Bölüm 344: Tehdit

avatar
11700 39

Tales of Demons & Gods - Bölüm 344: Tehdit


Çevirmen: AllenWalker  Düzenleyen:Asile

 

Allen: Geçen hafta bölüm atamadığım için sekiz gün boyunca her gün bir bölüm gelecektir.

 

 

Gökyüzü Bulutu Salonu’nun dışındaki bir avluda.

 

Kutsal Alevsiz, kalbini ele geçiren öfke ve yüzündeki nefretle içmeye başlamıştı.

 

Yakışıklı bir genç ona doğru gülümseyerek yaklaştı ve "Görünüşe göre Kardeş Alevsiz mutsuz bir ruh halinde." dedi.

 

Bu yakışıklı genç Ejderha Mührü Ailesi’nin birinci sıradan halefi olan Long Tianming'di.

 

"Kardeş Long madem buradasın bana eşlik edersin de mi?" dedi Kutsal Alevsiz. Long Tianming'e baktı, ona eliyle yanında boş duran sandalyeyi işaret etti.

 

Long Tianming sandalyeye oturdu ve elinde tuttuğu kadehi havaya kaldırarak "Kardeş Alevsiz’i bu kadar mutsuz eden mesele nedir?" dedi.

 

Kutsal Alevsiz bir iç çekti ve "Hiç sorma! Ben uzun zamandır benim yaşlı adamı takip ettim ve otuz sene boyunca onun rehberliğinde gelişim yaptım. Bu otuz sene boyunca o ne istediyse yaptım ve onun sözünden bir kere bile çıkmadım. Fakat onun bana karşı hep bir güven sorunu vardı ve bana Gökyüzü Bulutu tekniğinin en kritik sözlerini söylemedi. Ne zaman bu sözleri ondan istesem hep konuyu geçiştirdi." dedi.

 

"Gökyüzü Bulutu her zaman adil olmuştur. İlahi Tüyler Tarikatı içinelinden gelenin en iyisi yapmaya çalışmıştır. Bizim için o, örnek alınacak birisidir. Acaba sen bu konuyu kafana fazla mı takıyorsun?" dedi Long Tianming sakin bir şekilde.

 

"Adil mi? Ben de onun için her zaman elimden gelenin en iyisi yaptım. Peki neden bana adil davranmadı o zaman? Öğrencisinin her şeyi öğrenip de onun yerine geçeceğinden mi korkuyor? Zamanında babam onun hayatını kurtarmasaydı şu anda yaşamıyor olacaktı!" dedi Kutsal Alevsiz.

 

"Tüm endişelerin bundan kaynaklıysa bu kadar üzgün olmana gerek yok Kardeş Alevsiz. Onun öğrencileri arasında sen en iyi kapasiteye sahip olansın. Eğer Gökyüzü Bulutu, Gökyüzü Bulutu Tekniği için bir halef seçmek isterse senden başkasını seçmeyecektir. Buna emin olabilirsin." dedi Long Tianming.

 

Kutsal Alevsiz yüzünü ekşiterek "Önceden bende senin gibi düşünüyordum. Fakat yaşlı adam Nie Li adında yeni bir öğrenci aldı. Yaşlı adam ona çok değerli bir hazineymiş gibi davranıyor." dedi.

 

Kutsal Alevsizin söylediklerini duyduğu zaman Long Tianming'in gözünde garip bir parıltı oluştu. "Gökyüzü Bulutu, Nie Li adında bir öğrenci mi aldı?" dedi.

 

"Aynen. Onun kim olduğunu biliyor musun?" dedi Kutsal Alevsiz.

 

"Onunla daha önce karşılaştım. Bu Nie Li buraya Minik Dünya’dan geldi. Onun yeni gelenler arasındaki en iyi öğrenci olduğunu söylemek yanlış olmaz." dedi Long Tianming kaşlarını çatarak. Nie Li'nin yöntemleri hiç de sıradan değildi. Bu kadar kısa bir zamanda Gökyüzü Bulutu’nun öğrencisi olmayı başarabilmişti. Üstüne bir de Long Yuyin'in son zamanlarda onunlaçokyakınlaştığı gerçeği de vardı. Tahminlerine göre Long Yuyin, Nie Li'ninverdiği gazla birlikte Patrik konumu için yarışa katılmaya karar vermişti.

 

"Hmph! Daha Göksel Kader Aleminde olan bir velet o. Bir kaç gizli teknikle benim yaşlı adamı kandırmayı başardı sadece. O benimle kapışamaz!" dedi Kutsal Alevsiz.

 

"Eğer Kardeş Alevsiz onu küçümsersen büyük bir hata yaparsın. Benim tahminlerime göre o çocuk hiçte sıradan birisi değil. Eğer kısa bir sürede onu ortadan kaldıramazsak gelecekte bizim için çok büyük bir sorun oluşturacaktır. Kim bilir belki Gökyüzü Bulutu ona Gökyüzü Bulutu Tekniğinin gizli sözlerini bile söyleyebilir." dedi Long Tianming.

 

"Peki söyle bakalım bana onun hakkından nasıl gelmeyi planlıyorsun?" dedi Kutsal Alevsiz. Long Tianming'in Nie Li'yi bu kadar önemli bir rakip olarak gördüğünü hiç tahmin etmemişti.

 

"Şunları yapmaya ne dersin..." Long Tianming, Kutsal Alevsiz’e uzun bir konuşma yaptı.

 

Kutsal Alevsiz, Long Tianming'i dinledikçe rahatlamaya başladı.

 

Gökyüzü Bulutu Salonu’nda bulunan Nie Li'nin ruh hali oldukça iyiydi. Gökyüzü Bulutu’nun öğrencisi olmak onun gelecekteki planlarını başarıyla gerçekleştirmesine büyük bir katkı sağlayacaktı. Tarikat Efendisi olmak için İlahi Tüyler Tarikatı beş büyükten birisinin onayını almanı istiyordu. Aksi takdirde çok büyük bir güce sahip olsan bile Tarikat Efendisi pozisyonu için aday olma hakkına sahip olamazdın.

 

Şu anda Gökyüzü Bulutu’ndan çok büyük bir kazanç sağlayamazdı. Daha yeni öğrencisi olmuştu. Zaman geçtikte Gökyüzü Bulutu’ndan daha fazla kazanç sağlayacağından emindi.

 

Nie Li, Xiao Yu'nun avlusuna döndükten sonra çok geçmeden Lu Piao, Gu Bei ve Li Xingyun oldukça heyecanlı bir şekilde avluya girmişlerdi.

 

Nie Li üçüne hafifçe gülümseyerek baktı  ve "Nasıl gitti?" dedi.

 

"Kara Ay Birliğinin iki farklı toplanma noktasına baskın yaptık ve onlardan en az bin kişiyi öldürmeyi başardık. Bizim kaybımız ise sadece altmış kişinin ölümü oldu. Tek üzücü nokta öldürdüğümüz öğrencilerin çok güçlü olmaması. Göksel Mihver Alemi gücündekileri öldürmeyi başaramadık. Ama bin kişi bin kişidir değil mi?" dedi Lu Piao heyecanlı bir şekilde.

 

"Bu bile yeter. En azından bir kaç bilgi elde etmeyi başardık ve Kara Ay Birliğinin durumu hakkında daha fazla bilgi sahibiyiz artık. Kader ruhun stabilleştiği zaman tekrar saldırıya geçip Gu Heng'in Tanrı Göllerinden bir kaçını parçalarsak daha da güzel olur." dedi Li Xingyun gülümseyerek.

 

"Benim elde ettiğim başka bir kaç haber daha var. Gu Heng'in çok güvendiği astlarından bir tanesi bilinmeyen bir yöntemle birliğin Ruhani Taşlarından birazını zimmetine geçirmiş. Fakat bunu bilen astları Gu Heng'in ona çok iyi davranmasından dolayı bu olayı Gu Heng'e söylemekten çekinmişler. Bu bizim kırılma noktamız olabilir. Ruhani Taşları zimmetine geçirenle temas kurarsak ona para verebiliriz. Sonuçta bu eleman paraya tapıyor gibi duruyor. Ona cömert davranırsak Gu Heng'e ihanet etmesini sağlayabiliriz." dedi Gu Bei gülümseyerek ve devam etti "Onunla gidip konuşmamı ister misiniz?"

 

"Elbette, git konuş onunla." dedi Nie Li garip bir şekilde gülümseyerek.

 

İlahi Tüyler Tarikatı, Mingshan Kalesi.

 

Burası İlahi Tüyler Tarikatı’nın ticaret merkezi olarak kabul edilmişti. Öğrencilerin büyük bir kısmı alışverişleri Gökyüzü Ruhu Enstitüsü’nün pazarında değil de burada yapmayı tercih ediyorlardı. Burası oraya göre çok daha büyüktü. Üstüne burada çok sayıda restoran, açık arttırma evleri, hanlar ve daha bir çok alışveriş için oldukça uygun dükkan bulunuyordu.

 

Bir çok şehirden, bir çok küçük bölgeden gelen güzeller burada satış sorumlusu olarak görevlendirilmişti.

 

Onlarca sokak müşterilerle doluydu.

 

Kalenin içindeki bir genelevde bir grup öğrenci içkilerini içerek zevküsefa ediyordu. İyi yapılı bir öğrenci iki kolunda iki farklı güzele gülerek "Eğer bugün bana iyi bir şekilde hizmet ederseniz her birinize birer Ruhani Taş vereceğim." dedi. Bu iyi yapılı öğrenci Gu Heng'in güvendiği adamlardan biri olan He Gui idi.

 

He Gui'nin söylediklerini duyan güzellerin gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

 

He Gui'nin yanına bir görevli yaklaştı ve kısık bir sesle onun kulağına "Efendi He, sizinle görüşmek isteyen bir kaç lord geldi." dedi.

 

"Ne lordu? Şu anda kimseyle uğraşmak istemiyorum." dedi He Gui.

 

"Bu lordlar sizinle yüz binlik Ruhani Taş içeren bir mesele hakkında konuşmak istiyorlarmış." dedi görevli.

 

Yüz binlik bir anlaşma mı? He Gui kaşlarını çatmıştı. Bu nasıl bir miktardır!! Kalbi deliler gibi atmaya başlamıştı. Ayağa kalktı ve "Peki o zaman gidip görüşelim." dedi.

 

Görevlinin rehberliğinde He Gui uzun bir koridor boyunca yürüdü ve bir odaya girdi.

 

"Siz..." He Gui odaya girdiği zaman Nie Li, Lu Piao, Gu Bei ve Li Xingyun'u gördü. Gözlerinde anında bir korku parıltısı oluştu. Çok hızlı bir şekilde kaçmaya çalıştı fakat kapı çoktan kilitlenmişti.

 

"He Gui, görüşmeyeli baya bir zaman oldu." dedi Gu Bei gülümseyerek.

 

"Genç Efendi Gu Bei, neden benimle görüşmek istiyorsunuz?" dedi He Gui. Sesi titrek bir şekilde çıkmıştı. Bu odayı koruyan en az beş Göksel Mihver Alemi gücünde olan uzmanın aurasını hissetmişti. Onun için bu odadan kaçmak imkansızdı.

 

"He Gui, senin bize yardım etmeni istiyoruz sadece." dedi Gu Bei hafifçe gülümseyerek.

 

"Hangi konuda yardım etmemi istiyorsunuz?" dedi He Gui endişeli bir şekilde.

 

Gu Bei bir sandalyeye oturdu ve sakin bir şekilde çayını içtikten sonra "İleride Gu Heng nereye giderse gitsin biz onun nereye gittiğini söyleyeceksin." dedi.

 

He Gui hemen ardından "Siz benden Genç Efendi Gu Heng'e ihanet etmemi mi istiyorsunuz? İmkansız!!" dedi.

 

"He Gui senin durumunda olan birisi bizim önerdiğimizi kabul etmezse salak demektir. Senin Gu Heng'in komutanlarından birisi olman sana sadece küçük bir miktar Ruhani Taş kazandırır. Seni zorlamayacağız. Ama bizimle anlaşmayı kabul edersen sana, Gu Heng'in yerini söylediğin her seferde iki bin Ruhani Taş vereceğiz. Ama bizimle anlaşmazsan Gu Heng'e bir şey yapamasam bile senin konumunda olan adamlara neler yaparım kim bilir... Üstelik senin neler yaptığından haberimde var. Eğer Gu Heng senin yaptığını öğrenirse sana ne yapar acaba?" dedi Gu Bei gülerek ve devam etti "Olacaklar tamamen senin kararına bağlı. İki yolu ve sonuçlarını sana söyledim. Hangi yoldan gideceğin sana kalmış..."

 

Gu Bei bunları söylerken çok sakin duruyordu fakat He Gui, Gu Bei'nin kendisini tehdit ettiğinden oldukça emindi. Alnından terler akmaya başlamıştı. Karşısında oturan adam Gu Klanı’nın birinci sıradan halefiydi. Kendisi gibi insanların onunla aşık atmaya gücü yetmezdi.

 

Üstüne Gu Bei'nin söyledikleri doğruydu. He Gui'nin elleri kirliydi. Eğer bu olay Gu Heng'in kulağına giderse onun yaşama ihtimali yoktu!

 

Gu Bei yanında bulunan arkadaşlarına baktı ve "Nie Li, Lu Piao, Li Xingyun burada işimiz kalmadı artık. Gidelim!" dedi.

 

"Genç Efendi Gu Bei lütfen bekleyin!" dedi He Gui anında.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr