Bölüm 158: Şeytan Lordu

avatar
6524 4

Tales of Demons & Gods - Bölüm 158: Şeytan Lordu


 

Çeviri: AllenWalker Düzenleme: Accoladia

 

   

Ye Zong kuru bir şekilde öksürdü. Elinde tuttuğu bu Kan Kristalleri kızının bakışları altında aldığı için saatli bir bomba gibiydi. Eğer Ye Zong, bu Kan Kristallerini kabul ederse, Nie Li’yi de damadı olarak kabul etmiş gibi gözüküyor olacaktı.

 

“Kayınbaba, biz bir aileyiz. Önemli değil.” Nie Li eskilerin yaptığı gibi Ye Zong’un sırtına vurdu.

 

K.N: Arkadaş enseye şaplak ... parmak seviyesine geçti. Bu işin sonu iyi değil :D

 

Ye Ziyun yanakları kızarmış bir şekilde kızgın kızgın Nie Li’ye bakıyordu. Nie Li babasına hiç saygı göstermiyordu. Fakat onu asıl şaşırtan olay babasının Nie Li’yi ilk gördüğü zaman öldürmek üzereyken hangi ara bu kadar samimi olduklarıydı. Nie Li babasına kayınbaba bile diyordu.

 

Nie Li bunu nasıl başardı?

 

Nie Li’nin babasına hitap şeklini hatırladığı zaman Ye Ziyun biraz sinirlenmişti. O ne zaman Nie Li’yi eşi olarak kabul etmişti ki?

 

Ye Xiu, hüzünlü bir şekilde elinde tuttuğu Kan Kristallerini kabul etmişti. Ye Xiu’nun Kar Rüzgarı Ailesindeki konumu Ye Mo ve Ye Zong’dan sonra en önemli konumdu. O çoktan Nie Li’yi damadı olarak kabul etmişti. Bu da demek oluyordu ki Nie Li Ye Ziyun’la evlenmek için yolun üçte birini kat etmişti.

 

Du Ze, Lu Piao ve diğerleri şaşkın bakışlar altında Nie Li’yi izliyorlardı. Nie Li ne zamandan beri Ye Zong ile bu kadar samimi olmuştu? Bu basitçe hayallerinin bile ötesinde bir durumdu. Acaba Ye Zong, Nie Li’yi gerçekten de damadı olarak kabul etmiş miydi? Hiç mantıklı değil.

 

Kızından önce babayı ikna etmek oldukça nadir görülen bir durumdu. Bu sahne karşısında Lu Piao’nun gözleri parlıyordu.

 

Ye Zong’un hala tereddüt ettiğini gören Nie Li, Ye Zong’a yaklaştı ve kulağına “Kayınbaba, Antik Düzenin içine girdiğimiz zaman büyük bir sırrı keşfettik.” dedi.

 

“Ne sırrı?” Ye Zong bu sırrı merak etmişti. Antik Düzen, taa çok eski zamanlardan beridir burada bulunuyordu ve hiç kimse bu bariyeri kırmayı başaramamıştı. O asla Nie Li’nin bu bariyeri kıracağını düşünmezdi. Tam olarak bu bariyerin içinde ne vardı?

 

“Bu konu hakkında..” Nie Li, Ye Zong’un elinde tuttuğu Kan Kristallerine baktı ve “Kayınbaba, Kan Kristallerini kabul etmeyerek, bana aileden biri değilmişim gibi davranıyorsun.” dedi.

 

Bu sözler açıkça tehdit anlamındaydı. Ye Zong bir süre düşündükten sonra Şanlı Şehir için bu tuzağa düşmeyi göze aldı. Ellerini kapatarak Kan Kristalleri kabul etti ve “Antik Düzenin içinde ne vardı?” dedi.

 

“O Antik Düzen, Cehennem Hapsi Bölgesi ile bağlantılıydı. İçinde çok fazla Şeytan Canavarı vardı, orada yaşayan on üç aile olduğunu öğrendik, orada binlerce yıldır yaşıyorlarmış. Üstüne birde orada Üç Tane Efsane Seviye uzman vardı.” dedi. Cehennem Hapsi bölgesi hakkında her şeyi Ye Zong’a anlattı.

 

“Cehennem Hapsi Bölgesi mi? Üç tane Efsane Seviye Uzman mı?” Ye Zong birkaç dakikalığına donup kalmıştı. O, bu üç tane Efsane Seviye uzmanın dövüşçü tipi olduğunu öğrenmişti. Onların bir Efsane Seviye Şeytan Ruhçusu kadar güçlü olmadıklarını bilse de hala şok edici bir haberdi. Fakat, bu bölgenin içindeki on üç aile bir demir plaka gibi sağlam gözükmüyorlardı.

 

Bu bilgileri öğrenmek, Şanlı Şehrin kaçabileceği bir yer olduğunu öğrenmek demekti. Ve bu haber Şanlı Şehir için çok önem arz ediyordu.

 

Nie Li aniden Antik Kubbenin önündeki yaşadıklarını hatırladı ve “Ah doğru ya, kayınbaba Şeytan Lordu olarak adlandırılan birisini tanıyor musun?” diye sordu.

 

Şeytan Lordu mu? Ye Zong ve Ye Xiu kalplerinde şok geçirmişti.

 

Ye Zong “Şeytan Lordunu nerede gördün?”

Nie Li omuz silkerek “Ben sadece birilerinin onun hakkında konuştuğunu duydum.” dedi.

 

“Senin bahsettiğin Şeytan Lordu ile bizim bildiğimiz Şeytan Lordunun aynı kişi olup olmadığından tam emin değilim. Birkaç yüz yıl önce Şanlı Şehirde anormal bir durum gerçekleşti. Ufak açlıktan ölmek üzere olan bir çocuk yaşlı bir adam tarafından evlatlık alındı ve yaşlı adam çocuk on yedi yaşına gelene kadar baktı. Bu sıralarda Şanlı Şehirde Kırmızı Yeşim Ailesi diye bir aile vardı. Bu aile oldukça büyük bir aileydi ve Kar Rüzgarı Ailesinden sonra en güçlü aile olarak görülüyordu. O zamanlarda bu aile çok fazla güçlü uzman vardı. Bir düzine Kara Altın Seviye Şeytan Ruhçusu bulunuyordu ve bir tanesi Efsane Seviyeden bir adım uzaktaydı.”

 

Ye Zong üzgün bir ses tonuyla devam etti “Bu mesele hakkında konuşmak biraz üzücü olsa da devam edelim. Bu sıralarda Şanlı Şehir bir karışıklık içindeydi. Kırmızı Yeşim Ailesinin üyeleri kibirli ve zalim insanlardı. Az önce bahsettiğim yaşlı adam da bu aile için çalışıyordu. Bir görevi düzgün bir şekilde yapmadığı için aile üyeleri tarafından ölümüne dövülmüştü. Bu olaydan sonra evlatlık aldığı çocuk aniden ortadan kaybolmuştu. Herkes o çocuğun Kırmızı Yeşim Aile tarafından öldürüldüğü düşünmüştü. Birkaç yıl sonra çocuk tamamen unutulmuştu. Daha sonra çocuk birden ortaya çıktı ve yüzünde bir şeytan maskesi takılıydı ve kendisine Şeytan Lordu diye hitap ediyordu. Kırmızı Yeşim Ailesine girdi ve büyük bir karmaşaya sebep oldu.”

 

Bir adam tüm aileyle mi savaştı? Bu çocuk çok fazla güçlenmiş olmalı. Du Ze, Lu Piao ve diğerleri Ye Zong’un anlattıklarını pür dikkat dinliyordu.

 

“Daha sonra ne oldu?” diye sordu Nie Li.

 

“Tüm Kırmızı Yeşim Ailesi katledildi. Yaşayan hiçbir üyesi kalmamıştı. Bütün Kara Altın Seviye uzmanlarda dahil. Şeytan Lordu büyük ihtimal Efsane Seviyeye ulaşmıştı. Kırmızı Yeşim Ailesiyle savaşırken ağır bir yara almıştı. Onun bu savaşı tüm Şanlı Şehirde bir kaos ortamının oluşmasına sebep olmuştu. Onu öldürmek için bir çok aile uzman görevlendirmişti. Bunun sonucunda yeryüzünü sallayacak bir savaş başladı fakat Şeytan Lordu bu savaştan Aziz Ata Dağlarına kaçmayı başarmıştı.”

 

“Daha sonra neler oldu?” diye sordu NieLi. Önceki hayatında Şanlı Şehrin dışına kaçtığı zaman sadece on altı yaşındaydı. Bu nedenle bazı şeyleri bilmemesi oldukça normal karşılanabilirdi.

 

K.N: 26 değil miydi o?

 

Ye Zong ve Ye Xiu birbirine baktı.

 

“Daha sonra Şeytan Lordu, Kara Loncayı kurdu. Bazı insanlar Şeytan Lordunun, Kara Loncayı kurduktan sonra öldüğünü söylüyor. Bazıları ise onun Kara Loncayı daha güçlü bir hale getirmek için gizli gizli çabaladığını söylüyor. Üstüne Kara Loncanın şimdiye kadar ki bütün liderlerine Şeytan Lordu diye hitap edilmişti.”

 

Kara Loncanın lideri her zaman Şeytan Lordu olarak mı çağrılıyor? Önceki hayatından Nie Li’nin bilmediği çok fazla sır vardı. Antik kubbenin orada yaşadıklarını hatırladı. O genç eleman Kara Loncanın lideri miydi? Öyle birine hiç benzemiyordu. O kesinlikle bir uzman olmasına rağmen ona baktığın zaman ondan hiç liderlik aurası yayılmadığını düşündü. Şeytan Lordunun genç olduğu zamanlardan kalma bir anı olabilir miydi acaba? Onun ortadan kaybolduğu zaman boyunca Cehennem Hapsi Bölgesinde mi bulunuyordu?

 

Ye Zong’u dinleyen gençlerin hepsi derinden bir iç çekmişti. Kara Loncanın kurucusu Şanlı Şehirden bir ailenin üyesi miydi? Şu anda Kara Lonca olmasaydı, Şeytan Canavarları saldırısı sırasında tüm Şanlı Şehir demir bir duvar gibi birleşebilirlerdi. Şu anki Kara Lonca, Şanlı Şehrin güvenliğini tehdit eden en büyük unsurlardan bir tanesi konumundaydı.

 

“Efsane Seviyeye ulaşana kadar beklemeliyim belki o zaman Şeytan Lorduyla yüzleşebilirim.” diye düşündü Nie Li.

 

Bir şeyler düşündükten sonra Ye Zong’un bakışları Duan Jian’ın üstüne kitlendi “Bu çocuk kim?”

 

O belli belirsiz bir şekilde Duan Jian’dan yayılan güçlü aurayı hissedebiliyordu.

 

“Onun adı Duan Jian.”

 

Duan Jian saygılı bir ses tonuyla “Ben, Usta Nie Li’nin bir hizmetçisiyim.” dedi.

 

Nie Li’nin hizmetçisi mi? Ye Zong ve Ye Xiu şaşırmıştı. Duan Jian’ı ilk gördükleri zaman ondan yayılan güçlü aurayı hissedebilmişlerdi ve onun gizemli bir uzman olduğunu düşünmüşlerdi. Onun, Nie Li’nin bir hizmetçisi olduğunu hiç düşünmezlerdi. Nie Li gerçekten de böyle güçlü bir hizmetçi mi bulmuştu kendisine? Onlar Duan Jian’ın en azından bir Kara Altın Seviye uzman gücünde olduğunu düşünüyorlardı.

 

Onların kalbini sakinleştirmesi baya bir zaman almıştı. Fakat artık Nie Li’nin içinde olduğu hiçbir olay onları şaşırtmaya yetmeyebilirdi.

 

“Nie Li, onun senin adamın olduğunu düşünürsek, onun kalacağı yeri sen ayarlamalısın.” dedi Ye Zong.

 

“Tamam.” dedi Nie Li. Daha sonra Duan Jian’a döndü ve “Duan Jian, Şehir Lordu Konağında istediğin gibi dolaşabilirsin. Burasını kendi evinmiş gibi görebilirsin.” dedi.

 

Ç.N: Bizimki yine duramıyor. 

 

“Evet, Usta.”

 

Evinde gibi davranmak ne anlama geliyor? Ye Zong kendisini çaresiz hissetmekten alıkoyamadı.

 

Bir süre düşüncelere dalan Ye Zong kafasını kaldırdı ve “Nie Li sen burada kal. Geri kalanlar gidebilirsiniz.” dedi.

 

“Tamam. Şehir Lordu.”

 

Du Ze ve diğerleri saygıyla eğildiler ve Nie Li’ye veda ettikten sonra ayrıldılar. Xiao Ning’er ve Ye Ziyun bir Nie Li’ye baktılar bir de Ye Zong’a baktılar. Daha sonra salondan ayrıldılar.

 

Salonda kalanlar Ye Zong, Nie Li ve Ye Xiu'ydu

 

“Kayınbaba, benimle konuşmak istediğiniz konu nedir acaba?” diye sordu gülerek.

 

Ye Zong’un yüzü karardı ve “Nie Li, senin neler planladığını bilmediğimi düşünmeni istemiyorum. Beni çok fazla insanın içinde kayınbaba olarak çağırma. Aksi halde senin canını bir kere daha yakarım.” dedi.

 

“Oh? Kayınbaba sen kesinlikle sözünü tutmuyorsun. Çoktan On Bin Şeytan Canavarı Düzenini sana verdim, üstüne bir de çok değerli olan Kan Kristallerini de kabul ettin hatta ve hatta Antik Düzen Bariyerinin Cehennem Bölgesi ile bağlantılı olduğunu da söyledim. Sonunda her şeyi kabul edip sözünü tutmak istemiyorsun öyle mi? Şehir Lordu olmak için yeterli bir dürüstlüğe sahip değil misin yoksa?” dedi.

 

Ye Zong bu kelimeleri duyduktan sonra susmuştu. Bu serseri velet utanmaz birisi. Kızını bunlar karşılığında ona vermesini mi istiyor? Kızı Kar Rüzgar Ailesinin asil bir torunuydu.

 

Ye Xiu kuru bir şekilde öksürdü ve gülümseyerek “Bu konu hakkında daha fazla tartışmayalım. Nie Li, Lord Ye Zong hala Şehir Lordu ve insanların içinde onunla saygılı bir şekilde konuşmalısın. Seninle Ziyun arasındaki meseleye gelirsek, Ziyun kabul ettiği sürece ben ve Şehir Lordu bu meseleye karışmayacağız. Kayınbaba olarak seslenmene gelirsek çeyizini hazırladın mı?” dedi.

 

“Siktir! Kan Kristalleri çeyiz olarak sayılmıyorsa daha ne sayılabilir ki. Neyse bu konu hakkında daha fazla konuşmayacağım. Benden ne istiyorsunuz, yapabileceğim bir şeyse eğer elimden gelenin en iyisini yapacağım.” dedi Nie Li. Ye Zong onun bu konuşmalarına itiraz etmediği için Nie Li’nin keyfi baya bir yerindeydi. Ye Zong meselesini hallettikten sonra Ye Ziyun’u ikna etmek bir hayli kolaydı.

 

Ye Ziyun şu anda bir şey göstermese de, Nie Li konusunda bazı endişeleri vardı. Nie Li, Ye Ziyun’un kalbini anlayışlı davranışlarıyla çalabileceğine emindi. Nie Li’ye rakip çıkmadığı müddetçe ortada büyük bir sorun olmayacaktı. Sonuçta rakibi olabilecek potansiyele sahip tek kişi Shen Yue idi. Onu çoktan aradan çıkartmıştı. Diğer rakibi ise Ye Han’dı. Ye Ziyun’un Ye Han’a karşı küçüklükten gelen bir kini olduğu için onu da rakip olarak görmüyordu.

 

Duygularla ilgili meseleler yavaş yavaş halledilmeliydi. Ortada bir rakip olmadığı sürece Nie Li’nin acele etmesine gerek yoktu. Şu anda acil olan meselelerle ilgilenmeliydi. Bir yandan Kara Lonca ve Aziz Aile sorunu diğer yanda ise Şeytan Canavarları sürüsünün gelme zamanının yaklaşmasıydı.

 

Nie Li konusunda Ye Zong kendisini çaresiz hissediyordu. Tüm hayatı boyunca Nie Li dışındaki diğer herkes onun sözünü dinlemişti. Sadece Nie Li’yi kontrol altına alamıyordu.

 

Ye Zong bu konuyla daha fazla uğraşmak istemiyordu. Nie Li, Şanlı Şehrin gelişmesinde katkılar sağladığı müddetçe Kar Rüzgarı Ailesinin kıdemlileri onu kabul edebilirdi. Ve onun Ye Ziyun’a karşı olan hisleri gerçek gibi duruyordu bundan dolayı gerisini Ziyun’a bırakmayı seçmişti.

 

“Nie Li, biz Kara Lonca ile Aziz Aile arasında bir bağlantı bulduk hatta Kara Loncanın Şanlı Şehirde bir üssünün olduğunu bile öğrendik. Aziz Aile ile başa çıkmak için bir sonraki hamlemiz ne olmalı?” diye sordu Ye Zong.

 

Ye Zong iç çekti. Şanlı Şehirde büyük bir savaş başlayacakmış gibi görünüyordu ve Bu hiçte görmek istemediği bir sahneydi. Fakat Aziz Aile olarak bilinen bu kanserden en kısa zamanda kurtulmazlarsa gelecekte daha büyük sorunlarla karşılaşabilirlerdi.

 

Farkına varmadan Ye Zong, Nie Li’ye danışmaya başlamıştı. Sonuçta Nie Li son zamanlardaki Şanlı Şehir için en önemli insan konumuna yükselmişti.

 

Bir süre düşündükten sonra Ye Xiu “Aziz Aile ve Kara Loncanın üssü, Önce hangisini ortadan kaldırmamız gerektiği önemli değil fakat birini ortadan kaldırdığımız zaman diğeri harekete geçecektir. Ne yazık ki, ikisini bir den ortadan kaldırmak için yeterince güçlü değiliz. Diğer Ailelerde yardım istersek de bu ailelerin içindeki ajanlar haber uçurabilir. Sonuçta Aziz Aile ve Kara Loncanın diğer ailelerin içinde bir ajanlarının olup olmadığını tam olarak bilmiyoruz.” dedi

 

Bu sorun şu an için önlerinde ki en büyük sorundu!

 

Arkadaşlar Merhabalar!

 

Öncelikle bu hafta Yedi Bölüm çeviremedim. Bu bölüm, bu haftanın son bölümüdür. Kusuruma Bakmayın. Çevirdiğim bölümlerde bazı sıkıntılı yerler olabiliyor (Belki de çoğu yerde ☺). Bunun içinde kusuruma bakmayın. Birde daha fazla elli yoruma dikkat etmeyeceğim. Haftalık yedi bölüm olarak çevirmeye gayret edeceğim. İddiayı her hafta kazanıyormuşsunuz gibi değerlendiriyorum yani.

 

Umarım bu altı bölümü okurken güzel vakit geçirmişsinizdir.

//D.N: adam istikrarlı valla ellerine sağlık.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44261 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr