Çevirmen: AllenWalker Düzenleyen: Asile

"Eğer sen gönülden Li Yunfeng'i takip edersen adamlarında eder." dedi üçüncü kıdemli.

"Aileye sadık olmamı istiyorsan sıkıntı yok. Ama Li Yunfeng'in köpeği olmamı istiyorsun, o bu kapasiteye sahip birisi değil! Son yıllarda ailemizde sadece bir tane Tanrı Seviye gelişim kapasitesine sahip Ejderha Kan Soylu şeytan ruhu ortaya çıktı. Doğruyu söyleyin. O zamanlar benim yeteneğim Li Yunfeng’in yeteneğinden kötü müydü? O Şeytan Ruhu benimdi fakat Li Yunfeng sırf önceki patriğin oğlu olduğu için bir takım işler çevirerek şeytan ruhuyla birleşmeyi başardı. Ondan sonra onun gücü benim gücümü geçti." dedi Li Xingyun.

Li Xingyun'un pozisyonundaki birisi bu cümleleri kurmamalıydı. Ancak onun bir adaletsizlik karşısında susmak gibi bir huyu yoktu.

Üçüncü Kıdemlinin suratı asılmıştı. "Li Xingyun hala bu olayı kabullenemedin değil mi? Senin yeteneğin o zamanlar da Li Yunfeng'in yeteneğinden kötüydü. Sen yanlış anlamışsın!"

"Yanlış veya doğru! Ben düşündüğümü söyledim. Siz kıdemliler gibi kendi güçlerinize sahip değil misiniz? Neden ben sahip olduğum gücü Lu Yunfeng'e veriyorum?" dedi Li Xingyung. Daha sonra ikinci kıdemliye baktı ve "Beşinci Kıdemli, neden bana sebebini söylemiyorsun? Çünkü Kül Alevi Ailesi’nin böyle bir kuralı yoktur." dedi.

"Li Xingyun, bu ailenin kararı. Senin şu anda sahip olduğun güç gelecekte Kül Alevi Ailesi’ni tehdit edebilecek bir potansiyele sahip." dedi Beşinci Kıdemli.

"Haha, sonunda söylediniz! Her ne kadar Li Yunfeng benden güçlü olsada insanlara sözünü dinletmekte başarısız oldu değil mi? Sizler gelecekte kardeşlerim güçlendiği zaman ona rakip olmamdan korkuyorsunuz değil mi?" dedi Li Xingyun gülerek. "Sizler gerçekten de Li Yunfeng'in buraya kadar gelmesinde çok emek sarf ettiniz!"

İki kıdemli kaşlarını çatmışlardı. Li Xingyun çok fazla küstahtı. Li Xingyun'u zorlamak mantıksızdı. Sonuçta onun arkasında hala bir tane kıdemli vardı.

Fakat Li Xingyun son zamanlarda çok fazla güçlü şeytan ruhu alarak adamlarının gücünü arttırmıştı ve bu da aile büyüklerinin huzursuzlanmasına sebep olmuştu.

Nie Li içeride geçen tartışmayı duyduğu zaman hafifçe gülümsemişti. Demek durum buydu! Önceki hayatında Li Xingyun'un ailesinden ayrılmasının sebebi onu baskı altına almak istemeleriydi. Fakat bunun olmasına daha vardı. Li Yunfeng patrik olduğu zaman Li Xingyun ailesinden ayrılmıştı.

Nie Li, Li Xingyun'a hayranlık duymaya başladı. Li Xingyun sadakata çok önem veren birisiydi. Bundan dolayı Li Xingyun’un adamları ona bu kadar çok bağlılardı. Genellikle bir grup liderine çok bağlıysa bu sadece liderleri güçlü olduğu için gerçekleşmezdi. Aynı zamanda liderlerinin adaletli olması da lazımdı.

"Kıdemliler, sizden gitmenizi istemek zorundayım. Ne olursa olsun ben kardeşlerimi ve işlerimi Li Yunfeng'e vermeyeceğim." dedi Li Xingyun.

"Li Xingyun bu meseleyi böyle kestirip atma. Sonra pişman olursun." dedi Üçüncü Kıdemli sinirli bir şekilde.

"Ben Li Xingyun herhangi bir aile kuralını çiğnemedim. Üçüncü kıdemli, beşinci kıdemli beni baskı altına mı almak istiyorsunuz?" dedi Li Xingyun ve devam etti "O zaman gidip amcamla konuşun."

Li Xingyun'un amcası Kül Alevi Ailesi’nin İkinci Kıdemlisiydi. Patrikten sonraki en güçlü kişiydi.

"Hmph! Bu yaptığına bir gün kesinlikle pişman olacaksın!" dedi kıdemliler. Daha sonra salondan dışarı çıkıp gittiler.

Kıdemliler gittikten sonra Nie Li, Xiao Ning'er ve Xiao Yu içeri girdiler.

"Kardeş Nie Li, senin geleceğini düşünmemiştim." dedi Li Xingyun gülümseyerek.

"Ve sen hâlâ gülümseyebiliyorsun." dedi Nie Li gülümseyerek.

"Neden gülümsemeyeyim ki? Olanlara bakarak ağlamalı mıyım? Görünüşe göre burada konuşulanları duymuşsunuz. Duydukların çokta önemli şeyler değil. Sadece ufak bir aile meselesi. Bunlar size şaka gibi geliyor olmalı." dedi Li Xingyun ve devam etti "Kardeş Nie Li buraya neden geldin? Bu arada ben çoktan yüz bin Ruhani Taşı hazırladım." dedi ve Nie Li'ye doğru uzaysal bir yüzük uzattı.

Nie Li yüzüğü aldı ve hızlı bir şekilde içindeki miktarı onayladı. Gerçekten de yüz bin Ruhani Taş vardı. Daha sonra hafifçe gülümsedi ve "Sen benim parayı aldıktan sonra sözümden caymamdan korkmuyor musun?" dedi.

"Komik! İnsanların içini görmekte kendime oldukça güvenirim. Sen öyle bir şey yapacak adam değilsin." dedi Li Xingyun gülerek.

"İstediğin şeyi çoktan elde ettim." dedi Nie Li. Elinin bir hareketiyle şeytan ruhu taşını Li Xingyun'a attı.

"Bu kadar hızlı mı?" Li Xingyun şok olmuştu. Normalde Nie Li'nin bu şeytan ruhunu yarım aydan önce elde edebileceğini düşünmüyordu. Li Xingyun, şeytan ruhu taşının içine baktı ve içinde bulunan Altın-Kızıl Kan Jiao Ejderini gördü. Gerçekten de Tanrı Seviyeydi.

"Üstüne bir de bu şeytan ruhu mutasyona uğramış bir şeytan ruhudur. Bunun Li Yunfeng'in birleşmiş olduğu şeytan ruhundan daha güçlü olduğuna dair sana garanti veririm." dedi Nie Li.

Li Xingyun, Nie Li'ye derin bir bakış attı. Bir sürelik sessizliğin ardından "Nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Eğer herhangi bir yardımıma ihtiyacın olursa lütfen çekinmeden söyle." dedi.

"Aslında bana yardım edebileceğin bir konu var. Benim bir arkadaşım Hua Ling'in adamları tarafından tuzağa düşürülüp öldürülmüş. Onları katletmek için senden biraz adam isteyeceğim." dedi Nie Li.

Li Xingyun, Nie Li'ye baktı ve "Senin arkadaşın beni arkadaşım. Ne kadar adama ihtiyacın var ve ne zaman ihtiyacın var?" dedi.

"En azından iki yüz adama ihtiyacım var. Aralarında bir kaç tane Göksel Yıldız Alemi gücünde adam olsun yeter. Yarından sonraki güne hazır olsunlar." dedi Nie Li.

"Tamam. Hazırlıkları bana bırak." dedi Li Xingyun.

Açıkçası Li Xingyun'a kıyasla Hua Ling'in adamları çok güçsüzlerdi.

"Teşekkürler." dedi Nie Li.

"Gerçekten bana teşekkür etmene gerek var mıydı? Eğer varsa ben sana nasıl teşekkür edeceğim?" dedi Li Xingyun gülümseyerek. Nie Li ona az önce çok büyük bir iyilik yapmıştı. Li Xingyun'un çok güçlü olmamasının ana sebebi Olağanüstü Seviye gelişim kapasitesine sahip bir şeytan ruhuyla birleşmiş olmasıydı. Bu onun canını çok sıkıyordu. Ama artık Tanrı Seviye gelişim kapasitesine sahip Ejderha Kan Soylu bir şeytan ruhu vardı.

İlerleyen günlerde kendisinin Li Yunfeng'den aşağı kalır yanı olmadığını Kül Alevi Ailesi’ne ispatlayacaktı. O aşağılık Li Yunfeng'i ayaklarının altında ezmek istiyordu.

Nie Li ve arkadaşları bir süre daha burada kalıp Li Xingyun'la sohbet etmişlerdi.

Ning'er, Nie Li'nin Li Xingyun'un adamlarını kullanacağını öğrendikten sonra bir nebze de olsa rahatlamıştı. Nie Li Bir Kader gücünde olduğu için onun dış dünyaya gitmesini kesinlikle istemiyordu.

"Nie Li, onlarla birlikte sen de dış dünyaya gidecek misin?" diye sordu Ning'er.

"Elbette gideceğim. Ama endişelenmene gerek yok. İki gün içerisinde İki Kader olacağım. Şu anda Bir Kaderin zirvesindeyim ve İki Kader olmamı sağlayacak bir teknik biliyorum." dedi Nie Li gülümseyerek. On Bin Mil Nehirler ve Dağlar resmiyle birleştikten sonra Nie Li gücünün arttığını hissedebiliyordu. Kısa bir süre gelişim yaptıktan sonra kesinlikle İki Kader olacağını düşünüyordu. Onun tek yapması gerek resmin içinde birkaç saat gelişim yapmaktı.

Nie Li'nin söylediklerini duyduğu zaman Ning'er iyice rahatlamıştı. İki kader olduktan sonra Nie Li dışarıda büyük bir sorunla karşılaşsa bile ona bir şey olmayacaktı. En fazla Bir Kadere geri düşerdi.

Xiao Yu, Nie Li'nin yaptıkları karşısında etkilenmişti. Nie Li kendisi için çabalıyordu. Fakat Nie Li ile Ning'er arasındaki yakın ilişkiyi gördüğü zaman kalbinde garip bir his oluşmuştu.

Nie Li ve diğer ikisi avluya girdikleri zaman Gu Bei'nin orada olduğunu fark ettiler. Nie Li'nin geldiğini gördüğü zaman Gu Bei kaşlarını gevşetmişti.

"Sizi uzun zamandır burada bekliyorum." dedi Gu Bei heyecanlı bir şekilde.

Nie Li, Gu Bei'ye baktı ve "Bir sıkıntı mı var?" dedi.

"Size güzel bir gösteri izletmek istiyorum." dedi Gu Bei gizemli bir şekilde gülerek ve devam etti "Çabuk beni takip edin." dedi.

Gu Bei'nin ne hakkında konuştuğunu bilmeseler de üçlü onu takip etmeye başladı.

"Senin bana söylediğin şeyi yapması için bir kaç kişiyi görevlendirdim. İçin rahat olsun o konuda. Ben bu işi kesinlikle güzel bir şekilde halledeceğim. Bu akşam bir şeyler olacak." dedi Gu Bei gülümseyerek.

Gökyüzü Ruhu Enstitüsü, Dövüş Alanı.

Aydınlanmış bir arenada on binlerce insan toplanmıştı. Bu arenada yaklaşık olarak altmış tane küçük arena bulunuyordu.

"Buraya." dedi Gu Bei.

Nie Li, Gu Bei'nin işaret ettiği yere bakmaya başladı. Bir sandalyede bacaklarını bir battaniye ile örtmüş oturmakta olan Gu Lan'ı gördü. Yüzü öncesine göre daha canlıydı.

Dörtlü Gu Lan'ın yanına doğru gitti.

"Büyük Abla Gu Lan öncesine göre daha iyi gözüküyorsunuz." dedi Nie Li gülümseyerek.

"Bana bu konuda yardım ettiğin için çok teşekkür ederim." dedi Gu Lan gülümseyerek. Daha sonra Ning'er ve Xiao Yu'ya selam verdi.

Nie Li oturduktan sonra etrafı izlemeye başladı. Arenada bulunan kalabalığın küçük arenalarda bulunan kapışmaları dikkatlice izlediklerini fark etti. Seyirciler kapışmaları izlerken tezahürat ediyordu. Gu Bei ve Gu Lan'da buradaydı. Onlar bir şeyler mi planlıyorlardı acaba? Nie Li gülümseyemeye başladı.

"Gu Klanı’nın yüzde doksanı burada. Ayrıca birkaç tane de kıdemli var. Şu anda burada kapışanlar Gu Klanı’na yeni gelenler." dedi Gu Bei kısık bir ses tonuyla.

"Hmm." dedi Nie Li. Daha sonra Gu Heng'i gördü. Yanında bulunan birkaç kişiyle sohbet ediyordu. Sohbet ettikleri Gu Klanı’nın kıdemlileriydi galiba.