Çeviri: madShy Düzenleme: Dunklesplatz

Canavar şehrinin girişinde, potansiyel dövüşçüler bir bir görünmeye başlamışlardı. Gerçekten de her potansiyel dövüşçünün üzerinde kan lekeleri görünüyordu. Ya kendi kanları ya da öldürdükleri canavarların kanlarıydı. Arkadaşları tarafından taşınan potansiyel dövüşçüler bile vardı.

[BİİPP~BİİİİP~]

Kulak tırmalayan bir zil sesi duyuldu ve büyük ağır bir tır şehirden çıktı. Tır canavarların cesetleriyle doluydu.

“Hey, bunlar potansiyel dövüşçülerin leşleri, birisi onları almaya gelmiş”  tırlardan biri kenarda durdu, içerisinde daha az ceset vardı. Bazılarının bedenlerinin büyük bir kısmı yoktu,bazılarının bedenleri canavarlar tarafından yenilmişti. Tır cesetleri kenara döktü.

“Ah!”

“Gan!”

“Yin!”

Bir anda , birkaç potansiyel dövüşçü ağlamaya başlamıştı. Hatta bazıları cesetleri görünce feryatlar içinde bağırmaya başlamışlardı.

“Neden ağlıyorsunuz?” askeri bir görevliden gelen soğuk, baskın bir ses duyuldu, birkaç kızgın bakışın ona doğrulmasına neden olmuştu. Fakat askeri görevli sakince etrafı taradı, “Canavarlarla olan dövüşte ölmeyenler! Dövüşçü olma yolunu seçtiniz, bu yüzden kendinizi ölüme hazırlayın! Toplum savaşçılara özel haklar veriyor, neden? Eğlenmeniz için değil, insanlığı tehdit eden büyük miktarda canavarı öldürmeniz için. Ayrıcalık almanızın nedeni işte bu”

“Pozisyonunuz, rütbeniz…. tüm bunları elde edebilmek için hayatınızı ortaya koyun!”

“Bu sınavda size en zayıf canavarlar verildi, sürü formunda  bile değillerdi. Bunu bile geçemiyorsanız, vahşi bölgelerde nasıl hayatta kalmayı umuyorsunuz?” görevlinin konuşması çoğu potansiyel savaşçının sessizleşmesini sağlamıştı, canavarlar hakkında en ufak fikirleri yoktu.

En zor canavar olarak sayılan ‘sürü tipi’, köpek türü ‘mastif kaplanı’ gibi ilerledikleri her yere onarlı gruplar halinde giden, bu yüzden orta düzey savaşçıların bile yaklaşmadığı türden canavarlardı.

“İki canavarın sol kulağı, sıradaki, sol kolu yaralı.”

“Lu Fang? Tamam, üç canavarın sol kulağı, fena değil, sıradaki.”

Şehrin girişinde, gelen her bir potansiyel savaşçı kestikleri canavarların sol kulağını veriyorlar, böylece kaç canavar öldürdüklerini kanıtlıyorlardı.

“Bak, Luo Feng geldi.”

“Bu sınırların dojosu tarafından izlenen Luo Feng.”

“Kaç canavar öldürdüğünü merak ediyorum.”

“Sadece formunun yüksek olması çok canavar öldürebileceği anlamına gelmiyor.”

Potansiyel dövüşçülerin çoğu dışarı gelmişti ve hepsi girişte henüz beliren Luo Feng’e odaklanmışlardı. Luo Feng, Wan Dong, ve Ma Xiao, üçü takip edilen potansiyel dövüşçülerdi. Onlarca hatta yüzlerce kişi neredeyse herkes Luo Feng ve diğerlerini tanıyordu.

“Hm?” dışarı çıktığı gibi, büyük miktarda potansiyel dövüşçü tarafından izleniyordu, bu yüzden Luo Feng elinde olmadan duraksadı.

“Luo Feng, doğru mudur? Canavarların sol kulaklarını ver” üç askeri görevli oturuyordu, ikisi Luo Feng’e bakarken dizüstü bilgisayar kullanıyordu.

“Evet”

Luo Feng başıyla onayladı ve taşıdığı çantayı çıkardı. Kısa sürede potansiyel dövüşçülerden oluşan büyük bir kitle toplanmıştı. Dikkatleri Luo Feng’in çantasına toplanmıştı. Hepsi meraklıydı… Luo Feng kaç canavar öldürmüştü.

[HUAA!] Luo Feng çantayı ters çevirdi ve sol kulaklardan oluşan büyük yığını metal kaseye boşalttı. Kasenin yarısına kadar dolu küçük bir istif oluşmuştu.

“Biraz fazla değil mi?”

“Bu çocuk mu canavar öldürdü?” tüm potansiyel savaşçılar uzaklardan şaşırmış bir şekilde orayı izliyordu.

O sırada askeri görevli kulakları saydı. Kısa bir süre sonra gülümseyerek Luo Feng’e baktı: “Luo Feng, fena değil, toplamda 36 canavarın sol kulağı. Şimdilik, en yüksek öldürmeye sahipsin. Hmm, üstelik yaralanmamışsın da.”

“Sıradaki” askeri görevli gelen kişiye baktı ve Luo Feng gülümseyerek uzaklaştı.

“Mücadele dövüşü sınavını geçtikten sonra, ben de gerçek bir dövüşçü olacağım” Luo Feng inanılmaz eğleniyordu.

Bundan sonra, Luo Feng kalabalığa karıştı ve diğerlerinin getirdiklerini izlemeye başladı. Bazıları hiç yaralanmamıştı, fakat çoğunun 10 15 gün dinlenmesi gereken hafif yaraları vardı. Ayrıca ağır yaralı potansiyel dövüşçüler de vardı.

“Yang Wu, hm, fena değil, üç canavar sol kulağı, sol omuzda hafif yara. Sıradaki.”

Yang Wu da güvenle dönebilmişti.

“Kardeş Yang” Luo Feng kalabalığın arasından bağırdı.

“Çılgın” Yang Wu koşarken seslice güldü, “Naptın? Ne kadar canavar öldürdün?”

“36” Luo Feng and Yang Wu bir köşeye yürüdüler.

“36 mı? Kahretsin, Çılgın sen inanılmazsın. Canavarları öldürmesi çok zordu.” Yang Wu göz gezdirdi, “Özellikle şu mastiff kaplanı, benden güçlü olmasa da oldukça hızlıydı ! Seviyesi aynıydı, fakat gücü insan dövüşçülerden bir tık daha fazlaydı. Sadece 3 tane öldürmek için hayatımı ortaya koydum.”

Luo Feng güldü, aslında, H seviye canavarları küçümseyemezdiniz. Orta düzey bir savaşçı bile onlardan 7-8 tanesiyle karşılaştığında zorluk çekebiliyordu.

Luo Feng onlarla eğitim yapabiliyordu çünkü ruhsal gücü vardı.

“Wan Dong!”

“Bu Wan Dong, yıldırım dojosunun takip ettiği dahi dövüşçü. Ne kadar canavar kulağı topladığını merak ediyorum. Luo Feng mi yoksa o mu üstün çıkacak acaba?”

“Evet, Luo Feng ile kapışabilecek tek kişi Wan Dong.”

Luo Feng ve Yang Wu ‘nun arkasında saklananlar tartışma dalgası yükselince aniden kafalarını çıkardılar. Yang Wu konuşmasından daha da çok heyecanlanmıştı: “Wan Dong’un dışarı çıkması bu kadar mı sürdü? Çılgın, açıkça Wan Dong’un vücut formu seninkinden kötü değil. Ne kadar canavar öldürdüğünü merak ediyorum.”

Bu sırada, ön tarafta duran tüm potansiyel savaşçılar Wan Dong’un çantasını izlemeye başladılar. Geride kalanlarsa dikkatle dinliyordu.

“Orada bir kulak yığını var.”

“Çok fazla var gibi görünüyor.”

Gürültü yükseliyordu ve askeri görevlinin sesi yankılandı---- “Wang Dong, hm, toplamda 51 canavar kulağı. Haha, Luo Feng’i geçmişsin ve geçici olarak en yüksek öldürmeye sahipsin.”

“51 mi?”

“Luo Feng’den çok fazla değil mi?”

“Wan Dong gerçekten güçlü. Bu dünyadan olmayan 51 canavar ha.”

Canavarlarla yaşadıkları acı tecrübeden bazı potansiyel dövüşçülerin nutku tutulmuştu.

“Çılgın, Wan Dong senden çok daha fazla canavar öldürmüş” Yang Wu şok olmuştu.

“Çok öldürmek hakkında bir puan mı var?” Luo Feng umursamazca güldü. Bütün geceyi tekniğini geliştirmek için harcamıştı. Eğer bu zayıf canavarlardan çokça öldürmek isteseydi, Luo Feng’in gücüyle onları tek yakalayabilirdi. Böylece, bir gecede 100 öldürme bile garip kaçmazdı.

“Luo Feng” bir ses duyuldu.

Luo Feng başını çevirdi ve bıyık altından büyük bir gülümsemeyle gelen askeri görevliyi gördü: “Benimle gel, arkadaşlarım seninle tanışmak istiyor, ön tarafta dinlenme salonunda.”

“Oh?” Luo Feng biraz şüphelenmişti…

Benimle tanışmak mı?

Fakat Luo Feng gecikmeden koca bıyıklı adamı  dinlenme salonuna doğru takip etti. Girmeden önce, Luo Feng kan lekeli savaş üniformasını çıkardı ve biraz yıkadı. Girmeden önce kıyafetlerini temizleriyle değiştirdi.

※※※※※※

Dinlenme salonunda, gözlerini kapatmış iri yarı bir adam oturuyordu. Aniden gözlerini şimşek çakar gibi açtılar ve Luo Feng’e baktılar.

“O mu?” Luo Feng şaşırmıştı.

Bu adamı biliyordu, Şef Eğitmen Zhu Ge ile konuşan Jiang-Nan şehri Yıldırım Dojosunun büyük dörtlüsünden biriydi.

“Adım Wang Heng, yıldırım dojosu şef eğitmeniyim” adam güldü, “Luo Feng, otur.”

Şef eğitmen ile yüz yüze oturmak mı?

Luo Feng içten içe şaşırmıştı.

Bu adamın elinde ne kadar yetki tuttuğunun farkındaydı. Bir dojonun şef eğitmenliği yetkisi bile bir savaş tanrısı ile karşılaştırılabilirdi! Onlar hayret verici değerde güce sahipti. Bu iri yarı adamın Jiang-Nan şehrini ellerinin arasında tuttuğunu varsayılabilir.

“Neden oturmadın, ısıracağımdan mı korkuyorsun? Haha…” iri yarı adam yüksek sesle gülmeye başladı.

Luo Feng güldü, önüne oturdu ve konuştu, "Bay Wang, bugün benimle ne işiniz var?”

“Çok basit.”

İri yarı adam gülümsedi, “Ailenin durumunu biliyorum. Normal bir aileden geliyorsun. Baban modelleme şirketinde çalışırken annen de bir süpermarkette kasiyer. Arka planın o kadar iyi değil, 18 yaşındaki gerçek değerine henüz ulaşmış görünüyorsun.”

Luo Feng dudaklarından karmaşık bir gülümseme kaçırdı, aslında, bu gün için çok uzun zamandır çalışıyordu.

“Seni takdir ediyorum ve parlak bir geleceğin olduğunu düşünüyorum.”

“Seni resmi olarak davet ediyorum, Luo Feng, benim yıldırım dojoma katılmaya!” iri yarı adam Luo Feng’e baktı.

“Ben, ben zaten sınırların dojosuyla bir sözleşme imzaladım” Luo Feng gülümserken başını salladı.

İkna olmamış iri adam başını salladı ve konuştu, “Bir sözleşme mi ? Sözleşmeyse, sadece onu boz! Sadece ödemen gereken bir bedel. Dövüşçü kurallarına göre, ödeme 100 milyonu aşamaz. Senin bundan çok daha fazlası edeceğine inanıyorum! Yıldırım Dojosu senin için bu fiyatı ödeyecek!”

“Ayrıca, katılırsan, dünya genelindeki Yıldırım Dojosu ana karargahlarında senin için özel bir eğitim sözleşmesi düzenleyeceğim!” iri adam güldü, “Her yıl, 10 dövüşçüden fazlası bu daveti almıyor. Her biri dahi olacak düzeyde. Diğer yandan, bu sene sadece 3 davetiye gönderdik. Birisi Avrupa Birliğinden 20 yaşında ileri düzey dövüşçü. Diğeri Güney Amerika’dan dahi bir ruh okuyucuydu! Ve üçüncüsü de Çin Jiang-Hua’dan 16 yaşındaki orta düzey dövüşçüydü. Sen dördüncü olacaksın!”

Luo Feng elinde olmadan şaşırmıştı.

Her biri aşırı derecede güçlüydü. Açıkça, ‘Wan Dong’ ve ‘Ma Xiao’ bu davet için yeterli niteliğe sahip değillerdi.

Fakat ben mi?

Doğrusu, Luo Feng’in form seviyesi böylesine bir sözleşme imzalamaya yeterli değildi. Ne olursa olsun bununla birlikte, ayrıca---- Ru Wei tekniğinin bilgeliğine sahipti! Bu Luo Feng’in özel bir eğitim sözleşmesi davetiyesi alması için yeterliydi. Luo Feng 18 yaşında olmasına rağmen şaşırtıcı şekilde Ru Wei tekniğini öğrenmeye yatkındı.

“Yıldırım dojoma katıldığın sürece, sana bu sözleşmeyi sağlayacağım ve seni eğitimin için dünya genelinde karargahlarımıza göndereceğim. Belki efsanevi ‘Yıldırım Lord’undan kişisel olarak özel bir ders almak için şansın olabilir” iri adam konuşurken gülümsedi, “Luo Feng, Yıldırım dojosu seni yürekten davet ediyor, katıl bize!”