Bölüm 244: Celestial Qilin

avatar
11214 4

Tales of Demons & Gods - Bölüm 244: Celestial Qilin


Çevirmen: AllenWalker  Düzenleyen: Asile

 

***Google'a yazıp(celestial) ne olduğuna bakın. Özel bir isim olduğunu düşündüğüm için ellemedim.

 

Nie Li ve diğerleri eğitimlerine daldıkları sırada Şeytan Lordu yavaşça ayağa kalktı.

Onun bu hareketinden dolayı Duan Jian elinde ki Kara Alev Kılıcını daha da sıkı tutmaya ve Şeytan Lorduna soğuk ifadelerle bakmaya başladı, her an savaşa girecekmiş gibi duruyordu. Duan Jian'ın algılama kapasitesi oldukça keskindi, Şeytan Lordu ve Nie Li göz göze geldikleri anda bu ikisi arasında bir düşmanlık olduğunu fark etti.

Bu gencin gücü derin ve ölçülemez gibiydi, en azından Yarı Tarı Seviyesinde gibiydi. Belki daha da fazla.

Şeytan Lordu ise Duan Jian'a gözünün ucuyla baktı ve üçüncü kata doğru ilerlemeye başladı.

Şeytan Lordunun ayrılışını izledikten sonra Duan Jian rahat bir nefes aldı. Düşmanın gücünün göründüğü kadar basit olmadığını hissetmişti. Eğer burada kavgaya tutuşurlarsa Duan Jian kazanma ihtimalinin çokta yüksek olmadığını düşünüyordu. Fakat Şeytan Lordunun savaşma niyetinde olmadığını ve üçüncü kata yöneldiğini fark edince Duan Jian herhangi bir şey yapmamıştı. Şu anda kavgaya tutuşmak hiçte iyi olmazdı.

Şeytan Lordu üçüncü kata yöneldiği zaman Cang Ming'de ayağa kalktı. O da Şeytan Lordu gibi üçüncü kata doğru yöneldi.

Cang Ming, Şeytan Lorduna kötü niyetli bir şekilde baktı. Şeytan Lordunun sahip olduğu gücün kendisinden fazla olmadığını hissetti. Fakat Cang Ming herhangi bir kavga başlatacak harekette bulunmadan Şeytan Lordunun önüne geçerek üçüncü kata ilerlemeye başladı. Cang Ming her zaman ilk sırada olmayı isteyen bir kişiliğe sahipti. Bundan dolayı Şeytan Lordundan önce üçüncü kata girmek istiyordu.

Şeytan Lordu bu olanlar karşısında kaşlarını çattı fakat o da kavga etmek istemiyordu ve Cang Ming'in arkasından üçüncü kata ilerlemeye başladı. Bu iki kişi merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı ve gözden kayboldular.

İkinci katta kalabilmek zaten oldukça zordu bundan dolayı üçüncü katın zorluğundan bahsetmeye bile gerek yoktu.

Herkesin bakışları altında Mu Ye ve Hua Huo'da ayağa kaltı ve Kara Cehennem Kulesinin üçüncü katına doğru ilerlemeye başladılar.

Bir çok güçlü ailenin Patriği ilk katta kalmışlardı. Her ne kadar bu Patriklerin gelişim seviyeleri Cang Ming ve geri kalanlardan ilerde olsa da Kara Cehennem Kulesinin kara alevleri onların gelişim seviyelerini yok saymıştı. Sadece ruhu güçlü olan uzmanlar daha ileriye gidebilirdi.

Bir düzine uzman daha ayağa kalktı ve üçüncü kata ilerledi.

Nie Li'nin ruhu gizemlerin içinde ki gizem olarak tarif edilebilecek bir gölgeye girmişti.

"Sonsuzluğun başlangıcı yoktur, hiç bir başlangıcın da sonu yoktur."

Bu cümle sürekli olarak Nie Li'nin kulağında yankılanmaya devam ediyordu. Sanki bu cümle kendisini harekete geçiriyormuş gibi ruh bölgesinde ki asmada daha fazla yaprak oluşmaya başladı ve bir çiçek tohumu filizlendi.

Bu tohum her an çiçek açacakmış gibi şişmişti.

Boom!! Boom!! Boom!!

Söz tarafından karıştırılan Üç yasanın enerjisi Nie Li'nin Efsane Seviyeye girmesini engelleyen duvara sürekli olarak baskı yapmaya başladı, sanki duvara çarpan tsunami gibilerdi.

Ommmm!!


Ruh bölgesinde güçlü bir dalga oluştu. Efsane Seviye duvarı yavaş yavaş parçalanmaya başladı ve Yasaların Enerjisi ruh bölgesinde şaha kalktı.

Nie Li'nin ruh bölgesini doldurduktan sonra bile durmadı. Ye Ziyun, Xiao Ning'er ve diğerlerinin ruh bölgelerine doğru akmaya devam etti.

Bu enerji basitçe çok geniş ve görkemli olarak tarif edilebilirdi.

Nie Li Kara Altın Seviyeden Efsane Seviyeye geçiş yapıyor olsa da onun Yasa Enerjisinin yoğunluğu kendi seviyesinde olan bir uzmanın açığa çıkartabileceği enerjiden on kat daha fazlaydı. Bu Yasa Enerjisi Ye Ziyun ve diğerlerinin de ruh bölgesini doldurmuştu.

Eğitim yapmakta olan Ye Ziyun, Xiao Ning'er ve diğerleri aniden geniş ve görkemli bir Yasa Enerjisinin ruh bölgelerine aktığını hissettiler. Kaşlarını çatmışlardı. Onların Ruh bölgesi böylesine güçlü bir Yasa Enerjisini özümseyememişti. Bu baskı karşısında onların ruh bölgesi kontrol edilemeyen bir şekilde genişlemeye başladı.

Bir süre sonra Ye Ziyun ve diğerleri gözlerini açtılar ve uzun bir soluk aldılar. Her biri terden dolayı tamamen sırılsıklam olmuştu.

Onlar Nie Li'nin oluşturduğu çok fazla olan Yasa Enerjisiyle başa çıkamamışlardı. Fakat bu bile onların atılım yapmasına sebep olmuştu. Ye Ziyun, Xiao Ning'er ve Du Ze İki Yıldız Efsane Seviyeye geri kalanlar ise Bir Yıldız Efsane Seviyeye ulaşmayı başarmışlardı.

Onlar gözleri kapalı şekilde eğitim yapan Nie Li'ye bakmaya başladılar. Kalplerinde bir miktar korku oluşmuştu.

Nie Li'nin Ruh Bölgesinin kapasitesi çok fazlaydı. Ondan taşan enerji miktarı bile onların ruh bölgesini bir kaç defa doldurmaya yetecek miktardaydı. Onların ruhları bu kadar güçlü olmasaydı bu baskı altında çoktan sakat kalmışlardı.

"Nie Li gerçekten de bir ucube!" dedi Lu Piao. Yasa Enerjisindeki bu artış neredeyse onun canını alacak seviyedeydi.

Nie Li aniden gözlerini açtı ve gözlerinden dışarıya ilahi bir ışık yayıldı. Şu anki Nie Li, üç Yasayı kontrol edebilen Efsane Seviyedeki bir uzmandı. Şu anda bir Yarı Tanrı Seviyedeki uzmanla karşılaşırsa Nie Li onun karşısında baskı altına alınamazdı. Kendisi bile savaş gücünün seviyesini kesin olarak bilmiyordu.

Nie Li sakin bir ses tonuyla "Üçüncü kata gitme zamanı." dedi.

Nie Li'nin bedeninden yayılan aura ikinci katta bulunan bir kaç tane Yarı Tanrı Seviyesinde ki uzmanın ürkmesine sebep olmuştu. Bu Yarı Tanrı Seviyesindeki uzmanlar şaşkınlık ve aptallık içeren bakışlarını Nie Li'ye çevirmişlerdi.

Kendilerinin bile dayanamayacakları seviyedeki bir enerjinin Nie Li'nin bedeninden yayıldığını hissettiler.

Bu adam kesinlikle kışkırtılmamalı! Bu düşünce Yarı Tanrı Seviyesindeki uzmanların aklına ilk gelen düşünceydi.

Yarı Tanrı Seviyesindeki uzmanların bakışları altında Nie Li ve diğerleri üçüncü kata ilerlemeye başladılar.

Üçüncü kat bir kaç düzine metre genişliğindeydi. Nie Li ve diğerleri üçüncü kata çıktıkları zaman öfkeli ve sağır edici bir kükreme yankılanmaya başladı.

Bu kükreme karşısında kulak zarlarının patlayacak gibi olduğunu hissettikleri zaman Ye Ziyun ve diğerlerinin yüz ifadeleri değişti. Bakışlarını gürültünün geldiği yöne çevirdikleri zaman, duvarların örümcek ağı benzeri demir zincirlerle yoğun bir şekilde örülü olduğunu ve tüm bunların merkezinde devasa bir şeytan canavarının kükrediğini gördüler.

Şeytan Canavarı kata birilerinin girdiğini fark edince öfkeli bir şekilde özgürlüğüne kavuşmak için çabaladı. Fakat demir zincirdeki yazıt desenler şeytan canavarını duvara atacak kadar güçlü bir enerji açığa çıkarttı.

Nie Li kafasını kaldırdı ve şeytan canavarını izlemeye başladı. Bu şeytan canavarı kafasında uzun boynuzlar olan geyik ve kaplan karışımı bir şeydi. Onun tüm bedeni siyah pullarla kaplıydı.

"Nie Li bu şeytan canavarı da nedir?" diye sordu Ye Ziyun şaşırmış bir ifadeyle. Bu şeytan Canavarının yıldırım ve ateş niteliğine sahip olduğunu az biraz hissetmişti.

Lu Piao ve diğerleri de korkudan titremeye başladılar. Bu şeytan canavarının gücü oldukça şaşırtıcıydı ve onların üstünde büyük bir baskı oluşturmuştu. Eğer bu şeytan canavarı zincirlenmeseydi hepsi bir araya gelse bile bu şeytan canavarının karşısında duramayabilirlerdi.

Her ne kadar bu şeytan canavarı buraya zincirlenmiş olsa da her an zincirlerinden kurtulacakmış gibi duruyordu. Bundan dolayı Du Ze, Duan Jian ve diğerleri anında savaş moduna girmişlerdi.

Bu şeytan canavarını gördüğü zaman, Nie Li beklenmedik bir şekilde gülerek "Du Ze bugün senin şanslı günün." dedi.

"Şanslı günüm mü?" diye karşılık verdi Du Ze kafası karışmıştı.

Nie Li hafifçe gülümseyerek şeytan canavarına baktı ve "Bu şeytan canavarının adı Celestial Qilin'dir." dedi.

"Demek Celestial Qilin bu ha." Lu Piao’nun gözleri açılmıştı ve şeytan canavarına bakmaya başladı.

"Yani ne demek istiyorsun?" diye sordu Ye Ziyun.

"Du Ze'nin ruh bölgesi İlahi Yıldırım bulutu formunda. Bundan dolayı Celestial Qilin ona en çok uyan şeytan canavarıdır." diye cevapladı Lu Piao.

Lu Piao'nun açıklamasından sonra diğerleri Nie Li'nin Du Ze'ye neden "şanslı günün" dediğini anlamışlardı.

Du Ze kendisine en çok uyan şeytan canavarının Celestial Qilin olduğunu biliyordu. Fakat şu ana kadar bu şeytan canavarının neye benzediğini bilmiyordu. Demek Celestial Qilin buymuş ha.

Fakat Celestial Qilin çok güçlü bir şeytan canavarıydı. Şu anda karşılarında zincirli bile olsa kimse ona yaklaşmaya cesaret edemiyordu bundan dolayı onu öldürmeyi ve ruhunu almayı nasıl başaracaklardı ki?

Celestial Qilin'in bedeninde bir elektrik akımı oluştu ve kürkü dikleşti. Bedeni beş altı metre yüksekliğindeydi ve bronz çana benzer ve bakanları korkutan gözleri vardı. Öfkeli bir şekilde bir kaç adım ileri attı fakat zincirler tarafından kısıtlandığı için daha ileri gidemedi. Nie Li ve diğerlerine bakmaya başladı.

"Bizden önce üçüncü kata gelen uzmanlar bu şeytan canavarı tarafından yenilmiş olamaz değil mi?" diye sordu Lu Piao.

"Celestial Qilin zincirlenmiş. Nasıl birisini yiyebilir ki?" dedi Du Ze, Lu Piao'ya bakarak. Ve devam etti "Bu katta eğitim yapmak mümkün olmadığından dolayı bir üst kata gitmişlerdir." dedi.

"Nie Li, bu Celestial Qilin'in seviyesi ne?" diye sordu Lu Piao.

"Bu Celestial Qilin henüz yetişkinliğe girememiş, bundan dolayı zincirler onu bağlamayı başarabilir. Yetişkin bir Celestial Qilin'in hangi seviyede olduğunu size söylesem bile siz çocuklar büyük ihtimal anlayamazsınız. Ruhani Tanrılar Göksel Kader Aleminde sayılabilirler. Göksel Kader Aleminin üstü Göksel Yıldız Alemi, Göksel Mihver Alemi, Ejder Daosu, Martial Ancestor diye devam eder. En çöp Celestial Qilin bile 6. Aşama Ejder Dao'suna ulaşabilir." dedi.

Allen: Alemler açıklandı. Hayırlı olsun..

Nie Li'nin sözlerini duyunca herkes şok oldu. Neden Ruhani Tanrıdan sonra bu kadar alem vardı? Onlar normalde Ruhani Tanrıların en güçlü varlıklar olduklarını düşünüyorlardı.

Önceden Nie Li, arkadaşları Efsane Seviyeye ulaşmadıklarından dolayı tüm bu alemleri söylemenin gereksiz olduğunu düşündüğünden onlara hiçbir şey anlatmamıştı. Ejder Kalıntıları Bölgesindeki uzmanlara göre Efsane Seviye gerçek gelişimin sadece başlangıç noktasıydı.

Celestial Qilin'in ulaşabileceği güç Du Ze'nin aklını başından almıştı. Her ne kadar Celestial Qilin henüz yetişkin olmasa da sonsuz bir potansiyele sahipti.

Nie Li bir kaç dakikalığına sessizliğe büründü. Her ne kadar Du Ze'nin şu anda birleştiği şeytan ruhu Tanrı Seviye gelişim kapasitesine sahip olsa da Celestial Qilin karşısında değersiz olarak sayılabilirdi. Bir de Celestial Qilin'in Du Ze'nin ruh bölgesi niteliğiyle tamamen uyumlu olduğunu düşünülürse.

Du Ze, Nie Li'nin en yakın olduğu arkadaşlardan birisiydi. Önlerine böyle bir fırsat gelmişken Nie Li bu fırsatın kaçmasına izin vermeyi düşünmüyordu.

Fakat önlerinde duran bu Celestial Qilin kolaylıkla başa çıkılacak bir şey değildi.

Celestial Qilin'in gücü kesinlikle benzersizdi. Her ne kadar şu anda yetişkinliğe girmemiş olsa da şu anki gücüyle bile Yarı Tanrı Seviyesindeki uzmanların onun karşısında şansı yoktu.

Yu Yan, Nie Li'nin omzuna oturdu ve endişeli bir ses tonuyla "Nie Li, Celestial Qilin'la bir kavgaya girmeyi düşünmüyorsun değil mi?" diye sordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr