Asansörden çıktıktan sonra, son derece büyük bir dinlenme salonu vardı. Sadece bu dinlenme salonu muhtemelen 300-400 metre kare büyüklüğündeydi. Dinlenme salonundaki bar koltuğunda birkaç kişi Müdür Fang ile görüşmek için bekliyordu. Diğer yandan gördükleri şey… Bir dövüşçü takımının beklemelerine gerek kalmadan gittiğiydi. Onlar direkt olarak Müdür Fang’ın ofisine yürüdü.

“Müdür Fang içeride, lütfen devam edin” bayan Liu direkt olarak Luo Feng ve diğerlerini Müdür Fang’ın ofisine aldı.

Ofiste, Luo Feng etrafına baktı. Etrafta pırıltılı süsler asılıydı ve zemin sertleştirilmiş camdan yapılmıştı. Sertleştirilmiş camın altında balıkların yüzdüğü bir nehir vardı. Sertleştirilmiş camın üzerinde duran biri çok az balık görebiliyordu.

“Ne lüks ama” Luo Feng kendi kendine düşündü.

“Gao Feng siz çocuklar gerçekten bir şeyler yapmış gibisiniz.” Yuvarlak yüzlü kel yaşlı bir adam koltuğundan gülerek kalktı ve onlara doğru yürüdü, “Gelin, gelin ve oturun.”

Grup ofisin kenarında karşılıklı olarak duran kanepelere oturdu.

“Peki bu sefer neyiniz var?” yuvarlak yüzlü yaşlı adam gülerek söyledi, “Hadi görelim.”

“Yaşlı Fang bu sefer gözlerini açacağım.” diyerek güldü Gao Feng, “Senin gibi büyük bir Müdür biraz az dövüşçü takımı alıyor, fakat nadirde olsa bunun gibi bir şey görebileceksin. Luo Feng, çıkart onu.”

“Ah?” Müdür Fang şok olmuştu ve gözleri açıldı.

Luo Feng Müdür Fang’ın reaksiyonunu görünce güldü ve ayaklarının yanındaki sırt çantasından değerli Gümüş Ay Kurdunun kürkünü çıkarttı. Kürkü yere koydu ve onu yaydı. Dümdüz olmuş bir Gümüş Ay Kurdu olmasına rağmen ondan Gümüş Ay Kurdunun öldürme arzusunu hissedebiliyordun.

“Avcı!” Müdür Fang şok olarak ayağa fırlamıştı.

“Orada!” Müdür Fang çok şaşırmıştı ve düzgün konuşamıyordu, “Yaşlı Gao, bu kesinlikle bir şey. Bir avcının bu kadar büyük olması, muhtemelen yüksek seviye kumandan sınıfı. Gümüş Ay Kurdunun hızıyla karşılaştığında savaş tanrısı seviyesinde biri bile onu öldürmekte zorlanırdı.”

Gümüş Ay Kurdunun hızı gerçekten de şok ediciydi. Ağır yaralıyken bile ses hızına ulaşabiliyordu! Yaralı olmadığında ne kadar hızlı olacağını düşünün!

“Hm hm, kürk tam” Müdür Fang inceledi, “Kürk yara boyunca kesilmiş gibi görünüyor. Diğer yandan… gerçekten de tam” Müdür Fang’ın gözleri parladı. Gümüş Ay Kurdunun kürkü gerçekten de dünya üzerinde bulunabilecek en iyi materyallerden biriydi.

Kürkün başka kullanım alanları olsa da dünyada önemli kişiler onu kıyafet olarak almak için yüksek fiyatlar teklif edeceklerdi.

“Bana bir saniye verin.” Müdür Fang direkt olarak ofis masasına koştu.

Ve hızlıca güvenli bir kasa çıkardı, onu tutarak geri döndü.

“Gao Feng, siz çocuklar bunu daha fazla uzatmak zorunda değilsiniz. Avcıdan aldığınız diğer tüm materyalleri çıkartın.” dedi Müdür Fang ikna olmuş bir gülümsemeyle. Bu sırada içinde hassas aletler olan güvenli kasayı açtı. Onu aktive ettikten sonra aletlerin üzerinde kırmızı ışık parladı.

Luo Feng diğer şeyleri teker teker çıkardı.

Özel gözler, pençeler, dişler, bacak kemikleri…

“Oldukça eksiksiz bir koleksiyon.”

Müdür Fang kırmızı ışıklı aletleri kürkün üzerinde gezdirirken gözleri ışıkla doluyordu. Kısa süre sonra, gözler, pençeler, dişler… Aletler küçük bir ekranda bir numara gösterdi. Müdür Fang’ın ifadesi sayıyı gördüğünde ciddileşti ve aynı zamanda, bilgiyi sanal klavyeye yazdı. Kısa süre sonra---

“Hmm”

“Bu materyaller aslında aynı avcıdan. Ve bu avcı gerçekten de yüksek seviye bir kumandan!” Müdür Fang tam bunu söylemeyi bitirdiğinde, Gao Feng kenardan gülerek söyledi, “Bu sürü lideri seviyesine yaklaşan yüksek seviyede bir kumandan olmalı!”

Yüksek seviye kumandan sınıfı canavarlar kategorisinin bile kendi içinde büyük farkları vardı.

Henüz yüksek kumandan olmuş canavarlar ile sürü lideri seviyesine yaklaşan yüksek kumandanların güçleri arasında devasa farklar vardı. Doğal olarak materyallerinin fiyatları da büyük oranda farklılık gösteriyordu.

“Hehe, tabii ki, bu noktayı siz çocuklardan saklayamam” diye güldü Müdür Fang, “Pekala, fiyatınızı belirtin.”

Ateş Çekici takımı üyeleri birbirlerine baktılar ve Gao Feng Luo Feng’e sinyali verdi.

Luo Feng gülerek konuştu, “Müdür Fang, sizce uygun fiyat nedir?” Sınırların Evi ve HR birliği internet marketinde avcı için bir sürü fiyat bulunuyordu. Luo Feng yüksek kumandan seviyesindeki canavarı Sınırların Dojo’suna daha düşük fiyata satabileceğini biliyordu, çünkü Sınırların Dojosu dönüş olarak bir miktar katkı puanı da veriyordu.

HR ittifak marketi için ise yüksek seviye kumandan canavarlar normalde 50 milyondan 500 milyon dolara kadar herhangi bir aralıkta satılabiliyordu.

Tabii ki, bir avcı doğal olarak güçlü, nadir ve kurtların kralıydı, bu yüzden fiyatı da normalin üzerinde olmak zorundaydı.

“Şuna ne dersiniz, bu materyaller gerçekten iyi. 600 milyon Çin doları!” dedi Müdür Fang derin bir nefes alarak.

Onun açısından bile, böylesine büyük çapta bir işi nadiren yapıyordu.

Düşük seviye sürü lideri canavarlarının materyalleri de genellikle bu fiyattan gidiyordu.

Gao Feng, Luo Feng ve diğerleri buraya gelmeden önce fiyatı tartışmışlardı. Luo Feng tartışma panolarında birinin orta seviye kumandan seviye avcıyı Güney Amerika’da 50 milyon dünya dolarına sattığını okumuştu.

50 milyon dünya doları 175 milyon çin dolarına denkti.

Eğer orta seviye kumandan avcı bu kadar yüksek fiyata satılıyorsa, o halde yüksek seviye kumandan çok daha fazla edecektir, özellikle de düşük seviye sürü lideri seviyesine bu kadar yaklaşmışsa.

“Yaşlı Fang, fiyatın çok düşük” dedi Gao Feng somurtarak, “Orta seviye bir kumandan Avcı zaten 175 milyon Çin dolarına Güney Amerika’da satıldı. 900 milyon dan 1 milyar dolara kadar bizim için sorun olmaz.”

“Gao Feng benimle oynama. 900milyondan 1 milyara kadar olan fiyata ulaşamam.” acıyla güldü Müdür Fang.

Luo Feng bunu gördüğünde güldü.

Aslında takım avcıyı 700 -800 milyon fiyata satmayı kararlaştırmıştı. Kaptan Gao Feng bunu söyleyerek sadece Müdür Fang’ı korkutuyordu.

“Bu Gümüş Ay Kurdunu avlamak kardeşimin koluna mal oldu” dedi Gao Feng çirkin bir yüzle, “Daha fazla söylemeyeceğim...800 milyon Çin doları! Kabul edersen, anlaştık. Diğer yandan, başkasını bulabilirim. İlişkimizden ötürü kimseye uğramadan direkt olarak yaşlı Fang’a geldim.”

Müdür Fang Zhang Ke’ye baktı, aslında…

Zhang Ke kolunu kaybetmişti.

“Müdür Fang bu fiyatı ödeyemeyecek gibi. Hadi gidelim.” Gao Feng ayağa kalktı ve Luo Feng çabucak Gümüş Ay Kurdunun materyallerini paketlemeye başladı.

“750 milyon benim sınırım.” dedi Müdür Fang somurtarak.

Diğer yandan Gao Feng ses çıkarmadı ve Luo Feng direkt olarak paketlemeyi bitirdi.

“Hadi” Gao Feng dışarıya yöneldi.

“Gao Feng 750 milyon oldukça iyi zaten” Müdür Fang iç çekti. Gao Feng ve diğerlerinin dışarı çıkıyor olduğunu görünce bağırdı, “Geri gelin, sizin fiyatınız olacak!”

Luo Feng, Gao Feng, Chen Gu ve diğerleri kapıda birbirlerine bakarak gülümsediler.

HR ittifakı marketi içerisinde canavar materyallerini alan birkaç düzine Müdür vardı. HR ittifakı marketi eleme sistemine göre çalışıyordu. Diğer bir deyişle, her yıl kötü performansı olan Müdürlerin pozisyonu onlardan alınıyordu. Doğal olarak, yerine yeni biri getiriliyordu. Böylesine bir baskı altında…

Doğal olarak her Müdür dövüşçülerde nasıl canavar materyallerini toplayacaklarının yollarını arıyordu.

Ofiste.

“Dövüşçülerin çok zalimler.” dedi Müdür Fang işlem üzerinde çalışırken, fakat ayrıca şükretti, “Her Müdür ve hatta her bölümün ajansı dövüşçülerden materyalleri toplamak konusunda diğerleriyle rekabet ediyor. Fiyatlar açık ve anlaşılır olduğunda kazancımız düşüyor. Siz çocukların bir nefeste nasıl 800 milyon yaptığını görünce, yaşlı olan benim vahşi doğaya gidip canavar avlayasım geliyor. Ne yazık ki benim gibi yaşlı bir kemik torbası muhtemelen asker seviye canavarı bile öldüremez.”

Bunu söylediğinde Müdür Fang işlemleri her hesaba yönlendiriyordu.

“Müdür Fang, kişisel varlıklarınız muhtemelen benim tüm bu yıllardaki birikimimi geçiyordur.” diye güldü Gao Feng.

“Şans. Bazen büyük bir şey denk geliyor ve sürüsüyle para yapabiliyorum.” Müdür Fang ufakça gülümsedi.

Gao Feng güldü: “Bununla birlikte kârın muhtemelen en azından sekiz rakam değerinde olur”

“O kadar fazla değil” Müdür Fang başını salladı” Tamamdır. 800 milyon Çin dolarını dövüşçü takımı hesabınıza aktardım.”

Gao Feng ve yardımcı kaptan Chen Gu taktiksel iletişim saatlerinden hesaplarına yüklenen 800 milyon doların bildirimini almıştı.

“Yaşlı Fang, harika hissettiriyor” diye güldü Gao Feng.

“Gelecekte de böyle avlarda beni görmeniz dileğiyle” diyerek güldü Müdür Fang, “Şimdi, biz Müdürler de büyük bir baskı altında. Eğer bir şekilde merkezi şehir bölgesinde bir direktör olabilirsem, o zaman işim daha kolay olacak.”

“Evet” başıyla onayladı Gao Feng, “Diğer yandan güçlü canavarlar kapışması zordur, kardeşim kolunu kaybetti.”

“Ah evet kolunu kaybetmek…” iç geçirdi Müdür Fang, “Her ne kadar kolun yeniden büyümesini sağlayan bir hazine olduğunu duymuş olsam da… Fiyatı olağanüstü derecede pahalı, bu yüzden normal bir dövüşçü onu elde edemez.”

“Kolun yeniden büyümesi mi?” Luo Feng’in aklı bulanmıştı.

İlk dövüşçü olduğunda, Luo Feng de internet marketinde böyle özel bir ilaç aramıştı. Ancak bir kolu veya bacağı tekrar büyütebilen hiçbir ilaca rastlamamıştı. Luo Feng hep.... böyle bir ilacın olmadığını düşünmüştü.

“Öyle bir ilaç mı var?” Gao Feng de şaşırarak söylemişti.

“Müdür Fang nedir bu ? Bacağı da tekrar büyütebiliyor mu?” Luo Feng de heyecanla sordu.

Wow.

Kardeşi yıllardır sakat kalmıştı. Eğer kardeşini tekrar ayağa kaldırmak için bir şansı varsa, bunu başarabilmek için yapabileceği her şeyi yapardı.

“Orada. Bu efsanevi ‘Hayat İksiri’. Sadece bacak ve ya kol değil bedeninin yarısı yok olsa bile geri büyütebilir” dedi Müdür Fang, “Ancak bu şeyler sürü liderinin daha da ötesinde bir varlıktan gelir--- bu ‘Ölümsüz İmparator’ seviye canavar Toprak Ejderi’nin ruhundan yapılır. Tüm dünyada sadece birkaç tane toprak ejderi var. Bu yüzden her bir hayat iksiri son derece pahalıdır! Ve ayrıca son derece nadirdir; onları internet marketlerinde bulamazsınız. Bizim ittifakımızda da onlardan stokta hiç yok. Onlardan birinin fiyatı çoktan 30 milyara ulaştı ve alabileceğiniz bir market yok.”

“30 milyar biri için mi? Markette yok mu?” Luo Feng’in kalp atışları hızlanmaya başladı.

Kardeşini tekerlekli sandalyede oturduğu ve sessizce ona baktığı sahneyi aklına getirdi, Luo Feng elinde olmadan yumruklarını sıkmıştı: “Ne olursa olsun… Kardeşimi tekrar ayağa kaldıracağım! Kesinlikle!”