SS 390: Süzülen Bildiri

avatar
5961 16

Swallowed Star - SS 390: Süzülen Bildiri


 

 

Çevirmen: 我吃小说 ( I Eat Novels)

 

 

 

“O kadar kötü olmayacak.” Brolin söylemekten kendini alamadı, “Kara Ejder Dağı yıldız alanımızda milyarlarca yıldız seviye dövüşçü var. Evrende en üst bir milyona girmelerinin bile zor olacağını mı söylüyorsun?”

 

“Son derece zor!”

 

“Aşırı, aşırı zor!” Hargery onayladı, “Ganwu imparatorluğunun altında 13 bin yıldız alanı bulunuyor, ve neredeyse 1000 diğer imparatorluk kontrolü altında! Kara Ejder Dağı imparatorluğumuz Ganwu İmparatorluğunun altındaki imparatorluklardan sadece birisi. Güçlü dövüşçü sayısı bakımından doğrudan Ganwu imparatorluğu altında kontrol edilen yıldız alanlarının sayısından bile daha azına sahibiz!”

 

“Kara Ejder Dağı’nın en üst dahilerinin Ganwu imparatorluğunda ilk 10 bin’e yerleşmesi bile zorken tüm insan ırkının 1000 imparatorluğu arasında yerleşmesi imkansız gibi bir şey.” dedi Hargery, “Örnek verirsek geçmişte Dehaların Savaşında yıldız alanımızdan ilk 10 bine giren hiç kimse olmadı!”

 

“Ne?” Brolin’in gözleri kocaman açıldı.

 

“Utanç, bu Kara Ejder Dağı İmparatorluğumuz için bir utanç kaynağı ve Kutsal Topraklarımız içinde öyle!” Hargery’nin öfkesi yükseldi ve etraftaki sıcaklık dramatik şekilde düştü. Etrafındaki hava donarak üzerinden buz kristalleri çıktı.

 

“Büyük baba!” Brolin bağırırken kemik donduran bir soğukluk hissetti.

 

Hargery’ni bir düşüncesiyle etraftaki sıcaklı normale döndü. “Sadece utancımdan sinirlendim.”

 

“Tamam, hala öğrencilerimi yükseltmem gerekiyor. Sen önden git.” dedi Hargery.

 

“Evet büyük baba.”

 

Brolin daha fazlasını söylemeye cüret etmeden doğrudan ayrıldı.

 

Luo Feng’i halletmek için büyük babasının birilerini göndermesini sağlayacak asıl planı başarısız olmuştu.

 

Çin zamanı, 2066.3.9, Sanal Evren Kara Ejder Dağı adası…

 

Sanal evrendeki sayısız kıta ve adada gündüz ile gece vardı. Gökyüzünde sanal yıldızlar bile bulunuyordu. Şu anda geceydi. Kara Ejder Dağı adası boyunca aydınlık çeşitli yerler vardı. Barlar gibi yerler aşırı aydınlıktı. Her şey normaldi.

 

Bir anda---

 

Kara Ejder Dağı adasında gecenin gökyüzünde muazzam siyah bir bildiri ışık yaydı. Bu üzerinde beyaz yazılarla göze çarpan tamamen siyah bir bildiriydi.

 

“Evren insanları--en üst Dahilerin Savaşı”

 

“10,000 senede bir defa!”

 

“Düzenlenmek üzere!”

 

“Sanal Evren Ağı şirketi ve tüm evren imparatorluklar tarafından finanse ediliyor!”

 

“Bir dahi misiniz? Kendinizle aynı seviyede bir rakip bulamıyor musunuz? O halde en üst Dahilerin Savaşına katılın. Burası,tüm evrenden gelen milyarlarca dahinin rekabet edeceği yer olacak!”

 

“Detaylar için lütfen sanal yardımcınız aracılığıyla Sanal Evren Ağı’nın ana sayfasını ziyaret edin.”

 

Devasa bildiri hiç yoktan gecenin gökyüzünde bir milyon km genişlik ve uzunlukta belirdi. Kara Ejder Dağı Adası gibi milyarlarca kişinin yaşadığı bir yerde bile başınızı kaldırsanız net şekilde bildiriyi görebilirdiniz!

 

“En üst Dahilerin Savaşı  başlıyor mu? Wow, haha, işler çılgınlaşacak.”

 

“Evrendeki milyarlarca dahi arasındaki savaş mı?”

 

“Bu tüm insanlık için devasa bir şölen!”

 

“İlk 1000’e yerleşirsen şaşırtıcı bir ödül aldığını duydum!”

 

“Evet, bu sefer Sanal Evren Ağı Şirketi ev sahipliğini yapıyor, yani ödülleri muazzam olmalı!”

 

“En üst Dahiler Savaşı 10000 yılda iki defa düzenlenir. Bir defa Sanal Evren Ağı şirketi tarafından ve bir defa da Savaş Baltası Kolezyumu tarafından!”

 

“Çabuk olun ve internet sitelerini kontrol edin!”

 

Sanal evrende evren imparatorluğu ve orta düzey medeniyeti temsil eden her adanın üzerinde devasa bir bildiri göründü. Her bildiri Evren İnsanlarının en üst Dahilerin Savaşının yakında başlayacağının reklamını yapıyordu.

 

Sadece bir gecede haberler insanlığın tüm imparatorluklarına yayıldı.

 

Haberlerin yayılma hızı sanal evren ağının ne kadar ileri düzey olduğunu gösteriyordu.

 

Öldürme sahası--- Öldürme Alanı.

 

Bu sınırsız bir çöldü. Çölün üzerinde binlerce sıkıca paketlenmiş siyah kıyafetli adam bulunuyordu. Her siyah kıyafetli adam yıldız seviye 5 aşamasındaydı. Bin siyah kıyafetli adamın önünde beyaz cübbeli kel bir kişi duruyordu. Genetik bir silah olan bıçağını elinde tutarken üzerinden soğuk ışık yansıyordu.

 

“Öldür!”

 

“Öldür!”

 

Birkaç bin siyah kıyafetli adam bağırdı ve sonrasında çılgınca şimşek misali ileri atıldı.

 

Beyaz cübbeli kel adam gülümseyerek yürüdü. Etrafında şimşekler görülüyordu. İlk yığın siyah kıyafetli adama ulaştığında beyaz cübbeli kel adamın bedeni bir anda parladı ve elindeki bıçağı harekete geçti!

 

“PU!”

 

Bıçağı şimşek kadar hızlıydı! Bir anda siyah kıyafetli bir adamın kafasını keserek açtı, ve kanı her yana saçıldı!

 

"PU!" "PU!" "PU!".....

 

Beyaz cübbeli kel adam o kadar hızlı hareket ediyormuş gibi görünmüyordu fakat hareketleri çok belirgindi. Aynı zamanda bıçağı genellikle sabit duruyordu fakat hareket ettiği anda şimşek kadar hızlıydı ve bir can alması garantiydi! Adımları ve kesişleri çok gizemli bir ritme sahipti. Hızlının yavaş ile birleşimiyle aynı seviyedeki büyük miktarda rakip ölümüne doğranmıştı.

 

“CHI---” uzun kamçı beyaz cübbeli kel adamın sol koluna vurarak havaya uçmasına neden oldu.

 

“CHI!” “CHI!” “CHI!” etrafındaki diğerleri de bu fırsatı değerlendirerek saldırdı.

 

Beyaz cübbeli kel adam öldü!

 

Etraftaki uzay hafifçe değişti. Siyah kıyafetli adamların hepsi, cesetler, kan izleri v.b hepsi tamamen kayboldu ve beyaz cübbeli adam tekrar belirdi.

 

“Wu, iyi iş çıkardım değil mi.” Yıldırım Tanrısı gülümsedi, “190 civarı kendi seviyemde rakibi tek seferde öldürdüm.”

 

“APTAL APTAL APTAL!”

 

“Sen ÇOOOOOK aptalsın. Ben olmadan kendi alanına bile ulaşmışsın. Şimdi tüm zamanımı seni eğitmeye veriyorum, çok daha fazla gelişiyor olmalısın!” Beyaz sakallı yaşlı yumruk boyunda bir adam öfkeyle Yıldırım Tanrısının omuzunda gürlüyordu, “Ayrıca, geçen sefer şu Hong’a kaybettiğine inanamıyorum! Çok utandım! Hong’un öğretmeni yokken sen öğretmen olarak bana sahipsin,VE HALA KAYBEDİYORSUN!!!!”

 

“Neredeyse kazanmıştım…..” Yıldırım Tanrısı ekledi, “Unutma, tüm o yıllar boyunca büyük kardeşi bir defa bile yenemedim. Bu sefer neredeyse kazanmam yeterince iyiydi.”

 

“Yeterince iyi ile neyi kastediyorsun? Daha yükseği hedeflemelisin!”

 

“Pekala, izin ver de sana vücut ve bıçak tekniklerinden bahsedeyim. Bugünün sınavından sonra tekniğinde hala birkaç problem bulunuyor. Dokuzunu tek bakışta gördüm. Birincisi, bıçak hareketin beden tekniğinin bir kısmıdır, öylece ayıramazsın. Sonrasında….” beyaz sakallı yaşlı adam hata yığınını işaret etti.

 

Yıldırım Tanrısı dikkatlice dinledi.

 

…..

 

Yıldırım Tanrısı ancak eğitimini bitirdiği vakit öldürme sahasından ayrıldı. Öldürme sahasının lobisinden kendini dışarı attığında gökyüzü atlarından birini çağırmaya hazırlanırken gökyüzündeki muazzam bildiriyi gördü.

 

“Kahretsin!” Yıldırım Tanrısının gözleri kocaman açıldı, “Böylesine devasa bir bildiri ha?”

 

Yıldırım Tanrısı bildirinin içeriğini okudu.

 

“En üst Dahiler Savaşı mı? Velet, katılmak ZORUNDASIN, bu nadir bir fırsat!” yaşlı adam Wu gürledi.

 

“Büyük kardeş, üçüncü!” Yıldırım Tanrısı Hong ve Luo Feng ile bağlantı kurdu.

 

Dünya, Asya Kıtası, şafak vakti….

 

Aşırı harap olmuş kara yolunun üzerinde Luo Feng savaş kıyafetlerini kuşanmış şekilde sırtında koyu altın bir asa ile oturuyordu. Soğukça ileri baktı, ve kalbinde bir düşüncesiyle bağırdı: “*!”

 

CHI!

 

Bir anda altın bir ışık parıltısı sırtındaki koyu altın asadan ateşlendi. Aynı zamanda güçlü kendine has bir güç altın ışığa işledi. Sonrasında altın ışık havada asılı kaldı. Işığın ortaya çıkardığı dokuz küçük altın bıçak böcek kanadı kadar inceydi. Bu sırada dokuz yumruk boyunda altın bıçağın üzerindeki son derece karmaşık desenler tek seferde saçıldı. Konsantre alanının yardımıyla Luo Feng güçlü zihniyle dokuz küçük altın bıçağı hareket ettirmeyi denedi.

 

Altın iplikler her yerde iç içeydi. Karmaşıklık bakımından yüce mekikten on binlerce kat daha karmaşıktı.

 

“Yakınsa!” Luo Feng dişlerini sıktı.

 

Dokuz küçük altın bıçak altın ipliklerle bağlanarak gizemli bir durum oluşturdu. Sonunda altın bir * biçimlenmeye başlamıştı.

 

“PENG!” Altın * parçalara ayrıldı ve altın iplikler dağıldı. Dokuz altın bıçak etrafa saçıldı.

 

“Geri dön.” Luo Feng’in yüzü iç geçirirken solgundu ve başını sallıyordu.

 

Dokuz altın bıçak hızlıca sırtındaki koyu altın asaya geri döndü.

 

“Nan Shen Donanımının birinci aşamasının bu kadar zor olacağını kim düşünürdü ki.” Luo Feng başını sallayarak iç geçirdi. Nan Shen Donanımını geçen birkaç gün çalışarak çoktan kullanımını kavramıştı. Diğer yandan…. Nan Shen Donanımı ile dövüşmesi gerçekten aşırı zordu. Birinci aşamasında bile çok fazla sıkıntı yaşamıştı.

 

Şu anda beş aşama alanı vardı ve altın kaynak yasalarının girişine adım atmıştı.

 

Aynı zamanda ruhsal güç katlayıcısı 58’e ulaşmıştı. Tabii ki katlayıcısı evren seviye 6 Altın Boynuzlu Yaratığın katlayıcısıydı. Bu nedenle Luo Feng Yıldız seviye 7 aşama ruh okuyucu olarak böylesine aşırı devasa bir katlayıcıya sahip olabiliyordu.

 

Güçlü ruhsal güç katlayıcısı, beş katman alan ve altın kaynak yasalarının girişine adımını atmıştı.

 

Bu şeylerden her hangi birisi yıldız seviye bir dövüşçü  için epey inanılmazdı.

 

Fakat bununla birlikte bile birinci aşamayı hala bitirememişti.

 

“Acele etme, Luo Feng. Alanın, yasaları idrak etmen ve ruhsal gücün birinci aşamayı bırakmak için yeterli. Diğer yandan yeterince alıştırma yapmadın. Tekrar tekrar alıştırma yapmaya devam etmelisin. Sana doğal bir şey gibi gelene kadar alıştırma yapmalısın. Sonrasında bu kadar fazla ruhsal güç kullanman gerekmeyecek.” dedi Babata.

 

“Anlaşıldı.” Luo Feng söyledi.

 

“Luo Feng, Yıldırım Tanrısından bir çağrı var.” dedi Babata.

 

“Hm? İkinci kardeş?” Luo Feng biraz şaşırmıştı. Yıldırım Tanrısı yaşayan Ark’ı tarafından delicesine eğitiliyordu. Bu yüzden nadiren Luo Feng ile bağlantı kuruyordu, “Sanal evren ağına bağlan.”

 

…..

 

Batı Asya, çorak arazilerde…

 

Harap bir dilenci şu anda eğri bir ağacın altında bağdaş kurmuş oturuyordu. Diğer yandan geçen canavarlar onu görmezden gelerek yemeyi denemiyordu bile.

 

“GROWR~”

 

Canavarlar birbirine saldırdı ve kan her tarafa saçıldı.

 

diğer yandan dilenci hala sessizce oturuyordu.

 

“Işıkla, ışık olacak.”

 

“O olmadan, karanlık.” dilenci sessizce konuştu.

 

Vııııınn.

 

Oturmakta olan dilenci anında kayboldu. Etrafındaki bölge bir anda mutlak karanlığa gömüldü. Ve hemen bunun sonrasında mutlak karanlık kaybolarak dilenci bir kez daha ortaya çıktı.

 

“Evren...doğal…. kurucularımız çok zeki fakat bedenlerinin derine kazamamasıyla kısıtlandılar.” dilenci bir gülümseme sergiledi, “Son seferinde neredeyse ikinci kardeş tarafından yeniliyordum, ve şimdi alanım sonunda altıncı aşamaya adım attı.”

 

“Hm?”

 

“İkinci kardeş yine mi? Maç mı atmak istiyor?” Dilencinin harap olmuş kıyafetleri anında yandı. Aynı zamanda yeni bir kıyafet otomatik olarak bedenini sardı. Dümdüz ileri bakan sakin görünümlü bir adamdı, o Dünya’nın üç güçlü dövüşçüsünün büyük abisiydi--Hong.

 

 

Luo Feng ve Hong ikisi de sanal evren ağına girdi.



 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr