Bölüm 170: Şehir Lordu Konağının Hazinesi

avatar
7388 5

Tales of Demons & Gods - Bölüm 170: Şehir Lordu Konağının Hazinesi


Çeviren: AllenWalker  -  Düzenleyen : Dunklesplatz

 

Nie Li ruh gücünü dağıtıyordu. Ye Zong'un kalbindeki zehri yavaşça dağıtmak için Dao Yin Tekniğini kullanıyordu. Kalbinden başlayarak yavaşça zehri sol elinin parmaklarına doğru götürüyordu. Nie Li daha sonra parmağını bir iğne yardımıyla deldi ve parmağından dışarı siyak kan dökülmeye başladı.

Bu sahneyi gören Ye Ziyun ve Ye Xiu şaşırmıştı.

Bu ne tür bir büyüydü? Ye Xiu konuşamadı bile. Nie Li gerçekten de zehri Ye Zong'un bedeninden dışarı çıkmaya mı zorluyordu? Ye Zong gerçekten de ölmeyecek miydi? Bunları düşündükten sonra Ye Xiu neşelenmeden edemedi. Nie Li gerçekten de ona büyük bir sürpriz yapmıştı.

Nie Li, Ye Zong'un bedeninden zehri dışarı atmak için Dao Yin Tekniğini saatlerce uyguladı. Zehir yavaş yavaş bedeninden dışarı çıkıyordu.

Nie Li'nin Seviyesi Altın seviye olmasında rağmen saatlerce Dao Yin Tekniği uygulanmasından dolayı nefesi düzensizleşmeye başlamıştı fakat tekniğin etkisi çok net bir şekilde belli oluyordu. Ye Zong'un hala uyanmamasına rağmen nefes alışı ve kalp atışı stabil hale gelmişti.

Nie Li'nin yorgun halini gören Ye Ziyun, acele bir şekilde bir kova su ve bir tane havlu alıp geldi. Havluyu suya batırıp sıktıktan sonra Nie Li'nin yüzünü silmeye başladı. Onun odaklanmış halini gördükten sonra düşüncelere daldı. Aslen Xiao Ning'er'e Nie Li'yi verebileceğini düşünmüştü. Fakat şu anda kalbi büyük bir çelişkiye düşmüştü.

Ne zaman olduğu bilmediği bir şekilde Nie Li onun dünyasına girmişti, hayatında vazgeçilmeyen ve yeri doldurulamayan biri olmayı başarmıştı. Eğer Nie Li olmasaydı babası onu terk edecekti.

Ye Zong'un iyi olacağını öğrendikten sonra Ye Xiu hızlı bir şekilde Ye Han'ı aratmaya başlamıştı. Ye Han'ın Ye Zong'a düzenlediği suikast girişiminden dolayı aşırı derecede kızmıştı. Kendi kendine Ye Han'ı yakalarsa on bin parçaya ayıracağına dair söz vermişti.

"Hoooo." uzun bir süre geçtikten sonra Nie Li derin bir nefes aldı. Ye Zong'un durumu düzene binmişti ve iyi olacaktı. Kafası kaldırdığı zaman yanında Ye Ziyun'u gördü. Elleriyle çenesini destekler bir vaziyette ona bakıyordu. Bu nazik ve sessiz halini görünce Nie Li'nin kalbi hızlandı.

Nie Li dönüp ona baktığı zaman Ye Ziyun'un yüzü kızarmaya başladı.

Nie Li hafifçe gülerek "Babanın durumu şu anda gayet iyi. Yakında uyanır." dedi.

"Teşekkür ederim Nie Li." Ye Ziyun'un gözleri hala nemliydi. "Eğer sen olmasaydın, benim ne yapacağıma dair herhangi bir fikrim olmazdı." dedi.

"Bunların hepsi seçin için. Bu konuları kafana takmana gerek yok." dedi Nie Li.

Nie Li önceki hayatından bir şeyler hatırladı. Ye Ziyun'un kendisine saldıran şeytan canavarını engellediğini hatırlamıştı. Derin bir iç çekte, önceki hayatından dolayı Ye Ziyun'a olan borçlarını bu hayatı boyunca ödese bile yetmeyeceğini biliyordu. Ye Ziyun için ölmesi gerekse bile düşünmeden kendisini feda edebilirdi. Sabah ki tartışmayı Nie Li umursamamıştı bile.

Ye Ziyun kafasını öne eğdi ve dudaklarını ısırarak "Nie Li sabah sana söylediklerim için özür dilerim. Senin için bu elini uzatmak kadar basit  bir mesele olabilir ama benim için babamı kurtardın. Ne yapmamı istersen yapacağım." dedi.

Ye Ziyun'un sözlerini duyduğu zaman Nie Li'nin kalbi hızlandı. Anında önceki yaşamından bazı anılar aklına geldi. Bu kız Ye Ziyun giderek daha çekici bir hale geliyordu.

Dn: Babaaa babaaaa :D

Ye Ziyun, Nie Li'ye doğru yaklaştı yüzü kızarmıştı ve onun yanağına bir öpücük kondurdu. Bu hareketten dolayı onun yüzü kıpkırmızı olmuştu.

Nie Li şaşkına dönmüştü yine de gülümsemeden edemedi. Ye Ziyun'un kolundan nazikçe tuttu. Göğsüne yumuşak bir şekilde yaslandı, kalbi deli gibi hızlı atıyordu. Kendisini çok güvenli bir yerde hissetti. Nie Li'nin geniş göğüsleri ona çok fazla güven veriyordu.

Hala Xiao Ning'er için biraz üzülse de Ye Ziyun kararını vermişti.

Sessiz bir şekilde zaman geçmeye devam ediyordu. Nie Li bu muhteşem zamanın keyfini olabildiğince çıkarmak istiyordu.

Önceki hayatından dolayı kemik iliklerine kadar işlenen yalnızlık hissi yerini rahatlık hissine devretmişti.

Ye Ziyun'un kokusu onun kafasını rahatlatıyordu. Nie Li çok nazik bir şekilde Ye Ziyun'un sırtına vuruyordu, onun pürüzsüz ve narin cildini hissetti. Onun dalgalı kalp atışını ve düzensiz nefesini hissedebiliyordu, bunun bir rüya olmadığı açıktı. Gerçekten de geri döndüm ve Ye Ziyun yanımda.

Bir kaç dakika sonra Ye Zong gözlerini açtı, karşısındaki sahneyi görünce hızlı bir şekilde kalktı ve Nie Li'nin kafasına vurdu.

Aniden saldırya uğrayınca Nie Li acıdan dolayı bağırdı ve öfkeli bir ses tonuyla "Heyy, neden bana vuruyorsun?" dedi.

"Sen konuşmaya cüret mi ediyorsun? Ben henüz ölmedim ve sen gözlerimin önünde kızıma zorbalık yapıyorsun." Ye Zong'un yüzü karardı ve Nie Li'yi kulağından tuttu.

"Hey, Ye Zong, sen nankör herifin tekisin. Seni kurtardım yine de sen bana vurmaya devam ediyorsun!"dedi Nie Li.

"Kızıma zorbalık yaptığın için bunların hepsini hak ediyorsun!" dedi Ye Zong soğuk bir ses tonuyla.

"Hey, zorbalık yaptığımı nasıl söyleyebiliyorsun?" Nie Li, Ye Zong'a öfkeli bir şekilde bakıyordu.

"O zaman ellerinin nerede olduğunu söyleyebilir misin bana?" dedi. Ye Zong sinirli bir şekilde ve eline bir yastık aldı. "Kızıma zorbalık yapmaya  cesaret ediyorsun haa! seni ölene kadar döveceğim!"

Ye Zong ve Nie Li'nin tartışmasını izleyen Ye Ziyun neden olduğunu bilmeden kalbinin bir sıcaklık tarafından kaplandığını hissetti. Ağzını kapayarak kıkırdadı. Üzerinde ki beyaz elbise ve gülüşü onu çok daha çekici bir hale getirmişti.

Bu hoş görünüşü Nie Li'yi şaşkına çevirmişti.

"Sen hala bakıyor musun?" Ye Zong elindeki yastığı Nie Li'ye fırlattı.

Nie Li zıpladı ve sinirli bir şekilde Ye Zong'a bakarak "Ye Zong. çok mantıksız adamsın. Ona bakmama bile izin vermiyorsun. Bu durumun adalet neresinde?" dedi.

"Hmph! Hmph! Şehir Lordunun Konağında adalet benim!!" dedi Ye Zong gururlu bir şekilde.

"Sen.... Ziyun, hadi gidelim! Bu yaşlı tilkiyle daha fazla uğraşmaya gerek yok!" dedi Nie Li Ye Ziyun'a bakarak.

Ye Ziyun, Nie Li'ye baktı ve barışçıl bir şekilde gülümseyerek "Nie Li, babam hala tam olarak iyileşmedi. Burada kalıp ona bakmak istiyorum." dedi.

Nie Li depresif bir şekilde yan taraftaki sandalyeye oturmuştu.

Nie Li'nin yüz ifadesini gören Ye Zong'un ağzının kenarı kıvrıldı. Elini sıktı. Az önce öldüğünü düşünmüştü. Işık gözlerinden yavaşça gitmişti ve tek duyduğu Ye Ziyun'un ağlama sesiydi. Geri dönmek için çok mücadele etti. O gözlerini açmak istedi fakat ne kadar denerse denesin açamadı. Yun'er için endişeleniyordu. Gittiği zaman Yun'er yalnız kalacaktı. o içinden dua etti bir günlüğüne bile olsa Yun'er'i tekrar geri görmek istedi. Fakat çaresiz bir şekilde karanlığa doğru gidiyordu.

Kalbi her zaman Yun'er için endişeliydi.

Daha sonra aniden tanrılar onun dualarına cevap verdi, gücü bedenine tekrar geri geldi. Yavaş yavaş hayata geri dönmeye başladı. Uyandığı zaman gizli bir şekilde göz yaşları gözünün kenarından düşmeye başladı. O Nie Li'nin kendisini kurtardığını fark etti.

Fakat, Ye Zong neşeli bir şekilde konuşmaya başlayacağı zaman Nie Li'nin Ye Ziyun'u nazik bir şekilde kucakladığını gördü. Aniden aile bağının gücünü hissetti. Bu tarz bir sessizliği kendisi bile bozmak istemedi. Nie Li'ye vurmasının sebebi ise kalbinde ki sevinci dışarı çıkarmak istemesi olmuştu.

Ye Zong, yavaş yavaş Nie Li ile arasındaki ilişkiden hoşlanmaya başlamıştı. Nie Li'nin yaptığı gibi kendisine karşı koyabilecek çok az insan vardı çevresinde. Bu tür hareketleri onu Nie Li'ye daha da yakınlaştırıyordu.

"Şimdi insanlar arasındaki ilişkileri öğrenmiş oldun. Çok uzun yıllar boyunca Şehir Lordu olduğun için bu durum seni şaşırtmıştır, insanlara karşı göz yummaya gerek yok. Buraya bir kurt getirdin ve neredeyse hayatından oluyordun." dedi Nie Li.

Nie Li'nin söyledikleri duyunca Ye Zong'un neşesi bir anda sönmüştü. Ye Han artık kalbinde bir yara olarak kalacaktı.

"Nie Li, babam bu konu hakkında zaten çok üzgün hissediyor." Ye Ziyun'u Nie Li'ye susması için bakmıştı.

Ye Zong sakin haline geri dönmüştü. Sonuçta kendisi Şehir Lorduydu. Bazı zamanlarda kişisel duygularını bir kenara bırakması gerekiyordu. Üzgün bir ses tonuyla "Ye Han, Kara Loncaya iş birliği yaparak Şanlı Şehre ihanet etti. Bu cennet ve dünyada tolerans edilmeyecek bir konudur. Herkes tarafından idam edilmesi gereken birisidir. Gelecekte, kimin gördüğü önemli değil, görüldüğü yerde hiç konuşma şansı verilmeden idam edilecektir." Kalbinde hala acı hissetse de bu konu üzerinde hislerine yer vermemesi gerekiyordu.

Nie Li iç çekti. Bu olaydan sonra Ye Han'ın Şanlı Şehri terk etmesinden başka şansı kalmamıştı. Gelecekte Ye Han'a karşı dikkatli olunması gerekiyordu.

"Ye Han, Şehir Lordunun Konağını avucunun içi gibi bilir. Kaçmak yerine buralarda bir yerde saklanıyor olabilir. İkiniz de dikkatli olmak zorundasınız. Yun'er, Nie Li'yi Şehir Lordu Konağının hazinelerinin olduğu yere götür ve kendisini koruması için bir şeyler seçsin." dedi Ye Zong.

"Baba, senin bedenin..." Ye Ziyun endişeli bir ses tonuyla konuştu.

"Ben iyiyim. Zehir bedenim çıkalı çok oldu." dedi Ye Zong.

Ye Zong'un odası altı tane Kara Altın Seviye Uzman tarafından korunuyordu, onun korunması artık çok büyük bir problem değildi.

Şehir Lordu Konağının Hazineleri, Nie Li iyice sabırsızlanmıştı. Şehir Lordu Konağının Hazinelerini, Göksel İşaret Ailesinin Hazineleriyle kıyaslama yapılması bile saçma olurdu.

Bir süre düşündükten sonra Ye Ziyun, "Nie Li gidelim! Seni oraya götüreceğim!" dedi.

Babasının artık tehlikeli bir durumda olmamasının sebebi Nie Li'ydi. Ye Ziyun, babasının ne demek istediğini anlamıştı. Nie Li'nin bilgi haznesi çok geniş olduğu için belki Hazine Odasında bir şeyleri keşfedebilirdi. Nie Li'nin bilgisinden dolayı kullanımı bilinmeyen bir kaç hazineyi tekrar kullanabileceklerini düşünmüşlerdi.

Nie Li ve Ye Ziyun'un gidişini izlemişti. Uzun bir süre geçtikten sonra derin bir iç çekti. Her iki gözü de tavana bakıyordu. Ne olursa olsun Ye Han'ı kendisi yetiştirmişti. Onun ihanet edişi en çok onun kalbini yaralamıştı. Bu tür bir acıyı sıradan insanlar anlayamazdı.

Şehir Lordu Konağının Hazinesi, eski bir anıyı tekrar yaşıyordu.

Önceki hayatında Nie Li buraya geldiği zaman burası tamamen boştu.

Fakat şu anda, bir kaç metre yarıçapında olan bir odanın içindeydiler. Her türden hazine vardı. Hazinelerin parlaklığı göz kamaştırıyordu, muhtemelen burada on binlerce hazine vardı. (Galiba ingilizce çeviri yanlış burada, bir kaç metre kısmı)

Ye Ziyun önde yürüyordu, durdu ve arkasını döndü "Bu hazine Şehir Lordu Konağının on sekiz hazinesinden birisi. Bu eşyalar buradaki en değerli hazinlerdir ve antik zamandan bu zamana kadar gelmişlerdir." dedi.

Karanlık Çağ geldiği zaman sayısız insan Şehir Lordu Konağının olduğu yere kaçmıştı. Kendileriyle birlikte İlahi Kıtanın hazinlerini de getirmişlerdi. Bunların arasında antik çağlardan bu zaman kadar sağ kalan ve sonu Şehir Lordu Konağında biten bir çok hazine vardı.

 

Dn: S.a beyler yeni bir üçlemeyle karşınızdayım bu sefer sitem etmeyecem özel teşekkürlerimi sunacam.

bölümde First alan Halil Murat ve bize son bölüm yorum yapmak yerine her bölümde yorum yazan emre ye

168 de yine First kaptırmayan Halil Murat, bize bölüm özeti gibi gelen ve bir hayat dersi taşıyan cümleyi oluşturan Schrödinger ve ayda bir gelmese diye yakınan Sungura (bu arada haftada bir geliyor işte be abartma :d)

169 da Firstü güzel bir atakla çalan Death The Kid ve güzel yorumları için VERNİAN, KralDerT, OrduluXin, Kral Msu, Rabia, Mazlum Çoksu’ya ve bütün bölümlere yorum yapan herkese çok çok teşekkür ederim komik bulduğum dikkatimi çektiği için özel teşekkür etmek istedim iyi yada kötü bütün yorumlara kapımız açık bu bağlamda

Bozkurt Murat hacı yorumunu çevirmen arkadaş elbet görmüştür daha dikkat etmeye çalışır

Furkan mikropluk etme 1 haftada 3 bölüm atıyorum işte sizede yaranılmıyor arkadaş :/

Sizlere de şimdiden yaptığınız ve yapacağınız yorumlar için teşekkür ederim

 

Lütfen yorum yapıp bizi sevindirmeyi unutmayınız :D

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr