Bölüm 116: Merhem Tedavisi 

avatar
4529 3

Tales of Demons & Gods - Bölüm 116: Merhem Tedavisi 


 

Çeviri: Allenwalker Düzenleyen: Accoladia

 

 

Kendi içinde üzgün ve kederli hissetmesine rağmen O kolayca pes eden bir insan değildi. Eğer Nie Li ondan hoşlanmasa bile O Nie Li'nin yanında sessiz bir şekilde durmaya devam edecekti. Ta ki Nie Li ona ilgi duymaya başlayana kadar. Fakat O Nie Li'nin hangi tanrısal metodu kullanıp da Ye Ziyun'un bölgesine taşındığı çözememişti.

 

Ye Ziyun'un babası Şehir Lordu bile Nie Li'nin oraya taşınmasını engelleyememiş miydi? Nasıl düşünürse düşünsün nasıl oraya taşındığına dair herhangi bir fikir aklına gelmemişti.

 

Xiao Ning'er'in gözlerindeki şiddetli öfkeyi hisseden Nie Li onun kafasına çekinerekten dokundu. O açıkça Ning'er'in ona karşı beslediği hisleri biliyordu. Böyle bir güzelliğin zerafetini taşımak oldukça zordu. Sonuçta onun Ye Ziyun'a karşı iki yaşamlık sevgisi vardı ve Xiao Ning'er bu tür bir sevginin nasıl bir aşk olduğunu bilmemesi oldukça normaldi.

 

Nie Li gülümsedi ve "Hehehehe Xiao Ning'er'i burada beni aramaya iten mesele nedir acaba?" dedi.

 

"Ben biraz osmanthus keki yaptım ve bunları sana vermek istedim." dedi ve sessizce orada beklemeye devam etti duruşu oldukça çekici ve güzeldi. Genelde başka insanların önünde Ning'er'in duruşu ve bakışları soğuk olurdu fakat Nie Li'nin önünde o nadiren gösterdiği sevecen bir tarafını gösterirdi.

 

Eğer başka birisi şu anda ki Ning'er'e baksa onun bu görünüşü karşısında cezbedilmemesi oldukça zordu.

 

Tam o anda Ye Ziyun yan yolda gözüktü. Nie Li'nin kendisine baktığını görünce kafasını yere eğdi ve suratını astı.

 

Nie Li birden kafasına ağrılar giriyormuş gibi hissetti. Bu iki kızın bir araya geldiği zaman neler olacağını kim bilebilirdi ki? O daha önce hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştı ve nasıl davranacağını bilmiyordu.

 

Ç.N: Nie Li'nin bilmediği bir şeyle karşılaştık arkadaşlar bu bölümü yazın bir köşeye :)

 

"İçerde konuşalım mı?" dedi Nie Li ve bir adım öne atıldı aniden kıçında keskin bir ağrı hissetti. Birden acıdan dolayı tısladı ve bir avuç dolusu havayı içine çekti.

 

"Nie Li, sana ne oldu?" dedi X,ao Ning'er. Nie Li'deki garipliği hissetti ve onu desteklemeye başladı.

 

"Ben yenildim. Kıçımda şu anda çiçekler açıyor." Namussuz Ye Zong'u düşününce Nie Li kalbinde müthiş bir öfke hissetti. Ye Zong iki yüzlü aşağılık inançsız birisiydi. O iddiayı kazanamayınca namussuzluk yapmıştı.

 

Aynı zamanda ye Ziyun'da Nie Li'deki tuhaflığı fark etmişti. Aslında bu durumu hissedince Ye Ziyun'da Nie Li'ye yardım etmek istemişti fakat Ning'er'in onu hızlıca desteklediğini görünce hızlıca homurdandı ve yüzünü diğer tarafa döndü. Nie Li gibi bir playboyla kendisini rahatsız etmek istemiyordu.

 

"Kıçımda çicek açıyor" lafını duyunca Ning'er'in yanakları kızardı ve "Seni kim patakladı?" dedi.

 

"Ye Zong!! Şehir Lordunun Konağında ondan başka kim bana elini sürmeye cesaret edebilir ki?" dedi. Ye Zong gerçekten de merhamet göstermemişti. Şu anda bile Nie Li'nin kıçı sanki alev almış gibi yanıyordu. Bu adam olmaz herif  Kara Altın Seviye Şeytan Ruhçusunun gücünü kullanmıştı. Nie Li'nin şu anki gelişim seviyesi bu durumu engellemeye yetmemişti.

 

"Şehir Lordu, O, O senin kıçına mı vurdu?" Xiao Ning'er'in kafası toptan allak bullak olmuştu. Şehir Lordunun, Nie Li'nin kıçına neden vurduğunu çözememişti. Eğer o Nie Li'ye vurduysa bile neden Nie Li'nin kıçına vurmuştu ki? Xiao Ning'er böyle bir sahneyi hayal dahi edememişti.

 

Nie Li'nin sözlerini duyduktan sonra Ye Ziyun; Nie Li'den tarafa döndü ve ona endişeli gözlerle bakmaya başladı.

 

"Babam seni tekrar mı dövdü? Peki nasılsın?"

 

Ye Ziyun daha önceki olayı hatırlamıştı. Babası Nie Li'yi neredeyse öldürüyordu fakat babası Nie Li'yi bu sefer neden dövmüştü? Acaba babası Nie Li'nin bu olaydan paçasını kurtarmasına izin vermek gibi bir niyeti yok muydu?

 

"Nie Li burayı hızlı bir şekilde terk edersen iyi olur. Babam senin peşini kolayca bırakmayacak gibi duruyor." dedi Ye Ziyun endişeli bir şekilde. O gerçekten de babasının Nie Li'ye bir şeyler yapabileceğinden korkuyordu..

 

Nie Li kafasını kaldırdı ve Ye Ziyun'a bakarak "Merak etme. Eğer baban beni öldürmek isteseydi, O sadece benim kıçıma vurmazdı. Onun hala bana ihtiyacı var. Bu sefer o bana karşı kazanamadı ve namussuzluk yaptı. Ben babanın bu kadar utanmaz olacağını düşünmüyordum. Yanlış hesapladım ve babanın bu kadar namussuz olacağını anlamadım."

 

Nie Li'nin sözlerini duyan Ye Ziyun'un yüzü garip bir hal aldı. Onun Nie Li ile babası arasında neler olduğuna dair en ufak bir fikri dahi yoktu.

 

"Nie Li, senin babama utanmaz demeni yasaklıyorum!" dedi ve hızlı bir şekilde babasını savundu. Kalbinde babasının verdiği sözleri tutan birisi olduğuna inanıyordu. Şanlı Şehri korumak adına hiç düşünmeden canını bile verirdi. O biraz katı olsa bile bu onun karakterinde bir sıkıntı olduğunu düşünmeye yetmezdi

.

"Peki. ben hatalıydım!" Nie Li acilen özür diledi. Sonuçta Ye Zong Ye Ziyun'un babasıydı. Kızı olarak babası hakkında kötü konuşmalara izin veremezdi. Her ne kadar Nie Li'nin ağzından bu kelimeler çıksa da kalbinde ondan kesinlikle nefret ediyordu.

 

"Nie Li senin yaraların nasıl?" Xiao Ning'er'in neler olduğuna dair herhangi bir fikri olmasa da Nie Li'nin yaralandığını biliyordu ve onu yaralan kişi ise Şehir Lorduydu Ye Zong. Ye Zong ise Kara Altın Seviye Şeytan Ruhçusuydu. Onun yarları ne kadar kötüydü acaba?

 

Acaba Nie Li, Şehir Lordunun konağına geldikten sona ona kötü mü davranıldı? Bunları düşününce Xiao Ning'er'in gözünden yaşlar düşmeye başladı.

 

Ç.N.: Aga be kıza bak :(

 

"Ning'er ben iyiyim. Sadece yürümekte biraz zorlanıyorum o kadar." dedi Nie Li ve üzgün bir şekilde gülümsedi.

 

"Nie Li, bu yaraları iyileştirecek herhangi bir iksirin var mı?" dedi Ye Ziyun nazik bir şekilde. Babasının Nie Li'de oluşturduğu yaralardan dolayı kendini suçlu hissediyordu.

 

"Benim bu yaralar için bir ikisirim yok ama merhemim var. Hanginiz bu kremi sürmemde bana yardım edecek." dedi Nie Li Ye Ziyun'dan tarafa bakarak.

 

//RN: Tam bir orrrrr*spu evladısın ya!! Bu çocuğun başına bir felaket gelsin lütfen

 

Yaraların hangi bölgede olduğunu düşünen bu iki kızın yanakları çok fazla kızardı. Nie Li'nin yaralarının olduğu bölge onun kıçıydı. Doğduklarından bu  zamana kadar geçen sürede bu iki kız hiç böyle bir durumla karşılaşmamışlardı.

 

Bu iki kız gerçekten de merhemi Nie Li'nin kıçına sürecekler miydi?

 

Ç.N.: Sizcee?

 

"Babasının sorumluluklarını kızı üstlenmelidir! Ben sadece dertlerimi arz edebilirim." dedi ve elini iki yana açarak iç çekti.

 

"Nie Li ben sana yardım edeceğim." dedi Xiao Ning'er yüz ifadesine bakarak bunu yapmak için baya bir kendiyle çelişmişti. Önceden yanlış çalışmasından dolayı oluşan yaraları Nie Li tedavi etmişti aynı zamanda onun gelişim hızını arttırmada da yardım etmişti. Bu sefer Nie Li yaralanmıştı ve Ning'er'de Nie Li'ye yardım edecekti.

 

"Bu iyi gözükmez." dedi Nie Li sanki biraz utanmıştı. Ning'er ve kendisinin oldukça yakın olmasına rağmen ikisi arasındaki ilişki bu kadar da ileri bir düzeyde değildi.

 

Biraz düşündükten sonra Ye Ziyun ciddi bir ses tonuyla "Ben yaparım. Sonuçta Nie Li'nin yaralanmasına sebep olan kişi benim babamdı." dedi.

 

Nie Li bakışlarını bir Ye Ziyun'a bir Ning'er'e çeviriyordu. O bu kelimeleri söylerken bu iki kızında kabul etmeyeceğini düşünmüştü. Onun bu iki güzel kızın bu teklifi kabul edeceklerine dair hiçbir fikri yoktu.

 

"İlk önce yaralarının durumuna bakalım." dedi Xiao Ning'er. Sonuçta Nie Li'nin hoşlandığı kişinin Ye Ziyun olduğunu biliyordu. Ning'er sadece Nie Li'nin kendisinden hoşlanmasını sağlamaya çalışıyordu bundan dolayı Ye Ziyun'la ters düşmek gibi düşüncesi yoktu.

 

Nie Li sağ kolunda Ye Ziyun, sol kolunda Ning'er tarafından desteklenerek kaldıkları eve girdiler. Gerçek şuydu ki Nie Li; Ye Zong tarafından pataklansa da ve hala kıçında acıdan yanıyormuş gibi hissettirse de onun herhangi bir iç yaralanması yoktu. Ye Zong ona bilerek fazla sert vurmadığını anlamıştı. Bir gelişim uzmanı olarak bu tür yaralar kolaylıkla başa çıkılabilir yaralardı. Nie Li bu iki kızın ona ilaç süreceğini aklının ucundan dahi geçirmemişti.

 

Nie Yu büyük parlak gözlerini kırparak Ye Ziyun ve Xiao Ning'er'e baktı. Bu iki büyük göz ortada  garip bir olayın olduğunu anlamış gibi bakıyordu.

 

"Xiao yu, dışarda bekler misin?" dedi Nie Li.

 

"Tamam." dedi ve dışarı doğru koştu.

 

Bir kaç dakika sonra garip sesler odanın içinden dışarı doğru gelmeye başladı.

 

"Ahhhhh!!"

 

"Ahhh! Daha yumuşak!!"

 

Bu ses tonu oldukça yüksekti. Bazen de rahatlamış birinin sesi gibi geliyordu. Eğer bu sesleri içerde neler olduğunu bilmeyen biri duyarsa o kim bilir neler düşünürdü.

 

Odanın için bulunan iki kızında yanakları kıpkırmızı bir elmaya dönmüştü. Bu iki kız parmaklarına biraz merhem aldıktan sonra yumuşak bir şekilde merhemi Nie Li'nin kıçına sürüyorlardı. Merhemi Nie Li'nin derisi tamamen emene kadar elleriyle yayıyorlardı. Eğer onlar bu merhemi sürerken Nie Li ile odada tek başına olsalardı ikisi de utangaçlıktan patlayabilirlerdi. İkisinin odada olması birbirlerinin rahatlamasını sağlıyordu.

 

İki kız birbirine baktı ve ikisi de birbirlerinin ne düşündüğünü çözemedi.

 

Ye Ziyun'un kalbi çok fazla karışmıştı. Zaman geçtikçe Nie Li'nin burada kalmasını iyice kabullenmişti. En azından Nie Li etraftayken kendisini yalnız hissetmiyordu. Nie Li'nin kendisinden hoşlandığını bilmesine rağmen kendisinin hisleri Nie Li'nin hoşlandığı kadar fazla duygusal değildi. Aynı zamanda Xiao Ning'er'in Nie Li'den hoşlandığının da farkındaydı. Ye Ziyun başkalarının hoşlandığı kişiyi çalmak istemiyordu. Bundan dolayı Ye Ziyun'un kalbi çok fazla karışıktı.

Bu üçlü bir kelime dahi etmemişlerdi. Bulundukları ortam çok büyüleyici aynı zamanda da çok fazla utanç vericiydi.

 

"Sizin küçükken oyun arkadaşı olduğunuzu hatırladım, doğru mu hatırlıyorum? Ye Ziyun; sen sürekli Ning'er'in sana verdiği çantayı saklıyorsun değil mi?" dedi Nie Li.,

 

Nie Li yatakta yatıyordu ve bu kelimeleri kazara azından kaçırmış gibi davrandı.

 

Sen bunu nerden biliyorsun?” dedi Ye Ziyun çok şaşırmıştı. O gerçekten de bu çocukluk zamanlarını özlüyordu. Biraz zaman geçtikten sonra Xiao Ning’er daha fazla gelmeye devam etmedi. O hala Ning’er’in ona söylediği kelimeleri hatırlıyordu: Biz iki ayrı dünyanın insanıyız. Sen Şehir Lordunun Konağında prensesler gibi yaşıyorsun, ve ben sadece sıradan bir kızım. İkimizin izlediği yollar birbiriyle bir daha asla kesişmeyecek!

 

Ye Ziyun daima Xiao Ning’er’in ona verdiği ayı çantasını yanından ayırmıyordu. Bu anı onun çocukken sahip olduğu tek ve en önemli anıydı. Çünkü kalbinde Ning’er onun tek arkadaşıydı. Daha sonra Ye Ziyun’un Savaşçı Çırak Sınıfına girmek istemesi tekrar Xiao Ning’er ile yakınlaşmak istemesinden kaynaklanıyordu.

 

Nie Li ile Ye Ziyun arasındaki muhabbeti duyan Ning’er’in omuzları titremeye başladı ve kafasını öne doğru eğdi. O sersemlemiş gibi görünüyordu ve sessizce durmaya devam etti.

 

Nie Li acıyla inledi ve “Ning’er ağrıtıyorsun!” dedi.

 

Nie Li, üzgünüm!” dedi ve hızlı bir şekilde dikkatini topladı.

 

Önemli değil. Haha!” Nie Li gülümsedi.

 

İki tarafında onu tedavi eden güzel iki kızın olması oldukça keyif verici bir durumdu.

 

Ç.N. : Çocuk bu durumu bile lehine kullandı ben böyle bir insan görmedim.

Belli bir süre geçtikten sonra merhemi sürmeleri bitmişti. Nie Li pantolonun tekrar giydi. Namussuz Ye Zong’u düşünüce dişlerini sıktı. Onun on üç yaşındaki bir çocuğun bedeninde olması oldukça üzücü bir durumdu. Ayrıca onun Ye Ziyun’un babası olmasından dolayı ona herhangi bir zarar veremezdi. Ta ki Ye Ziyun ile kendi arasındaki meseleye karışmayıncaya dek. Ama bu yaptıklarının intikamını kesinlikle alacaktı.

 

Bu olaydan sonraki birkaç gün boyunca sebebini bilmediği bir şekilde belki Nie Li için endişelendiğinden dolayı Xiao Ning’er sürekli elinde lezzetli yiyecekler ile birlikte Ye Ziyun’un bölgesine geldi hatta Nie Li ve Ye Ziyun’la birlikte eğitim yaptı.

 

//Ratel Notu: Akşam kharsmi 2 bölüm daha atacak tetikte olun :D

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44260 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr