Swallowed Star - SS 111: Wang Xing Ping ve Luo Feng

---

 

 

Çeviri ve Düzenleme: madShy

 

Bir çift arasındaki ilişkiyi yok ederken, Xu Xin gibi özellikle büyük bir ailede yaşıyorsanız, biriyle ilgilenirken hileleriniz çok belirgin olamazdı. Öyle olduğundan Xu Xin’in şüpheleri çok kolay yükselecekti! Bunun nedeni An amca ilişkilerini tek seferde yok etmeyi planlamıyor olmasıydı; onları birkaç dalgada ayırmayı planlıyordu.

 

Bu sefer için basitçe Xu Xin’in şüphelerini artırmayı istiyordu. Açıkça…

 

…başarılı oldu.

 

Luo Feng'i bir başkasıyla karıştırdığı bu basit sahnenin Xu Xin'in şüphelerini arttırması yeterliydi.

 

“Karıştırmak? Yüzlerini karıştırmasının hiç yolu yok. Bu kız Luo Feng’in kimliğini doğrulamak için ona dikkatlice baktığı halde… Nasıl başka biriyle karıştırmak gibi bir hata yapabilir? Çok sahte.” Xu Xin bir bakışta bunu gördü. Bu sırada Luo Feng’in ifadesi çok iyi görünmüyordu; neden böyle berbat işlere bulaşıyordu.

 

“Üzgünüm, gerçekten üzgünüm. Sizi başkasıyla karıştırdım.” güzel kız özür diledi, “Hadi gidelim”

 

Luo Feng başka ne söyleyebilir?

 

Onlar çoktan başkasıyla karıştırdıklarını söylemişti.

 

“Siz iki bayan, lütfen bekleyin.” dedi Xu Xin.

 

Luo Feng dondu ve Xu Xin’e baktı. Ancak Xu Xin’in başı sadece iki kıza doğru dönmüştü.

 

“Ah, ihtiyacın olan bir şey mi var?” iki güzel kız başlarını Xu Xin’e döndü ve kız kardeş sordu.

 

“İki gün üst üste onunla karşılaştığını söylememiştin…” Xu Xin konuşmaya başladı.

 

“Erkek arkadaşını değil” diyerek ekledi kız, “İyi bir arkadaşım olan, Da Shan adında bir oğlandı.”

 

Xu Xin onayladı: “Da Shan? Ah, bu yüzden iki gün üst üste görüştüğünü söylediğinde, bu ‘Da Shan’ ile dün de mi görüştün?”

 

Abla ve kız kardeş bakıştılar. Abla Luo Feng’e baktı ve Xu Xin’e doğru gülümsedi: “Tabii ki. Sadece basit bir görüşme değildi: tüm geceyi güzelce birlikte geçirdik! Benim Da Shan’ım kesinlikle muhteşem, merak ediyorum da erkek arkadaşın ne kadar iyi acaba…” bunu söylerken kişneyerek gülmeye başladı.

 

“Tüm gece ? Ah, o zaman görünüyor ki siz ikiniz gerçekten başkasıyla karıştırıyorsunuz. Erkek arkadaşım ve ben dün tüm gece geç saatlere kadar video sohbetindeydik. Görüşmemiz üç ila dört saat kadar sürdüğünden gece başka biriyle vakit geçirme fırsatı olamazdı.” Xu Xin gülümsedi. Aniden iki güzel hatunun yüzleri trajik biçimde değişmişti. Kendilerini becermiş gibi bakıyorlardı. Kedi çantadan çıkmıştı!

 

Plan ile alakalı bir sorun vardı: plan asla Luo Feng ve Xu Xin’in bu kadar uzun bir süre video sohbetinde kalabileceklerini hesaba katmamıştı. İki güzel hatun bakıştılar; gözlerindeki panik okunabiliyordu. Planın henüz başlangıç aşamasında başarısız olmuşlardı, bu yüzden birkaç cümleciği öylece ağızlarına tıkarak oradan hemen ayrıldılar.

 

Luo Feng bunu gördüğünde güldü ve sonra şaşırmış bir bakışla Xu Xin’e baktı: “Xu Xin dün gece sadece bir saat kadar sohbet ettik, nasıl oldu da üç dört saat diyebildin?”

 

“Pekala, sadece onların tepkilerini ve korkularını görmek istedim. Umduğum gibi yüzleri trajik biçimde değişti.” Xu Xin kikirdedi, “Eğer tahminim doğruysa, bu iki kız muhtemelen kardeşim ya da diğer genç ustaların biri tarafından gönderildi. Ancak bu plan oldukça iyiydi.” Aslında iki güzel hatunun ‘yanlış kişi’ imajı Xu Xin’in şüphesini hafifçe yükseltmişti, fakat planlarında koca bir delik vardı.

 

Xu Xin gerçekten dün Luo Feng ile bir saat civarında video sohbet yapmıştı, bu da Xu Xin’i şüphelendirmişti… Luo Feng video sohbetinden sonra gece dışarı oynamak için mi gitmişti? Fazla gerçekçi değildi, bu yüzden Xu Xin birkaç soruyla bunu takip etti ve biraz abarttı. İki güzel hatun hemen fark edilmiş olmalarından korktu ve telaşla kaçtılar.

 

“Güzel, güzel” Luo Feng baş parmağını kaldırdı.

 

“Şu aile meseleleri oldukça berbat. Böylesine bir şakayla karşılaştığın için kusura bakma” Xu Xin özür diledi.

 

Luo Feng aniden güldü : “Sen ne söyledin? ’Erkek arkadaşım ve ben video sohbetindeydik’, ah…erkek arkadaş…hehe” Luo Feng garip bir tavırla güldü.

 

“Luo Feng, bunun hoşuna gideceğini bilmiyordum! Sadece içinde bulunduğumuz durum için söylemiştim.” Xu Xin elinde olmadan utanmıştı.

 

���

 

Restorandan ayrıldıktan sonra, saat akşam 8 sularıydı; gökyüzü çoktan kararmıştı.

 

Üniversite bölgesi boyunca caddede Luo Feng Xu Xin’e Jiang Nan üniversite yurduna kadar eşlik etti. İki güzel hatunu ‘imha’ ettikten sonra Luo Feng ve Xu Xin’in ilişkileri daha da ilerlemişti. İkisi birlikte eğleneceklerdi, ancak ilişkiyi resmi olarak taş gibi sabitlemeyeceklerdi.

 

//hayat size güzel biz burada evlenecek hatun bulamıyoruz, siz eğleneceklerinizi seçiyorsunuz ahhaha..

 

Gökyüzü yıldızlarla kaplıydı.

 

“Artık gelmene gerek yok, şimdi içeri gireceğim.” Xu Xin Luo Feng’e baktı, “Seçkin eğitim kampında elinden gelenin en iyisini yap.”

 

“Tamam” Luo Feng başıyla onayladı.

 

Xu Xin yurdun merdivenlerinde dururken yüzü hafifçe kızarmıştı, ister kırmızı şarap yüzünden olsun ister karşısındaki oğlan yüzünden olsundu: “Ben, o kızın söylediği şey yüzünden bu kadar batırdığıma inanamıyorum. Neden kendimi kaybettim? Onun yüzünden…ben gerçekten…?”

 

Luo Feng de yurt sektörünün içerisindeydi. Önünde ağaçların gölgesinde birkaç kişi vardı.

 

“Luo Feng” önündeki biri konuştu.

 

Luo Feng dikkatlice baktı ve ağacın altındaki altı kişiyi gördü. Onlara liderlik eden genç usta oldukça iyi görünümlüydü ve teni bembeyazdı. Arkasında yaşlı bir adam vardı ve dört iri yarı yabani vardı. Sadece bu yabanilere bakmak dövüşçü olduklarını söylemek için yeterliydi. Dört güçlü dövüşçüyü koruması olarak alabilecek birisi miydi?

 

Muhtemelen normal birisi değildi.

 

“Ben Luo Feng’im, siz kim olabilirsiniz?” Luo Feng zengin genç ustaya bakarken gülümsedi.

 

“Ben Wang Xing Ping, Kyoto merkezi şehrindenim!” zengin genç usta yürüdü, “Buraya seni görmeye sadece tek bir cümle söylemek için geldim: Xu Xin’den uzak dursan iyi edersin!”

 

// SANANE HIAAA GUDUMUN diyip vurasım geldi ama ekrana vurmak baya saçma olur şimdi değil mi….

 

“Durmazsam nolur?”  dedi Luo Feng zengin genç ustaya dik dik bakarak.

 

“Ah?” Wang Xing Ping somurttu.

 

“Kimliğini biliyorum: Kyoto merkezi şehri Wang ailesinin kıdemli genç ustası. Kyoto merkezi şehrinin Wang ailesi HR ittifakının dokuz çekirdek ailesinden biri.” dedi Luo Feng ona bakmaya devam ederken.

 

Wang Xing Ping pişmiş kelle gibi gülümsedi: “Çok iyi. Görünen o ki kuralları bilen birisin. Her bölgede kurallar vardır ve kurallara uymak zorundasındır. Eğer kuralları kırarak yapmaman gereken bir şey yaparsan… Sonuçlarına katlanamayacak durumda olursun! Neden bahsettiğimi anladın mı?”

 

Gece vakti yurt bölgesinin en kalabalık zamanıydı.

 

Epeyce üniversite öğrencisi abur cubur yiyerek etrafta yürüyordu. Luo Feng ve Wang Xing Ping’in grubunun farkına vardılar, çünkü Wang Xin Ping’in grubu sıradan insanlar gibi görünmüyordu.

 

“Kurallar?” Luo Feng gözlerini kıstı.

 

Çin'in Wang ailesi HR ittifakının dokuz çekirdek ailesinden biridir ve toplum üzerindeki etkisi çok büyüktür. Normal insanlar kesinlikle bu ailelerin neler yapabileceklerini hayal edemezler.

 

“Luo Feng herkesin eşit olmadığını biliyor olmalısın. Herkes ‘herkes eşittir’ diye bağırıyor olmasına rağmen, herkes değildir. Bazı insanlar sadece kurallar ve kanunları takip eder ve yapsalar bile, sıkıntıya düşebilirler. Bazı insanlar istedikleri tüm güzel hatunları alabilirler ve tüm kuralları kırabilirler: İnsanları dövebilir hatta öldürebilirler. Fakat bu insanlar hiçbir sıkıntıya düşmezler. Bazı insanlar… Tek bir cümleyle aileleri mahvedebilir. Bazı insanlar önünde güzel bir geleceğe sahip olan genç bir adamı her emrine itaat etmeye zorlayabilirler, dövüşçü olsa bile.” Wang Xing Ping Luo Feng’e baktı, “Muhtemelen benim hangi gruba ait olduğumu ve senin hangi gruba ait olduğunu biliyorsundur!” Bu konuşmada kemiklerinde tuttuğu üstünlüğü tamamen yüzeye çıkartmıştı. Luo Feng bir şey söylemedi.

 

���

 

Luo Feng ve Wang Xing Ping konuşurken, yurt sektörüne çok da uzakta olmayan bir yerde bir çift el ele tutuşuyordu.

 

“Tao Tao gerçekten üzgünüm. Üç seneliğine ülke dışında olacağım. Tabii ki, Yeni Yılda seni görmeye geleceğim” konuşan Sınırların Dojo'su dünya karargahına Luo Feng ile gidecek olan Ya Xia idi. Ya Xia’nın elini tutan kız liseden beri kız arkadaşıydı.

 

“Ya Xia, tamam. İnternetten sürekli konuşabiliriz. Sadece üç yıl, gerçekten çabucak geçecek.” Tao Tao adındaki kız Ya Xia’nınelini sıkıca kavradı. Ya Xia kesinlikle Jiang Nan üniversitesinde bir efsaneydi: yakışıklıydı, hoş bir huyu vardı ve arkadaşları onun hakkında umutluydu. Ailesi de muhteşemdi çünkü babası bir savaş tanrısıydı!

 

//……

 

Kendisi de güçlüydü. ‘Basit eğitim kampı’na doğru gittiğinden dolayı gelecekte savaş tanrısı olabilirdi! Babası savaş tanrısı bir dövüşçü olduğundan, tonlarca kız bu genç adamın ardından koşuyordu. Başlangıçta epeyce kişi Tao Tao ve Ya Xia’nın ilişkisini mahvetmeyi denemişti.

 

“Fakat etrafta fazla gezinmesen iyi olur” Tao Tao Ya Xia’ya baktı.

 

“Tamam” Ya Xia başıyla onayladı.

 

“Hm,orada ne oluyor?” Ya Xia ileriye doğru kafası karışmış bir şekilde baktı. Zeki bir dövüşçü olarak, görüş alanı ilerideki kişilerin kim olduğunu ayırt edebiliyordu. “Wang Xing Ping, huh, bu senyör Luo Feng mi? Tao Tao, benimle şehirden ayrılacak süper güçlü dövüşçüyü hatırladın mı? O tam önümüzde.” dedi Ya Xia.

 

“Nerede o?” Tao Tao oldukça meraklıydı.

 

“Gel, seni ona götüreceğim.” Ya Xia gülümsedi, “Senyör Luo Feng’in huyu oldukça iyidir.İşte orada, ağacın gölgesinde.”

 

Wang Xing Ping Luo Feng’e baktı: “Sen acemi düzey kumandan seviye bir dövüşçüsün. Bunlar Wang ailesine %100 sadık kişiler. Siz çocuklar, Luo Feng’e rütbelerinizi söyleyin.”

 

“Orta düzey kumandan”

 

“Orta düzey kumandan”

 

“Orta düzey kumandan”

 

Üç yabani konuştuktan sonra sonuncu kel orta yaşlı yabani gülümsedi: “İleri düzey kumandan! Genç adam, yerini bilmelisin. Bir savaş tanrısı bile küstahça HR ittifakının dokuz çekirdek ailesinin birinin önünde öylece duramaz. Geleceğin parlak bu yüzden kendini mahvetme!”

 

Luo Feng’in gözleri parladı ve başıyla onaylarken gülümsedi, “Genç usta Wang, siz kesinlikle muhteşemsiniz. Dört koruma: bir ileri düzey kumandan ve üç orta düzey kumandan.” Genç usta Li Wei iki ileri düzey kumandan ve bir orta düzey kumandana sahipti. Diğer yandan Li Wei öldü.

 

“Kardeş Wang, sen de buradasın” tanıdık bir ses duyuldu.

 

Luo Feng başını çevirirken Wang Xin Ping ve diğerleri de öyle yaptı. Ya Xia ve kız arkadaşı Tao Tao görüş alanlarına girmişti.

 

“Bu genç usta Ya Xia” dedi kahya An amca düşük bir sesle.

 

Dört koruma da Ya Xia’ya doğru gülümsedi. Wang Xing Ping Ya Xia’ya gülümsedi. Bu Ya Xia’nın babası Jiang Nan şehrinin savaş tanrılarından birisiydi. İyi huylu olması ve birçok bağlantısı olmasıyla, epeyce savaş tanrısıyla ölümüne kardeşti. Böylesine bir savaş tanrısıyla karşılaştığında Wang ailesi bile ona saygıyla muamele etmek zorundaydı.

 

Dahası bu Ya Xia kendi başına epeyce yetenekli biriydi, basit eğitim kampına girmeyi başarmıştı. Gelecekte bir savaş tanrısı olma ihtimali de vardı.

 

“Ya Xia, ne tesadüf sen de buradasın” Wang Xing Ping’in Luo Feng’e olan önceki tutumu kaybolmuştu; şuan daha cana yakın görünüyordu.

 

“Haha, burada senyör Luo Feng’i gördük fakat kardeş Wang’ın da burada olabileceğini ummuyordum.” Ya Xia Luo Feng’e doğru gülümsedi, “Senyör Luo Feng, kardeş Wang’ı sen de tanıyor musun?”

 

“Senyör Luo Feng?” Wang Xing Ping somurttu. Genellikle dövüşçüler sadece kendileriyle aynı Dojo'da bulunan ve onlardan güçlü olan kişilere ‘senyör’ diye seslenirlerdi. Ve Ya Xia Luo Feng’i ‘senyör’ diye mi çağırıyordu?

 

“Ya Xia, Wang Xing Ping ile henüz tanıştım, bu yüzden onunla pek tanışıklığım yok” Luo Feng gülümsedi.

 

Ya Xia seslice güldü ve Wang Xing Ping’e söyledi: “Kardeş Wang, dahi dövüşçülerle tanışmayı seviyorsun değil mi? Senyör Luo Feng benden daha da iyi. Bu arada senyör Luo Feng benimle birlikte şehri terk ediyor ve Luo Feng dünyanın en iyi seçkin eğitim kampına girecek!”

 

“Seçkin Eğitim Kampı?” Wang Xing Ping’in kalbi trajik bir şekilde hopladı: ah sıçayım!

Dn: Büyük sıçışlardasın dostoooom :D

 

Her ülkenin ordusu mümkün olan her imkanının seçkin eğitim kampından bir kontenjan alabilmek için kullanıyordu, ne de olsa seçkin eğitim kampına giren her kişi geleceğin savaş tanrısı olacaktı! Ve seçkin eğitim kampındaki özel eğitim bu savaş tanrılarını kendi başına eğitim yapan diğer savaş tanrılarından daha da güçlü yapıyordu.

 

Her seçkin eğitim kampı öğrencisi son derece yüksek pozisyondaydı. HR ittifakının dokuz çekirdek ailesi bile kendi taraflarından öğrencilerini göndermek istiyordu.

 

Bu öğrenciler gelecekte aşırı güçlü oluyordu ve dünyanın tüm diğer yerlerinden gelen dahi öğrencilerle dostluklar kuruyorlardı. Mezun olduktan sonra her biri ama her biri savaş tanrısına dönüşüyordu! Kendi kabiliyetlerine bağlantıları eklendiğinde… Öğrencilerin her biri Sınırların Dojo'su veya hükümetlerin özel kuvvetleri için önemli bir üye durumuna geliyordu; HR ittifakı davetleri bile özel müşteriler içindi. Onlar kesinlikle en üst seviyeydi! Hükümetler bu ‘çocuklara’ ustalar olarak muamele etmesi şaşırtıcı olsada onlar gerçekten ustalardı!

 

Bu şeytani öğrenciler ayrıca son derece zeki ve doğal olarak bir grup oluşturuyordu! Bir şeytansı dahi dövüşçü zaten inanılmaz ölçüde güçlüydü. Eğer onların on tanesini hatta yüzlercesini bir grubun üyeleri olarak bir araya getirirseniz, onlar HR ittifakının çekirdek ailelerinden bile hiçbirinin uğraşmak istemeyeceği türden son derece devasa bir güç meydana getiriyorlardı.

 

Ayrıca bu muazzam ailelerin onlar hatta yüzlerce milyarı seçkin eğitim kampından bir kontenjan alabilmek için harcamasının nedeniydi! Ve bu öğrenciler… Bir ihtimal ‘Hong’ ve ‘Yıldırım Tanrısı’nın öğrencisi olabilirlerdi.

 

“Siktir, bu, bu Luo Feng birdenbire…” Wang Xing Ping kafasına birkaç kez vurmak istedi. O tamamen normal bir dövüşçüydü, işler nasıl aniden bu noktaya gelmişti…

 

“Senyör Luo Feng, kardeş Wang arkadaş edinmeyi seven harika bir insandır” Ya Xia Luo Feng’e doğru gülümsedi. Bundan sonra başını Wang Xing Ping’e çevirdi, “Kardeş Wang, senyör Luo Feng, siz ve ben sonradan bir yerde oturup sohbet etmemize ne dersiniz?” bunu dediği gibi, kasıtlı olarak Wang Xing Ping’e göz bile kırpmıştı.

 

Ya Xia’nın bakış açısından Wang Xing Ping’e büyük bir iyilik yapıyordu. Bu şeytani dahi dövüşçülerden dünya üzerinde kaç tane mevcuttu ki? Herkes şans verildiğinde denemek ve onlardan birini tanımak isterdi.

 

Dn: Adam içine sıçıyor şuan, diğeri sohbet diyor ya 

Gardaşlar yorum yazmıyonuz eeeey zengin taife :D biraz ses verin yahu yorumlarınızı bekliyorum dostlar.