Bölüm 530: Girdap Çekirdeği

avatar
4370 12

Swallowed Star - Bölüm 530: Girdap Çekirdeği


 

 

 

 

Hua hua…. aura taze kan kadar kalındı. Büyük girdap antik ebedi bir enerji yayarken insanın kalbini titretiyordu.

 

“Gel hadi çocuk.”

 

“Gel!”

 

“Buraya gel!”

 

“Öldürmek ve katletmekten neşe duy, ne güzel ve sınırsız bir his ama…” Biçimsiz bir heyecan öldürme aurası girdabına eşlik ediyordu. Bu güçlü aura tankların Luo Feng’in irade gücüne hücum etmesini andırıyordu, etkilendiği anda heyecan başlamıştı.

 

Bronz zırhlı Luo Feng merkezde tamamen aurayla yutulmuş yere yaklaşırken dayanmak için dişlerini sıkıyordu.

 

“Benim, o benim!”

 

“Öldürmek istiyorum, nasıl öldürüleceğini biliyorum, tüm dış irade, parçalan!”

 

“Parçalan!”

 

Luo Feng’in irade gücü son derece sağlamdı, saldırılara ve baştan çıkarmaya karşı koyarak hiçbirinin içeri sızmasına müsaade etmiyordu. Yavaşça çekirdeğe yaklaştıkça irade gücü ve baştan çıkarma gitgide daha da güçlendi. Kızıl güneşi andıran kırmızı küreye yaklaştıkça daha da ihtiyatlı davranmaya başladı.

 

Mesafe 50m, 40m, 30m, 20m, 10m…

 

Kırmızı top tam önündeydi.

 

Bu devasa girdap aurasının çekirdeğiydi.

 

“Gümbür…” Biçimsiz antik bir enerji yayılarak Luo Feng’in göksel bir ejderha karşısında ezilen bir karınca gibi hissetmesine neden oldu.

 

“Ben bir karıncaysam bile, göksel bir ejderhayı yenebilecek bir karıncayım.”

 

Luo Feng bir anda içindeki doğal korku hissini terk ederek aynı anda göz kamaştıran kırmızı girdap aurasına doğru ilerledi. Dünyadan daha büyüktü. Tüm girdap çekirdeği asıl sakin durumuna döndü ve bronz silüet kayboldu.

 

Girdap Çekirdeğindeki Aura…. Kızıl ışık topunun içinde…

 

Luo Feng yavaşça ilerledi, lakin öldürme aurasının aslında kaybolduğunu hissediyordu, “Neredeyse topa yaklaşmışken irade gücü en güçlü konumdaydı. Küreye girdikten sonra… bunun yerine daha da zayıfladı.”

 

Normal bir kişinin yürüme hızından bile daha yavaşça uçtu.30 metre ilerledikten sonra, önüne yine kalın kırmızı bir top çıkmıştı.

 

Chi!

 

Luo Feng’in tüm varlığı kırmızı ışık topunun dış katmanını parçalayarak girdi ve içerisine baktı.

 

“Ang, Mo, Da…”

 

Bir ses ruhunu parçalayarak bilincinin derinliklerinde yankılanıyordu. Antik bir ses işareti hiçbir kural olmadan sınırsız miktarda antik enerji birleşen notalarla yayılıyordu. Aynı zamanda Luo Feng önündeki sahne karşısında şaşkına dönmüştü… kırmızı ışık topunun içerisi boştu.

 

İçerisinde hiç kırmızı enerji bulunmuyordu.

 

Diğer taraftan burası büyüktü, altın desenler birinin kolu kadar kalındı. Her biri inanılmaz karmaşıktı. Burada toplamda 12 tane 100 ila 1000 metre uzunluğunda altın desen bulunuyordu. İç uzayda dönüyor ve salınıyordu. Her biri insanın kalbini titretirken boyun eğmesini sağlıyordu. Böylesine bir enerji 12 kalın desenden yayılıyordu.

 

Aynı anda 12 devasa altın desen altın ışık iplikleri yayarak tüm alanı kapladı.

 

Altın ışıklar çevrede dönerek etraftaki uzayın bir kutsal toprak gibi görünmesini sağlıyordu.

 

Dönen altın ışık 3 görüntü oluşturarak devam etti, bir resim devasa bir kertenkele yaratıktı, boynuzunu gökyüzüne kaldırdı, devasa el üzerine doğru ezerken yaratığın uçarak uzun kuyruğunu neredeyse kaybolana kadar savurmasıyla devasa avucu yok etmesi görülüyordu.

 

3 antik resim…

 

Burada sıkça gördüğü 3 antik resim bulunuyordu. Diğer taraftan bu noktada girdabın çekirdeğindeki 12 devasa altın desen doğal olarak resimleri öncekinden çok daha net gösteriyordu!

 

Her resim ara sıra göründü ve sonra kayboldu.

 

Bu 3 antik resim suyun üzerindeki bir sayfa gibi süzülürken sürekli dönerek ara sıra yüzeye çıkmadan önce suyun derinliklerine dalıyordu. Bu tekrar tekrar yineleniyordu…

 

“Li!”

 

“Ang!”

 

Antik fonogram adeta zeki bir yaratık konuşuyormuş gibi trilyonlarca yıl uzaydan geçerek Luo Feng’in kulağında yankılanıyordu.

 

“Tanrım.” Luo Feng’in gözleri kocaman açıldı.

 

“Kaynak yasası desenleri, bunlar kaynak yasası desenleri.”

 

Kaynak yasaları daha önce hiç önündeki kadar net görülmemişti. İlkel kaos şehrinde veya ruhsal silahların üzerindeki desenler olsun hepsi son derece az ve basitti! Ve önünde duran 12 tarif edilemez şekilde devasa desen, birinin kolları kadar kalındı, 12 basit desen gibi görünüyorlardı. Diğer yandan her biri içlerinde iğnemsi sayısız deseni barındırıyordu.

 

“Bunlar uzay kaynak yasası işlemeleri!”

 

“En azından bunun bir kısmı.” Luo Feng’in gözleri parladı, bunu takiben 3 antik resmin kaybolduğu yere kondu. Bu sefer önceden beliren bulanık resimlerden farklıydı, bu sefer aşırı net şekilde görebiliyordu. Yaratığın saldırdığı noktaya kadar her bir zerresini net biçimde görebiliyordu.

 

“İlk önce bu resimleri anımsayacağım ve sonra kaynak yasası desenlerini çalışacağım.”

 

Luo Feng sertçe Muhteşem Gökyüzünün birinci pençe resimlerine sertçe bakmaya başladı. Kuantum bilgisayarı misali beyniyle canlı şekilde video kaydeder gibi her birini hatırlayabiliyordu, bu çok basitti. Diğer yandan durumlarını ve hissiyatını da unutmaması gerekiyordu… bu ustalık ve gizemle birleşen enerji onun gelecekte çalışmasını sağlayacaktı.

 

Muhteşem Gökyüzünün birinci pençesini 80 seneye yakın çalışmasından net şekilde uzun zaman önce resimdeki hareketlenmeyi hatırlayabiliyordu.

 

Ve bu sırada ister asıl tekniği çalışmak olsun ister önceki hatıralarını geliştirmek olsun Luo Feng ölümsüz olmadan önce birinci seviye pençe tekniğinin antik yaratıklarla kıyaslandığında soluk kalacağı konusunda çok netti. Bu nedenle kibirli olma vakti değil, egosunu bir kenara bırakarak antik yaratığı güzelce çalışma vaktiydi.

 

……

 

Tüm varlığını 1’inci pençe antik resmini hatırlamak için kullanırken Luo Feng orada bulunan bedeninden altın ışıkların geçtiğini fark etmiyordu bile. Ona akın eden hiçbir öldürme aurası olmasa bile içindeki her hücre değişmeye ve muazzam şekilde dönüşmeye başlamıştı.

 

Eğer biri öldürme aurası saldırısı sırasında bedenin hücrelerinin usulca ve yavaş geliştiğini söylüyorsa…

 

Bu sırada 100 ila 1000 kat daha hızlı gelişiyordu!

 

Tek mesele Luo Feng’in tamamen birinci pençeyi hatırlama konusuna dalmış olmasıydı. Bedenindeki değişimler mi? Bedeni yok edilmiş olsa bile küçük bir meseleydi. Bu nedenle çalışmasını kesmiyordu bile.

 

…..

 

Birinci pençeyi bir süre anımsadıktan sonra gözlerini kapatarak birinci pençe resmini zihninde açıkça yeniden oynattı.Sonunda haykırdı, “İdrak düzeyim hala yeterince yüksek değil. Bu hafıza sınırım olmalı, durum ve enerji hissiyatını hiçbir derinliğiyle hatırlayamıyorum.”

 

Bunu takiben diğer 2 resme baktı.

 

Birinci pençe ile kıyaslandığında dikkatinin %80’ini onlara harcarken diğer 2 teknik için…. Luo Feng daha az vakit harcıyordu. İdrak düzeyi zayıf olduğundan onları hatırlamak için çok sıkı çalışsa bile fazla vakit geçmeden hiçbirini daha iyi hatırlayamıyordu.

 

Hafızasında…

 

3 antik resim derin olarak kaydedildi. Birinci pençenin durumu ve hissiyatı en geniş ve antik olanıydı. Diğer ikisinden ise hafifçe antik enerjiler yayılıyordu fakat birinciden açıkça daha zayıflardı. Ana mesele Luo Feng’in onları derin şekilde hatırlayamıyor oluşuydu.

 

“Hm, sonunda onları hatırladım.” Luo Feng heyecan dolu bir bakış bıraktı. “Bu antik resimleri insanlar çalışamaz. Diğer yandan altın boynuzlu yaratığa son derece faydalı. Bunları çalışmak yasaları kavramayı ve anlamayı kolaylaştırıyor, bu insan bedenimin idrak düzeyine de yardımcı oluyor.”

 

3 büyük beden birlikte çalışırken gelişim doğal olarak devasaydı.

 

“Ah, bedenim?” Dikkatini çektiği gibi Luo Feng çabucak bedenindeki değişimlerin farkına vardı.

 

Bedenindeki hücreler dönüşüyor gibiydi.

 

Değişim sürekli olarak gerçekleşiyordu.

 

“Bu değişim öldürme aurasıyla aynı değişim.” Luo Feng şaşkına dönerek sonrasında neşe dolu bir tavır sergiledi. “Diğer yandan değişim 1000 kat daha hızlı!”

 

“Bir gün dışarıdaki birkaç yıla eşit.”

 

Luo Feng mest olmuştu.

 

Havada ayaklanarak 12 devasa altın işlemeye baktı. Bu 12 desen basit görünüyordu lakin yine de ilkel kaos şehrinde Gerçek Yan İmparatorun derslerinde gösterdiklerinden çok daha derinlerdi. Luo Fen bir süre baktığında içinden başının döndüğünü hissetti.

 

“Uzay gibi hissettiriyor? Biraz olsun altın yasaları var. Diğer taraftan dikkatlice incelendiğinde yok gibi.” Luo Feng çok meraklanmıştı.

 

Öğretmeni Gerçek Yan’ın gösterdiği kaynak yasası desenleri bazen yüz ila 1000 desene sahip oluyordu. Luo Feng onların birazını biliyordu.

 

Lakin bu sefer….

 

Bunu hiçbir şekilde anlamamıştı.

 

“Bu seviyede bir karmaşıklı düpedüz beni aşıyor.” Luo Feng devasa altın desenlere bakmak için iki gününü harcadı. Aniden biraz ilham geldi. “Görünen o ki yasaları idrak düzeyim… devasa altın desenlerin derinliği onun karşısında düpedüz fazla devasa. Tıpkı 9 evren levhasının 7 ila 9’uncu resmine ilk baktığım zamanki gibi. Onları hiçbir şey anlamamıştım. Bu altın desenleri de hiç anlayamıyorum.”

 

Bir kitap ne kadar pahalı olursa olsun önünde kör biri varsa, işe yaramazdı.

 

Sonsuz harikayla birleşen desenler Luo Feng’in hiçbir şekilde işine yaramıyordu. Onlardan yayılan enerjiyi bile hatırlayamıyordu, sadece kuantum bilgisayarı misali bilincine ve beynine güvenerek basit resimler çıkarmak için mücadele ediyordu. ( Tıpkı fotoğraf çeker gibi).

 

…..

 

Günler geçti…

 

Girdap çekirdeğinin içerisindeki bu aura altın ışıklarla üzerine parlıyordu. Luo Feng’in beden dönüşüm hızı gün geçtikçe yavaşladı. Bu bedeni sınırına ulaştığında beklediği bir şeydi.

 

“Dünyalı bedenim altın boynuzlu yaratığın bedeni kadar hasta olsaydı…. herhangi bir auranın baskısı altında bile olsa derhal 97 kristal özümseyebilirdi.” Luo Feng düşündü.

 

97 kristal…

 

Bu 80 yıla yakın elde ettiği başarıydı.

 

Bu 80 yılda kaynak yasası idrak düzeyi ve zihinsel durum eğitimi şaşırtıcı derecede artmıştı. Dolayısıyla girdap çekirdeğinin derinlerine girmeyi başarabilmişti. Altın boynuzlu yaratığın sağ pençesi ise, 80 yılda arada bir daha ileri dönüşebilmişti, şu anda 97 kristal özümsemişti.

 

Bir süre sonra  Luo Feng’in bedeni içerisinde gerçekleşen değişimler sonunda tamamen durdu.

 

“Çoktan sınırıma ulaştım.” Luo Feng düşündü. “Girdap çekirdeğinde 30 güne yakın duruyorum. Eğer dışarıda olsaydım vücudumun tamamen doyuma ulaşması 100 yıl sürebilirdi.”

 

“Kim bilir belki de şimdi üçüncü kristali özümseyebilirim.”

 

“Hm, mağaraya dönüp deneyeceğim.”

 

Havada dönen 12 devasa altın desene bakarak döndü ve kırmızı ışık katmanına doğru atılarak hızlıca girdabın dış katmanına doğru geri uçtu.




 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr