne girdiğinden, zihni sıradan bir insanın zihnini aşıyordu. Ayrıca Liu Xing adıyla suikast görevleri üstlenip dünyayı dolaştığı sıralarda birçok kadın kendisini baştan çıkarmaya çalıştığından, bu tilkiyle ilgilenmek onun için çocuk oyuncağıydı.

Yan Zi gülümsedi. “İkinci kız kardeş, üçüncü kız kardeş, biraz su ve kek getirin.

Tamam.” Yan Lan ve Yan Xue’nin seslerini duyan flört ediyorlarmış sanırdı. İki kız kardeş rüzgar gibi binaya girdiler. Qin Yu da, Yan Zi’yi takip ederek oturma odasına girdi ve bir sandalyeye oturdu.

Kısa süre sonra Yan Lan ve Yan Xue ellerinde su ve kekle geri döndüler.

Bu kekleri kendi ellerimle yaptım. Bay Qin lütfen tadına bakın.” Yan Xue bir parça kek alıp Qin Yu’nun ağzına götürdü. Fakat Qin Yu, Yan Xue’nin elinden keki alıp kendisi yemeye başladı. İlk ısırığıyla birlikte, ağzına bir miktar yıldız enerjisi aktı ve keki kapladı. Yıldız enerjisi anında keki yakıp kül etti.

Qin Yu’nun yüzünde bir gülümseme belirdi.

Uyuşturucu koku?” Qin Yu 3 kardeşe bakıp güldü.

3 kardeşin yüzü aynı anda renk değiştirdi.

Vücutlarından pembe bir gaz yayılıp bütün odayı sardı. Qin Yu elini salladı ve sert bir rüzgar esti. Ama pembe gaz hala odadaydı. Rüzgardan hiç mi hiç etkilenmemişti.

Bay Qin, Jindanınız gelişim süremizi 100 yıl kadar kısaltabilir.” Yan Zi gülümsedi. Vücudundan beyaz ışık fırlayıp büyük beyaz bir ağa dönüştü. Ağ direkt olarak Qin Yu ve Xiao Hei’nin üzerine gidiyordu.

Kardeşlerim, ziyafete hazırlanın.” 3 kız kardeş parlayan gözleriyle Qin Yu’ya baktılar.

Xiao Hei, bu sefer ben dövüşeceğim!” Qin Yu’nun sesi Xiao Hei’nin zihninde duyuldu. Uyuşturucu koku, vücuda girmediği sürece sorun teşkil etmiyordu. Ama vücuda girerse felakete yol açardı. Hazırlıklı olan Qin Yu böyle bir tuzağa düşmeyecekti.

Tamam, ama çabuk hallet.” Xiao Hei gönülsüzce konuştu.

Whizz!

Altın renkli bir ışık odadaki havayı yararak, beyaz ağa doğru ilerledi ve ağı deldi. Bir gümbürtüyle ağ ikiye ayrıldı. Yan Zi’nin benzi sarardı. Kutsal sezgisi aracılığıyla kardeşleriyle iletişime geçti. “Orta seviye kutsal silah. Kardeşlerim, güç birliği yapalım.

Yan Zi yanılmıştı. Düşük seviye kutsal silahı kırabilen bir silah orta seviye olmayabilirdi. Yüksek seviye hatta üst seviye bile olabilirdi. Ancak Jindan aşamasındaki bir Xiuzhenistin böyle silahlara sahip olabileceği aklının ucundan bile geçmemişti.

Yan Zi’yi duyan diğer iki kardeş, Qin Yu’ya doğru atıldı. Qin Yu ise kendisine gelen bu ikiliye saldırmamıştı.

Bunun yerine...

Koyu altın renkteki uçan kılıç, nakış iğnesi gibi Yan Zi’ye doğru fırladı. Yan Zi hemen kemerini çıkarttı ve giysisi aşağı iniverdi. İlginçtir, giysinin altında hiçbir şey yoktu. Baştan çıkarıcı bedeni çıplak olarak Qin Yu’nun gözlerinin önündeydi.

Belinden çıkardığı kemer, esnek bir kılıca dönüşüp Qin Yu’ya fırladı.

Böyle kaba bir hareket yapmanı beklemezdim.

Soğuk bir gülümsemeyle elini uzatıp kılıcı yakaladı. Parmaklarının gücünü kullanarak kılıcı parçaladı. Yüksek seviye kutsal silah olduktan sonra Alevli Eldivenlerin gücü gözle görülür biçimde artmıştı. Bu sırada, Qin Yu’nun arkasından, biri sağ diğeri sol tarafta olmak üzere Yan Lan ve Yan Xue saldırıya geçtiler.

Kartal Pençesi Sanatı!

Qin Yu’nun elleri kartal pençesine dönüşerek, ellerindeki silahlara aldırmadan Yan Lan ve Yan Xue’nin bileklerini yakaladı. Parmaklarının gücü anında 2 kardeşin bileklerini yok etti. Ardından kartal pençelerini, mızrak ellere dönüştürüp 2 kardeşin alınlarının ortasına sapladı.

Yan Lan ve Yan Xue bir anda yere yığılıp tilki formlarına döndüler.

Üçüncü kız kardeş, ikinci kız kardeş!” Yan Zi çığlığı basıp çılgınlar gibi Qin Yu’ya doğru yöneldi. Ama ona doğru ilerlerken bir anda yön değiştirdi ve son hızda kaçmaya başladı.

Kaçıyor musun? Benimle yarışmak ister misin?

En ufak rüzgar sesi oluşturmadan Yan Zi’nin yanında bitiverdi. Yan Zi kaçtığı sırada arkasına bakıp iç çekti. “Bu velet hızıma ayak uyduramadı.” Ama tekrar önüne dönüp baktığında, Qin Yu’nun karşısında dikilmiş kendisine gülmekte olduğunu gördü.

Ah!

Yan Zi, kulakları yırtacak bir çığlık attı. Qin Yu ister istemez yüzünü buruşturdu. Yan Zi’nin gözleri anında parladı ve bir eliyle kartal pençesi oluşturup Qin Yu’ya saldırdı. Fakat Qin Yu, bu kartal pençesini tek yumrukla parçaladıktan sonra bir tane de karnına geçirdi. Yan Zi’nin vücudu şiddetle sarsıldıktan sonra yere yığıldı ve tilki formuna döndü.

3 tilki.” Qin Yu belli belirsiz gülümsedi.

Xiao Hei, türleri fark etmeksizin Yaban’daki çoğu şeytani hayvan düşmanlarını öldürüp Jindanlarını yemek istiyor. Bu 3 tilki de Jindanlarımız için bizi öldürmeye kalkıştı.” Elini hafifçe salladı. Bir alev fırlayıp tilkinin bedenini yaktı ve Jindanını ortaya çıkardı.

Tekrar elini sallayıp Jindanı boyutsal yüzüğün içine çekti. Ardından Şeftali Çiçeği Binasına geri döndü.

Xiao Hei, Qin Yu’ya bakarken kutsal sezgiyle konuştu. “Abi, yolculuğumuzun henüz yarısındayız ama hatrı sayılır miktarda Jindan aşamasında hayvan öldürdük. Sebepsiz yere öldürmek istememiştik ama bu şeytani hayvanlar çok saldırgandı. İstisnasız hepsi Jindanlarımızı yemek istediler lakin çok zayıflardı.

Zayıflıklarından değil, kıt görüşlülüklerinden öldüler. Xiao Hei, diğer iki Jindan senindir. Jindanları arıtmak için gizli bir yer bulalım.”

Xiao Hei’nin ağzından iki şimşek çıkıp tilkilerin bedenine isabet etti. İki Jindan birden havalandı ve Xiao Hei tarafından yutuldu. “Abi, bu Jindanları arıtmam muhtemelen 3 günümü alacak. Gidip uygun bir yer bulalım.”

Xiao Hei ve Qin Yu, büyük bir hızla Şeftali Çiçeği Binasından ayrıldılar.

Yaban’daki şeytani hayvanlar, güçlerini artırmak için birbirlerinin Jindanlarını yerler. Tabii bir şeytani yaratığın Jindanını yiyebilmek için güçlü olmak şarttır. Yan Xue de Qin Yu ve Xiao Hei’nin erken Jindan aşamasında olduğunu düşünüp, onlara tuzak kurmaya karar vermişti.

Maalesef, bu ikilinin gücü tek bakışla anlaşılacak gibi değildi. Yolculukları boyunca birçok şeytani hayvan bu ikiliyi hafife aldıklarından dolayı Jindanlarından olmuşlardı.

Gece ayaz vardı. Geceleri Yaban’daki rüzgarlar daha güçlü eserdi. Adı sanı bilinmeyen bir sıradağda, Qin Yu ve Xiao Hei bir mağaranın içindeydiler. Mağaranın girişinden basit bir yanıltıcı formasyon kurulmuştu.

Bağdaş kurmuş oturan Qin Yu’nun önünde, tilkiden aldığı Jindan süzülüyordu. Bir anda gözlerini açtı.

İşaret parmağını doğrultmasıyla parmak ucundan açık mavi bir alev çıkıp Jindanı sardı. Jindan bir süre yandıktan sonra altın renkli sıvı akımlarına dönüştü. Bu sıvı durmadan Qin Yu’nun vücudunun etrafında dönüyordu.

 

Qin Yu’nun çevresindeki hava titredi. Aniden vücudundan dışarı soluk gümüş renkteki yıldız enerjisi akın etmeye başladı. Ardından bu enerji kocaman bir nebula girdabı oluşturdu. Qin Yu bu girdabın merkezindeydi. Altın sıvı akımları ise bu girdap tarafından sarmalanmıştı.

Gümüşi yıldız enerjisi bir döngü oluşturarak altın renkli enerjiyi dantianına çekiyordu. Dantianında ise başka bir nebula durmadan dönüyordu. Ancak şu sıralarda nebulanın merkezindeki Yıldız Alevi parıldıyordu.

Altın enerji dantianına girdikten sonra bir kere de Yıldız Alevi tarafından arıtılıyordu.

Normalde şeytani hayvanları Jindanı yerler ve daha sonra kullanmak üzere enerjisini emerlerdi. Fakat Qin Yu bunu yapmıyordu. Jindanı tekrar tekrar arıtıp, yabancı ve garip enerjisinden kurtulduktan sonra bir gelişimci için en önemli kısım olan Jindanın özünü elde ediyordu.

Yalnızca bu öz enerji Qin Yu tarafından emiliyordu. Yıldız Aleviyle arıtma işlemi, Jindanın enerjisinin %90’lık kısmının kaybına yol açsa da Qin Yu’nun asla ama asla taviz vermediği, Yıldız Dönüşümleri kitabında da Lei Wei tarafından özenle vurgulanan bir konu vardı: Saflık!

Enerji saf olmalıydı ki temel sağlam olabilsin.

Qin Yu’nun içindeki nebula, girdap misali durmadan dönüyordu. Nebula döndükçe, içindeki gümüş tanecikler de onunla birlikte dönüyordu. Bu taneciklerin her biri muazzam miktarda güç taşıyor, arıtma işleminden sonra kalan saf enerji de bu gümüş tanecikler tarafından emiliyordu.

Arıtma işlemi sırasında Jindanın enerjisinin %90’ı kaybolur. Kalan en saf enerji de Xiuzhenistlerin yaşam özüdür.

Qin Yu vücudunun etrafında dönen altın enerjinin yalnızca küçük bir miktarını aynı anda arıtabiliyordu. Acelesi yoktu. Zaten acele etmemesi daha iyiydi. Yaklaşık 3 gün sonra Jindanın tamamını arıtıp enerjisini özümsemişti.

Gözlerini açtığında Xiao Hei’nin çoktan arıtımı tamamlamış olduğunu gördü.

Abi, arıtımı bitirdin mi? Ben de biraz önce bitirmiştim.” dedi Xiao Hei kutsal sezgisiyle.

Qin Yu gülümseyerek başını salladı.

Abi, Jindan arıtırken baya zaman harcıyoruz. Şeytani hayvanlar Jindanı düşüncesizce yiyiveriyorlar. Muhtemelen fazla enerjinin daha iyi olduğunu düşünüyorlardır.” Xiao Hei’nin küçümseyici bir tavrı vardı.

Sıradan şeytani hayvanlar sadece temel teknikleri öğrendiklerinden bilgileri çok kısıtlıydı. Bu sıradan hayvanların Xiao Hei ile kıyaslanmaları da mümkün değildi. Ne de olsa Xiao Hei’nin anılarında birçok gizemli teknik vardı.

Xiao Hei, gidelim.

Vücudunun bir sallanma hareketiyle, Qin Yu mağaranın dışına fırladı. Elini sallamasıyla mağaranın girişindeki yanıltıcı formasyonu parçaladı. Xiao Hei de tek kanat çırpışıyla mağara dışındaydı.

Bir adam ve bir kartal, Yaban’daki yolculuklarına devam etti.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr