Bölüm 172: Geri Ödenemeyen İyilik

avatar
8630 6

Tales of Demons & Gods - Bölüm 172: Geri Ödenemeyen İyilik


Çeviren: AllenWalker  -  Düzenleyen Dunklesplatz

 

"Neler keşfettin?" diye sordu Nie Li.

"Gerçekten de bu gezide baya bir şey keşfettim. Kara Loncanın saklandığı yer çok derin bir kript. Büyüklüğü ise oldukça geniş. Sadece bir kısmını inceledim buralarda mağara adamları ve Karanlık Elflerin izlerine rastladım. Daha fazla derine gitmeye cesaret edemedim." dedi Ye Yan bakışları bir yere dalmış gibiydi. O Aziz Ata Dağlarının içinde bu kadar derin ve geniş bir yer bulacağını hiç düşünmemişti.

*Kript bir çeşit yeraltı mahzeni.

"Bir kript mi? Mağara adamları ve Karanlık Elfler mi?" Nie Li kaşlarını çatmıştı. Mağara adamları insanımsı yaratıklardı. Yer altında çok fazla yaşadıkları için gözleri görmez olmuştu. İnsanlara benziyorlardı, Nie Li'nin bildiğine göre onların birbiri arasında iletişim kurdukları dili eşsizdi. Karanlık Elflere gelirsek onlarda insanımsı yaratıklardı. Karanlık büyü üstüne usta sayılırlardı ve karanlıkta fark edilmeden dolaşabildikleri için en iyi suikastçılar olarak sayılıyorlardı.

Nie Li, Kara Loncanın dağların arasında bir vadide yaşadıklarını düşünmüştü. Nie Li, Kara Loncanın dağların için geniş bir kriptte yaşayacaklarını hiç düşünmemişti. Nie Li'nin bu yer altı dünyasına karşı merakı git gide artmaya başlamıştı.

"İlk önce Aziz Aile ve Kara Loncanın Şanlı Şehirdeki yan dalını ortadan kaldıralım." diye düşündü Nie Li.

Nie li, Kara Loncayı kontrol eden Şeytan Lordunun nasıl bir adam olduğunu iyice merak etmişti. Bu gizemli Şeytan Lorduyla bir gün savaşacağını biliyordu. Sadece Şeytan Lordunu bulup öldürmesi tüm Kara Loncanın dağılmasına sebep olabilirdi.

Ye Ziyun'un avlusuna döndükten sonra Nie Li ve Ye Ziyun eğitim yapmaya başlamışlardı, üç gün sonra olacak büyük savaş için hazırlık yapıyorlardı. Arada sırada Ye Zong'u ziyaret ediyorlardı. Bir kaç tane iksir kullandıktan sonra Ye Zong'un gücü eski haline geri gelmişti fakat Ye Zong insan içine çıkmamıştı. Halka ise Ye Zong'un hastalandığını ve hiç ziyaretçi kabul etmek istemediğini söylemişlerdi.

Aziz Aile;

Shen Xiu kafasını kaldırdı ve Shen Hong'a baktı. Yüzünde neşeli bir ifade vardı. "Abi, Ye Han haber göndermiş, Ye Zong'u Ejderha Dili Otuyla Zehirlemeyi başarmış ve kesinlikle ölecekmiş." dedi.

"Ye Han'ın yalan söylemediği konusunda kesinlikle eminsin değil mi? Ye Zong'un bize gönderdiği bir casus olabilir mi?" Shen Hon kaşlarını çatarak dolaşmaya başladı. Ye Zong, zehirlenip ölecek miydi? O bir şekilde Ye Zong'un böyle kolay ölmeyeceğini düşünüyordu.

"Yalan söylemiyor gibi duruyor. Elimizde bir kaç tane kanıt var, ve bize yalan söylemeye cesaret edemez. O gece Şehir Lordu Konağının ışıkları yanıktı. ye Xiu çok sayıda muhafıza Ye Han'ı aratıyordu. Ye Han kaçarken çok sayıda uzmanı öldürdü." dedi gülümseyerek Shen Xiu.

"Tamam. Bir kaç muhafızı öldürdüyse muhtemelen doğruyu söylüyordur." dedi Shen Hong. Ye Zong güler yüzlü ve yumuşak bir insandı, o etrafta muhafızların hayatıyla ilgili şaka yapacak türden bir adam değildi. Ye Han'ın söyledikleri doğru gibi duruyor. Şehir Lordu Konağı Ye Zong'un hastalandığını söyledi. Muhtemel Ye Zong'un aniden öldüğünü insanlara söyleyip ortalığı kaosa sürüklemek istemiyorlar. Dokuz gün sonra Şehir Lordu Konağında uzmanlar toplandığı zaman gerçeği daha fazla gizleyemeyeceklerdir." dedi Shen Hong.

"Ye Zong, sen ve ben uzun yıllar boyunca savaştık ve sonunda zafer benim oldu." dedi Shen Hong gülerek.

"Tebrik ederim abi." Shen Xiu büyüleyici bir şekilde gülümsemişti. "Dokuz sonraki toplantıya hala katılacak mıyız?" diye sordu.

"Kesinlikle katılacağız. Çok güzel bir an olacak, Nasıl olurda bu durumdan mahrum oluruz?" dedi Shen Hong.

Bir süre düşündükten sonra Shen Xiu "Peki Ye Han ne olacak?" diye sordu.

Bir kaç dakika düşündükten sonra "Ona Şehrin Dışına kadar eşlik edin ve Kara Loncaya da haber gönderin onu karşılamaya gelsinler." dedi.

Aslında Ye Han'ın daha fazla gereği yoktu fakat yeteneği oldukça iyi olduğu için göz ardı etmemişti. Kar Rüzgarı Ailesin düşmanı olduğu için onu ortadan kaldırmanın herhangi bir yararı olmazdı.

"Tamam. Hızlı bir şekilde ayarlamaları yapıyorum." dedi Shen Xiu.

Ye Ziyun'un avlusunda; Nie Li taş bir masaya sakin bir şekilde oturmuş ruh gücünü artırmaya çalışıyordu. Önceki hayatında anılar sürekli aklına geliyordu. Önceki hayatında sürekli saklanıyordu. En yüksek seviyeye ulaşmasına rağmen hayatında çok fazla başaramadığı olay olmuştu.

Akrabaları  ve arkadaşların hepsi öldürülmüştü. Eğitiminden büyük başarılar elde ettikten sonra Düşmanlarını hiç bir yerde bulamamıştı. Huzur dolu bir hayat yaşamak istediği zaman etrafında hiç kimse yoktu ve koca bir yalnızlıkla çevrelenmişti. Bilge İmparatorla yapılan son savaşta sayısız insanın katledilişini izledi. Katliamı durdurmak istese de gücü buna yetmemişti.

En sonunda kendisi de ölmüştü.

Ölene kadar hayatını ne uğruna yaşadığını bilmiyordu. Tekrar uyandığı zaman Zamansal Şeytan Canavarı Kitabının kendisini geçmişe gönderdiğini fark etti.

Nie Li bu hayatı önceki hayatına benzer şekilde yaşamak istemiyordu. Her şeye karşı dikkatli olmaya dair kendisine söz verdi. O, İlahi Tanrı gelişim tekniğine çalışmaya başladı ve gücünü zirveye taşıyana kadar devam edeceğine söz verdi.

Nie Li sürekli olarak Kan Kristalinden ruh gücü çekmeye devam ediyordu. Hızlıca İki Yıldız Altın Seviyenin zirvesine ulaştı ve Üç Yıldız Altın Seviyeye doğru yol almaya başladı.

Kan Kristalleri, Efsane Seviye uzmanlar tarafından bile az bulunan bir şeydi. Altın Seviye uzmanlar bir seferde bu kadar çok harcamaya cesaret edemiyorlardı, sebebi ise çok fazla çok hızlı ruh gücü rafine edememelerinden kaynaklanıyordu. Fakat Nie Li'nin bu durum hakkında çok fazla endişesi yoktu. Yüksek miktarda ruh gücü ruh bölgesine girdi, sabit bir şekilde beslemeye devam etti ve daha kalın daha katı bir hale dönüştü. Aynı zamanda Uzun Dişli Panda ve Gölge İblisini de besliyordu. Hem Gölge İblisi hem de Uzun Dişli Pandanın dönüşüme uğramasına sebep oluyordu.

Bu ruh gücü akımı Nie Li'nin bedeninde akmaya başladı ve bedenin etrafında bir girdap oluşturdu.

Aynı zamanda bahçenin diğer tarafında eğitim yapan Duan Jian aniden gözlerini açtı. Nie Li'den bir çok kaynak ve teknik aldığından dolayı gelişim seviyesi bir anda sıçrama yaptı ve sınırlarını aştı. O İki Yıldız Kara Altın Seviyeye ulaştı. Bedeninin fiziksel gücünden dolayı Efsane Seviye uzmanlar bile onun karşısında kolay bir zafer elde edemezdi.

Duan Jian Nie Li'den yayılan hafif bir baskıcı aura hissetmişti. Ona göre Nie Li tanıdıkları arasında en gizemli kişiydi. Nie Li'nin kendisinden yaşça küçük olmasına rağmen bilmediği bir şey yok gibiydi.Bedeninde akan ejderha kanından dolayı kendisinin çok güçlü bir algılama yeteneği vardı. Ejderha kanı ona Nie Li'nin hayal edemeyeceği bir güce sahip olduğunu söylüyordu. Nie Li'ye borcunu ödemesi dışında onu içten bir samimiyetle takip ediyordu. Duan Jian'a göre Nie Li bir güneş gibiydi ışık saçıyor ve ışıklar ona yön gösteriyordu. Duan Jian bu ışığın altında asla kaybolmayacak gibi hissediyordu.

Bir kaç gün sonra büyük bir savaş çıkacaktı ve Nie Li bu savaşa hazırlanmak zorundaydı. Hazineler arasında kendisini koruyacak çok sayıda eşya elde etmesine rağmen Nie Li Aziz Aileni gücünü hafife almaya cesaret edemiyordu. Sonuçta binlerce yıldır var olan bir aileydi ve kesinlikle ellerinin altında gizli kartları vardı.

Nie Li sahip olduğu her şeyi savaşta kullanmaya hazır hale getirmeye çalışıyordu.

Nie Li eğitimine odaklanmış durumdayken tanıdık bir aura hissetti. Ağzının kenarı kıvrıldı bu kişi Ye Ziyun'du.

Gözlerini açtı ve Ye Ziyun'un kendisinden bir kaç metre uzakta olduğunu gördü, yaklaşmaktan çekiniyordu.

Nie Li gülümseyerek "Bana sormak istediğin bir şey mi var?" dedi.

Ye Ziyun suçluluk duygusuyla Nie Li'ye bakıyordu "Nie Li sana çok kırıcı kelimeler ettim ve sen bunların hiç birine aldırış dahi etmedin üstüne bir de babamı kurtardın....."

Dn: Sonunda çark edebildi hanımfendi. Yerini bil Ziyun sen sadece bu haremin ilkisin o kadar :d

"Önemli Değil." Nie Li elini salladı ve umursamaz bir tavırla "O kelimeleri hangi sebepten dolayı söylediğini bilmesem de senin o tarz bir insan olmadığını zaten biliyordum. Bu bile yeterli." dedi.

Ye Ziyun gözleri yaşardı bir anda. O aslında Nie Li'nin kendisini asla affetmeyeceğini düşünmüştü. Bundan dolayı çok korkmuştu. Babası neredeyse ölüyordu ve onun bu konu hakkında yapabileceği hiçbir şey yoktu. Nie Li'nin yaptığı iyiliği muhtemelen hayatı boyunca ödeyemeyecekti.

Ye Ziyun, Nie Li'ye baktı yüzü kızarmış bir şekilde "Nie Li, teşekkür ederim." dedi.

"En.." Nie Li kafasını salladı. Nie Li Ye Ziyun'un bugün biraz tuhaf olduğunu hissetmişti fakat neler olup bittiğini bilmiyordu.

Ye Ziyun kafasını öne eğdi ve odasına gitti.

Ye Ziyun gidişini izlerken başını kaşımıştı. Anlamadıysa düşünmeye de gerek yoktu. Nie Li odasına gitti ve hızlıca İlahi Tanrı Tekniğine çalışmaya devam etti. Çok hızlı bir ekilde Üç Yıldız Altın Seviyeye ulaşabilmeyi hedefliyordu.

Hava kararmıştı ve ay ışığı Nie Li'nin yatağının üstüne düşüyordu. Nie Li'de yatakta eğitimine devam ediyordu.

Odanın kapısı açıldı.

Dn: Ba ba ba işte beklenen an geldi dostlar :P

Nie Li gözlerini açtı ve içeri giren Ye Ziyun'u gördü. İnce bir ipek kıyafet giymişti. Harika bedeni az da olsa seçilebiliyordu. Onun beyaz ve narin yüzü ay ışığının altında daha da çekici bir hale gelmişti.

Bu sahneyi gören Nie Li'nin gözleri genişledi.

Ye Ziyun'un yüzü o anda kıpkırmızı olmuştu. İpek kıyafet yere düştü ve kusursuz bedeni ay ışığının altında parlayan güzel bir mücevher gibi görünüyordu. Mor rengindeki saçları bir şelale gibi aşağı düşüyordu. O muhteşem yanakları, kaşları gözleri ... Kutsal ve saf gözüküyordu bir peri gibi. O ince uzun yeşim gibi bacaklar kesinlikle başkalarının kalbinin çılgın bir şekilde çarpmasına sebep olurdu.

"Ziyun, sen..." Nie Li bile olsa bu sahneyi gördükten sonra ağzının kurumasına engel olamamıştı. Sonuçta onun önünde duran kız, onun bu dünyadaki en çok sevdiği kişiydi. Şu anki görünüşü önceki hayatında ki kadar büyüleyici olmasa da hala zarif bir güzelliğe sahipti.

Dn: “Ziyun sen…”  ohoooo birader sen daha neyi bekliyon derler adama ama o Nie Li o temiz aile çoçuu

"Nie Li, Ning'er iyi bir kız. Onu hayal kırıklığına uğratamazsın. Bana olan iyiliğin karşılığını sadece kendimi sana vererek ödeyebilirim." dedi Ye Ziyuni dudaklarını ısırarak. "Xue teyzemden insanların sadece elde edemeyecekleri şeyleri sevdiklerini duydum. Elde ettikleri zaman onu sevmekten vazgeçtiklerini söyledi. Bugünden itibaren sadece arkadaş olalım."

Ye Ziyun, kafasını öne eğerek bir kaç adım attı ve Nie Li'nin yatağına girdi. Çok fazla gergin gibi duruyordu hatta tüm bedeni titriyordu.

Bu sahneyi görüp Ye Ziyun'un söylediklerini duyduktan sonra Nie Li gülmeden edemdi. Bu aptal kız, nasıl olurda bu tür bir durum onu buraya gelmesine sebep olurdu? Bir şeyleri elde ettikten sonra ondan vazgeçeceği konusu Xue Teyzesinin babasından hoşlanıyor olmasından kaynaklıydı. Fakat ileri doğru adımı asla atamamıştı.

Ye Ziyun yatağa kıvrılmıştı. Nie Li'nin de geleceğini düşünüyordu bundan dolayı kalbi çok hızlı atıyordu. Asil bir ailenin kızı olmasına rağmen, erkekler ve kadınlar arasındaki ilişkiyi bilmesine rağmen, kendinin bizzat deneyimlemesi biraz farklı oluyordu. Başlangıçta fikrini verdiği zaman korkmuyordu fakat şu anda biraz korkuyordu.

Nie Li'nin kalbi Ye Ziyun'a karşı nazik bir sevgiyle doluydu. Bir süre düşündükten sonra Ye Ziyun'un yanına yattı ve iki eliyle kafasını destekleyerek "Benim hoşlandığım bir kişi var ve oda sensin. Bu hisleri değiştirmek kesinlikle imkansız. Ning'er bile olsa sana olan hislerim asla değişmeyecek. Fakat bir fark var. senin için sahip olduğum her şeyden vazgeçmem gerekirse düşünmeden hepsini yakarım."

Nie Li, önceki hayatından olan anıları hatırladı ve bundan dolayı kalbine ağrı girdi.

Ye Ziyun uzun bir süre bekledikten sonra ikisinin arasında bir yorgan olduğunu fark etti.

Dn: Helal olsun sana koca yürekli Nie Li adam harama dokanmıyor örnek alın örnek :D

Nie Li'nin sözlerini duyduktan sonra paniklemesi geçti ve sakinleşti. Yanaklarına göz yaşları düşmeye başladı. Nie Li'nin kendisine neden bu kadar derin hisler beslediğini anlamıyordu.

İkisi de konuşmadı. İkisi de birbirlerinin nefesini hissediyordu. Nie Li'den yayılan aura onun yavaş yavaş rahatlamış hissetmesine sebep oluyordu.

En sonunda Ye Ziyun derin bir uykuya daldı.

Nie Li başını çevirdi ve Ye Ziyun'un güzel, sakin ve nazik yüzüne baktı. Bu sonsuza kadar devam edebilseydi, sessizce ona bakmak, birlikte büyümek, çocuklarının olması, birlikte yaşlanmak, ne kadar güzel olurdu. Fakat şu an ki Ye Ziyun çok küçüktü.

 

Dn : Eveeet 169 da söylediğim sahne geçmiş oldu bu kadar yani siz tabi daha farklı şeyler bekliyordunuz ama herkes siz kadar sapık değil :D. Neyse bu haftanında sonuna geldik bir sonrak bölümde görüşmek üzere.

 

Lütfen yorum yapıp bizi sevindirmeyi unutmayınız :D






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr