Bölüm 4.21: Dolunaylı Gecede Wu Nehrinde

avatar
4543 4

Stellar Transformations - Bölüm 4.21: Dolunaylı Gecede Wu Nehrinde


Çeviri: Pervane

 

 

Qin De’nin mektubu tutan elleri titremeye başladı. Yüzü kısa sürede değişik ifadelere büründü.

Baba, Yu’er nasıl? Mektupta ne yazıyor?” Qin Zheng aceleyle sordu. Qin De’nin ifadesini gördükten sonra Qin Zheng de kötü bir hisse kapılmıştı.

Qin De’nin yüz kasları seğirmeye başladı. Derin bir nefes alıp hislerini bastırmaya çalıştı. Göğsü temiz havayla doldu. Kendisini yatıştırması gerekiyordu.

Yu’er.

Gözleri dolarken elindeki mektubu Qin Zheng’e uzattı.

Yu’er, senin hakkını nasıl ödeyeceğim?” Başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Mutsuzdu. “Sana hak ettiğin gibi davranmadım ama sen bana tekrar tekrar yardım ettin. Beni kurtarmak için düşmanla birlikte ölmekten bile çekinmedin. Şimdi yine…

Mektuptaki o cümle hala aklındaydı. “Emin olabilirsin ki bu savaşın sonucunda Xiang Yang kesinlikle ölecek.

Qin De üçüncü oğlunu iyi tanıyordu. Bir şeyi kafasına koyduğunda onu yapardı. Yapana kadar da gerekirse hayatını ortaya koyardı.

Bu, oğlu Qin Yu idi.

Böyle bir oğlu olduğu için gurur duymasın da ne yapsın? Lakin Qin De’nin kalbinde acıdan başka bir şey yoktu. Oğlunun Qin klanının iyiliği için gittiğini biliyordu. Ve zafer elde edebilirse Qin klanının bundan büyük yarar sağlayacağını da biliyordu.

Ama ne olursa olsun o bir babaydı. Babalık hislerinden kaynaklanan oğlunu görme arzusunu bastırması mümkün değildi.

Baba, Xiao Yu neden böyle bir şey yaptı? Bekleyebilirdik, 20 yıl bekleyebilirdik. Ama…” Qin Zheng panikledi ama elinden ne gelirdi ki? Peşinden mi gidecekti?

Feng Yuzi gibiler için bile buradan Ba Chu eyaletine gitmek 1 gün sürerdi. Qin Yu ise 2-4 saat gibi bir sürede oraya varabilirdi. Qin Yu çok hızlı olduğundan ona yetişmeleri mümkün değildi.

Beklemek mi? 10-20 yıl çok uzun. O zaman diliminde pek çok kötü şey yaşanabilir.” Qin De üçüncü oğlunun aklından geçenlerin farkındaydı ancak oğlunun niyetini anladığında kalbinde daha çok acı hissediyordu.

Xiao Yu, üçüncü kardeş!” Her şeyi anlayan Qin Zheng’in yüzünde matem tutar gibi bir ifade vardı.

İkinci kardeş, Xiao Yu nerede? İkiniz burada ne yapıyorsunuz?” Qin Feng onlara doğru koşuşturdu.

Qin De Qin Zheng’e baktı “Zheng’er, bu mektup ve üç kitap Qin klanının en kıymetli hazineleri olarak kabul edilecek. Onları korumalısın. Bundan sonra Qin klanının her işinden sen sorumlusun. Artık Qin klanını temsil ediyorsun. Aklına esen her şeyi yapamazsın.

Qin De üç gizli kitabı Qin Zheng’in eline koydu.

Qin Zheng ister istemez şaşırmıştı. Şüpheyle Qin De’ye baktı. “Baba, ne demeye çalışıyorsun?

Ayrılmadan önce Xiang Yang’ı öldüreceğini yazmış. Yani Xiang Yang kesinlikle ölecek. Lakin Qin Yu’nun huyunu biliyoruz. Ölümden zerrece korkmuyor. Xiang Yang’ı öldürmeyi kafaya koymuş artık. Asıl soru geri dönebilecek mi?” Qin De oldukça kısık bir sesle konuşabildi.

Qin Feng ve Qin Zheng ne dediğini duyabilmişlerdi. Abileri olarak elbette Qin Yu’nun huyunu biliyorlardı. Bunu düşündüklerinde yüzlerinin renkleri attı.

Ha-ha, ne olacağı önemli değil, ben de bir süre aklıma eseni yapayım. Yu’er’i tekrar göremeyecek olursam hayatımın geri kalanında asla huzur bulamam. Zheng’er unutma, Qin klanı sana emanet. Feng’er, Qin klanını kanının son damlasına kadar korumalısın.” Qin De Qin klanını iki oğluna emanet etti.

Bütün Qin klanını size bıraktım.” Qin De iki oğluna baktı.

Qin Feng ve Qin Zheng dişlerini sıktılar. Gözleri kıpkırmızı olmuştu ama yine de kararlılıkla başlarını salladılar. Oğullarının bu hali, Qin De’nin rahatça gülümsemesine sebebiyet verdi.

Ha-ha, ben Qin De uzun zamandır yaşıyorum. Ve en çok gurur duyduğum şey ise 3 iyi oğula sahip olmam.” Ayaklarının altında uçan kılıcı belirdi. 2 oğluna tekrar baktıktan sonra gökyüzüne doğru uçtu.

Baba!” Oğulları babalarının yavaş yavaş gökyüzünde kayboluşunu izledi.

Yu’er!” Qin De Qin Yu’yu görmüş gibiydi. “Hakkını ödeyemem. Artık arkana saklanıp benim için dövüşmeni nasıl izlerim? Eğer öleceksem de senin yanında ölmeyi yeğlerim.

Qin De uçan kılıcının üzerindeydi. Dalgalanan saçları ona vahşi, vurdumduymaz bir hava katıyordu.

Düşüncesizce hareket ettiğinin farkındaydı ama bir insan mantık üzerine yaşarsa hayat çok sıkıcı olmaz mıydı? Artık Qin De’nin kalbinde bastırdığı duyguları patlama yapmıştı. Ölüm dahil hiçbir şeyi umursamaz haldeydi.

Qin klanını iki oğluna emanet ettiğinden içi rahattı. Düşüncesizce ve vahşice hareket etse de bu duygudan keyif alıyordu.

Uçan kılıcının üzerinde batıya uçarken bir ışık ışını gibi ufukta kayboldu.

 

Qin Yu ve Xiao Hei çoktan Ba Chu eyaletine varmıştı. Şu anda başkentten çok az bir mesafe uzaktaydılar.

Xiao Hei, bu savaş tehlikeli olacak.

Abi, bu saçma sözlerin ne lüzumu var. Uzun yıllar boyunca birbirimizden hiç ayrılmadık. Kutsal hayvanlarla bile yüzleştik. Korkacak ne var? Sadece erken Yuanying aşamasındaki bir Xiuzhenist değil mi? Abi bir daha böyle itici şeyler söyleme.” Xiao Hei sarsılmaz bir azim barındıran keskin bakışlarla Qin Yu’yu süzdü.

(ÇN: Bu Xiao Hei çok saygısız oluyor arada. Abi diyor bir de terbiyesiz.)

 

Qin Yu kahkahayı patlattı.

Ha-ha, Xiao Hei, yaşamda da ölümde de bana böyle yakın bir kardeşim var ya ölsem de gam yemem.” Qin Yu kalbinin ısındığını hissetti.

Bu iyi bir şey abi. Fakat hayatlarımızı çöpe atmayacağız. Xiang Yang ile basıl başa çıkacağımızı planlamalıyız.” Xiao Hei kutsal sezgisiyle konuştu. Zekasının normal bir insandan aşağı kalır yanı yoktu.

Qin Yu başıyla onaylarken planlamaya koyuldu.

Xiao Hei birden düşüncelerini böldü. “Abi, yarın gece dolunay olacak. Irsi anılarımda dolunaylı gecelerde kullanıldığında Alevli Şimşekten bile daha güçlü olan bir teknik var. Altı üstü Xiang Yang değil mi? En kötü onu ağır bir şekilde yaralayabilirim.

Xiao Hei çok gururluydu ama tek söylediği en kötü ihtimalle Xiang Yang’ı ağır yaralayacağıydı. Qin Yu Xiao Hei’nin de erken Yuanying aşamasındaki Xiang Yang’dan korktuğunu anlamıştı.

Tamam, ama şimdi gidip Xiang Yang’ın gücünü biraz test etmeye ne dersin?” Qin Yu hafifçe gülümsedi.

Xiao Hei buna karşılık çığlık attı.

Yalnızca hem kendisini hem de rakibini tanıyan kişi her zaman kazanırdı. Qin Yu’nun ve Xiao Hei’nin hızları Yuanying aşamasındaki Altın Alev Kartalından fazlaydı. Genellikle uçan kılıcının üzerindeki bir insan, aynı aşamadaki bir kuştan daha yavaş olur. Çünkü kuşlar uçmaları için yaratılmışlardır. Bu sebepten Xiang Yang’ın hızının kendilerininkinden düşük olduğunu düşünüyorlardı.

İki karaltı halinde imparatorluk sarayının üzerine geldiler.

İkili, bir adam ve bir kartal havada yan yana durdular. Qin Yu gümüşi yıldız enerjisiyle sarmalanmış haldeydi. Vücudu kalın bir sis tabakası gibi görünen gümüşi yıldız enerjisinin içindeki bir gölge gibiydi. Xiao Hei devasa kanatlarını açtı ve elektrik kıvılcımları kanatlarını kapladı.

Güçlü auraları bütün imparatorluk sarayı boyunca yayıldı.

Xiang Yang, hemen dışarı çık!

Qin Yu anlaşılır şekilde çağırdı. Sesi yıldız enerjisiyle iletildiğinden titreşimler halinde altında kalan sarayın her yanına yayıldı. Bütün başkente yayılan ses aynı zamanda havanın da titreşmesine sebep oldu.

Kısa sürede başkentteki bütün insanlar şaşkınlıktan küçük dillerini yutacak seviyeye gelmişlerdi. Herkes gökyüzüne baktı. Biraz daha güçlü olanlar gökyüzünde siyah bir kartal ve yanında bir siluet görebildiler.

Xiang Yang, hemen dışarı çık!

Qin Yu’nun sesi durmadan yankılanıyor, sarayın duvarlarını aşarak Xiang klanı üyeleri de dahil saraydaki herkesin bu çağrıyı duymasını sağlıyordu.

Aynı anda bir kartal çığlığı da bu çağrıya eşlik etti.

Qin Yu ile yarışırcasına, Xiao Hei de çığlık atmaya başlamıştı. Çığlığı durmadan yankılanıp Qin Yu’nun sesiyle birleşiyordu. Başkentteki insanlar bu seslerden ötürü donup kalmışlardı.

 

Havada duruyor, o bir Shangxian. Shangxian!!” Başkent sokaklarında dolaşan bir iç uzman Qin Yu’nun bulanık siluetini görünce dehşete kapıldı. “O Shangxian Xiang Yang’dan bahsetti. Acaba o Chu hanedanlığının ilk imparatoru olabilir mi? Yoksa aynı adı taşıyan başka birisini mi arıyor?

Başkent halkı birbirleriyle tartışmaya koyuldular. Hepsi de gökyüzündeki o kişiye büyük saygı duyuyorlardı.

Yalnızca Shangxian olanlar havada asılı durabilirlerdi. Ve tabii Shangxian olanlar ölümlülerden çok farklılardı.

 

Qin Yu’nun sesini duyan Wu De ivedilikle kapıyı açıp odasından çıktı. Gökyüzüne bakıp bulanık silueti gördüğünde şok geçirdi.

Xiang Yang, bu adam Xiang Yang ile düello istiyor. Görünene göre baya da güçlü biri.” Bulanık siluetle savaşma fikrini hemen bir kenara koydu. Çünkü erken Yuanying aşamasındaki bir uzmana kafa tutan birisi, Wu De’nin seviyesinin çok üstünde olmalıydı.

 

Bang!

Xiang Guang’ın dinlenme yerinde,

Xiang Guang kapıyı açıp hemen dışarı fırladı. Sarı pijamalarıyla evinin önünde durup gökyüzüne baktı. Bakar bakmaz da korkudan donakaldı.

Shangxian, bu Shangxian Ulu Ata ile dövüşmek mi istiyor?

Xiang Guang paniğe kapıldı. Şu anda Xiang klanının tek dayanağı Ulu Ata idi. Olur da Xiang Yang bu nereden geldiği belirsiz Shangxian tarafından öldürülürse bunun Xiang klanı için korkunç sonuçları olurdu.

Ansızın...

Kimsin sen, aşağılık hırsız? İmparatorluk sarayımın üzerinde bağırmaya nasıl cüret edersin?

Ebedi Ev’den güçlü bir ses yükseldi. Bu ses Qin Yu’nunkinden bile daha güçlüydü. Ses yankılanırken Ebedi Ev’den siyah cübbeli biri gökyüzüne fırladı.

Xiang Yang rüzgarda savrulan siyah cübbesi ve dalgalanan siyah saçlarıyla, keskin ve soğuk bakışlarını Qin Yu ve Xiao Hei’ye yöneltti. Fırtına gibi çılgın aurası gökyüzünde ilerleyip ikilinin üzerine geldi.

Bir anda bütün başkent halkı, saraydaki Xiang klanı üyeleri ve de Wu De gökyüzüne dikkat kesildiler.

Vücudunun etrafında süzülen yıldız enerjisi sayesinde Xiang Yang’ın aurası Qin Yu’ya dokunamadı. Xiao Hei’nin vücudundaysa şimşekler parlıyor ve alevler titreşiyor, vahşi aurası durmadan kabarıyordu.

Yuanying aşamasına bile ulaşamamış bir adam ve bir kartal benimle uğraşmaya mı cesaret ediyor? Bunu yapacak niteliğe sahip misiniz?” Xiang Yang’ın sesi buz gibiydi. Kalbi öfkeyle doldu. Biraz önce ‘Xiang Yang, hemen dışarı çık!’ diye çağrılması sanki kendisine emir veriliyormuş gibi hissetmesine neden olmuştu.

Qin Yu Xiang Yang’a bakarken kutsal sezgisini de mümkün olan en üst sınırına kadar genişletti. Kutsal sezgisi çok güçlüydü. Meteorik Gözyaşı gücünü artırmıyordu ancak yaralarını iyileştiriyor ve sürekli berrak akımlar göndererek ruhunu besliyordu. Bu da kutsal sezgisinin güçlü ve sağlam olmasını sağlıyordu.

Erken Yuanying aşaması, Xiang Yang baya iyisin. Yazık ki bunca zamandır yalnız başına pratik yapıyordun değil mi?” Qin Yu hiç istifini bozmadı.

Yaklaşık 1000 yıldır pratik yapıyorum. Jindan aşamasına da Yuanying aşamasına da kendi iç aydınlanmam sayesinde girdim. Yani Xiang klanının tekniklerinde artık Yuanying aşamasına ulaşmanın da bir yöntemi var artık.” Xiang Yang’ın sesi ise kibirle doluydu.

Xiang klanı da miras kalan bir tekniğe sahipti, tıpkı Qin klanındaki Antik Ejderha Sanatı gibi. Geçmişte Xiang Yu Jindana ulaşmak için bir yöntem belirlemişti. Şimdi de Xiang Yang Yuanying aşamasına ulaşmanın yöntemini miras bırakıyordu.

Qin Yu kahkaha attı.

Xiang Yang, yeteneğin fena değil. Ne yazık ki yalnızca kendi deneyimlerinle bir şeyler öğrendin. Soruyorum sana, kaç tane uçan kılıç tekniği biliyorsun? Kaç tane koruyucu büyü biliyorsun? Ve gizli ve gizemli demircilik sanatını biliyor musun?” Qin Yu soğukça güldü.

Xiang Yang’ın yüzü renk değiştirdi.

Yalnız başına pratik yapan insanın gücü sınırlıdır. Yuanying aşamasına ulaşması bile büyük bir başarıydı. O sözüm ona uçan kılıç teknikleri, gizli koruyucu büyüler ve demircilik sırları, bazı Xiuzhen okullarının sayısız dahi öğrencileri tarafından kim bilir kaç on bin yıllık emekler sonucunda ortaya çıkmıştı.

Xiang Yang bir başına böyle şeyleri nasıl yapabilirdi?

Birdenbire Qin Yu tek hareketiyle karaltı halini aldı. Xiang Yang’ın önüne gelip işaret ve orta parmaklarıyla parmak kılıç oluşturdu. Parmak kılıçtan bulanık yıldız enerjisi ışınları yayılıyordu. Aynı anda diğer eliyle de Xiang Yang’a bir yumruk savurdu.

Humph!

Xiang Yang’ın ezici temel enerjisi vücudunu saran bir zırh oluşturdu. Parmak kılıçtan yayılan ışınlar zırhla temas ettiğinde zırh bir süre titredi.

Bang!

Qin Yu’nun yumruğu Xiang Yang’ın vücuduna çarptı. Zırh tekrardan şiddetle titredi ama biraz bile hasar almamıştı. Tek bir hareketle Qin Yu yeniden eski pozisyonuna döndü.

Yani bütün gücün bu mu?” Xiang Yang’ın soğuk sesi Qin Yu’yu hor gördüğünü kanıtlar nitelikteydi. Buna rağmen Qin Yu’nun hızı onu şaşırtmıştı. Qin Yu güldü. Biraz önce alevli eldivenleri kullanmamış, yalnızca yumruğunun kendi saldırı gücüne güvenmişti. Artık Xiang Yang’ın gücünü daha iyi anlıyordu.

Xiang Yang. Baban Batı Chu Fatihi Wu Nehrinde ölmüştü değil mi?” dedi aniden.

Xiang Yang’ın gözleri soğukça parladı. En nefret ettiği şey diğer insanların babasının ölümünden bahsetmesiydi. Ona göre babası Xiang Yu yenilmez bir imparatordu. Fakat babası Qin klanının Shangxianları tarafından tuzağa düşürülüp Wu Nehrinde öldürülmüştü.

Yarın, Wu Nehrinin üzerinde dolunaylı gecede, ben ve yanımdaki kardeşim gelmeni bekleyeceğiz. Gelmeye cesaret edemesen de önemli değil… Ha-ha …

Qin Yu kahkaha attıktan sonra uçan kılıcına atladı. Ardından vücudu bir yıldırım veya meteor gibi gözlerden kayboldu. Xiao Hei de hafifçe kanat çırptı. Geçen Yıldırımın 9 Parıltısı tekniğini kullanarak o da ortadan kayboldu.

Xiang Yang’ın yüzü renk değiştirdi. Bu gizemli adam ve kartalın hızı bir kez daha gözünü korkutmuştu.

Yarınki dolunaylı gecede Wu Nehrinde… Xiang Yang, bakalım gelecek cesaretin var mı?” O güçlü ve berrak ses ufuktan tekrar duyuldu ve havada yankılandı. Xiang Yang’ın gözlerindeki bakışlar daha da soğuklaştı.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44237 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr