Bölüm 247: Ruh Mührü

avatar
9341 4

Tales of Demons & Gods - Bölüm 247: Ruh Mührü


Çeviri: AllenWalker Düzenleme: RubyCrow

 

 

 

Nie Li kafasını kaldırdı ve Celastial Qilin'e doğru gözlerini kısarak bakmaya başladı.

 

Celastial Qilin çok fazla kurnazdı. Celastial Qilinin sahip olduğu güç miktarından ve zekâdan dolayı böyle bir hatayı yapmış olması imkânsız gibi bir şeydi. Şişeyi yem olarak kullanıp onları avlamak istiyordu.

 

"Bunun çözümü kolay değil mi?" dedi Lu Piao ve uzaysal yüzüğünden bir kamçı çıkartıp ileride duran şişeyi yakalamaya çalıştı.

 

Aniden bir yıldırım kamçının üzerine düştü ve onu parçalarına ayırdı.

 

Celastial Qilin'in ağzının kenarı kimsenin fark edemeyeceği şekilde yukarı doğru kıvrılmıştı. Masumiyet dolu bir ses tonuyla "Benden üç metre uzaklıkta bulunan her şey bu zincir hapishanesinin etkisi altında. Ben bile bunu bilmiyordum." dedi.

 

Celastial Qilinler beş metre mesafeye kadar ulaşan bir alanı kontrol edebiliyorlardı. Bundan dolayı Nie Li ve ekibinin içinde şeytan kanı bulunduran şişeyi almaları hiçte kolay olmayacaktı.

 

"Nie Li, Celastial Qilin bunu bilerek yaptı." diye fısıldadı Yu Yan, Nie Li'nin kulağına.

 

"Farkındayım." dedi Nie Li. Nasıl olurda Nie Li, Celastial Qilin'in bu ufak oyununu fark etmeyebilirdi ki.

 

Nie Li hafifçe gülümsemeden önce Celastial Qilin'e baktı ve "Madem dikkatsizliğine geldi, o halde şişeyi gidip alayım." dedi.

 

Nie Li yavaşça şişeye doğru yürümeye başladı.

 

"Nie Li, dikkat et!" dedi Ye Ziyun. Ye Ziyun ve Xiao Ning'er, Nie Li için endişelenmişlerdi. Celastial Qilin'e yaklaşmanın çok tehlikeli bir hareket olduğunun farkındaydılar.

 

"Rahat olun, Nie Li ne yaptığının gayet iyi biliyor." dedi Du Ze ve gülümsedi. Du Ze, Nie Li'yi en iyi anlayabilen insanlardan birisiydi. Nie Li nasıl olurda böyle ucuz bir numara tarafından kandırılabilirdi ki?

 

Nie Li yavaşça Celastial Qilin'e yaklaşmaya devam etti. Yedi metre, altı metre...

 

Nie Li'nin saldırı menziline girmesini izleyen Celastial Qilin'in kalbine bir anda endişe düştü.

 

Birkaç saniye sonra Nie Li tam beş metre uzaklığı gelince olduğu yerde durdu ve Celastial Qilin'e bakmaya başladı.

 

Celastial Qilin kaşlarını çattı. Nie Li’nin niyeti gayet açıktı; Celastial Qilin'e her şeyin farkında olduğunu ve saçma bir harekette bulunmaması gerektiğini söylüyor gibiydi.

 

Celastial Qilin burnundan solu. Her şeyi bilirse bilsin yine de kanımı sana kolay bir şekilde vermeyeceğim.

 

Bir anda Nie Li, Uzun Dişli Panda ile birleşti ve ağzını açarak birbirlerinin etrafında dönen bir beyaz bir siyah iki küre fırlattı.

 

"hmph! Senin benim kanımı alman için kuvvet uygulamaktan başka çaren yok!" diye kükredi Celastial Qilin ve Yin-Yang Patlamasına doğru bir yıldırım gönderdi. Her ne kadar hapsedilmiş olursa olsun Celastial Qilin'in açığa çıkarabileceği güç miktarı bu haldeyken bile bir Yarı Tanrı Seviyesindeki uzmanı yaralamaya yeterdi.

 

Boom!!

 

Yıldırım, Nie Li'nin göndermiş olduğu kürelere çarpar çarpmaz büyük bir patlama meydana geldi. Büyük bir şok dalgası etrafa yayılmaya başladı.

 

Yin-Yang Patlaması patladığı anda Nie Li bir tane Ejder Bombası attı ve hemen ardından Gölge İblisi ile birleşerek şeytan kanının bulunduğu şişeye doğru atıldı.

 

"Şeytan kanımı çalmaya mı çalışıyorsun? Rüyanda görürsün! Benim menzilime girdikten sonra sağ bir şekilde kaçabileceğini düşünme!" diye kükredi Celastial Qilin. Ağzını açtı ve bir tane yıldırım topu gönderdi.

 

Ye Ziyun ve diğerleri olan biteni dikkatle izliyorlardı ve onlarda tekniklerini aktif etmeye başlamışlardı.

 

Bir buz sarkıtı ve rüzgar bıçağı Celastial Qilin'e doğru ilerlemeye başladı.

 

Boom! Boom! Boom!

 

Saldırılar Celastial Qilin'e çarptılar ama onda herhangi bir iz bile bırakmadılar, sanki bu saldırılar onu sadece gıdıklamış gibiydiler. Celastial Qilin'in sahip olduğu beden çok dayanıklıydı.

 

"Rooarr!!" Celastial Qilin öfkeli bir şekilde kükredi ve ağzından yıldırım topları tükürdü.

 

Celastial Qilin ağzını açtığı anda Ejder Bombası ağzının içine girdi ve girer girmezde ağzının içinde patladı. Fakat bu saldırı bile Celastial Qilin'e sahip olduğu dayanıklılıktan dolayı herhangi bir zarar vermemişti. Sadece onu birkaç metre geriye doğru ittirdi.

 

Nie Li yıldırım hızıyla ileri atıldı ve sağ elini aşağı doğru indirerek içinde kan bulunan şişeyi tutarak Du Ze ve diğerlerinin üzerine doğru attı.

 

Bu sahneyi gördükten hemen sonra Celastial Qilin öfkeli bir şekilde kükreyerek sayısız yoğun yıldırım toplarını Nie Li'ye doğru gönderdi. Her ne kadar Nie Li içinde şeytan kanı bulunan şişeyi Celastial Qilin'in saldırı menzilinin dışarına çıkarmayı başarmış olsa da kendisi saldırı menzilinden çıkmayı başaramamıştı.

 

Nie Li kendisine doğru gelen yıldırım toplarından oluşmuş fırtınayı izlerken bu saldırının kendisini paramparça etmek üzere olduğunu hissetti.

 

Boom!! Boom!! Boom!

 

Yıkıcı yıldırım toplarının arasında Nie Li'nin bedeni ortadan kayboldu.

 

"Hmph! Bu saldırıdan sonra o velet kesinlikle ölmüştür!" Celastial Qilin, Nie Li'nin bu saldırıdan kurtulabileceğine hiç inanmıyordu.

 

Bu sahneyi izleyen diğerlerinin kalbini büyük bir endişe duygusu kapladı. Nie Li'nin şu anki seviyesinden dolayı bu saldırıdan kurtulabilmesi çok zordu.

 

Celastial Qilin'in niyeti Nie Li'yi öldürmek değildi. Yıldırım fırtınası onu sadece bayıltmak içindi. Nie Li açıkça bu grubun lideriydi. Eğer Celastial Qilin, Nie Li'yi rehine olarak alabilirse diğerleri onun her istediğini yaparlardı.

 

Korkunç yıldırım fırtınası yavaşça ortadan kayboldu.

 

Fakat Celastial Qilin etrafta Nie Li'yi görememişti.

 

"Bu nasıl olabilir?" diye kükredi Celastial Qilin. Celastial Qilin, Nie Li'nin yerini saptamak için bir başka yıldırım fırtınası daha oluşturdu. Fakat yine de Nie Li'nin nerede olduğunu bulamadı.

 

Birkaç saniye sonra Nie Li bir anda yedi metre uzaklıkta ortaya çıktı.

 

Az önce Celastial Qilin'in saldırısından son anda Gölge İblisinin boşluk yeteneğini kullanarak kaçmıştı.

 

"Kaçmayı nasıl başardın?" diye sordu Celastial Qilin kalbi yenilgi hissiyle doluydu.

 

"Senin bunu bilmene gerek yok." dedi Nie Li gülerek. Gölge İblisi Şeytan Ruhu rastlanılması son derece nadir bir şeytan ruhuydu. Onun birçok saldırı yeteneği diğer uzmanların bilgisi dışındaydı. Her ne kadar Celastial Qilin uzun yıllar boyunca yaşamış bir şeytan canavarı olsa da diğer şeytan canavarlarının yeteneklerini çok bilmiyor gibiydi. En azından Gölge İblisinin yeteneklerini bilmiyordu.

 

"Nie Li, elimizde on şişe şeytan kanı var. Bunlarla ne yapacağız?" diye sordu Lu Piao.

 

"Bana ver." dedi Nie Li hafifçe gülümseyerek. Şeytan kanı barındıran şişeleri Lu Piao'dan aldı ve hemen ardından gizemli yazıt desenler çizmeye başladı.

 

Gizemli bir yazıt desenler zemini doldurmaya başladı.

 

Celastial Qilin, Nie Li'nin çizdiği yazıt desenleri izlerken meraklı bir ses tonuyla "Sözünden geri dönmeyeceksin, değil mi?" diye sordu.

 

Acaba Nie Li, kanını elde eder etmez kendisini öldürmeyi düşünüyor olabilir miydi?

 

"Ben sözümü tutarım, senin gibi değilim. Kanını kullanarak bu yazıt desenini çizmemin amacı eğer bize zarar vermeye çalışırsan seni durdurmaktır. Aynı zamanda çizdiğim bu yazıt desenlerle seninle Du Ze arasında bir Ruh Düzeni oluşturuyorum. Bugünden itibaren senin fiziksel bedenin bir dönüşüm geçirecek ve Du Ze'nin ruh bölgesiyle birleşecek. Fakat seni uyarayım ona zarar vermeyi aklından bile geçirme. Ruh Düzeni sadece Du Ze tarafından iptal edilebilir. Eğer gelecekte özgürlüğünü kazanmak istiyorsan bundan sonra ona iyi davransan iyi edersin." dedi Nie Li. Du Ze'nin güvenliği için bu önlemleri almak zorundaydı.

 

"Peki, yaşlılıktan ölürse ne olacak?" diye sordu Celastial Qilin.

 

Nie Li omuz silkerek "Bende bilmiyorum. Her neyse durumlar bunlar." dedi.

 

Celastial Qilin oldukça üzgün bir moddaydı. Fakat kapana kısılmış bir kaplanın elinden ne gelirdi ki? Kaderini kabul etmekten başka şansı yoktu. Fakat Nie Li'nin sunmuş olduğu teklifte hiçte kötü değildi.

 

Sonuçta insanların yaşam süreli çok uzun değildi. Du Ze öldükten sonra özgürlüğüne kavuşacaktı değil mi? Sonuçta ölüm mumun sönmesi gibiydi. Eğer Du Ze'yi çok fazla kışkırtmazsa onun kendisini özgür bırakmaması için ortada herhangi bir sebep olmayacaktı.

 

"Tamam. Anlaştık. Onu korumak için elimden gelen her şeyi en iyi şekilde yapacağım. Fakat onun hayatı sonuna geldiği zaman beni bırakacak!" dedi Celastial Qilin. Çekirdeği şekil alana kadar bu kule de hapsolup çekirdeği şekil aldıktan sonra öldürülmek yüz yıl boyunca kafasını önüne eğip bir insanı takip etmekten daha kötü bir durumdu.

 

Du Ze gururlu bir ses tonuyla "Ben, Du Ze, her zaman sözümü tutarım. Eğer beni elli yıl boyunca takip edersen, elli yılsonunda seni özgür bırakacağıma söz veriyorum." dedi.

 

"Tamam." dedi Celastial Qilin, Du Ze'nin konuşması biter bitmez. O, Du Ze'yle başa çıkmanın Nie Li'yle başa çıkmaktan daha kolay olduğunu anında anlamıştı. Du Ze'nin daha dürüst bir insan olduğunu düşünmeye bile başlamıştı.

 

Celastial Qilin'in şartları kabul ettiğini gördükten sonra Nie Li sonunda rahatlamıştı. Du Ze, Celastial Qilin'le birleştikten sonra önceye göre gelişim konusunda büyük bir fark yaşayacaktı. Elli yıllığına bile olsa bu Du Ze için son derece iyi bir olay olarak sayılabilinirdi. Sonuçta Nie Li'nin Du Ze'ye vermiş olduğu teknik "Cennetsel Qilin" tekniğiydi.

 

Nie Li, Minik Dünyada Efsane Seviyede olsa bile karşılaştığı her düşmanla başa çıkabilirdi. Fakat Ejderha Kalıntıları Bölgesine girdikleri zaman durumlar Minik Dünyaya kıyasla çok daha tehlikeli bir hal alacaktı. Hepsi Göksel Kader Âlemine girmeyi başarıp birçok ruha sahip olsalar bile sahip oldukları bu ruhları kolay bir şekilde kaybedebilirlerdi.

 

O zaman geldiğinde Nie Li tüm arkadaşlarını korumayı başaramayabilirdi. Bundan dolayı Nie Li arkadaşlarının güçlenmesini ve tehlikeli bir durumla karşılaştıkları zaman kendi başının çaresini bakmalarını amaçlıyordu.

 

Sonuçta Nie Li'nin düşmanı çok güçlü olan Bilge İmparatordu!

 

Böyle güçlü bir düşmanla karşılaşacağı için Nie Li çok küçük bir ihmalkârlığa bile izin vermezdi. En başından beri Bilge İmparatoru yenmek için hazırlanıyordu. Artık bu hayatında bir yalnız kurt olamayacaktı. Geçmişte çok fazla güçlü olsa da tek başınaydı. Bu hayatında arkadaşlarını da güçlendirmek zorundaydı.

 

Zemine çizilmiş olan yazıt desenler göz alıcı bir ışık yayarak parlamaya başladılar ve daha sonra yazıt desenlerden oluşmuş zincirlere dönüşerek Celastial Qilin'in bedenini bir santim bile hareket edemeyeceği şekilde sardılar. Nie Li, Celastial Qilin'in yanına yürüdü ve Ruh Düzeni tamamlamak için gerekli son yazıt deseni de şeytan kanını kullanarak çizmeye başladı.

 

Daha sonra Du Ze'nin alnının ortasına da şeytan kanı sürdü. Göz kamaştırıcı bir ışın bir anda parlamaya başladı.

 

Celastial Qilin'in bedenine sürülmüş olan şeytan kanı ışıklar yayarak onun tüm bedenini kapladı. Şeytan Canavarının bedeni yavaş yavaş şeffaf bir hale gelmeye başladı. En sonunda bir ışık demetine dönüşerek Du Ze'nin alnında bulunan kanın içine girdi.

 

Du Ze'nin gözlerinden yıldırım ve ateş içeren iki ilahi ışık parıltıları yayılmaya başladı.

 

"Bitti." dedi Nie Li gülümseyerek. Du Ze, Celastial Qilin'le birleştikten sonra gelişim konusunda büyük bir atılım yapacaktı.

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr