SS 142: Öldür!

avatar
8595 29

Swallowed Star - SS 142: Öldür!


 

Çeviri ve Düzenleme: madShy

 

 

“Muhtemelen dağın en altından buraya kadar üç km yol vardır.” Luo Feng dağın zirvesinde saklanarak aşağıyı izliyordu. Hiç kimse araziyi düzinelerce yıldır temizlemiyordu, bu yüzden etrafta tonla ot büyümüştü. Eğer biri bu otların arasına saklansaydı muhtemelen hedeflerine yaklaşmadıkları sürece onu fark etmeleri imkansız olurdu.

 

Luo Feng gülümsedi; planı kafasında çoktan kurulmuştu.

 

“Uzanacağım ve yerde sürünerek yavaşça onlara yaklaşacağım! Onlar bulamayacaktır.” Eğer yere yapışırsa ve ruhsal gücünü kendini ilerletmesi için kullanırsa fazla ses çıkarmayacaktı. Bu kesinlikle yerde ilerlemesinin en iyi yoluydu.

 

Diğer yandan…..

 

Bir kez eğildiğinde sırt çantası görünecekti.Onu açık edecekti ! Altın maymunun pullarını koymadan önce sırt çantası bu kadar büyük değildi, fakat şuan dolup taşıyordu. Altın maymun 20 metre boylarına ulaşan devasa bir maymundu. Sadece göğsündeki pulları alsanız bile onları bir araya getirdiğinizde çok fazla yer kaplıyorlardı.

 

“Bunu yapacağım!” Luo Feng hemen etrafında döndü ve dağdan aşağı zıpladı.

 

Hala havadayken etrafında döndü ve başka bir dağa yapıştı. Yavaşça dağ yamacında ilerledi ve hızlıca gizli üssüne girdi.

 

Gizli üste…

 

Karanlık bir mağarada bir fırlatma bıçağı hemen zeminde aşınmış bir kaya parçasının etrafını çizdi. Luo Feng’in ruhsal gücü altında kaya parçası uçtu ve Luo Feng içine başka bir delik oydu. Sırt çantasını bu devasa deliğe fırlattı ve sonra devasa kaya ile üzerini mühürledi.

 

Bazı kayaları ve toprakla etrafını örterek sakladı.

 

Bu mağara karanlıktı bu yüzden biri geldiğinde gizlediği sırt çantasını fark etmesi zor olacaktı.

 

“Muhtemelen Li Yao ile kapışmak için yarım saat bile gerekmeyecek.Dört gündür üssüme hiçbir canavar girmedi bu yüzden bir canavarın girmesi ve sırt çantamı yarım saat içerisinde keşfetmesi mümkün olmayacaktır. Şansımın henüz o kadar berbat olmadığına eminim!” Luo Feng arkasını dönerek sessizce ayrılırken güldü.

 

Otlu engin arazide.

 

Luo Feng’in bedeni zemine doğruydu. Kesinlikle, altı köşeli kalkanı onunla yer arasında kalmıştı!

 

“Git!” Luo Feng kendi kendine düşündü.

 

Ruhsal gücü hemen altıgen kalkanını kontrol etti. Luo Feng’in tüm bedeni hemen hemen yere yapışmış bir şekilde engin arazide Li Yao’nun grubunun olduğu yere doğru hareket etmeye başladı. Luo Feng’in zeminle arasındaki mesafe kesinlikle 40 cmyi aşmadı. Vahşi doğadaki otçul canavarlar bile Luo Feng’in keşfedilmesini sağlayarak sıkıntıya yol açabilirlerdi.

 

Öncesinde Luo Feng çabucak ilerliyordu fakat iki taraf arasındaki mesafe 500 metreye ulaştığında Luo Feng yavaşladı.

 

“Hm?” otların arasındaki boşluklardan Luo Feng Li Yao ve grubunu gördü,” Bu akbaba Li Yao, zırhı nasıl değişti?”

 

Önceden dürbünüyle incelediğinde akbaba Li Yao’nun zırhı siyah savaş üniformasıydı, fakat şuan….bu akbaba Li Yao’nun orijinalde giysisiz kolları ve elleri de siyaha bürünmüştü.Boynu da siyaha bürünmüştü. Görünüşte soğuk siyah bir kask bile giyiyordu!

 

Söylenebilir ki…

 

Yüzü dışında akbaba Li Yao’nun tüm bedeni siyahla kaplanmıştı. Ayrıca aynı anda savaş üniformasını da giyiyordu!

 

“Bu Kara Tanrı seti olmalı.” Luo Feng kendi kendine düşündü. Bu tam olarak reisin tanımladığı gibiydi!

 

“Akbaba Li Yao kesinlikle ihtiyatlı.” Luo Feng elinde olmadan kendine sövdü, “Onlar henüz yolcu uçağından indi ve o çoktan kara tanrı setini kuşandı. İçeride Kara Tanrı seti var ve üzerinde savaş üniforması seti var.Savaş üniforması SS derece olmasa bile en azından 9. seri olanlardan !”

 

İki katmanlı koruma!

 

//evet iki katmanlı umarım üstünden delerek geçmeye kalkmazsın….

 

Bir savaş üniforması ve bir Kara Tanrı seti.

 

Li Yao’yu yaralamak zor olacak! Ve onu öldürmekten bahsetmiyoruz bile!

 

“Ona karşı bir tehdit hissettiği anda, muhtemelen tüm yüzünü koruyacaktır ve sadece gözlerini, burnunu ve ağzını açık bırakacak.” Luo Feng hafifçe somurttu, “Hmph, ilk saldırımda başarılı olmak zorundayım! Dikkatini vermemişken fırlatma bıçaklarım dümdüz suratına doğru gidecektir !”

 

Otlarla dolu engin arazide Luo Feng yerin üzerinde yavaşça süzülmeye başladı.

 

İkisi arasındaki mesafe gitgide daha da kısalmaya başladı….

 

400 metre,350 metre,300 metre….

 

Göz açıp kapayıncaya kadar aralarındaki mesafe 100 metreye düşmüştü!

 

“Ona yaklaştığım sürece fırlatma bıçaklarıma tepki vermesi zorlaşacaktır.” bir düşüncesiyle Luo Feng’in altı fırlatma bıçağı da, SS derece fırlatma bıçakları da dahil olmak üzere sessizce Luo Feng’in kılıflarından çıktı. Bundan sonra altı fırlatma bıçağı direkt olarak zemini kazarak yer altından akbaba Li Yao’nun grubuna doğru gitmeye başladı.

 

Luo Feng de durdu, en ufak hareket yapmadan zeminde uzandı.

 

.....

 

Akbaba Li Yao’nun grubu şuanda dikkatlice engin arazide ilerliyordu, hiçbir canavarla karşılaşmamayı umuyorlardı.

 

“Herkes hızlansın.” Li Yao dikkatlice her yönü inceleyerek yürüdü.

 

Üç savaş tanrısı arkasındaydı iki beyaz kişi ve bir sarı benizli de dikkatlice etrafı inceliyordu….aslında gruplarının gücüyle gerçek anlamda canavarlardan korkmuyorlardı.Diğer yandan her biri çok açıktı: bir kez biraz canavarın dikkatini çekerlerse ve bir sürü tarafından saldırıya uğrarlarsa, büyük bir kargaşaya sebep olacaklardı.

 

Bu olduğunda belki Luo Feng onların farkına varabilirdi. Bir kez Luo Feng fark ettiğinde o zaman her şey daha karmaşık bir hal alacaktı.

 

“Etraftan bu yoldan gelin! Öndeki canavar grubuyla uğraşmayalım.” Li Yao sessizce komut verdi.

 

Üç savaş tanrısı da ihtiyatlıydı.

 

Seçkin dövüşçüler silahlarıyla ve kutuları taşıyan insanlar da epey ihtiyatlıydı.

 

.....

 

“Gerçekten oradan onca yolu gittiler mi ?” Luo Feng hafifçe somurttu ve hemen tekrar yaklaştı.

 

Fırlatma bıçakları 100 metrede en güçlü durumundaydı. Bir kez bundan daha uzakta olduklarında güçleri dramatik bir şekilde düşüyordu! 50 metre içerisinde olduklarında sadece güçleri artmıyor ayrıca kullanmak için gereken ruhsal güç de o kadar fazla olmuyordu. Ve şuan….iki taraf arasındaki mesafe 100 metrenin üzerindeydi.

 

Daha yakın,daha yakın….

 

120 metre,100 metre,80 metre. Luo Feng Li Yao’nun grubundan 80 metre uzaktayken durdu.

 

Şu anda yer altındaki fırlatma bıçakları Li Yao’nun grubundan 20 metre uzaklıktaydı! Hızlanmaları için fırlatma bıçaklarının biraz da mesafeye ihtiyaçları vardı.

 

“Başlama zamanı!” Luo Feng’in bakışları keskin buz parçalarına dönüştü.

 

.....

 

İleri düzey savaş tanrısı Li Yao ve yoldaşları, orta düzey savaş tanrısı Bei Yuan Gang ve iki acemi savaş tanrısı ‘James’ ve ‘Isacson’ hepsi dikkatli bir şekilde ilerlediler.

 

Hu!

 

Rüzgar esti ve otlar eğildi.

 

Vııııınnnn!Vııııınnnn!Vııııınnnn!

 

Altı fırlatma bıçağı akbaba  Li Yao’nun grubunun beş metre ötesinde yer altından siyah şimşek parıltıları gibi fırladı. Saniyenin binde biri kadar sürede altı siyah parıltı ve akbaba Li Yao’nun ilk teması gerçekleşmişti!

 

“Li!”

 

“Li Yao!”

 

Arkasındaki diğer üç savaş tanrısının hepsi tepki verdi ve şok olmuşlardı.

 

Uzaktaki çalıların arasından Luo Feng uzağındaki akbaba Li Yao’ya baktı. Akbaba Li Yao’nun altı siyah parıltının anında ona doğru gittiği ana tanık oldu. Dört fırlatma bıçağı Li Yao’nun yüzüne vurdu fakat Li Yao’nun yüzü o anda tamamen simsiyahtı.

 

“Bu nasıl mümkün olabilir?” Luo Feng’in gözleri açıldı.

 

Uzakta…

 

Li Yao’nun yüzünde dört fırlatma bıçağı siyah kabuğa sıkıştı ve iki fırlatma bıçağı siyah kabuğun boğazını delememişti bile!

 

Vııınn!

 

Li Yao gökyüzüne zıpladı; direkt olarak 50-60 metre kadar yüksekliğe ulaştı. Havada yüzünü kaplayan siyah kabuk arasından sadece onun gözleri görebiliyordu.Aşağıya baktı. Bu yükseklikten doğal olarak etraftaki her şeyi görebiliyordu. Bir bakışla Luo Feng’in onların grubundan 100 metre kadar bile uzakta olmadığını gördü!

 

“Buna inanmıyorum.” Luo Feng ve Li Yao’nun bakışları buluştu, ikisinin bakışları da acımasızdı.

 

Vııııınnn!Vııııınnn!Vııııınnn!

 

Altı fırlatma bıçağı tekrar dans ederek altı ışık parıltılarına dönüştü. Anında havadaki akbaba Li Yao’ya ateşlenmeye başladılar. Yine de akbaba Li Yao’nun soğuk ifadesi en ufak bir değişim göstermedi. Fırlatma bıçakları ona vurduğunda hafifçe büktü, hiç yoktan üç fırlatma bıçağı havaya gitmişken üçü bedenine isabet etmişti!

 

Siyah ışıklar akbaba Li Yao’yu sarıyordu!

 

Fakat Li Yao’nun kabuğu bile fırlatma bıçaklarından dolayı parçalanmıyordu!

 

“Bu Kara Tanrı seti mi?” savaş tanrısı Bei Yuan Gang bir hayranlık ifadesi takındı. Li Yao’nun seçkin eğitim takımı da Li Yao’ya ilahi bir şeymiş gibi bakıyordu.

 

Luo Feng de şok olmuştu…..

 

Bu Kara Tanrı seti çok güçlüydü.Tüm savaş tanrısı seviyesindeki saldırıları yok sayabileceği söylenirdi.

 

"Luo Feng!"

 

Li Yao dişlerini sıktı ve gözleri çıldıracakmış gibiydi.

 

“Öldürün onu!” Li Yao hemen hızlıca alçaldı.

 

Li Yao Luo Feng’in olduğu yöne baktığında diğer üç savaş tanrısı düşmanın nerede olduğunu anlamıştı. Bu yüzden...vıııııınn!vıııııınnnn!vııııınnnn! üç figür ses hızını aşarak Luo Feng’in etrafını göz açıp kapayıncaya kadar sardılar! Bei Yuan Gang’ın kalkanı ve eğimli kılıcı görülebiliyordu.

 

Diğer iki kişi için ise bıyıklı adam elinde bir savaş baltası tutarken uzun zayıf olan ise bir kalkan ve ince kılıç tutuyordu.

 

“Hmph!” Luo Feng alay etti ve görüntüsü tuhaf bir şekilde hareket etti. Bununla birlikte üç savaş tanrısından kaçınmıştı. Sonrasında zeminde adımlayarak şimşek gibi havaya fırladı.

 

Havadayken Luo Feng sırıtarak aşağıya baktı!

 

Aşağıdaki üç savaş tanrısı,akbaba Li Yao ve diğer 50 seçkin elinde olmadan yukarıya Luo Feng’e doğru baktılar.

 

“Ölüm geldi!” Luo Feng soğukça aşağıya baktı.

 

Yanındaki dört fırlatma bıçağı hemen aşağıya hücum etti. Li Yao’ya hücum eden altı fırlatma bıçağı da anında ayrıldılar! Toplamda on fırlatma bıçağı vardı. Şu anda altı fırlatma bıçağını tam gücüyle kontrol edebiliyordu diğerlerinin ise gücü düşüyordu.

 

Diğer yandan….

 

Bu savaş tanrısı olmayan seçkin üyelerle ve üç diğer savaş tanrısıyla uğraşırken fırlatma bıçaklarını maksimum gücünde kullanmasına gerek bile yoktu! En önemli şey verimiydi, bu yüzden Luo Feng fırlatma bıçaklarını kullandı. Havada uçan fırlatma bıçaklarını gördüklerinde bu seçkinlerin her birinin gözlerindeki korku ve dehşet okunabiliyordu. Savaş tanrılarının ifadeleri bile hafifçe değişti.

 

Li Yao bile vahşetle gürledi ve gökyüzüne doğru uçtu.

 

“Hayır!”

 

“Olamaz!”

 

Seçkin dövüşçülerin hepsi korkarak kaçışmaya başladılar.

 

“Hepiniz geberin!” Luo Feng’in bakışları aşağıya bakarken buz gibiydi.

 

Vıııınnn!Vıııınnn!Vııınnn!Vıııınn!Vııııınnn!Vıııınnn!Vıııınnn!Vııınnn!Vıııınn!Vııııınnn!

 

On fırlatma bıçağı!

 

Ölümün on kan kırmızısı ışığına dönüşmüşlerdi! Her farklı yönden sıkıca paketlenmiş insan sürüsüne et kıyma makinesi gibi ateşleniyorlardı.

 

“Hayır!” siyah bir yabani yüksek sesle bağırırken kanlı bir ışık göğsüne isabet etti.

 

“Ah!” beyaz bir seçkin dövüşçünün kellesi uçtu.

 

Taze kan etrafa saçılarak bu eskiden kalma araziyi boyuyordu.




 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr