Bölüm 342: Başpapaz Gökyüzü Bulutu

avatar
12260 36

Tales of Demons & Gods - Bölüm 342: Başpapaz Gökyüzü Bulutu


 

Çevirmen: AllenWalker Düzenleyen: Asile

 

Li Xingyun, Gu Bei ve diğerleri hazırlıklarını tamamladıktan sonra harekete geçtiler.

 

Kader Ruhu gibi şeyler oldukça derin anlamı olan şeylerdi. Ruh Salonunda bir Kader Ruhuna sahip olmak sahte bir bedene sahip olmak gibiydi. Asıl beden öldüğü zaman yeni bir beden bu ruh tarafından oluşturuluyordu. Yeni beden oluşurken asıl bedendeki gücün yüzde sekseni veya doksanı yeniden oluşturuluyordu. Gelişim seviyelerinin düşmesi bundan kaynaklıydı.

 

Kader Ruhu olmasaydı Ejderha Kalıntıları Bölgesi’nde ölen uzman sayısının haddi hesabı olmazdı.
İnsan ırkının dış dünyada bu kadar güce sahip olmasının tek sebebi Kader Ruhuydu.

 

Dış dünyadaki kaynaklar, Ruhani Taşlar, Şeytan Ruhları ve nice değerli hazine için çok fazla kapışma oluyordu. Dış Dünya’da çok güçlü olan birlikler daha fazla kaynak elde edebilirdi. Ejderha Mührü Ailesi, Gu Klanı ve Kül Alevi Ailesi gibi ailelerin patriklerinin kaynak elde etme gibi sıkıntısı yoktu.

 

Bundan dolayı da ailelerin halefleri arasındaki rekabet çok şiddetliydi. Bütün halefler dış dünyada bir güç elde edip kendisini patrik konumu için öne çıkartmaya çalışıyordu.

 

Kimse zayıf bir Patrik istemezdi!

 

Şeytan Birliği, Kanlı Ay Birliği tarafından katledildikten sonra Gu Klanı Gu Bei'ye hiç yardım etmemişti. Bu tür olaylarda tarafsız davranıyorlardı. Eğer Gu Bei kaybettiği yeri geri almayı başaramazsa Patrik pozisyonu için bir adım geride kalacaktı.

 

'Bu dünyada zayıflar güçlüler tarafından avlanır, sadece güçlüler ne isterse onu yapar.'

 

Kanlı Ay Birliği, Şeytan Birliğini bastırmak için bir çok birlikten yardım almıştı. Eğer Şeytan Birliği dış dünyada kalmak istiyorsa Kanlı Ay Birliğiyle savaşmak zorundaydı.

 

Şeytan Birliği ve Cennet Yolu Birliğinin en seçkin beş yüz adamı Gu Bei ve Li Xingyun liderliğinde bir araya getirilmişti. Bu ordunun hedefi Kanlı Ay Birliğinin sahip olduğu Tanrı Gölleriydi.

 

Bu sırada Nie Li ise Enstitü'de kalıp gelişim yapmaya karar vermişti.

 

Nie Li yalnız kaldıktan kısa bir süre sonra Kutsal Kırmızı Ruh onun yanına gelmişti.

 

"Kutsal Kırmızı Ruh’un buraya gelme sebebi nedir acaba?" dedi Nie Li saygılı bir şekilde.

 

"Başpapaz Gökyüzü Bulutu seni görmek istiyor." dedi Kutsal Kırmızı Ruh gülümseyerek ve devam etti "Benimle gelmek ister misin?"

 

"Elbette." dedi Nie Li. Önceki hayatında Gökyüzü Bulutu’nun nasıl bir uzman olduğunu biliyordu zaten. Nie Li'nin onun hakkında olumlu düşünceleri vardı. Ne de olsa Gökyüzü Bulutu İlahi Tüyler Tarikatı’ndaki onurlu adamlardan birisiydi.

 

Nie Li, Kutsal Kırmızı Ruh’u takip ederek dar bir patikada ilerlemeye başladı.

 

Gökyüzü Bulutu Salonu.

 

Onurlu bir ifadeye sahip yaşlı bir adam salonun ön tarafında süzülüyordu.  Elbisesi görkemli bir enerjinin rüzgarıyla dalgalanıyordu. Etrafında dönen sonsuz bir güç var gibiydi. Tüm Gökyüzü Salonu onun kontrolü altındaydı.

 

Bu yaşlı adam Kutsal Kırmızı Ruh’un ustası olan İlahi Tüyler Tarikatı’ndaki en güçlü beş uzmandan biri olan Başpapaz Gökyüzü Bulutu’ydu!

 

Gökyüzü Bulutu’nun yanında beş tane genç vardı. Gökyüzü Bulutu’nun yanında duruyorlardı ve her birinden güçlü bir aura yayılıyordu. Bu beş genç muhtemelen Gökyüzü Bulutu’nun öğrencisiydi.

 

Nie Li ve Kutsal Kırmızı Ruh, Gökyüzü Salonu’na girdikleri zaman Gökyüzü Bulutu’na bakmaya başladı. Gökyüzü Bulutu da onlara bakıyordu.

 

Gökyüzü Bulutu’nu gördüğü zaman Nie Li bir şaşırmıştı. Gökyüzü Bulutu’ndan yayılan aura bir arada toplanmıyordu. Onun aurası Ying Yueru'nun aurası ile benzerdi. Acaba Gökyüzü Bulutu da mı Cennetin Kehaneti Tekniğine çalışıyordu?

 

Nie Li bunu sadece düşünebilirdi. Gökyüzü Bulutu’na sormaya cesaret edemezdi. Sonuçta Cennetin Kehaneti Tekniğini bilen uzman sayısı çok yoktu.

 

Gökyüzü Bulutu hafifçe gülümsedi ve "Sen Nie Li olmalısın." dedi.

 

"Evet Lord Başpapaz." dedi Nie Li hafifçe ön tarafa doğru eğildi. Son derece saygılı davranıyordu. Sonuçta karşısındaki uzman koca tarikattaki en güçlü beş kişiden birisiydi.

 

Gökyüzü Bulutu’nun beş öğrencisi de  Nie Li'ye bakmaya başladı.

 

Onlar Nie Li'nin bu toplantının ana konusu olduğunu biliyorlardı. Sessizce durup Nie Li'yi incelemeye başladılar.

 

Gökyüzü Bulutu Nie Li'ye baktı ve nazikçe "Senin Hat Sanatını gördüm. O kelimelerin içindeki niyet son derece derindi, ben bile etkilendim. Sen gerçekten sıra dışı bir yeteneğe sahipsin. Sen gelişim seviyene göre oldukça bilgilisin. Ben senin Minik Dünya’daki Ming'in öğrencisi olduğunu duydum." dedi.

 

"Evet." dedi Nie Li saygılı bir şekilde. Nie Li, Cehennemin Efendisi’ni gerçekten de ustası olarak kabul etmişti. Ama onun bir ustası daha vardı; Ying Yueru!

 

"Ming'le aramızda bir ilişki var. Benim bir arkadaşımın öğrencisi olur kendisi. Ben seni otuz dokuzuncu öğrencim olarak almak istiyorum. Öğrencim olmak ister misin? Ming'e gelince bu karara karşı çıkacağını sanmam." dedi Gökyüzü Bulutu.

 

Nie Li, Gökyüzü Bulutu’nun böyle bir istekte bulunmasını beklemiyordu. Bu olay Nie Li için bile şaşırtıcı olmuştu.

 

Gökyüzü Bulutu gibi bir uzmanın öğrencisi olmak Nie Li'nin çok fazla işine yarardı. Eğer Gökyüzü Bulutu’nun desteğini kazanırsa Tarikat Efendisi olmaya bir adım daha yaklaşabilirdi.

 

Altın renkli cüppe giyen gençlerden birisi soğuk bir ifadeyle Nie Li'ye baktı ve "Usta, onun sizin öğrenciniz olmak için uygun bir kişi olduğunu düşünmüyorum." dedi.

 

Gökyüzü Bulutu kaşlarını çattı ve "Uygun olmayan şeyde neymiş?" dedi.

 

"Sizin öğrenciniz olan bizler, sizin öğrenciniz olmadan önce kendi yaşıtlarımız arasında en güçlülerdendik. Her birimiz öğrenciniz olarak seçildiğimiz zaman en az Göksel Mihver Alemi gücündeydik. Nie Li ise şu anda sadece Göksel Kader Alemi gücünde. Sadece bu da değil, Nie Li bir de Kutsal Kırmızı Ruh’un öğrencisi. Eğer onu öğrenciniz olarak alırsanız aralarındaki ilişki ne olacak?" dedi altın renkli cüppe giyen genç.

 

Kutsal Kırmızı Ruh, altın renkli cüppe giyen genç lafını bitirdikten hemen sonra ellerini önünde birleştirdi ve "Usta, Nie Li'nin benim öğrencim olması sadece lafta kaldı. Ben ona şu ana kadar hiçbir şey öğretmedim. Ona öğretecek bir bilgiye de sahip değilim zaten. Nie Li şimdiye kadar hep kendi başına gelişim yapmıştır." dedi.

 

"Öyle olsa bile aranızda hala usta-öğrenci ilişkisi var." dedi altın cüppe giyen genç.

 

Gökyüzü Bulutu elini havaya kaldırdı ve gülümseyerek "Bu tür şeylerle uğraşamam. Ben öğrencilerimi gelişim seviyelerine göre seçmiyorum. Yol Niyetlerine gelirsek Nie Li'nin sahip olduğu niyet kavrayışlarının Göksel Mihver uzmanlarının kavrayışlarından daha derin olduğunu düşünüyorum." dedi.

 

Nie Li bu sırada sesini Kutsal Kırmızı Ruh’a aktardı ve "Öğretmenim, o kim?" dedi.

 

"O, Kutsal Alevsiz. Ustanın en kıdemli öğrencisi. Usta gelişim yaparken Gökyüzü Salonu’yla o ilgilenir. Görünüşe göre seni sevmedi." dedi Kutsal Kırmızı Ruh.

 

Nie Li kafasını kaldırdı, ellerini önünde birleştirdi ve saygılı bir ses tonuyla "Başpapaz Gökyüzü Bulutu’na bu tür bir düşünceye sahip olduğu için çok teşekkür ederim. Ben sizin öğrenciniz olmayı çok isterim. Fakat ben özgürlüğü seven biriyim. Başkalarından emir almaya istekli değilim. Eğer Başpapaz Gökyüzü Bulutu’nun öğrencisi olursam Gökyüzü Bulutu Salonu’nda özgür olmayı isterim." dedi.

 

Kutsal Alevsiz öfkeli bir şekilde "Saygısız, arsız!" diye bağırdı. "Lordumuzun seni öğrenci olarak almak istemesi bile senin için büyük bir onurdur. Buna karşın sen gelmiş şartlar sunuyorsun!"

 

Nie Li, Kutsal Alevsiz’in sözleri karşısında kaşlarını çattı. Kutsal Alevsiz’den hiç hoşlanmamıştı. Böyle bir isteği de sırf Kutsal Alevsiz’in kendisini sıkıştıracağını düşündüğü için dile getirmişti. Gökyüzü Bulutu’nun öğrencisi olmak onun gelecekteki planlarına büyük bir katkı sağlasa da birisinin emri altına girdikten sonra bu planları zaten yerine getiremeyecekti.

 

Eğer özgür olarak yaşamayacaksa Gökyüzü Bulutu’nun öğrencisi olmak ona hiç bir fayda sağlamayacaktı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44302 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr