Bölüm 127: Çatışma

avatar
5608 3

Tales of Demons & Gods - Bölüm 127: Çatışma


 

Çeviri: Allenwalker Düzenleme: Accoladia

 

Huyan Xiong’un gözleri Yang Xin ile Ye Zong arasında gidip geliyordu sanki bir şeyler anlamış gibiydi. Nie Li dikkat çeken sıradan bir dahi olsaydı, bu küstahça davranışından sonra Ye Zong onu öldürmese bile ona okkalı bir ders verirdi. Sonuçta kendini beğenmiş bir dahi sıkıntıdan başka bir şey getirmezdi. Fakat Ye Zong ona herhangi bir ders vermemekle kalmıyor aynı zamanda onu koruyordu. Bundan dolayı Huan Xiong olayı tam anlamıyla kavrayamamıştı. Sadece Ye Zong onu korumamıştı aynı zamanda Yang Xin bile onu savunmuştu.

 

Görünen o ki Nie Li’nin olağanüstü bir yeteneği olmakla beraber Huyan Xiong’un bilmediği başka becerileride vardı. Şanlı Şehirde son zamanlarda yaşanan olayları biraz düşündükten sonra az çok bir şeyler hakkında fikir yürütebilir hala gelmişti. Hiç şüphesiz kızı Ye Han’a olan ilgisini kaybetmişti ve şu anki bütün ilgisi Nie Li’nin üstüne kaymıştı. Huyan Ailesinin kızı kesinlikle birisinin değerini görmede yanlış sonuca varmazdı.

 

Shen Hong’un yüzünde ciddi bir ifade vardı ve aynı zamanda bir kelime dahi etmemişti.

 

Salondaki genç nesillerin hepsi birbirine bakıyordu.

 

Onlar durumun bu raddeye geleceğini asla tahmin edemezlerdi.

 

Onun bu kadar küstahça davranmasına rağmen, Ye Zong ona herhangi bir ceza vermemiş hatta onu korumuştu. Bu tam olarak ne demek oluyordu?

 

Onun az önceki yüksek sesli söyleminden önce eğer  Şehir Lordu pozisyonundan vazgeçerse pozisyon ancak Ye Han’a kalabilirdi. Bu da acaba Ye Zong çoktan Şehir Lordu pozisyonunun Nie Li’ye geçmesi gerektiğini söylemiş demek olmuyor muydu? Salondaki topluluğun hepsi bir Ye Han’a bir Nie Li’ye bakarak bir şeyleri tahmin etmeye çalışıyordu.

 

Tam bu anda Ye Zong kendisini biraz kırgın hissetmişti. O açıkça bu davranışının onunla Ye Han arasında bir engel oluşturacağını anlamıştı.

 

Nie Li’nin az önceki davranışı sadece Aziz Aileye yönelik değildi aynı zamanda Ye Han’ı da hedef olarak seçmişti.

 

Ye Han yüzünde herhangi bir ifade göstermemesine rağmen kalbi bir karanlıkla kaplanmıştı. O Şehir Lordunun Konağına girdiğinde bile, Ye Zong’un onu evlatlık aldığı zaman, onun önünde duran yolun sürekli sabit bir şekilde eğitim yaparak sıradaki Şehir Lordu pozisyonunu elde etmesi olduğunu anlamıştı. Eğer o başarısız olur Şehir Lordu pozisyonu Ye Ziyun’a veya başka birisine geçerse onun Kar Rüzgarı Ailesi içindeki konumu oldukça garip bir hal alacaktı. Ayrıca onun ustasının dışında Kar Rüzgarı Ailesinin diğer kıdemlileri de ona biraz mesafeli davranıyordu.

 

Dahası Nie Li, Şehir Lordu için savaşacağını söylediği zaman Ye Zong onu bu sözlerinden dolayı cezalandırmamış aynı zamanda Shen Hong’dan korumuştu. Bu hareketlerin arkasındaki anlam oldukça açıktı. Ye Zong, Nie Li’yi koruyacaktı. Bu da Ye Zong, Şehir Lordu pozisyonunu Nie Li’ye bırakacak demek mi oluyordu?

 

Nie Li dışardan birisiydi ve Kar Rüzgarı Ailesinin herhangi bir üyesi bile değildi. Fakat Ye Han, Ye Zong’un karakterinin nasıl olduğunu biliyordu, eğer bu kişi Şanlı Şehri yönetme kapasitesine sahip biriyse Kar Rüzgarı Ailesinden olmasa bile Ye Zong onu bu koltuğa oturtmak için zorlayacak birisiydi. Bu tam olarak Ye Zong’un kendisi için yaptığıyla aynı şeydi.

 

Ye Han, Nie Li tarafından tehdit edildiğini hissetmişti.

 

Nie Li’nin nasıl kaba ve zorba olduğunu görünce ve aynı zamanda çok rahat davrandığını fark ettiği zaman Huyan Lanruo’nun gözleri parladı. Nie Li’nin böyle bir başarıya nasıl ulaştığını merak etti. O basitçe Nie Li’ye ibadet etmek istiyordu. Onun küçüklüğünde, kendisine sorun yaratan bir insandı. Birkaç sorun yarattıktan sonra yetişkinler onu yaptıklarından dolayı azarlayıp cezalandırıyordu. Fakat Nie Li sorun yarattığı zaman kimse onu azarlayıp cezalandırmaya cüret edemiyordu ve Nie Li yüzündeki baskın ifadeyi hiçbir zaman göstermekten vazgeçmiyordu. Nie Li’nin sorun yaratma kapasitesi kendisinin çok ötesindeydi.

 

Huyan Lanruo, “O gerçekten de benim hoşlandığım adam olmaya layık birisi.” diye gururlu bir şekilde düşündü.

 

Nie Li’nin bakışları çevredeki herkesin üstünde dolanıyordu. Shen Fei ve onun adamları onun gözünün içine bakmaya cüret edemiyorlardı ve kafaları sürekli yere bakar bir şekilde eğik tutuyorlardı. Nie Li’nin bu kadar çok kibirli davrandığını görünce üstünlüklerini kaybettiklerinin farkına vardılar. O açıkça Şehir Lordu Konağının Ziyafet Salonunun zeminini parçalamıştı ve bu davranıştan daha küstahça bir davranış olabilir miydi?

 

Chen Linjian, Ye Han, Huyan Lanruo ve birkaç kişi hariç, geri kalan gençlerin içinden hiçbiri Nie Li’nin şu anki heybetli görünüşünün yanına bile yaklaşamazlardı.

 

Chen Linjian kahkaha attı. O asla Nie Li’nin bu kadar ilginç bir şey yapacağını tahmin etmemişti. Nie Li açık bir şekilde onun hoşlandığı bir arkadaş tipiydi.

 

“Velet, Senin heykelini dikmeye kalksak t.şaklarına beton yetiremeyiz!!” dedi.

 

Chen Linjian, Nie Li’ye gözleriyle bir sinyal gönderdi. Onun gözlerinde Nie Li’nin tüm bunları bir amaç uğruna yaptığını nasıl olur da göremezdi? Salondaki herkesin tepkisi Nie Li’nin tam tahmin ettiği gibi gelişmişti.

 

Ye Han sakince gülümsedi ve “Ben asla Şehir Lordu pozisyonu için savaşacağımı düşünmemiştim. Ben Küçük kardeş Ye Ziyun’un bu pozisyon için daha iyi bir kapasiteye sahip olduğunu düşünüyorum. Ben onu her zaman destekleyeceğim ve elimden gelenin daha iyisini yapmaya çalışacağım bu onun için ölmem manasına gelse bile. Fakat dışarıdan birisi Şehir Lordu olmaz isterse Kar Rüzgarı Ailesini geçtim Şanlı Şehirdeki diğer tüm ailelerin bile buna karşı çıkacağını düşünüyorum.” dedi.

 

Güzel hareket!

 

Nie Li kaşlarını çattı. Ye Han gerçekten de zorlu bir rakipti. Nie Li’nin sebep olduğu olaylar ziniciri karşısında Ye Han’ın duygularında herhangi bir dalgalanma olmamıştı. Bu adam bu olayların hepsini bu noktaya kadar planlayabilmişti.

 

Nie Li iki elini de kafasının arkasında götürdü ve “Ahaha, Eğer Ziyun bir sonraki Şehir Lordu olursa benim bu olaya herhangi bir itirazım olmaz. Fakat onun dışında herhangi birisi Şehir Lordu olmaya kalkarsa kesinlikle Şehir Lordu Konağını mahvederim.” dedi.

 

Nie Li bu sözleri söylerken övünmüyordu gerçekten de bu söylediklerini yapabilecek güce sahip birisiydi.

 

Çok sayıda Patrik Nie Li’nin söylediklerini açık bir şekilde duymuştu ve Ye Zong’a doğru bakmaya başladılar. Fakat Ye Zong hala sessizliğini koruyordu. 

 

Gerçek ise Ye Zong içinden gülüyordu. Önceki yıllarda Ye Han’ın genç nesillerin içindeki en iyi yetenek olduğunun biliyordu. En umut veren kişi Ye Han’dı. O her zaman Ye Han’ın bir sonraki Şehir Lordu olacağını düşünüyordu. Aynı zamanda Ye Han, Ye Zong’un niyetinin farkına varmıştı ve gerçekten de çok sıkı eğitim yapıyordu.

 

Fakat Nie Li hiçliğin ortasında çıkıp gelmişti. Onun sahip olduğu yetenek kesinlikle rakipsizdi. O Simyacılar Derneğinin desteğine sahipti ve aynı zamanda onun arkasında gizemli ve çok güçlü bir uzman vardı. Bu ikisinin dışında eğer Şehir Lordu Konağının On Bin Şeytan Canavarı Düzenini bitirmesi için Nie Li’ye ihtiyaçları vardı.

 

Dışardan bakıldığı zaman Nie Li’nin yardımları sayesinde Şanlı Şehir yepyeni bir çağa giriyordu. Onların Şeytan Canavarlarının saldırısından daha fazla korkmalarına gerek kalmamıştı. Eğer onlar Nie Li’nin yardımından vazgeçerse Şehir Lordu Konağı gerçekten de yerle bir olabilirdi.

 

Şanlı Şehir, Ye Han olmadan da hayatta kalabilirdi fakat Nie Li olmadan asla. Bu Nie Li bu şehrin ana temel taşıydı bu da demek oluyordu ki Nie Li’nin baskısı Ye Han’ın baskısının çok ötesindeydi.

 

Fakat Ye Han, Ye Zong’un evlatlık edindiği çocuğuydu. Çok fazla sene birlikte yaşadıktan sonra bu ikisinin arasında derin bir ilişki bağı kurulmuştu. Eğer Ye Zong aniden Ye Han’a artık Şehir Lordu olamayacağını söylerse Ye Han nasıl hissedecekti? Çok kızgın hisseder miydi?

 

Birçok Patrik bu seçici kelimeleri ve beden dilini çok iyi bir şekilde anlama yeteneğine sahipti ve Ye Zong’un bu davranışlarından sadece bir sonuç çıkıyordu. Ye Han büyük ihtimal daha fazla Şehir Lordu pozisyonunun halefi konumuna sahip olamayacaktı.

 

Durumlar çok çabuk şekil değiştirmişti.

 

Sadece Nie Li’nin Şehir Lordunun Konağında bu kadar küstah olması sonucu herhangi bir zarar görmemişti aynı zamanda Ye Zong ve Simyacılar Derneği tarafından kurtarılmıştı. Bu olaylardan dolayı bir çok aile Nie Li’nin durumunu yeniden değerlendirmeleri gerektiğini düşündü.

 

Ye Ziyun gözlerinde biraz üzgünlük ifadesi taşıyarak Nie Li’ye baktı, fakat onun sözlerine inkar edecek bir davranışta da bulunmadı. Ye Ziyun hiçbir şey için kimseyle dövüşmek istememesine rağmen Ye Zong’un bazı hareketlerinden dolayı biraz acı hissetmişti. O küçükken bile Ye Ziyun, Ye Zong’un ağzından Ye Han’ın ne kadar büyük bir yeteneğe sahip olduğunu bilmem kaç kere duymuştu. Ye Zong’un Ye Han’a bir şeyler öğretmek için geçirdiği zaman Ye Zong’un kendisine bir şeyler öğretmek için geçirdiği zamandan çok fazlaydı.

 

Ye Ziyun’un kalbinde, Ye Han onun baba şefkatinden mahrum kalmasına sebep olmuştu. Ye Ziyun’un kendine sayısız kere bu duruma karşı umursamaz olmasını söylemesine rağmen, O Ye Zong’un Şehir Lordu koltuğunu Ye Han’a bırakmak istediğini Kar Rüzgarı Ailesinin Kıdemlilerinden duymuştu ve o zaman Ye Ziyun’un kalbi bir daha hiç sakin kalmamıştı çünkü o Ye Zong’un biyolojik kızıydı.

 

Ye Ziyun, Nie Li’nin bir şeyler fark ettiğinden dolayı Ziyafet Salonunda bu kadar küstah davrandığını düşünmüştü. Az önceki olayların bu kadar sert olmamasını istemesine rağmen Nie Li bunları gerçekten de yapmıştı ve bundan dolayı kabinde bir rahatlama hissetmişti.

 

Bazen bastırılmış duyguların gün yüzüne çıkması oldukça rahatlatıcı olabiliyordu.

 

Ye Ziyun, Nie Li ile olunca kendisini daha mutlu hissettiğini anladı. Yalnız kaldıklarında Nie Li’nin onunla dalga geçmesine sinirlenmesine rağmen, Ne zaman birlikte dışarı çıksalar Nie Li onun koruması gibi davranıyordu ve Ye Ziyun’un kötü durumu düşmekten korkmamasına sebep oluyordu. Nie Li asla Ye Ziyun’un biraz bile dezavantajlı konuma düşmesine izin vermezdi. Eğer herhangi birisi ona karşı çıkmaya yeltenirse açıkça kendi ölüm sertifkasını imzalamış olurdu. Şu anda önünde duran Shen Fei’nin korkudan kafasını kaldıramamasını görünce Ye Ziyun önceden onun ne kadar küstah olduğunu hatırladı. Açık alanda Nie Li’yi dövmeye çalışmışlardı fakat şu anda tek kelime bile edemiyorlardı.

 

Nie Li basitçe Şeytanın yeniden doğmuş haliydi.

 

Xiao Ning’er, Nie Li’nin sırtına bakınca gözleri parlamıştı. Şu anda onun önünde duran bu adam açıkça onun hayranı olduğu adamdı. O konuştuğu zaman tüm dünya sessizliğe gömülüyordu. Onun bu dünya üstünde yapamayacağı hiçbir şey yoktu. Onun kanatları altında Xiao Ning’er kendisini çok rahat hissediyordu.

 

Daha önce kimse kendisine böyle bir his yaşatmamıştı.

 

Xiao Ning’er ilk başlarda Aziz Aileyle evlenmek zorunda kalacağını düşünüyordu. Bu meseleden dolayı kendisini endişe ve paniğe kaptırdı hatta intihar etmeyi bile düşünmüştü. Onun bu kadar sıkı eğitmesinin tek nedeni Aziz Aile olan evlilikten kurtulma düşüncesiydi. Fakat bu kader Nie Li’nin ortaya çıkmasından sonra tamamen değişmişti. Gelecekte hiç kimse onu evliliğe zorlayamayacaktı. Nie Li'nin bakışları altında Shen Fei nefes bile almaya cüret edemiyordu. Hatta Aziz Ailenin Patriği bile Shen Fei’yi Nie Li’nin gazabından koruyamıyordu.

 

Nie Li kendini daha fazla Ye Han’la oyalamak istemiyordu. Onun bakışları Shen Fei’nin üstüne kaydı ve “Shen Fei, şu anda nerede olduğunu biliyor musun? Bu Şehir Lordu Konağının hazırladığı ziyafet senin kolayca katılabileceğin bir yer mi? Siktir ol git buradan aksi halde sana yapacaklarımdan dolayı beni suçlamanı istemem.” dedi.

 

Shen Fei normalde Nie Li’nin bakışları altındayken tek cümle etmeye bile yeltenmezdi. Fakat Nie Li’nin bu kadar ileri gideceğini asla düşünmemişti. Kafasını kaldırdı ve sinirli bir şekilde “Nie Li bu kadar iler gitme!” dedi.

 

“Yani sen, Genç efendi Shen, diğerlerine zorbalık yapabilirsin fakat ben yapamaz mıyım? Yıldırım Tanrısının Meteor Kılıcının tadına bak da ondan sonra konuş!” dedi Nie Li. Kılıcı yere vurdu. Bundan dolayı yerde örümcek ağı gibi yarıklar oluşmaya başladı ve sonunda büyük bir patlama oldu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr