Swallowed Star - SS 56: Şehire Dönüş, Xu Xin’nin arkaplanı

---

“Diğer yandan Luo Feng takip, öldürme, ayırma ve materyalleri getirmede büyük sorumluluk üstlendi. Tüm hepsini kendi başına yaptı” diyerek güldü Gao Feng, “Bu yüzden Luo Feng maksimum değer %80 alabilir. Kalan %20 beşimiz arasında bölüştürülebilir.” Bu dövüşçü takımlarının bir kuralıydı.

 

Eğer tüm işi bir kişi bile yapsa, diğerlerine de bir miktar vermek zorundaydı.

 

Genellikle kumandan seviye canavarları öldürürken, işin çoğunu yapan kişi %60 alıyordu. Bu durumda Luo Feng işin hepsini yapmıştı ve en yüksek değer olan %80’i alabilirdi.

 

“Luo Feng, bu seferki kazancın muhtemelen bizim geçen on yılda kazandığımız kadar ediyordu” dedi diğer yandan Chen Gu elinde olmadan, “Bu gece hepimize iyi davransan iyi edersin !”

 

“Evet, bu zengin adamı sömürün!” diyerek takip etti Wei Tie ve Wei Qing.

 

Zhang Ze Hu’nun kaplan dişi takımı bile iki yıl çok çalışmanın sonucunda sadece 100 milyon kazanmıştı. Ve Zhang Ze Hu o iki yılda zirvesindeydi. Önceden…. Çok daha az para yapmıştı. Diğer bir deyişle Zhang Ze Hu muhtemelen çalıştığı tüm o yıllarda 300-400 milyon kadar para yapmıştı.

 

Luo Feng açısından…. sadece tek sefer onu zengin etmişti !

 

Diğer yandan, ‘Avcı’yı kimse öldürebilmiş değildi. Doğal olarak Luo Feng’in gücüyle çok para kazanmıştı. Dövüşçü dairesinde güç her şeydi ve güçlülerin kazandığı paralar genelde inanılmazdı.

 

“Tabii ki, nasıl olurda yapmam? Herkes ile HR birliği marketinde güzelce ilgileneceğim.” diyerek güldü Luo Feng.

 

“Parayı bölüştürdüm ve hesaplarınıza gönderdim.” dedi Gao Feng gülerek. Herkesin önünde ateş çekici takımının üyelerinin hesaplarına teker teker parayı transfer etti. Takımdaki herkes diğerinin halka açık hesaplardaki kullanıcı adı ve şifresini biliyordu. Genellikle parayı aldıkları gibi bölüşürlerdi.

 

Aynı günün öğlen vakti Luo Feng ve diğerleri eve dönen trene bindiler.

 

“Tren istasyona ulaşmak üzere. İnecek yolcularımız lütfen eşyalarınızı hazırlayın.” bir kadın sesi tren vagonlarında yankılandı ve bir ‘hua’ sesiyle, vagonların kapıları açıldı.

 

“Hadi!”

 

Gao Feng, Luo Feng, Zhang Ke, Chen Gu, ve Wei Jia kardeşlerin hepsi dışarıya yürüdüler.

 

“Çok fazla insan var” Luo Feng trenden adımını attı ve tren istasyonundaki büyük miktarda turisti gördü. Tonlarca sıkı paketlenmiş bekleyen insan tren istasyonunun camlarından görülebiliyordu. Merkezi bir şehrinin nüfusu 100 milyonun üzerindeydi, bu yüzden tren istasyonunun ne kadar canlı olduğunu buradan hayal edebilirsiniz!  

 

Buna popülerlik deniyor, buharlaşan popülerlik!

 

Ç.N: Yazar dostum burada tren istasyonundaki insanlar trenlere binip gittiklerinden, vecize yaparak onları buharlaşan bir popülariteye benzetmiş.. İYİ İŞ DOMATES !

 

“Kardeşler şehre tekrar canlı dönebildiğimizden elinizdeki silahlara şükredin !” dedi Gao Feng şükrederek.

 

Ç.N: Şehadet getir de müslüman ol bari, yanacaksın oğlum…

 

“Döndük”

 

“İnsan şehrine döndük.”

 

Luo Feng de içinde şaşırmıştı. Vahşi doğada sadece yedi veya sekiz gün geçirmesine rağmen orası ıssız, harap olmuş ve boştu. Vahşi doğa, şehir kategorisinde sayılmazdı. Büyük miktarda canavar oluyordu bu yüzden Luo Feng ve diğerleri her zaman etraflarının sarılma korkusuyla karşı karşıya oluyordu.

 

Sadece merkezi şehirlerdi! İnsanların yaşaması için tek güvenli yerdi! Oralar nüfusun da yaşadığı yerdi!

 

“Merkezi şehirler, insanlığın son üssü” Luo Feng’in kalbinden bir düşünce yükseldi, “İnsanlığın şehirlerini güçlü dövüşçüler ayakta tutuyor! Benim açımdan, kolayca normal seviye bir canavarı hatta düşük seviye kumandanı öldürebilirim. Diğer yandan normal birisi silahlı olsa bile kumandan seviye canavara karşı son derece kötü bir durumda olurdu.”

 

Ülkeler dövüşçülere neden özel haklar veriyordu?

 

Neden tüm dünyada canavarları avlamaya teşvik vardı?

 

Çünkü avladıkları canavarlar insan şehirlerini daha güvenli hale getiriyordu.

 

“Merhaba, muhtemelen bu gece eve geç döneceğim” Zhang Ke yüzünde bir gülümsemeyle telefonunu tuttu, “Evet, evde son derece uzun bir zaman kalacağım, bu yüzden harika eşim olmaya devam et!” kolunu kaybetmiş birinin bu zamanda yüzünde bir gülümsemeyle bu kadar dürüst olacağı kimin aklına gelirdi.

 

Dövüşçüler yaşam ve ölümün kıyısında dövüşürken derinlerde bir yerde ailelerini düşünüyorlardı.

 

Luo Feng de ev telefonunu aradı.

 

“Feng”

 

Luo Feng tanıdık bir ses duyduğu gibi gözleri titredi ve cevapladı “Anne, muhtemelen gece eve geç döneceğim, bu yüzden akşam yemeği için beklemeyin.”

 

“Bu gece mi?” annesi açıkça neşelenmişti,” Pekala, pekala, baban kardeşinle dışarıda, telefona gelmelerini söyleyeceğim”

 

“Gerek yok, gece dönerim” Luo Feng’in kalbi sımsıcaktı.

 

Bu evdi, Luo Feng’in savunduğu yer.

 

“Luo Feng, hadi, HR birliğinin tek özel dövüşçü arabası bu.” diye komut verdi Gao Feng. Diğerleri çoktan ayrılmaya başlamıştı.

 

“Geliyorum.”

 

Luo Feng telefonu kapattı ve çabucak diğerlerine katıldı. Özel dövüşçü yolunda sürdüler. Yolun sonunda sınırların dojo’su, yıldırım dojo’su, HR birliği ve bazı yeraltı birliklerinin dövüşçülerini bekleyen arabalarının olduğu küçük bir bölge vardı.

 

Luo Feng ve diğerlerinin geldiğini gördükleri gibi tüm şoförler neşelendi.

 

“Hadi, birlik marketine götür bizi.” Gao Feng ve diğerleri direkt olarak birlik marketi arabasına gitti.

 

“Peki”

 

Büyük rahat JİP çalıştı, kilitledi ve gaz pedalına bir dokunuşla ilerledi.

 

***

 

Arabanın içinde…

 

“Luo Feng, yakında birlik marketinde olacağız” diyerek güldü Chen Gu Luo Feng’e bakarak, “Belki şu geçen ki Xu Xin pilici hala oradadır. Luo Feng, şimdi vahşi doğadan döndün, hislerini söylemen ve ilişkiyi başlatman iyi olur.”

 

“Seni sapık” Gao Feng gülerek azarladı ve Luo Feng’e doğru baktı, “Luo Feng ufak bir tavsiye. Bu küçük kız Xu Xin lobide genç yaşında bar müdürü olmayı başardı, bu yüzden basit biri değil. Muhtemelen bir çeşit arka planı olmalı, buna dikkat et.”

 

Ç.N: Feng kardeş kızı harbi istiyorsan evinden alalım, sıkıntı?

 

Luo Feng başıyla onayladı.

 

Ayrıca ona karşı aynı hisleri besliyordu. Okulda Xu Xin son derece normaldi. Diğer yandan birlik marketi lobisinde, Xu Xin etrafındaki hava tamamen farklıydı. Geçmişte tamamen utangaç olduğunu düşününce şimdi parlak bir ışık gibi parlıyordu.

 

Ç.N: Üzülme be daha önce parlatmışlar ama, sen de üzerinden geçersin ne olacak…

 

“Siz çocuklar bayan Xu Xin hakkında mı konuşuyorsunuz?” diye sordu şaşırmış bir ses tonuyla.

 

“Xu Xin’i biliyor musun?” Luo Feng ona doğru baktı.

 

“Tabii ki de biliyorum” diyerek güldü şoför, “Biz her zaman birlik marketine gidiyoruz, bu yüzden oraya giden tüm kardeşlerin muhabbeti var, bu yüzden açıkça bayan Xu Xin’i biliyoruz. O kadar güzel olmasa da … hehe, onunla evlenebilecek kişinin son derece rahat bir yaşamı olurdu.”

 

Ç.N: Yengen olur ayıktırayım da, dişlerini dağıtmasınlar…

 

Gao Feng’in ifadesi hafifçe değişti, “Sakın bana onun birliğin ülkedeki 12 büyük ailesinden birinden Xu ailesinden olduğunu söyleme…”

 

“Evet, tam olarak Xu ailesi. Xu ailesinin ülkedeki durumunun çok yükseklerde olduğunu duymuştum” dedi şoför başıyla onaylarken.

 

Luo Feng de bunu duyduğuna şaşırmıştı.

 

İttifak Amerika, Avrupa vb. ülkelerin süper zengin ailelerinden ve şirketlerinden oluşuyordu. Tüm büyük ve güçlü ailelerin dünya genelinde bir ittifak oluşturduğunu varsayabilirdiniz. Dünyanın ekonomisini birlikte yönetiyorlardı ve hükümet ordular başka seçenekleri olmadığından onlarla iş birliği yapıyordu.

 

Ve--

 

İttifakta, diğerlerinin haricinde zirvede dokuz büyük aile vardı. Şirketler bir yana, ittifakta birinci sırada olan düzinelerce başka aileler vardı.

 

Bu ailelerden her biri elerinde şaşılacak düzeyde servet ve güç barındırıyordu.

 

Ç.N: Bkz. Zengin Kız Fakir Oğlan*

 

“Kahretsin, bu bir arka plan için çok fazla” diye parladı Chen Gu “Bu kızın isminin Xu olduğunu biliyordum fakat Xu ailesinden olduğunu düşünmemiştim. Luo Feng kardeş abin bile sana bu Xu Xin hatununu almanda yardım edemeyecek, bu çok zor.”

 

“Bu zor fakat bizim Luo Feng’imiz de o kadar kötü değil.” dedi Gao Feng.

 

Chen Gu, Wei Tie , Wei Qing ve Zhang Ke hepsi gülmeye başladı.

 

Onların bakışından Luo Feng onların gücünü çok daha korkutucu kılan bir ruh okuyucuydu.

 

“Yaşlı Fang.”

 

Gao Feng telefonuna konuştu, “Evet, benim. Tabii ki senin için iyi bir şeyler buldum, yoksa seni niye arayayım? Kesinlikle 100 milyonun üzerinde. Peki, sıkıntı yok” aramadan sonra, Gao Feng diğerlerinin gözlerine baktı. “Yaşlı Fang’a söyledim.Birlik marketine girdiğimizde, direkt olarak merdivenlerden çıkacağız.”

 

“Tamam” Luo Feng ve diğerleri onayladı.

 

Bir süre sonra---

 

Özel araç asker güvenlik şeridini geçti ve direkt olarak birlik marketi lobisinin kapısına doğru ilerledi. Ateş çekici takımının üyelerinin hepsi kapıları açıldığı gibi arabadan indi.

 

“Bay Gao Feng, Müdür Fang yukarıda bekliyor.” kısa saçlı tatlı bir bayan becerikli şekilde gülümsedi.

 

“Tamam”

 

Gao Feng, Luo Feng ve diğerleri daha fazla konuşmadı ve direkt olarak lobiye girdi.

Savurgan lobide, bar yönünde bir miktar dövüşçü sohbet ediyordu. Luo Feng’in bakışları barı taradı: “Burada değil mi?” Bir anda bu tarihlerde kolejin başladığını ve normal kolejlerin bile ilk başladığında askeri eğitim verdiğini hatırladı.

 

Ve bugün hafta sonu değildi, bu yüzden Xu Xin’in burada olmaması tuhaf değildi.

 

“DİNG!”

 

Asansörün kapısı açıldı ve ateş çekici takımının üyeleri içeri gitti.

 

“BİİP!” bayan asansör kapısının önünde durdu ve ‘21’e bastı. Gözlerini detektör ile aynı seviyeye getirdi, “BİİP”, geçiş, Bayan Liu hoş geldiniz.”

 

“Müdür Fang 21. katta bekliyor.” kadın gülümsedi.

 

Luo Feng ve diğerleri başıyla onayladı.

 

Asansör çabucak yukarı gitti ve oraya varana kadar durmadı. Kısa sürede, “DİNG” sesiyle asansör kapısı açıldı. 21. kata varmışlardı.