Swallowed Star - Bölüm 521: Vahşi Yaratık Qi Niu

---

 

 

 

“Kara savaşçı olmak aşırı zor değil mi?” Luo Feng merakla sordu, “Okuduğum kitaplara göre kara savaşçı olmak neredeyse bir efsane. Lakin kan savaşçısı olmak için insanların yine bir umudu var.”

 

“Tabii ki de.” Uzun kan muhafızı yüksek sesle güldü, “Kara savaşçı, Kan nehri kıtamızın gururudur. Ancak ölçülemeyen miktarında zaman geçtikten sonra doğabilir. Ve kara savaşçımız olmayalı çok ama çok uzun zaman oldu. Sonuçta kan nehri kristallerini özümserken her birinin gereksinimi öncekinin on katı kadar, ve her kişinin bedeninin bir sınırı var. Belli bir genişlemeden sonra… Antik Tanrı Harabelerindeki öldürme aurasının bedene hiçbir etkisi yok. Bu vakitte hiç umut olmuyor.”

 

Luo Feng şaşkına dönmüştü.

 

Sınır?

 

Doğru, şu anda sadece 2 kristal özümsemişti ve öldürme auraları hala bedenine fayda sağlıyordu. Diğer taraftan sonuçta birinin bedeninin sınırları vardı. Sınıra ulaşıldığında Antik Tanrı Harabelerinde kalmanın bile bir etkisi olmayacaktı.

 

“Bedenimin daha çok alacağını umalım.” Luo Feng düşündü.

 

“Gel, 97. Seni tanıştırayım.” Uzun kan muhafızı diğerlerine doğru yürüdü. “Ben muhafızların kaptanıyım, 1 numara. Beni şu andan itibaren kaptan olarak çağırabilirsin. Bu 2 numara, yardımcı kaptan.”

 

“97.”

 

“Naber 97.”

 

Bronz zırhlı savaşçı onları Luo Feng ile tanıştırırken yürüdü. Hepsi kan muhafızı unvanının Kan Tanrısına en yakın muhafız takımı olduğu konusunda çok netti. Onlar sağ kollar gibiydi. Gelecekte grupları inceden inceye birlikte olacaklardı. Bu nedenle yakınlaşmalı ve birbirleriyle iyi geçinmeleri gerekiyordu. Sonuçta ölümde ve kalımda kardeş olacaklardı.

 

“97, sen en küçüğümüzsün.”

 

“Küçük ve genç.”

 

“Haha, 73, 97’yi aşağı görme. Bu 97 içeri girmesine müsaade edilen tek bulut seviye.”

 

“Sizi çöp yığını. 97 bir kan şeytanını bile öldürdü. Yabancıların dışarıdaki seviyelerine göre bu alan lordu seviye 1 kan şeytanıydı.” Kan tanrısı kaptanı 1 numara yüksek sesle güldü. “Seviyeleri on kat fark ediyor ve kan şeytanı yasaların kapısından adımını atmıştı. Lakin 97 yine de öylece kazandı. Kaynak yasası idrak düzeyi bakımından çoğumuz onunla kıyaslanamayız bile.”

 

Bir anda muhafız grubu şaşkınlıkla Luo Feng’e doğru baktı.

 

Luo Feng içinden şaşırmıştı.

 

Bir nedeni kaptanın alan lordu ve seviyeleri bilmesiydi. İkinci nedeni aslında Luo Feng’in kan şeytanına karşı kolaylıkla kazandığını biliyorlardı, ayrıca şeytanın kaynak yasalarının girişinden adımını attığını da biliyorlardı.

 

Önceki Lord bu kadar detaylı konuşmamıştı.

 

“Görünen o ki önceki savaşım tamamen izlenmiş.” Luo Feng düşündü. “Doğru, o ve yardımcı kaptan kan tanrısının sağ ve sol eli sayılır. Onlar ve Kan Tanrısı Baqi hepsi sektör lordu seviyesinde. Sektör Lordları dünya enerjilerini kullanabilir… dünya enerjisinin harikalarını kullanabilirler.” Bu dünyalı bedeninin henüz keşfetmediği bir durumdu, bu normaldi.

 

“97!”

 

Kaptan 1 numara Luo Feng’e gülümsedi, “Şu andan itibaren yaşamda ve ölümde kardeşiz, hepimiz kan tanrısı muhafızlarıyız!”

 

“Hm.” Luo Feng onayladı.

 

“Haha… gel, beni takip et.” Kaptan diğerlerine baktı. “Hepiniz yererinize , eğitimlerinize ve her nereyeyse oraya geri dönün.”

 

“Evet, kaptan.”

 

“Anlaşıldı kaptan.”

 

“Küçük adam , sonra sohbet edeceğiz.”

 

Bir grup bronz silüet konuştu ve ışık demetlerine dönüşerek her yöne doğru dağıldı.

 

….

 

Kaptan Luo Feng’i yanına aldı. Dev çukurun dibi boyunca yürüyorlardı, “Antik Tanrı Harabeleri Kan Nehri Kıtamızdaki en antik ve gizemli yerdir. Önceden antik savaşçılarımız kıtayı yabancılardan burada savundu. Yabancılar son derece güçlü, hayal bile edemezsin.”

 

“Ah?” Luo Feng şaşırmıştı. “Yabancılar ne kadar güçlüler ?”

 

“Ben de bilmiyorum.” 1 numara başını salladı. “Her şekilde sadece korkutucular. Sadece hayal et, önceden birçok ölümsüz ruh Antik Tanrı Harabelerinde düştü. Bundan yola çıkaran zaten ne kadar şiddetli ve trajik bir savaş olduğunu anlayabiliyor olmalısın.”

 

“Yeterince yabancıları konuştuk. Seni… Antik Tanrı Harabeleri konusunda uyarmalıyım! Burada tek başına gezinme.” 1 numara vurguladı. “Lordun eğitim sarayı burada. Kan tanrısı muhafızlarının görevi onu koruyarak çevredeki düşmanları öldürmek. Burada eğitim yaptığından doğal olarak bizler de buradaki harabelerde eğitim yapıyoruz.”

 

“Hm.” Luo Feng onayladı.

 

Antik Tanrı Harabelerinde eğitim yapmak iyi bir şeydi.

 

“Lakin burada harabelerde birçok tehlikeli yer bulunur. Bu devasa çukur onlardan birisi.” 1 numara gökyüzünü işaret etti. “Yukarıdaki öldürme aurası girdabıdır. Girdabın çekirdeğindeki aura korkutucudur. Auraya direnemezsin dehşet verici bir havası var.”

 

“Girdap?” Luo Feng kasten meraklı davrandı. Doğrusu zaten önceden görmüştü.

 

“Hm, bu çukurun en dip ve en üst noktası bulunur, aura zaten yeterince kalındır.” 1 numara şaşırarak söyledi. “Diğer yandan girdap çekirdeğine yaklaştıkça kalınlık çok daha fazla artar. Çekirdeğin merkezindeki kalınlığın 10 kata kadar ulaştığını duydum!”

 

“10 kata yakın mı?” Luo Feng şimdi gerçekten şaşırmıştı.

 

Önceden 8 kat bölgesine girmişti, zaten çıplak gözle girdap çekirdeğinin merkezini görebiliyordu ve daha yakına ilerleyemiyordu.

 

“Hm.” 1 numara vurguladı.” Orası çok tehlikelidir, benim iradem bile en fazla 5 katını kaldırabiliyor. Lordumuzun 7 kat bölgesine ulaşabildiğini duydum.”

 

“7 kat?” Luo Feng düşündü, hala ondan daha zayıftı.

 

Diğer yandan 7 kata ulaşabildiğine göre Kan Tanrısı Baqi zaten kan nehri kıtasında trilyonlarca senede bir gelen bir dahi olarak adını hak ediyordu. Saf irade gücü bakımından…. Luo Feng zaten birçok sektör lordu zirvesinden çok daha güçlüydü.

 

“Bu yüzden dikkati olmak zorundasın.” 1 numara vurguladı.” Öldürme aurası tarafından bastırıldığın anda… önceden yendiğin kan şeytanı gibi olacaksın.”

 

“Hm.” Luo Feng ciddiyetle onayladı.

 

“Dev çukur Antik Tanrı Harabelerinin tehlikeli yerlerinden biridir. Böylesine bir yerde muhtemelen tüm harabelerde milyonlarcası vardır. Hepsi tarif edilemez derecede tehlikeli aura toplanma bölgeleridir.” Numara 1 haykırdı. “Ayrıca henüz daha keşfedilmemiş birçok farklı tehlikeli yerler vardır. Her şekilde umarsızca dolanmak trajik olacaktır.”

 

Luo Feng şaşkına dönmüştü.

 

Böylesine milyonlarca yer mi vardı?

 

“Saraya doğru beni takip et.” Kaptan ışık demetine dönüştü.

 

Luo Feng takip etti.

 

Luo Feng kırmızı auranın içerisinden yükselen saraya doğru baktı. 2 km uzunluk ve genişliğindeydi.Toplamda 7 kat uzunluğundaydı.

 

“İçeri gel.” Kaptan girdi ve Luo Feng takip etti.

 

Çok hızlı şekilde ikinci kata ulaştılar.

 

“Ah?” Luo Feng’in kulakları hareket etti. Uzaktaki odaya baktığında kapı açıktı ve içeriden kısık, zayıf ulumalar yankılanıyordu.

 

Kaptan Luo Feng’in ifadesine bakarak açıkladı. “Burada kan şeytanları ehlileştiriliyor.”

 

“Ah.” Luo Feng onayladı.

 

Kan şeytanları ayrıca deli savaşçılar da denebilirdi.

 

“Kan tanrısı muhafızlarının yaşam konutları üçüncü katta.” Kaptan üçüncü kata ulaştı ve koridoru takip etti, aynı anda 1 metre genişliğindeki yolu işaret ediyordu, “Her odanın yanında 1’den 200’e kadar numaralar var, şu anda 96’sı dolu, seninki 97 olacak!”

 

Sarayın üçüncü katında oda 97, kapı otomatik olarak açıldı.

 

“Di!”

 

Luo Feng girdiği gibi yeşil bir ışık Luo Feng’in üzerinde parladı.

 

“Bu?” Luo Feng şaşırdı.

 

“Şaşırma. Bu tüm sarayı yöneten kuantum bilgisayarı.” Kaptan gülümsedi. “Bu kuantum bilgisayarlar önceden Antik Tanrı savaşlarına gelen yabancılardan kalma. Lakin bu kuantum bilgisayarlarını üretmesi çok zor. Ölümsüz tapınaklarında bile yalnızca üst kademelerde bunlardan var.”

 

“Ah.” Luo Feng kıskanan bir tavır sergiledi.

 

Kuantum bilgisayarları? Bunlardan evrende bolca vardı. Birisi istediği kadar alabilirdi. Ve yaşayan bir Ark çok daha iyiydi.

 

“Bu genetik zırhın.” Kaptan düzenlice yerleştirilmiş bir yığını işaret etti.” Bu genetik zırhlar genetik enerjin ne kadar kuvvetliyse seni o oranda koruyacaklardır. Aynı anda isteğine göre değişerek hayati bölgelerini mühürleyebilir. Eğer kırılırsa çabucak yenilenir. Çok ileri düzey bir zırhtır. Kan nehri kıtasında çok azı ona sahiptir.”

 

“Hm.” Luo Feng gözlerini kocaman açarak bronz zırha baktı.

 

“Bu bir iletişim cihazı!” Kaptan yandaki bilekliği işaret etti. “Giy onu ve etkinleştir. Diğer muhafızlarla ve lord ile bağlantı kurabilirsin! Aynı zamanda…. lord senin nerede olduğunu bunun sayesinde bilebilir!”

 

Luo Feng biraz tereddüt etti.

 

İletişim cihazı?

 

Muhtemelen daha çok bir izleme cihazıydı.

 

“Lord hiçbir kan tanrısı muhafızının lordun emirleri olmadan 100 bin km’den öteye gitmemesini emretti. Eğer biri yaparsa, hain olarak sayılır ve öldürülür.” Kaptan Luo Feng’e baktı ve emretti. “Her zaman unutma ki… lorda ihanet ettiğinde onun ölümsüz tapınağındaki gelecek pozisyonunda tüm Kan Nehri Kıtasında kaçabileceğin hiçbir yer kalmayacaktır.”

 

“Anlaşıldı.” Luo Feng onayladı.

 

Boom!

 

Luo Feng sarayın zemininin hafifçe titrediğini hissetti. Boom! Boom! Titremeler her yana saçılıyordu. Ağır bir sesti, neredeyse bir devin ayak sesleri yanı başlarındaydı.

 

“Hm?” Kaptan da şaşırarak hızlıca odadan ayrıldı.

 

Luo feng odadan koridora doğru takip etti. Tek bakışta 10 metre genişlikte yürüyüş yolunu görebiliyordu, burada 12 metre uzunluğunda 20 metre uzunluğunda 4 toynaklı yaratık görünüyordu. Görünümü dünyadaki boğa hayvanlarına benziyordu. Bedenindeki kasları sağlamdı ve etrafını sarıyordu. Ayrıca başının üzerinden kıvrılan iki boynuz vardı.

 

Toynakları su kavanozları kadar kalın sağlam ve kuvvetliydi.

 

Tüm bedeninin rengi bronz ve gözleri kan kırmızıydı. En belirgin kısmı boynuzlarıydı, öylesine keskinlerdi ki insanın kalbini ürpertiyorlardı. Sadece yolda yürüyüşünden boynuzları havayı ve uzayı sarsıyor gibiydi.

 

“Lord Qi Nu.” 1 numara eğildi.

 

“Hm!” 4 kat uzunluğunda Qi Niu Luo Feng’e baktı. Yırtıcı bir enerji ondan yayılıyordu, “O yeni 97 mi?”

 

“Evet, Lord Qi Niu.” 1 numara söyledi, aynı anda Luo Feng ile iletişim kurdu, “97 bu yaratık Qi Niu…. lordumuzdan bile daha güçlü. Ölümsüz tapınağındaki pozisyonu da çok yüksek. Onlar lordumuzla kardeş gibiler.”

 

Luo Feng sersemlemişti.