Swallowed Star - SS 395: ‘Zırdeli’ Luo Feng

---

 

 

Epik Novel sunar...

 

 

Çimenlik alanın üzerinde beş ceset bulunuyordu. Luo Feng’in gücü zayıf gencin içten içe korku hissetmesine neden oluyordu. Luo Feng’e sertçe baktı ve düşündü, “Fazla güçlü. Kaynak yasaları...aynen ,kaynak yasaları. Çoktan evren yasaları konseptine dokunmayı başarmış. Ne yapsam, ne yapsam acaba. Şu anda sahip olduğum puanlar beni birinci dünyada ilk 1001’e yerleştirmeye yeterli. Ölürsem kesinlikle biter.”

 

“Bir ruh okuyucu ve ayrıca uçan türde bir ruhsal silah. Uçuş hızı şu anki hızımdan çok daha fazla. Kaçmayı denesem bile başaramam.” Birçok düşünce bir anda bronz tenli zayıf gencin zihninden parlayıp geçti.

 

“Arkadaş!”

 

Zayıf genç bağırdı, “Bir hata yaptım. Gerçekten de kaynak yasalarının kapısından adımını atmış bir savaşçısın. Senin için bazı bilgilere sahip olabilirim. Beni bağışladığın sürece sana anlatacağım.”

 

“Bilgiler?” Luo Feng Yüce Mekiği üzerinde dururken zayıf gence baktı.

 

“Doğru. Bilgi. Tüm birinci dünyada toplamda 91 şehir bulunuyor. Her şehirde 100 milyona yakın katılımcı mevcut.” Zayıf genç Luo Feng’e baktı, “On gün içerisinde her şehirde birkaç tanınmış mutlak savaşçı bulunduğuna karar kıldık. Kimse bu mutlak dahilerle karşılaşmıyor, tamamen onlardan kaçınıyoruz.”

 

“Sana bu şehirlerdeki savaşçıların isimlerini ve bilgilerini vereceğim eğer beni bağışlarsan.” zayıf genç Luo Feng’e bakarken rahatlamaya cüret edemiyordu.

 

“Mutlak savaşçılar?” Luo Feng hafifçe gülümsedi.

 

“Aynen, eper bir demir duvarla karşılaşırsan pişman olmak için çok geç olacaktır.” zayıf genç söyledi.

 

“Haha….”

 

Luo Feng gülümseyerek zayıf gence baktı, “Sadece bu şehirde değil birinci dünyanın içinde bile beni korkutacak tek bir kişi bile yok!”

 

Zayıf gencin ifadesi değişti.

 

Gümbür!

 

Zayıf genç çimenlik alana ayaklarını vurarak uçtu, siyah bir silüete dönüşerek doğrudan Luo Feng’e doğru fırladı. Bulanık kan rengi dalga zayıf gencin etrafını çevrelerken elindeki yay bıçağının etrafında bükülerek doğrudan şaşırtıcı bir hızda Luo Feng’e doğru kesti!

 

Hızlı! Sinsi! Acımasız!

 

Luo Feng yüce mekiğinin üzerine adımını atarak altın bir ışık demetine dönüşerek uzun mesafeyle saldırıyı savuşturdu.

 

“Xiu!” Altın kılıç balığı mutlu bir şekilde Luo Feng’in yanında uçtu. Sonrasında zayıf gence doğru uçmaya başladı ve bir anda tam gencin yanına ulaştı.

 

“Dang!”

 

Zayıf gencin beden şekli bir canavar şeklindeydi. Kan kırmızı bıçağı bir kez daha altın kılıç balığını engelledi.

 

“En çok da bu tür ruh okuyuculardan nefret ediyorum.” zayıf genç öfke ve nefretle doluydu. “Ruh silahı üzerine atlayarak diğerlerinin onları yakalayamamasını sağlıyorlar. Ayrıca uzaktan ruhsal silahlarını kontrol ederek saldırıyorlar. Piçler!”  tamamen alanı içerisine dalmış ve onu kontrol ediyordu. Gücünün hepsini elinden geldiğince kullanarak zararsız görünen altın balığı def etmeyi deniyordu.

 

Luo Feng yüce mekiği üzerinde durdu: “Gücü fena değil, görünen o ki seviye 4 alanı var.”

 

“Parçala!”

 

Luo Feng’in ifadesi ciddileşti. Son derece güçlü katlayıcısını altın kılıç balığına dökmeye başladı. Tam kontrolüyle altın kaynak yasalarının enerji parçaları mükemmel şekilde altın kılıç balığının içerisinde birleşti. Esnekliği ve hızı bir anda atılarak sınırlarına yükseldi! Onu tamamen kontrol etmek ile gelişigüzel kontrol etmek arasında büyük bir güç farkı vardı.

 

"Chi!"

 

Altın bir ışık zayıf gencin bıçağını yalayarak geçti, bir anda alnından delerek başında derin bir delik bıraktı, gözleri yuvarlanırken hoşnutsuz görünüyorlardı.

 

Parçalayıp geçtiği anda zayıf gencin cesedi çimenlik alandaki yolun üzerine yığıldı. Luo Feng yürüdü ve aşağıdaki ona bakarak usulca söyledi, “Epey güçlüsün. Alanın bakımından ikinci kardeşimi bile yakalamışsın. Hareketlerin konusunda düşünecek olursak ikinci kardeşimden biraz daha zayıftı, diğer her şey neredeyse onun kadardı. Ancak… benimle karşılaşman yazık oldu, bu yüzden öldün.”

 

Güçlü olanlar her zaman kendilerine mutlak bir güven beslerdi. Luo Feng sadece kendi katlayıcısı ve kaynak yasalarına güvenerek rakibini öldürmüştü. Saldırısı sırasında alanını açığa çıkarmamıştı bile.

 

Şu anki Luo Feng aşırı güçlüydü.

 

Babata zaten Luo Feng’e sıkı çalışırsa ve yarıp geçebilirse Ganwu evren ülkesinin ilk 1000’i içerisinde yer alabileceğine karar vermişti. Herhangi bir evren ülkesinde ilk 10’a girebilecek birisi kesinlikle kendi dünyasında ilk 10’a ulaşma becerisine sahipti! Genellikle güç farkları küçük olduğunda, rakip biraz daha güçlü bile olsa, savaşın üstesinden gelebiliyordu.

 

Luo Feng birinci dünyada korkacak kimsenin olmadığını söylemişti. Bu tamamen kendine güveniyle alakalıydı.

 

“Hm, bunda epey puan var.” Luo Feng başını eğerek baktı.

 

Katılımcı: Luo Feng( Kara Ejder Dağı)

 

Puanlar: 15,921

 

Sıralama: 62,912

 

“Bu yolla öldürmek çok daha iyi.” Luo Feng’in gözlerinde bir heyecan parıltısı vardı, “İlk başladığında bir kişiyi öldürmek sadece 1 puan kazandırıyordu. Fakat şimdi sadece bir tanesini öldürmek bana binlerce puan kazandırabiliyor. Bu kesinlikle daha heyecan verici!”

 

“Ganwu evren ülkesinde bir trilyona yakın güçlü dahi olmalı.”

 

“O halde hadi gidip öldürelim!”

 

“Umarım beni alanımı kullanmaya zorlayacak en azından bir rakiple karşılaşırım.” Luo Feng düşündü. Az önce karşılaştığı altısı güçlü sayılsa , bir tanesi Yıldırım Tanrısının gücüne yakındı, bu insanlar onu tam gücünü kullanmaya zorlamamıştı. Kaynak yasalarının kapısında adımını attığından beri gücü gerçekten çok artmıştı…

 

Luo Feng sırtında savaş bıçağını ve kalkanını taşıyarak sessiz şehre doğru yürüdü. Yol boyunca ara sıra cesetler görüyordu. Alanı ruhsal enerjisiyle tarayarak hayatta kalanları toplayarak katliama başladı.

 

Taze kan her yana saçıldı!

 

Kafalar uçtu!

 

Sıralaması da sürekli olarak zıpladı!

 

......

 

Birinci dünyanın gökyüzünde bariyerin yukarısında…

 

Evren gemisinin odalarından birinde Luo Feng’in ailesi oradaydı.

 

“Annecik, babacığın sıralaması bir anda fırladı ve bir  anda ilk 120,000’e yükseldi. Bak!” Küçük Hai heyecanla ekranı Xu Xin’in önüne getirdi. Kanepede oturan Hong Guo ve Gong Xin Lan kendi ekranlarını açtıklarında şaşkına döndüler, “Wow, çok çabuk yükseliyor!”

 

“Dediğim gibi, Amca ve Babacık enerjilerini saklıyordu.” Küçük Ping söyledi, “Büyük amca gücünü açığa çıkarmaya dün başladı ve şimdi çoktan ilk 10,000’e ulaştı. Babacık da hayal kırıklığı yaratmayacak.”

 

“Bakın, babacığınız tekrar yükseldi, ilk 60,000.” Luo Hong Guo şaşkına dönmekten kendini alamadı.

 

“Bakın hala yükseliyor.”

 

“Babacığın sırası sürekli yükseliyor çoktan 40 bine ulaştı. Wow! 30,000, çoktan ilk 30 bine ulaştı.”Küçük Hai aşırı heyecanlıydı. Tüm odadaki herkes nefeslerini tutmuştu.

 

Bu delilikti.

 

Puanlar uzay roketi gibi neredeyse her saniye yükseliyordu.

 

Bu ne anlama geliyordu?

 

Bu Luo Feng’in her dakika birini öldürdüğü anlamına geliyordu! Basitçe katliamdan ibaretti!

 

Elemenin 20. gününde, 1’inci dünyada…

 

Şiddetli rüzgar gürledi, kan kokusu havada yayıldı.

 

Savaşın izleriyle kaplı bir caddede Luo Feng yavaşça sırtında bıçağı ve kalkanını taşıyarak yürüyordu, tüm cadde boştu.

 

“Zırdeli, o bir zırdeli.”

 

“Bu o mu? İki kısa gün içinde onu duydum, doğu bölgesinde yüzün üzerinde savaşçıyı mı öldürmüş?”

 

“Aynen bu o.”

 

“Karşılaştığı kişiyi hiçbir sebep olmadan öldürüyor. Basitçe, sadece öldürüyor, öldürüyor ve tekrar öldürüyor! Ve inanılmaz güçlü de.” uzakta bir gökdelende iki partner cam bir pencereden aşağıda geçitten geçen Luo Feng’i dikizliyordu.

 

…..

 

Bu şehir aşırı devasaydı. Dünya şehirlerinin her hangi birinden çok daha büyüktü. Sonuçta yüz milyon katılımcıyla doluydu. Luo Feng geçen iki gündür şehrin doğu yakasında katliamla meşgulken birkaç yüz tanesini kılıçtan geçirmişti. Ayrıca bu grup başlangıçta gelenler gibi değildi. Hepsi kan gölünden hayatta kalmış güçlü savaşçılardı.

 

Hepsi gerçek dahilerdi! hepsi galaksilerinde birinci olacak beceriye sahiplerdi.

 

Çok yazıktı….

 

Luo Feng Kara Ejder Dağı yıldız alanında bir numara olacak beceriye sahipti! Ayrıca evren ülkesinde ilk 1001 nihai savaşçı arasına girebilme potansiyeline sahipti. Doğal olarak onun için bu hiçbir şekilde mücadele sayılmazdı!

 

Luo Feng kanla kaplı geçidin ortasında dururken dümdüz önündeki mağazaya bakıyordu. Ruhsal enerjisini yayarak etraftaki insanları net şekilde keşfetti. Sabırla orada birkaç saniye bekledi. Genellikle ruhsal enerji taramasıyla rakipleri içgüdüsel olarak hisseder ve dışarı çıkardı. Ancak burada kimsecikler çıkarmıştı.

 

Luo Feng kaşlarını çatarak soğukça bağırdı, “Dışarı çıkın!”

 

Sesi patlayarak geçit boyunca yankılandı.

 

“Zırdeli! Seninle dövüşmek istemiyoruz, lütfen mantıksız davranma.” Bir evren sesi bağrışı geri döndü.

 

“Zırdeli.” diğer bir kısık ses geldi, “Birinci dünyada sadece ilk 1001’e ulaşmak sınavı geçmek anlamına geliyor. Çoktan kolaylıkla buna ulaşabilmiş olmalısın. Diğerleriyle bu kadar fazla uğraşmana gerek yok.”

 

Luo Feng kaşlarını çattı. Çoğu hayatta kalan dahi, özellikle benzer kuvvetteki ve güç seviyelerinde olanlarla geçici ittifaklar oluşturuyordu.

 

“Hepiniz dışarı gelseniz iyi olur. Yoksa ben içeri gelirim.” Luo Feng soğuk kalarak bağırdı.

 

Gümbür! Gümbür! Gümbür!

 

Üç insan silüeti mağazanın penceresinden fırladı ve havada süzüldü. Bir tanesi devasa vücut yapısıyla birlikte kahverengi sarı tene sahipti. Diğer ikisinin boyutları Luo Feng’e benzeyen bir adam ile kadındı. Üçü de sırtında bıçağıyla kalkanını taşıyan delice öfkeli ve korkutucu siyah saçlı gence baktı.

 

Zırdeli ismi kısa süre içerisinde şehirde yayılmıştı.

 

Zırdeli, basitçe delirmiş olan mutlak bir savaşçıydı. Yüzlercesi ellerinde ölmüştü ve kimse dengi değildi. Bilindiği gibi bunların hepsi dahilerdi. Diğer yandan yine de her seviye dahi arasında kayda değer bir fark vardı.

 

“Zırdeli, buraya Ganwu evren ülkesi imparatorluk ailesinden katılmam için buraya gönderildim, sen…” uzun adam ciddiyetle söyledi.

 

“Geber.” Luo Feng soğukça söylerken yüce mekiğine adım attı.

 

“Git!”

 

Üç kişinin ifadeleri değişti ve küfrederek kaçmaya başladılar, “Bu zırdeliye Ganwu imparatorluk ailesinden olduğumu söylediğim halde hiçbir saygı veya hürmet göstermedi.” Burada sekiz trilyonun üzerinde katılımcı olsa da farklı şehirler, yıldız alanlarından, organizasyonlar veya hatta bağımsız olanlardan geliyorlar.

 

Ganwu evren ülkesinin imparatorluk ailesi ise toplamda yüz milyonun üzerinde kişi göndermişti.

 

Diğer yandan ülke liderinin talimatları doğrultusunda yüz milyon ilk 100,000’e girmeye çabalamak zorundaydı!

 

“Chi!” Altın kılıç balığı uzun yapılı adamın alnını parçaladı. Adam uzun süredir hiçbir kışkırtmada kaybetmemişti, yüzünde boş bir ifadeyle, anında öldürülmüştü.

 

Siyah kıyafetli hatun dişlerini sıktı, “Şeytan kesinlikle seni öldürecek.”

 

“Chi.”

 

Luo Feng soğukça onu öldürdü.

 

Yüce mekiğinin hızıyla Luo Feng anında ikisini öldürdü. Üçüncüsü farklı bir yöne kaçmıştı, ikisini öldürdükten sonra üçüncüyü zaten yakalayamazdı.

 

“Şeytan? Hmph, umarım alanımı kullanmamı sağlar.” Luo Feng başını eğerek bileğindeki ekrana baktı.

 

Katılımcı: Luo Feng ( Kara Ejder Dağı)

 

Puanlar: 863,829

 

Sıralama: 1,012

 

“Daha yükseğe çıktıkça sıralamadaki zıplama yavaşlıyor. Ancak hala hızlı, neredeyse ilk 1000’e ulaştım.” diye düşündü Luo Feng.

…..

 

Şu güzel evren gemisinin içinde varisler, Ganwu evren ülkesi yıldız alanından gelen prensler ve prenseslerin hepsi gülüyor ve tartışıyordu.

 

“Çabuk bakın. Bakın, Brolin, Ganwu evren ülkesinden biri çoktan ilk 1001’e ismini yerleştirdi.” kraliyet prenslerinden biri yüksek sesl bağırdı.

 

“Hm?”

 

Brolin’in gözleri parladı ve baktı.

 

Büyük ekranda tüm ülkelerden isimler vardı. Ganwu evren ülkesi ön seçim isim listesi, (Geciçi): 1, önceden sıfırdı, şu anda 1 olmuştu.

 

“Çabuk açın.” Brolin söyledi.

 

Di.

 

Küçük bir ekran büyük ekranın yanında belirerek bilgilendirme ortaya çıktı: “1’inci dünya, sıralama 997: Luo Feng ( Kara Ejder Dağı)”

 

“Haha, bu Luo Feng özel olarak Kara Ejder Dağı imparatorluğumuz tarafından yetiştirilen bir dahi.” Brolin yüksek sesle söyledi. Bir anda boğazında bir yumru hissetti, “Luo Feng, bu isim...doğru, dünyanın içinde dünyadaki şu sıçanın adı da Luo Feng idi. Yoksa… hayır, kesinlikle olamaz. Evrende benzer şekilde çok fazla isim bulunur.”

 

“Luo Feng?”

 

“Haha, Brolin, Kara Ejder Dağın hiç fena değil. Sonunda en dipte değilsiniz.”

 

Şu anda 1000’ yakın orta seviye evren ülkesinden 200’ün üzerinde ülke hala birinci aşamayı geçecek 0 kişiye sahipti!

 

Aynı zamanda dahiler savaşına dikkat kesilen birçok göksel ülke ve sayısız organizasyon Luo Feng’in ismini not aldılar. Diğer yandan….. en tutkulu ve heyecanlı olanlar Kara Ejder Dağı imparatorluğu vatandaşlarıydı, ve bazı üst kademe insanlardı.

 

“Haha, ilk 1001’de olan biri var. Çabuk bakın, bu Luo Feng de kim öyle..”

 

“Kara Ejder Dağımızdan ilk 1001’e yükselen biri var.”

 

“Luo Feng? Daha önce hiç bu ismi duymamıştım.”

 

“Çabuk nereden olduğunu kontrol edin?”