Bölüm 230: Huzurumu Bölmeyin

avatar
9087 5

Tales of Demons & Gods - Bölüm 230: Huzurumu Bölmeyin


 Çevirmen: AllenWalker

 

Nie Li ve Xiao Yu arasında ki muhabbeti dinledikten sonra Ye Ziyun derin düşüncelere daldı ve bir şeyler fark etti.

 

Onlar Xiao Yu ile az önce tanışmışlardı bundan dolayı Ye Ziyun'un da Xiao Yu'ya karşı endişeleri vardı.

 

Bir anda karşılarına çıkan bir yabancının Dokuz Katmanlı Ölüm Bölgesinde yanlarında dolaştırmak biraz düşüncesiz hareket olarak sayılabilirdi.

 

"Madem bana karşı herhangi bir ön yargın yok, neden benimde sizinle gelmeme izin vermiyorsun? Eğer kardeş Nie Li bir şey yapmak isterse seni rahatsız etmeyeceğime dair söz verebilirim." dedi Xiao Yu Nie Li'ye bakarak.

 

Xiao Yu'nun sözlerini duyduktan sonra Nie Li kalbi hafiften titremişti.

 

Xiao Yu'nun derin ve ölçülemeyen aurasını hissetmişti.

 

Eğer Nie Li, Xiao Yu'yu zorla göndermeye çalışırsa buna tepki olarak Xiao Yu düşmanca bir tavır takınabilirdi.

 

Görünüşe göre karşısında duran bu eleman onları utanmazca takip etmek istiyordu.

 

"Madem kardeş Xiao Yu bizimle birlikte kalmak istiyor, öyle olsun.  Ama olurda bir sıkıntıyla karşılaşırsak kendi başının çaresine bakacaksın." dedi Nie Li ve bir süreliğine sessizleşti.

 

Görünüşe göre Nie Li'nin, Xiao Yu'yu başından savması için bir şeyler düşünmesi lazımdı.

 

Birde ellerinden gelen en hızlı şekilde Yu Yan ve diğerlerini de bulmaları lazımdı. Sadece burada bulunan üçüyle Xiao Yu ile baş edemeyebilirlerdi.

 

"Kardeş Nie Li rahat ol lütfen. Cehennem Bölgesinde bana elini süreye cesaret edebilecek tek bir kişi bile yok." dedi Xiao Yu gururlu bir şekilde.

 

Nie Li Xiao Yu'ya baktı. Bu sözler kendine güvenini mi belirtiyor yoksa sadece kibirli birisi mi?

 

Cehennem Bölgesinde onu rahatsız edebilecek kimsenin bulunmadığı söylemek abartı bir söz değil miydi?

 

Xiao Yu gerçektende çok gizemli bir kişiydi. Nie Li'nin şu anda şüphelerini içine atmaktan başka çaresi yoktu.

 

Xiao Ning'er, Nie Li ve Xiao Yu'ya baktı. Her ne kadar Ning'er Xiao Yu'nun iyi bir insan olduğunu düşünse de Nie Li'nin bu tür bir davranış şekli için kendince sebepleri olmalıydı diye düşündü.

Ning'er'in kalbinde Nie Li'ye karşı koşulsuz bir güven vardı.

 

Fakat bunlara rağmen Xiao Yu, Ning'er'de iyi bir izlenim oluşturmuştu. Tüm bunlardan dolayı Ning'er'in kafası biraz karışmıştı.

 

Bu dörtlü göl kenarında birlikte yürümeye başladılar kaybolan arkadaşlarını arıyorlardı.

 

"O, Ruhani Kaynak Meyvesi değil mi?" Nie Li'nin bakışları gölün hemen yanında ki ormanda bir bölgeye kilitlenmişti.

 

Orada kristal gibi ışıl ışıl parlayan meyve benzeri bir şey vardı.

 

Nie Li, Ruhani Kaynak Meyvesine doğru yürümeye başladı.

 

Yürümeye devam ederken Xiao Yu'ya baktı ve "Kardeş Xiao, Ruhani Kaynak Meyvesiyle ilgileniyor mu?" diye sordu.

 

Nie Li'nin sözlerini duyduktan sonra Xiao Yu kafasını iki yana sallayarak "Benin özel bir fiziğim var. Bundan dolayı Ruhani Kaynak Meyvesi benim için herhangi bir yarar sağlamıyor. Sizler onları alabilirsiniz." dedi.

 

Böyle değerli bir meyve olan Ruhani Kaynak Meyvesi karşısında bile Xiao Yu'nun gözlerinde herhangi bir kötü niyet izi oluşmamıştı.

 

O tam olarak ne planlıyor acaba? Nie Li bir süreliğine sessizleşti, daha sonra Ruhani Kaynak Meyvesini koparıp uzamsal yüzüğünün içine attı.

 

Eğer bu meyveyi şu anda tüketirse enerjisini özümsemek için biraz zamana ihtiyaç duyacaktı. Üstüne bir tane Ruhani Kaynak Meyvesi diğerleriyle paylaşmak için yeterli değildi.

 

Bundan dolayı meyvesi uzamsal yüzüğünün içine attı ve diğer mekânları da aramaya karar verdi.

 

Kim bilir belki daha fazla Ruhani Kaynak Meyvesi bulabilirlerdi.

 

"Kardeş Nie Li, bu dünya da erkekler servet için ölürlerken kuşlar da yemek için ölürler. Birisi çalmaya çalışırken diğeri elinde tutmaya çalışır. En sonunda ölenler ölü olarak kalır, yaralananlar yaralı olarak kalır. Bunun anlamı nerede?" dedi Xiao Yu gülümseyerek.

 

Onun düşüncelerine göre Nie Li zenginlik için açlık duyan bir kişiydi.

 

Xiao Yu'nun söylediklerini duyduğu zaman Nie Li ona bir kaç kere üst üste baktı.

 

Xiao Yu'nun böyle bir ideolojisi olduğunu düşünmemişti.

 

Daha sonra gülümseyerek "Yaşadığımızın bu dünyada yedi duygu ve altı arzu vardır, tün bunlar ise sonsuz derde eşlik eder. Senin sözlerine göre ölmek en iyisi değil mi? Fakat bir insan öldüğü zaman bu durum sönen bir mumla eşdeğer olmaz mı? Geride hiçbir iz kalmaz. Bana göre birinin çaldığı ve diğerinin elinde tutmaya çalıştığı dünya daha ilginç ve yaşanılabilir bir dünyadır." dedi.

 

Nie Li'nin sözlerini duyduktan sonra Xiao Yu istemsizce güldü.

 

Fakat dikkatlice düşündükten sonra bu cümlelerin içinde olan gizli manayı anladı.

 

Eğer bir kişi herhangi bir şey için savaşmazsa yaşamanın ne anlamı vardı ki?

 

Xiao Yu, Nie Li'nin kendi fikrini onunla paylaşacağını hiç düşünmemişti.

 

Xiao Yu gülümsedi ve Nie Li'nin ilginç birisi olduğunu düşünmeye başladı.

 

"Sana karşı ufak bir ilgi duymaya başladım. Yazıt desenler konusunda nasıl bu kadar yetenekli olmayı başardın? Usta Yazıt Desen Uzmanı, bu gerçekten güzel bir ünvan!" Xiao Ning'er ve Ye Ziyun'un uzaklaştıklarını fark ettiği zaman ellerini önünde birleştirdi ve gülümsemeye başladı.

 

Xiao Yu'nun söylediklerini duyduğu zaman Nie Li çok şaşırmıştı.

 

Xiao Yu onun Usta seviye Yazıt Desen ustası olduğunu nereden öğrenmişti?

 

Bu adam hakkında ne kadar fazla düşünürse o kadar fazla tedirgin oluyordu.

 

Bu Xiao Yu tam olarak kimdi? Bu adam kendisini enine boyunca araştırmıştı.

 

Onun Ning'er'e yaklaşmasında ki asıl amaç büyük ihtimalle Nie Li'ye yaklaşmaktı.

 

Nie Li yumruklarını sıkarak Xiao Yu'ya yaklaştı ve çok nazik bir sesle "Senin nereden geldiğini ve beni nasıl bu kadar iyi bir şekilde araştırdığını bilmiyorum ama eğer bana yakın olan birisine zarar vermeye çalışırsan sana bunu ağır bir şekilde ödetirim!" dedi.

 

Nie Li'nin kendisine yaklaştığını hissettiği zaman Xiao Yu aralarında ki mesafeyi açmak için geriye doğru çekildi.

 

Daha sonra Nie Li'ye baktı ve "Kardeş Nie Li şaka yapıyor olmalı. Ben sadece senin hakkında biraz meraklı birisiyim ve sana yakın olan hiç kimseye zarar vermek gibi bir niyetim yok." dedi.

 

"O zaman sıkıntı yok." dedi Nie Li bir süreliğine sessizliğe büründü.

 

Nie Li'nin Xiao Yu'nun doğru mu yoksa yalan mı söylediğine dair herhangi bir fikri yoktu.

 

Xiao Yu etrafındayken dikkatini bir an bile olsa dağıtmak istemiyordu.

 

"Sen hala benim soruma cevap vermedin." dedi Xiao Yu gülerek.

 

Nie Li cevap vermeden önce bir süre düşündü. O yeniden doğduğunu kimseye anlatmayacaktı.

 

"Yazıt desenler yasaların farklı bir türüdür. Yasalara dair bir kavrayışın olduğu zaman onun derinliğinin ne olduğunu doğal olarak öğreniyorsun." dedi.

 

"Yasa mı?" Bu kelimeyi duyduğu zaman Xiao Yu'nun gözleri açılmıştı.

 

Arkasını döndü ve "Kardeş Nie Li çoktan bir yasanın enerjisini kavramayı başardı mı yoksa?" diye sordu.

 

Xiao Yu'nun sözleri Nie Li'nin şaşırmasına sebep olmuştu.

 

Karşısında duran bu kişi Yasaların Enerjisinin derinliği hakkında bilgiye sahipti.

 

Bu çocuk tam olarak nereden geliyor?

 

Gözlerinin maviliği safirleri hatırlatıyordu. Gerçek olamayacak şekilde çok güzellerdi.

 

Allen:Kahverengi olsa anlarımda. Mavi nasıl bu kadar güzel olabiliyor. :(

 


Kısa bir süreliğine de olsa Nie Li şaşırmıştı fakat anında kendine geldi.

 

"Yorum yok. Eğer bana geçmişini anlatırsan sana cevap verebilirim." dedi Nie Li.

 

Xiao Yu gülümseyerek "Aslında kardeş Nie Li'nin bir şey demesine gerek yok. Ben senin sadece bir tane yasanın gücünü kavramadığını biliyorum, sen iki tanesi kavramayı başardın. Bir insanın iki tane yasanın gücünü kavrayabilmesi oldukça nadir bir durumdur."

 

Xiao Yu'un sözlerinin üstüne Nie Li'nin başına ağrılar girmişti.

 

Tam olarak burada neler oluyor? Xiao Yu iki tane yasanın gücünü kavradığını bile biliyordu.

 

Xiao Yu'nun önünde Nie Li kendisini çıplak hissetmişti. O Nie Li'nin bütün sırlarından haberdardı.

 

Fakat daha fazla sırrı kalmadığı için onun konuşmaları daha açık olacaktı. Xiao Yu'nun kötü niyeti olsaydı çok önceleri harekete geçmiş olurdu.

 

Bundan dolayı Nie Li "Senin kim olduğuna dair ve tüm bunları nasıl öğrendiğine dair herhangi bir fikrim yok. Ama tüm bunları bildiğin halde neden bana sorma ihtiyacı duydun?" dedi.

 

"Ben sadece senin doğruyu söyleyip söylemeyeceğini merak etmiştim." dedi Xiao Yu gülümseyerek.

 

Nie Li şaşkın bir şekilde Xiao Yu'ya bakmaya başladı. Tüm bu sorular onun gerçeği söyleyip söylemeyeceğini merak ettiği için mi sorulmuştu?

 

Doğru veya yanlış ne fark ederdi ki? Bu çok saçma! Nie Li, Xiao Yu'nun ne düşündüğünü anlamakta başarısız olmuştu.

 

"Bunların yanında ben kız kardeş Ning'er ile de ilgileniyorum. Bundan dolayı sizinle takılmak istedim." dedi Xiao Yu.

 

Nie Li'nin bakışları bir anda buza kesti ve "Eğer Ning'er'e karşı herhangi bir kötü niyetinde varsa seni uyarıyorum. Sonuçları senin için çok kötü olur."

 

"Kötü niyet mi? Kardeş Nie Li çok fazla düşünüyor. Kız kardeş Ning'er hakkında nasıl çarpık düşüncelere sahip olabilirim ki? O çok samimi ve kibar birisi, ona zarar vermek aklımın ucundan bile geçmiyor. Zarif ve tatlı bir bayan, bir beyefendi ile birlikte olmalıdır. Madem sen onunla birlikte olmak istemiyorsun, bundan dolayı Ning'er'in peşinden koşan kişilere karşı da herhangi bir tutumun olmamalı değil mi?" dedi Xiao Yu gülümseyerek.

 

Daha sonra arkasını döndü ve Ning'er'in bulunduğu tarafa doğru yürümeye başladı.

 

Xiao Yu'nun söylediklerini duyduktan sonra Nie Li bir süreliğine dondu kaldı.

 

Eğer Xiao Yu bu duygusunda ciddiyse ona karşı ne yapabilirdi ki? Aynı zamanda Xiao Yu'nun bu sözlerinden sonra neden kendisini mutsuz hissetmişti?

 

Sanki birisi kendisinden bir şey çalmış gibi hissediyordu.

 

Ning'er ile birlikte geçirdikleri zamanları hatırladı onunla ilk tanıştığı zamanı yarasını tedavi ettiği zamanları...

 

Belki de Nie Li, Ning'er'in hayatının en önemli kişilerinden biri olduğunu kendisine itiraf etmek istemiyordu...

 

Xiao Yu, Nie Li'nin içini görüyormuş gibi görünüyordu. O bunu kesinlikle bilerek yapmıştı.

 

Peki, bundan sonra Nie Li'nin ne yapması gerekiyordu?

 

Geri doğduktan sonra Nie Li etrafında bulunan herkesi değer verdiği her şeyi korumak istiyordu.

 

Her ne kadar belli bir miktar da otorite oluşturmayı başarmış olsa da bazen yaptığı eylemler sonucu insanları zor duruma sokabiliyordu.  Bazı durumlarda çaresiz hissettiği olmuştu.

 

Sessiz bir şekilde geride durup korumalık yapmak aynı zamanda arkadaşlık ve dostluk olarak da sayılabilirdi.

 

Belki de Ning'er'in düşündüğü tam olarak buydu.

 

Nie Li, Xiao Yu'nun her zaman kötü niyetli bir gizemli kişi olduğunu düşünmüştü.

 

'Her neyse, Ning'er'e ulaşmak istiyorsa beni geçmek zorunda!’ diye düşündü.

 

Geri doğduktan sonra gizli kartlarından çoğunun yabancı bir kişi tarafından ortaya çıkarılması Nie Li'yi rahatsız etmişti.

 

Eğer Xiao Yu'yu kontrol altında tutmakta başarısız olursa bu kadar uzun yaşamasını boşa yaşamış olarak sayabilirdi.

 

Xiao Ning'er ve Ye Ziyun sessiz bir şekilde gölün yanında duruyorlardı. Göl suyunun görünüşü onları büyülemişti.

 

Göl suyunun sakinliği bir anda Cang Ming ve kırmızı Zombi Jiao Ejderinin arasında olan savaştan dolayı bozulmuştu ve büyük bir su dalgası oluşmuştu.

 

"Dikkat edin!" Nie Li hızlı bir şekilde ileri atıldı.

 

Ye Ziyun ve Xiao Ning'er hızlıca geri çekildiler.

 

"Burada ki savaş benim huzurumu bozuyor!" diye söylendi Xiao Yu. Elinde uzun bir yeşim saç tokası ortaya çıktı, Cang Ming ve Zombi Jiao Ejder'inin bulunduğu tarafa doğru ilerlemeye başladı.

 

Tokanın arkasında oluşan ışık demetleri çok zarif bir görüntü oluşturmuştu.

 

Bir ding sesiyle birlikte saç tokası Cang Ming'in elinde ki mızrağa çarptı.

 

Cang Ming tam mızrağı Zombi Jiao Ejderine doğru savurup onu öldürecekti ki, büyüleyici ve güçlü bir enerji dalgası yıldırım mızrağını elinden bırakmaya zorlamıştı.

 

Anında yıldırım mızrağı elinden düştü ve uzaklara savruldu. Onun tüm kolu titremeye başladı ve aynı zamanda avucundan kanlar akmaya başladı.

 

Cang Ming, Nie Li ve diğerlerine doğru gözlerinde korku ifadeleriyle bakmaya başladı.

 

Ne oldu? Bu kadar korkutucu bir uzman neden ona saldırdı? Ona zarar vermeyip de sadece mızrağa saldırması bir uyarı anlamına geliyordu.

 

Cang Ming daha fazla burada durmak istemedi ve hızlı bir şekilde geri çekildi, mızrağı aldı ve kaçmaya başladı.

 

Xiao Yu'nun yaptıklarını görünce Nie Li çok şaşırmıştı. Görünüşe göre Xiao Yu düşündüğünden daha güçlüydü.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr