Bölüm 219: İki Yanlış Bir Doğru Etmez.

avatar
9407 5

Tales of Demons & Gods - Bölüm 219: İki Yanlış Bir Doğru Etmez.


Çeviri: AllenWalker Düzenleme: RubyCrow

 

 

 

 

Sikong Yi bedenini saran enerji çılgın bir şekilde artmaya başlarken öfkeli bir şekilde kükredi ve göz kamaştırıcı gümüş bir ışık demeti ortaya çıktı.

 

Bu gümüş ışık demeti dev gümüş kanatlı bir yıldırım kuşuna benzer bir hal aldı, çevresinde sayısız yıldırım oluştu.

 

Bu yıldırımlar Duan Jian'a doğru ilerlemeye başladı.

 

 

Booom!!

 

 

Yıldırımlar Duan Jian'ın bedenine çarptı ve Duan Jian acı bir çığlık attı.

 

Yıldırımlar onun fiziksel bedenini direk geçerek ruh bölgesine saldırmışlardı.

 

 

"Velet, benimle karşılaşmak için hala yetersiz kalıyorsun. Senin gelişim seviyenin baya iyi olduğunu kabul etsem de, benimle yüzleşebilmek için hala çok yetersizsin. Bu yüzden hemen şimdi ÖL!!" Sikong Yi, Yıldırım Kuşu gökyüzüne doğru uçarken kuşun içinde gözden kayboldu.

 

Booom!!! Booom!!! Booom!!!

 

 

Yıldırım sütunları Duan Jian'ın bedenine durmadan çarpmaya devam etti.

 

 

Bedeni parçalanıyor gibi hissettirse de, Duan Jian dişlerini sıktı ve güçlü savunmasına güvenerek öfkeli bir şekilde Sikong Yi'ye bakmaya başladı.

 

Kanatları titreşmeye başladı ve hızlı bir şekilde Sikong Yi ile arasındaki mesafeyi azaltmaya başladı.

 

"İmkansız!!" diye bağırdı Sikong Yi, gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

 

O, Duan Jian'ın bu kadar yoğun yıldırım saldırıları altındayken kanatlarını çırpabileceğini düşünememişti.

 

"Yaşlı Piç, Sikong Yi. Yeri gelmişken söyleyeyim, bu güce senin yardımlarınla ulaştım. Eğer bana gece gündüz işkence etmeseydiniz bu kadar güçlü bir fiziksel bedene sahip olamazdım." diye bağırdı Duan Jian, yoğun yıldırım saldırılarına dayanabilmek için dişlerini sıkmaya devam etti.

 

Elindeki Kara Ateş Kılıcını Sikong Yi'nin olduğu tarafa doğru salladı.

 

Sikong Yi anında gelen saldırıyı karşıladı ve öfkeli bir şekilde birkaç yıldırımı daha Duan Jian'a gönderdi.

 

Yıldırımlar sayısız bıçağa dönüşmüştü.

 

Fakat Duan Jian kendisine doğru gelmekte olan yıldırımlar karşısında ifadesini bile değiştirmemişti.

 

Hissettiği korkunç acı ruh bölgesini parçalamaya niyetliymiş gibi gözükse de kalbindeki nefretten dolayı bilincinin kapanmasını engelleyebiliyordu.

 

Sonunda karşısına intikamını alabileceği bir fırsat çıkmıştı, bu fırsatın ellerinin arasından bu kadar kolay bir şekilde kaçmasına nasıl izin verebilirdi?

 

Duan Jian kafasını kaldırdı ve gökyüzüne bakar vaziyette öfkeli bir şekilde kükredi.

 

Bedeninde ki siyah pullar aniden büyümeye başladı ve sırtındaki kanatlar biraz daha uzamaya başladı.

 

Kanatlarının uzunluğu yaklaşık olarak altı metre civarına ulaşmıştı.

 

Bedeninin etrafında kara ateşler oluşmuştu ve ruh bölgesi bir değişim geçirmişti.

 

Sonu olmayan bir güç dalgası tüm bedenini etkisi altına aldı.

 

Yıldırımların etkisi altındayken Duan Jian'ın ruh bölgesi sonunda bir değişim gerçekleştirmişti. Efsane Seviye duvarını kırdı ve Beş Yıldız Kara Altın Seviyeden Efsane Seviyeye yükseldi.

 

Üstüne birde Nie Li tarafından gönderilen yasaların gücünü ekleyince Duan Jian'ın sahip olduğu güç tamamen yeni bir seviyeye ulaşmıştı.

 

 

Efsane Seviye!!!!

 

 

 

Booom!!! Boooom!!!   Boooom!!!

 

 

Duan Jian merkezinde olmak üzere etrafa patlama sesleri yayılmaya başladı.

 

Bu korkunç güç dalgasını hissettikten sonra Sikong Yi'nin yüz ifadesi bir anda değişmişti. Duan Jian'ın savaş esnasında seviye atlayacağını düşünememişti.

 

Seviye atlamadan önce bile Duan Jian tarafından baskı altına alınmıştı. Şimdi seviye atladığına göre Sikong Yi bile onun rakibi olamazdı.

 

Duan Jian’daki değişimi hisseden Nie Li gülümsemeye başladı. Geçmişte Duan Jian Kara Altın Seviye gücündeydi ve Efsane Seviyeden bir adım uzaklıkta bulunuyordu. Nie Li, bu yıldırımların Duan Jian'ın seviye atlamasını sağlayacağını düşünmemişti.

 

Şu anda Duan Jian Efsane Seviye bir uzman olmayı başarmıştı. Nie Li, ruh bölgesine Duan Jian tarafından gelen çok güçlü bir enerjinin girdiğini hissetti.

 

Aralarında bir Ruh Düzeni kurulduğundan dolayı, Duan Jian'ın atılım yapmasından dolayı Nie Li ve diğer dokuz kişi de güçlenmişti.

 

Duan Jian'dan yayılan güçlü enerjiyi hisseden Sikong Yi onun rakibi olamayacağını anladı ve geri çekilip kaçmaya başladı.

 

"Sikong Yi, seni yaşlı katil! Nereye kaçabileceğini düşünüyorsun?" diye öfkeli bir şekilde kükredi Duan Jian.

 

Daha sonra avucunu Sikong Yi'ye doğru salladı. Avucunun etrafında Kara Ejder görünümünde bir görüntü ortaya çıktı.

 

Çıldırmış enerji durdurulamaz bir hal aldı ve acımasız bir şekilde Sikong Yi'ye çarptı.

 

Booom!!!

 

Sikong Yi'nin bedeninin zemine çarpmasından dolayı zeminde büyük bir çukur oluştu, kanatları ortadan kırılmıştı, ağzından kan geliyordu çok sefil bir görüntüsü vardı.

 

O Gümüş Kanat Ailesinin gizli tekniğini kullanmıştı ve gücünün limitini artırmıştı.

 

Tüm bunlara rağmen yine de Duan Jian'ın rakibi olmayı başaramamıştı.

 

Böyle ağır bir darbe aldıktan sonra gelişimi yok olmuştu.

 

"Duan Jian'a karşı nasıl kaybederim? Orospu çocuğu!!!" Sikong Yi'nin kalbini öfke kaplamıştı ve bu gerçeği kendine layık görmüyordu.

 

Duan Jian elindeki kılıcı havaya kaldırdı ve öfkeli bir şekilde kükrerken kılıcı aşağı doğru indirmeye başladı "ÖLL!!!!"

 

"Baba!!" Sikong Yi ölmek üzereydi ki, Sikong Hongyue hızlıca öne atıldı ve elindeki büyük kılıçla Duan Jain'ın kılıcını engelleyip ikisinin arasına girdi.

 

 

Boooom!!!!

 

 

Sikong Hongyue ağzından kanlar akarken geri çekilmeye zorlanmıştı.

 

Fakat Sikong Yi ile Duan Jian arasında durmaya inatla devam ediyordu.

 

Bakışlarını bir an için bile olsa Duna Jian'dan kaçırmıyordu.

 

Sikong Hongyue'nin inatçı ifadesini gördükten sonra Duan Jian kılıcını sallamayı bir anlığına durdurdu.

 

Çocukken yaşadığı bir anı aklında belirmişti.

 

O, ailesine saldırıldığı zaman hayatı pahasına onları korumaya çalıştığını hatırlamıştı.

 

Fakat onun zayıf bedeni, Gümüş Kanat Ailesinin kaplanları ve kurtlarının karşısında hiç işe yaramamıştı.

 

En sonunda gözyaşları içinde ailesinin öldürülüşünü izlemişti.

 

Ailesi gözleri önünde öldürülmüştü ve onun bu katliamı durdurabilecek gücü yoktu.

 

O zaman ki haliyle şu anda önünde duran Sikong Hongyue'nin konumları aynıydı.

 

"Senin gitmene izin verebilirim ama şu yaşlı piç ölmek zorunda. Aksi halde seni de onunla birlikte öldürürüm!" dedi Duan Jian çok sakin bir şekilde ve elindeki kılıcı sıkıca kavrayarak ileri doğru yürümeye başladı.

 

Pshhh!!

 

Kara Ateş Kılıcı iler doğru atıldı ve Sikong Hongyue'nın boynunda durdu fakat kılıcın tene değdiği noktadan kanlar aşağıya doğru akmaya başladı.

 

Ama Sikong Hongyue, Duan Jian'a soğuk bir ifadeyle bakmaya devam etti.

 

"Duan Jian, ben asla babamın ve benim senin karşında kaybedebileceğimizi hayal etmezdim. İstersen öldürebilirsin fakat babamı öldürmeye kesin kararlıysan beni de onunla birilikte öldürmek zorundasın." dedi.

 

Duan Jian, direkt olarak Sikong Hongyue'nin gözlerine bakıyordu ve zihninde sürekli anılar belirmeye başlamıştı.

 

Düşmanı tam önünde korunmasız bir şekilde duruyordu ve elinin tek bir hareketiyle onu öldürebilecek bir konumdaydı.

 

Fakat tam bu anda durdu.

Sikong Yi'nin kafasını koparttığı anı sayısız kere hayal etmişti fakat tam şu anda onu öldürmek için tereddüt ediyordu.

 

Duan Jian tam durakladığı anda etrafta bir ses yankılandı, " İki yanlış bir doğru etmez! Sikong Yi'nin gelişimi çoktan paramparça oldu. Sen onu öldürmesen bile o Cehennem Hapsi Bölgesinde uzun süre yaşamayı başaramaz. Üstüne onun yaşam süresi çoktan bitme noktasına gelmiş vaziyette. Üç gün sonrayı bile göremeyecek bir durumda. Neden kalbindeki nefretin yok olmasına izin vermiyorsun. Eğer kalbindeki nefretten kurtulmayı başarabilirsen işte o zaman Cennetin ve Dünyanın Dao'sunda yürümeyi başarabilirsin."

 

Ses çok sakin ve temizdi. Fakat sesin nereden geldiğine dair herhangi bir belirti yoktu.

 

Nie Li hafifçe kaşlarını çattı. Zihninde bir kişi belirdi, bu sözler geçmişte gördüğü delirmiş gibi davranan yaşlı adamdan mı geliyordu?

 

Duan Jian bu sözleri duyduğu zaman etrafa bakmaya başladı fakat kimin konuştuğunu bulamadı.

 

Sikong Yi ve Sikong Hongyue'nin sefil hallerini gördükten sonra Duan Jian'ın kalbindeki nefret yavaşça ortadan kaybolmaya başladı.

 

Sikong Yi'nin gelişimi parçalanmıştı ve Duan Jian onu öldürmese bile diğer aileler onun kolayca gitmesine izin vermeyecek gibi duruyorlardı.

 

Sikong Yi kesinlikle ölecekti o öldüğü sürece onun intikamı alınmış sayılacaktı.

 

Duan Jian, Kara Ateş Kılıcını kınını soktu ve yavaşça Nie Li'nin olduğu tarafa doğru yürümeye başladı.

 

Duan Jian'ın yaptıklarını gördükten sonra Nie Li rahat bir nefes almıştı.

 

Duan Jian kalbindeki nefretten kurtulduktan sonra onun gelişimi daha hızlı güçlenmeye başlayacaktı.

 

Duan Jian'ın kalbindeki öfkeden kurtulmasını sağlayan Yaşlı Adama teşekkür etmek gerekiyordu.

 

Sikong Hongyue, Duan Jian'ın uzaklaşmasını bir süre boş gözlerle izlemişti. Birden bire çıldırmış bir şekilde Duan Jian'dan tarafa bakarak "Neden bizi öldürmedin? Yoksa bize acıyor musun? Senin sempatine ihtiyacımız yok!!" diye bağırmaya başladı.

 

Duan Jian arkasını döndü ve Sikong Yi'nin bilincini kaybetmiş bir şekilde yerde yatışını izledi.

 

Daha sonra "Sizi öldürmememde ki neden ellerimi sizin kanınızla kirletmek istememem. Sizin gibi olmak istemiyorum. Fakat kesinlikle sizden intikam almak isteyen birileri çıkacaktır." dedi.

 

Allen: Büyük Adamsın!!

 

Onun sözleri Sikong Hongyue'nin bir süreliğine donmasına sebep olmuştu fakat bir an sonra ağlamaya başlamıştı. Acaba babası ve kendisi bunca senedir yanlış yolda mı ilerliyorlardı?

 

Bu tür bir his onun ölümünden daha beter bile hale girmesine sebep olmuştu.

 

Sikong Yi ve Sikong Hongyue yerde oturmaya devam ettiler. O an da, Gümüş Kanat Ailesinin uzmanları bile kendileri ile bu baba, kız ile aralarında olan mesafeyi korumaya devam ettiler.

 

Onlar kaçmak için hazırlanıyorlardı. Sikong Yi'nin kaybettiğinden dolayı burada uzun süre kalmaya devam ederlerse sonlarının onun gibi olacağından korkuyorlardı.

 

"Duan Jian, kalbindeki nefret hissinden vazgeçeceğini tahmin etmemiştim. Aferin!" dedi Nie Li, Duan Jian'ın sırtına vururken gülümsemeye başladı.

 

"Evet." dedi Duan Jian gözlerinde gözyaşları zemine doğru düşüyordu. Kafasını yukarı kaldırdı, Cehennem Hapsi Bölgesinde bir gökyüzü olmamasına rağmen tavan kısmı oldukça genişti.

 

‘Anne, Baba, başardım! Bugünden sonra hayatımı bir pişmanlık duygusu yaşamadan güzel bir şekilde yaşayacağım. Benim için daha fazla endişelenmenize gerek yok.’

 

Nereden geldiği belli olmayan bir soluk veriş etrafta yankılandı. Bu ses çevrede bulunan herkesi hayallerden uyandırmış gibiydi.

 

Bu yine o gizemli yaşlı adamdan mı geldi? Yaşlı adam Duan Jian'a öğüt verebilecek durumdaysa delirmiş olmasına imkân yoktu değil mi?

 

Nie Li onun düşmanı mı yoksa dostu mu olduğunu bir türlü anlayamamıştı.

 

Bu yaşlı adam İmparator Kong Ming'in varisi olabilirdi bundan dolayı aralarındaki mesafeyi korumak mantıklı bir hareket olacaktı.

 

Yu Yan kaşlarını çattı. Tehlikeyi o da hissetmişti.

 

"Nie Li, hemen buradan gidelim!" dedi Yu Yan endişeli bir ses tonuyla.

 

"Tamam." dedi Nie Li kafasını onaylama anlamında aşağı yukarı sallamıştı.

 

Duan Jian kafasını çevirdi ve Nie Li'ye baktı. İntikamı alındığına göre bundan sonra Nie Li nereye giderse tereddüt etmeden onu takip edecekti.

 

"Bu mesele de hallolduğuna göre buradan gitme vakti geldi." dedi Nie Li bir süre düşündükten sonra.

 

Aniden, iyi giyinimli bir genç Nie Li'nin yanına geldi, bu genç Kutsal Ateş Ailesinden Li Heng'di.

 

"Genç Efendi, beni hatırladınız mı?" diye sordu Li Heng ellerini önünde birleştirmiş bir şekilde eğildi.

 

"Evet." dedi Nie Li.

 

"Bu seferki yardımlarınız için teşekkür ederim. Genç Efendi bizi küçümsemezse, Kutsal Ateş Aileme bir ziyarette bulunmak isterler mi acaba?" diye sordu.

 

Li Heng, Duan Jian'ın Nie Li'nin takipçisi olduğu fark etmişti. Duan Jian gibi bir uzmanı takipçisi yapmayı başarabildiğine göre Nie Li çok güçlü bir uzman olmak zorundaydı. Bundan dolayı ona çok saygılı bir şekilde davrandı.

 

Bir süre düşündükten sonra Nie Li, "Halletmemiz gerek başka meseleler olduğundan dolayı bizim şu an da gitmemiz gerekiyor." dedi Nie Li çevredeki birçok ailenin uzmanına bakarak.

 

"Ben Cehennem Hapsi Bölgesi’nden birisi değilim. Eğer hepiniz Cehennem Hapsi Bölgesi’nden çıkmak istiyorsanız birkaç gün içerisinde sizinle konuşmaları için bir kaç kişiyi buraya göndereceğim." dedi.

 

Cehennem Hapsi Bölgesinde yaşayan çok sayıdaki ailenin güçleri onların safına geçerse güçleri bir hayli artmış olacaktı.

 

Cehennem Hapsi Bölgesinin yaşam olanağı çok düşük olduğundan dolayı doğal olarak buradaki aileler bu bölgeden çıkmak isteyeceklerdi.

 

Eğer bu aileler Şanlı Şehre taşınmayı kabul ederlerse Şanlı Şehrin gücü çok fazla artış gösterecekti.

 

Sonuçta burada iki tane Efsane seviye uzman ve çok sayıda Kara Altın Seviye uzman bulunuyordu.

 

Gizemli Yaşlı adama gelirsek, her ne kadar Nie Li'nin gelecekteki potansiyel düşmanı olsa da, Şanlı Şehir’e zarar verecek gibi gözükmüyordu.

 

Üstüne bir de bu yaşlı adamın Işınlanma Düzeninin varlığı hakkında bilgisinin olması lazımdı. Bu dipsiz güç onun karşısında durabileceği bir şey değildi.

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr