Çeviri: Pervane

Qin De, Qin Yu döndükten sonra Wuxue kasabasındaki Qin Zheng’e haberciler göndermişti. Xiyang kasabasındaki Qin klanı mensupları da bir araya gelerek sıcak bir aile ortamı oluşturdular.

Ba Chu eyaletindeki imparatorluk sarayında bulunan Ebedi Ev’de,

“Emri ilet. Xiang klanının 200 bin zırhlı süvarisi, şehirlerin dışında gördükleri bütün Qin klanı askerlerini öldürecek veya tutsak alacak.” Boncuklu perdenin ardındaki Xiang Yang’ın sesi duyuldu.

Bay Lan şüphe içinde konuştu. “Usta, Qin klanı askerlerine saldırmak için kozumuzu oyuna mı süreceğiz?”

“Evet.” Xiang Yang istifini bozmadı.

Bay Lan saygıyla eğildi. “Usta, Qin klanı Ba Chu eyaletini 3 yandan sarmış durumda. Savunma yapmak için bile yeterli askerimiz yok. Neden böyle önemli bir birliği saldırı için dışarı yolluyoruz? Bu…”

“Xuemou, beni ne zamandan beri izliyorsun?”

Lan Xuemou saygıyla cevapladı. “Usta, neredeyse 100 yıldır sizi izliyorum.”

“Neredeyse 100 yıldır öğrencilerim arasında en zeki olanın sen olduğunu düşündüm. Lakin… hayal kırıklığına uğradım.” Xiang Yang iç çekti. Ustasının iç çektiğini duyduğu an Lan Xuemou’nun aklına bir şey geldi.

Hatırladığı şey ustasının kudretiydi.

“Usta, acaba Qin De ile anlaşmaya varmış olabilir misiniz?”

Xiang Yang neşeyle kahkaha attı. “Anlaşılan o kadar da aptal değilmişsin. Qin De ile çoktan anlaştık. Ben bizzat savaşa dahil olmadığım sürece 3 yanımızda bekleyen Qin orduları saldırıya geçmeyecek. Lu anki durumu muhafaza edeceğiz.”

“Muhafaza mı edeceğiz? İyi de o zaman durumumuz çıkmaza sürüklenmez mi?”

“Sürüklenmez!” Xiang Yang’ın ses tonu sertleşti. “Bu babamla benim nice kan dökerek kurduğumuz ülke. Yaklaşık 1000 yıldır Xiang klanının ülkesini koruyorum. Hiç kimse ben varken bu ülkeye dokunamaz!”

“Usta, o zaman bu durumdan nasıl kurtulacağız?”

Xiang Yang sakinleştikten sonra gülümseyerek açıkladı. “Şu anda zamana ihtiyacım var, bazı değişiklikler için. Dördüncü kardeşine Xiang klanının yetenekli evlatlarını gizli bir yere götürmesi için talimat verdim.”

Lan Xuemou kaşlarını çattı. Xiang klanının geleceği garanti altına alındığına göre ustası muhtemelen zalimce bir hareket yapacaktı.

“Bir yıl içinde, Qin klanının ordu komutanlarını tehdit ederek geri çekilmelerini sağlayacağım. Bu küçük numara benim için çocuk oyuncağı. Tabii karşı saldırıdan önce Xiang ordusunun moralini de düzeltmem gerek!”

Lan Xuemou da başıyla onayladı.

Doğru, moral.

Bir ordunun morali inanılmaz önemlidir. Qin klanının orduları Xiang klanının 4 eyaletinden üçünü müthiş bir hızla ele geçirdiler. Bu sebepten Xiang ordusunun morali dibe vurmuştu ve onu düzeltmek de şu anda en önemli meseleydi.

“Mu klanının ve Shangguan klanının üst makamları Qin klanına bağlansalar da komutanlarının Qin klanına bağlı olduklarını sanmıyorum. Onları biraz tehdit edersem Xiang klanına teslim olabilirler.”

Xiang Yang’ın sesi buz gibiydi. “Bu sıra dışı zamanda yalnızca sıra dışı yöntemler kullanabilirim. Qin klanı şu an için çok güçlü. O yüzden ordularının morallerini ve savaş ruhlarını çökertmeliyiz. Ardından benim düşman komutanlarını tehdit etmemin de yardımıyla Xiang klanı doğru zamanda saldırıya geçerse zafer muhakkak bizim olacaktır.”

Lan Xuemou artık her şeyi anlamıştı. “Yani zırhlı süvarileri düşmanın devriyelerine saldırtarak Xiang ordusunun moralini yükseltmeye çalışıyor. Qin klanı saldırmaya cesaret edemez. Ha-ha, harikasın Usta.”

Qin De ile olan anlaşma Xiang Yang’ı dezavantajlı duruma düşürmüştü ama kendisi sıradan bir insan olmadığından anlaşmanın hemen sonrasında planlarını yapmaya başlamıştı.

Ne de olsa kendisi Chu hanedanlığının ilk imparatoruydu.

Ayrıca bir çıkış yolu da vardı. Karşı saldırı başarısız olsa dahi Xiang klanının üyeleri güvende olacaktı. Zenginliği, gizli güçleri ve Xiang Yang’ın varlığıyla Xiang klanının yeniden güçlenmesi zor bir iş değildi.

“Pekala, aynen dediğim gibi yap Xuemou. Xiang klanının zırhlı süvarilerini bu meseleyle görevlendirmek kılıçla tavuk kesmek gibi bir şey.” Xiang Yang kayıtsızca gülümsedi. Zırhlı süvariler Xiang klanının en seçkin ordusuydu. Birliğin bütün askerleri savaş deneyimi olan güçlü insanlardı.

Batı Chu Fatihi zamanında bu zırhlı süvariler çok meşhurdu. Uzun zamandır Xiang Yang tarafından gizlice yönetildiklerinden eğitimlerini bir gün bile aksatmamışlardı.

…

Lei Xue eyaletindeki kuvvetler artık devriye için dışarı çıkamıyorlardı. Çünkü Xiang klanının zırhlı süvarileri dışardaki birlikleri anında yok ediyordu. Bu sebepten bütün Qin askerleri şehirlerde savunma pozisyonundaydı.

Kısa zamanda Xiang ordusunun morali gözle görülür biçimde yükseldi. Xiang askerleri zaman zaman şehirlere gidip Qin askerlerini düelloya davet ediyorlardı. Qin klanı askerlerininse reddetmekten başka seçenekleri yoktu. Bu yüzden Xiang klanının askerleri gün geçtikçe daha da kibirleniyorlardı.

Qin klanı askerleri kızgın olsalar da emirlere itaatsizlik etmiyorlardı.

Yine de bir birlik hala şehir şehir dolaşacak cesarete sahipti: Vahşet Kaplanı Birlikleri. Yalnızca 50 bin kişiden oluşsa da, bu birlik Qin ordusunun en iyisiydi.

Nitelik bakımında Xiang klanının zırhlı süvarilerinden bile üstünlerdi. Vahşet Kaplanlarının saldırı gücü de atlardan daha yüksekti. Vahşet Kaplanı ve Vahşet Kaplanını süren asker, muhteşem bir kombinasyondu. Ayrıca 50bin kaplanın tamamı aynı anda kükrerse süvarileri atlarını korkutabilirlerdi.

Hal böyle olunca 200 bin kişilik Xiang zırhlı süvari birlikleri bile Vahşet Kaplanı birliğine dokunamıyordu.

Bu durum yalnızca Vahşet Kaplanı Birliği için geçerliydi. Diğer Qin askerlerinin tamamı sadece şehirlerde savunma yapma konusunda katı emirler almışlardı. Durumun ne zaman düzeleceğini ise kimse bilmiyordu.

…

Xiyang kasabasında,

“Abi, İkinci kardeş, kadeh kaldıralım.”

Üç kardeş avludaki söğüt ağacının altındaki taş masanın etrafına dizilmiş gönüllerince şarap içiyorlardı. Qin Yu’nun dönüşünü haber aldıktan sonra Qin Zheng hızla Xiyang kasabasına gelmişti.

Bu duygusal buluşmada üç kardeş de başından geçenleri birbirleriyle paylaştı.

Üçünün de gözlerinde Qin Yu küçükken Sisli Köşk’ün kaplıcasındaki buluşmaları canlandı. O zamandan bu yana yaklaşık 10 yıl geçmişti ve bu zaman boyunca her biri kendi yollarında ilerlemişti.

Qin Feng bir mareşal olmuş ve ordusu Lei Xue eyaletini alan ordu ünvanını almıştı. 28 yaşındaydı ve ileri Xiantian aşamasındaydı.

Qin Zheng, Qin klanının gelecekteki lideriydi. İlerde Qin hanedanlığının imparatoru olacaktı.

Qin Yu en gençleriydi. Geçmişte yetenekleri bilinmiyordu ama şimdi ona bakanın ağzı açık kalıyordu. 20 yaşında olmasına rağmen Shangxian Feng Yuzi’yi geçmişti. Hatta Wu De ile baş edebilecek güce erişmişti.

3 kardeşin her biri de göz dolduruyordu.

“Chu krallığını birleştirmenin eşiğindeyken kim Xiang klanında erken Yuanying aşamasında bir moruğun çıkacağını düşünürdü ki?” Qin Feng elindeki şarabı  tek dikişte bitirdikten sonra kadehi sinirle yere fırlattı.

Qin Zheng iç çekti. “Babamızın dediğine göre Xiang Yang çok güçlü. Feng Amca ile güç birliği yapsalar bile Xiang Yang’ın tek darbesine karşı koyamazlarmış.”

Qin Feng, Qin Yu’ya baktı. “Xiao Yu unutma! Sen Qin klanının tek umudusun. Sakın unutma! Kaybetme lüksümüz yok, Qin klanının kaybetme lüksü yok. Sen kaybedersen Qin klanının işi biter. Dayanmalısın, zaferinden tamamen emin olana kadar dayanmalısın.”

Qin Yu, abisinin kendisine bakan gözlerinin beklenti dolu olduğunu gördü.

Qin Zheng de Qin Feng’i destekledi. “Xiao Yu, dayanmak zorundasın.”

“Abi, ikinci kardeş.” Qin Yu’nun aklından onca şey geçiyordu ama abilerinin beklentilerini görünce başını sallamakla yetindi.

…

Gece vakti Qin De’nin odasında,

“Majesteleri, Xiang klanı ayaklanıyor. Her yerde devriye gezen askerlerimize saldırıyorlar. Bazı şehirlerde yiyecek sıkıntısı baş gösterdi. Vahşet Kaplanı Birlikleri bile yiyecek taşınmasında görev alıyorlar. Bu gerçekten…” Xu Yuan iç çekti.

En seçkin birlik olan Vahşet Kaplanı Birliklerinin yiyecek taşınmasından sorumlu olması Xu Yuan’ın çaresiz hissetmesine sebep olmuştu.

Qin De odasının penceresinden dışarı bakarken yüzünü buruşturdu.

“Xu Yuan, mevcut durum bizim için kötü, çok kötü. Xiang Yang bizim ordularımızdan korkup bir şey yapmaya cesaret edemezmiş gibi görünse de … Xiang Yang kim? Chu hanedanlığı nasıl kuruldu? 3 hanedanlığın en güçlüsü haline nasıl geldi?” Qin De’nin canı sıkkındı.

Batı Chu Fatihinin ölümü üzerine Xiang klanı herkesin hedefi haline gelmişti. O durumdayken Xiang Yang, Xiang klanına önderlik edip Chu hanedanlığını kurmuş ve 3 hanedanlığın en güçlüsü yapmıştı. Bunları yaparken çevirdiği dolaplar, kurduğu oyunlar kitaplara konu olmuş ve nesiller boyu aktarılmıştı.

Xiang Yang’ın bilgeliği hafife alınmamalıydı.

Hem hangi yaşlı adam kurnaz olmaz ki? Xiang klanının bu dâhisi 1000 yıldır yaşıyordu ve merhametten de yoksundu. Kısaca dikkat edilmesi gereken biriydi.

“Saldıramayız ama Xiang Yang’ın ne işler çevireceğini de bilemeyiz. Ayrıca… O çok güçlü. Onun gibi erken Yuanying aşamasındaki birinin gözünü korkutamayız.” Qin De iç çekti.

Xu Yuan “Xiao Yu ve siyah kartal ileri Jindan uzmanlarıyla bile baş edebilecek güçte değiller mi? Güç birliği yaparlarsa belki Xiang Yang’ı mağlup edebilirler.” dedi.

Qin Yu’nun adını duyan Qin De keyifle gülümsedi. “Allahtan Qin klanında Qin Yu var. En az dikkate aldığım ve en az ilgilendiğim oğlum şimdi Qin klanının geleceğini belirleyecek kişi oldu.”

“Ancak şimdi Qin Yu’nun harekete geçmesi için doğru bir zaman değil. Xiuzhenist olmadığından iki aşama arasındaki farkı tahmin bile edemezsin. O farkı kapatmaz son derece zordur.” Qin De’nin gözlerinden ne derece kararlı olduğu anlaşılabilirdi.

“Neden? Majesteleri, bu durumu daha fazla sürdüremeyiz. Bu durum uzadıkça işler daha tehlikeli hale geliyor. Kim bilir Xiang Yang şimdi ne oyunlar hazırlıyordur?” Xu Yuan, Xiang Yang’dan korkuyordu. Bu 1000 yaşındaki moruk hem tuzak kurmada pek maharetliydi hem de çok güçlüydü. Yani onunla uğraşması çok zordu.

Qin De hafifçe başını salladı. “10 yıl, olmadı 20 yıl daha bekleyeceğiz. Yu’er’in pratik hızını düşünürsek 10-20 yıl gibi bir zamanda Xiang Yang’ı öldürebilecek güçte olacaktır. Ancak o zaman harekete geçmesine izin verebilirim. Qin klanı ne olursa olsun kaybetmemeli!”

“10-20 yıl mı? Bu zaman diliminde birçok şey olabilir. Bu zaman dilimi Xiang Yang’ın işleri kendi lehine çevirmesi için yeter de artar.”

“Kendi lehine çevirmek mi?” Qin De zalim bir ifadeye büründü. “Bu durum uzun süre böyle kalmayacak. Ben de Xiang Yang’ın işleri kendi lehine çevirmesine izin verecek kadar güçsüz olmayacağım! En azından orduların gücünü muhafaza edeceğim. Xiang Yang’ın elinden gelenin en iyisi komutanları tehdit etmek olacaktır. O zaman ben de komutanların güçlerini ellerinden alıp bütün gücü Qin klanına veririm.”

Qin De zeki biriydi, Xiang Yang’ın ekmeğine yağ sürmeye niyeti yoktu.

“Majesteleri, Xiang Yang işleri yoluna koyduktan sonra belki de Qin klanı üyelerine suikast düzenlemeye başlayacak.” Xu Yuan endişeliydi.

“Suikast?” Qin De soğukça gülümsedi. “Bazılarını öldürebilir, ben de dahil. Ama bu önemli değil. Xiao Yu yaşadığı sürece Xiang Yang’ı öldürecek ve Xiang klanının işi bitecek. Aksi takdirde Xiang Yang var olduğu sürece krallığı alsak bile elimizde tutamayız.”

Xu Yuan iç çekti ama bu çözümü kabul etmekten başka yol yoktu.

Qin Yu’nun odasında...

Yatağının üzerinde bağdaş kurmuş oturan Qin Yu, gözlerini açtığında bir sis tabakasıyla kaplanmış gibi görünüyorlardı.

“Baba…” Kutsal sezgisi sayesinde az önce konuşulan her şeyden haberdardı. Gözleri parladı. “Merak etme baba. Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım. 10-20 yıl çok uzun, birçok olumsuz durumla karşılaşabileceğimiz kadar uzun. Seni ve kardeşlerimi kaybetmenin acısına katlanamam.”

Yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. “Usta, belki şimdi senin o hareketini kullanabilirim.”

…

Qin Yu birkaç gün Xiyang kasabasında kaldı. Bu zaman boyunca çok mutluydu. 3 kardeş düzenli olarak birbirleriyle zaman geçiriyor, bazen kardeşlere Qin De de katılıyordu. Yıllar boyunca dördü bu şekilde nadiren bir araya gelmişlerdi.

Bir gün sabahın erken saatlerinde Qin De odasından çıktı. Birden—

“Baba, baba, Xiao Yu ortadan kayboldu. Bu yeşim kutuyu bırakmış. Ben açamıyorum.” Qin Zheng elindeki kutuyla Qin De’ye doğru koşuyordu.

“Ortadan mı kayboldu?” Qin De’nin yüzü renk değiştirdi. Hemen yeşim kutuyu aldı. Alınca fark etti ki bu kutu yalnızca Xiuzhenislerin açabileceği basit bir büyüyle korunuyordu. Doğal olarak Xiuzhenist olmayanlar kutuyu açamazdı.

Qin De kolayca kutuyu açtı. İçinde bir mektup, üç de eski kitap vardı. Mektubun üzerinde ‘Sevgili Babam’ yazıyordu.

Qin De kötü bir şeyler hissetmeye başladı. Bir çırpıda mektubu açıverdi.

“Baba, sen bu mektubu okurken büyük ihtimalle Ba Chu eyaletine varmış olacağım. Ne kadar hızlı olduğumu biliyorsun. Emin olabilirsin ki bu savaşın sonucunda Xiang Yang kesinlikle ölecek.

Shi Huang’ın bıraktığı Antik Ejderha Sanatı yalnızca Jindan aşamasına kadar pratik yapılabilecek bir teknik. Size bıraktığım 3 gizli kitapta Dacheng aşamasına bile ulaşabilmenizi sağlayabilecek üst sınıf Xiuzhen teknikleri var. Bu teknikler Deniz Aşırı Ölümsüz Adaların tekniklerinden farklı olduğundan kimse seni rahatsız etmeyecektir. Elimden gelenin hepsi bu.

Saygılarımla, Yu’er.”