Bölüm 253: Cehennem Bölgesi'nin Efendisi

avatar
9110 4

Tales of Demons & Gods - Bölüm 253: Cehennem Bölgesi'nin Efendisi


Çevirmen: AllenWalker  Düzenleyen: Asile

 

 

Yu Yan'ın yüzünde acı çektiğini belirten bir ifade oluşmuştu.

 

Bir şeylerin doğru gitmediğini fark eden Nie Li hızlı bir şekilde Yu Yan'ın elini tuttu. Onun bedeni her ne kadar küçük olsa da, teni sonsuz günahlara meylettirecek kadar güzeldi. Üstüne bulunan ipek kıyafet o kadar inceydi ki sanki kıyafet giymiyor gibiydi.

 

Fakat şu anda Nie Li bunları pek kafaya takmamıştı. Baş parmağıyla Yu Yan'ın göğsüne dokundu ve ruh gücünü onun ruh bölgesine aktardı.

 

"Ahh.." Yu Yan'ın bedeni acıdan dolayı inledi.

 

Nie Li parmaklarıyla garip bir duyguya kapılmıştı. Muhtemelen ruh bölgesinde yaşanmakta olan savaştan dolayı Yu Yan şiddetli bir şekilde acı çekiyordu. Nie Li başparmağıyla Yu Yan'ın göğsüne daha fazla bastırdı, onun ruh bölgesinde olan biteni hissetmeye çabalıyordu.

 

Ruh bölgesinde, Yu Yan yabancı ruhla şiddetli bir savaşa tutuşmuştu.

 

"Bir kadının bedenini ele geçirmeye çalışacak kadar düşeceğimi hiç düşünmemiştim." dedi Kong Yan adındaki ruh hayal kırıklığına uğramış gibi gelen ses tonuyla. Eğer az önce Nie Li'nin ruh bölgesinde bulunan asma tarafından ağır bir şekilde yaralanmasaydı, Kong Yan, Yu Yan'ın bedenini ele geçirmeye yeltenmeyi düşünmezdi bile.

 

Ağır bir şekilde yaralandığından dolayı onun bir an önce yeni bir beden bulmaktan başka çaresi yoktu. Aksi taktirde onun ruhu tamamen yok olacaktı. Bu şartlardan dolayı Yu Yan'ın bedenini ele geçirmeye çalışıyordu.

 

Fakat Yu Yan'ın ona karşı gösterdiği direncin bu kadar fazla olacağını hiç tahmin etmemişti.

 

Bu iki ruh Yu Yan'ın ruh bölgesinde şiddetli bir şekilde savaşmaya devam etti.

 

Fakat Yu Yan zaman geçtikçe savaşı kaybetmeye başladı. Yu Yan, İlahi Bedenini tamamlasaydı bile ruhu hala şu anki gücünde olacaktı. Bundan dolayı onun en zayıf tarafı ruhuydu. İki ruh savaşmaya devam ettikçe Yu Yan'ın ruhu ağır darbeler almaya başladı.

 

Nie Li ruh gücünü Yu Yan'ın ruh bölgesine aktarmayı başardıktan sonra yabancı ruha karşı hemen bir baraj kurdu. Fakat savaş Yu Yan'ın ruh bölgesinde olduğu için Nie Li'nin yardımları sınırlıydı.

 

Nie Li'den gelen yardımdan sonra Yu Yan biraz rahatlamıştı ve o da yabancı ruha saldırmaya başladı.

 

"Seni lanet piç, hala yoluma çıkmaya devam ediyorsun! Eğer bu bedeni ele geçirebilirsem senin bedenini geride sadece kemiklerin kalacak şekilde parçalara ayıracağım!" diye öfkeli bir şekilde bağırdı Kong Yan. Nie Li bu savaşa müdahale etmeseydi çoktan Yu Yan'ın bedenini ele geçirmişti. "Beni yenmek düşündüğün kadar kolay değil!"

 

Yabancı ruh kendisini bir iğne haline getirdi ve Nie Li'nin saldırısını atlatarak direkt olarak Yu Yan'ın ruhuna saldırdı.

 

Kong Yan vahşi bir kahkaha atarak "Hahaha! Bu saatten sonra yoluma çıkamayacaksın!" dedi.

 

Hiç iyi değil! Nie Li'nin ifadesi bir anda değişmişti. Düşmanın ruhu, Yu Yan'ın ruhunun içine girmişti. Bu anda itibaren savaş sadece ikisi arasında olacaktı. Nie Li bu savaşa daha fazla müdahale edemeyecekti.

 

Kong Yan'ın ruhu, Yu Yan'ın ruhunu yutmaya başladığı anda güçlenmeye başladı.

 

Bu olanları hisseden Nie Li'nin kalbi çılgınlar gibi atmaya başladı. Yu Yan'ın ruhunun giderek zayıfladığını hissediyordu. Neredeyse yok olmak üzereydi.

 

Nie Li'ni kalbi hüzünle dolmaya başladı. Yu Yan'la birlikte uzun bir süre geçirdiğinden dolayı artık onu ailesinden birisi olarak görüyordu. Eğer ruhu ele geçirilirse Yu Yan ölmüş olacaktı.

 

Yu Yan ruhunun derinliklerinden gelen acıdan dolayı kaşlarını çatmıştı. Bir süre önce, insanlık duygularını yitirmeye başlamıştı. Anıları da yavaş yavaş solmaya başlamıştı. Fakat ölümle yüz yüze geldiği anda tüm anıları kafasının içine doldu.

 

Kendi çocukluğunu görmeye başladı, annesi ve babasının yanında yeşil çayırlıklarda koşuyordu. Etrafta koşuştururken çok mutlu görünüyordu.

 

Gençliğini görmeye başladı, genç olduğu zamanlarda aşık olduğu çocuğa bakmak için kafasını kaldırmaya utanıyordu.

 

Her türlü insani duygu Yu Yan'ın zihninde tekrar canlandı.

 

Yu Yan'ın ruhunu yutmaya devam eden Kong Yan vahşi bir şekilde kahkaha atmaya başladı. "İnsan duygularının kesinlikle bir önemi yok! Ölmek üzeresin ve bu duyguları hatırlamandaki amaç nedir?" dedi.

 

Yu Yan'ın ruhu tam ortadan kaybolmak üzereydi ki onun ruh bölgesinde altın renginde bir alev yanmaya başladı. Bu altın rengindeki alev ilk başta bir yumruk boyutundaydı fakat çok hızlı bir şekilde büyüyerek büyük bir yangına dönüştü.

 

"Ahhh!!" Kong Yan acılar içinde bağırmaya başladı. Bu alev Kong Yan'ın ruhunun direnebileceği bir şey değildi.

 

Yu Yan'nın ruhu aniden değişerek zayıf halden daha güçlü bir hale büründü.

 

Kong Yan acılar içinde bağırarak "S.. Se.. Sen..." dedi. Arkasını döndü ve kaçmak için çabalamaya başladı fakat Yu Yan'ın altın renkli alevleri onun etrafını çoktan sarmışlardı. Hiçliğe karışmadan önce sefil bir çığlık attı.

 

Nie Li, Yu Yan'ın ruh bölgesinde ortaya çıkan belirgin enerjiyi hissettiği anda, ruh gücünü Yu Yan'ın ruh bölgesinden geri çekti.

 

"Neler oluyor?" Nie Li'nin neler olup bittiğine dair herhangi bir fikri yoktu.

 

Yu Yan'ın ruhu yavaş yavaş iyileşmeye başladı ve bir süre sonra hızlı bir şekilde nefes alıp verirken gözlerini açtı. Yu Yan'ın elbiseleri terden dolayı sırılsıklam olmuştu.

 

Yu Yan'ın bedeni her ne kadar küçük olsa da, üstünde bulunan yarı saydam kıyafetler onun çekici bedenini tam olarak saklayamıyordu. Göğüslerinin arasında sonu olmayan bir nehir var gibiydi ve onun ince uzun bacakları beyaz yeşimlerden bile daha beyaz ve parlaktı.

 

Nie Li ve Yu Yan'ın gözleri buluştu. Yu Yan'ın uyandığını fark eden Nie Li şaşırmıştı. Şu anda sahip olduğu güç seviyesinden dolayı Nie Li, Yu Yan'ın bedeninin kimin kontrolünde olduğunu anlayamıyordu.

 

Bir kaç saniye sonra Yu Yan utanmış bir şekilde "Bırak beni artık!" dedi.

 

Nie Li'nin başparmağı şu anda Yu Yan'ın göğüslerinin üzerindeydi. Onun iyi gelişmiş göğüslerine Nie Li başparmağıyla bastırınca ortaya çıkan görüntü Yu Yan'ı daha da çekici bir hale sokmuştu.

 

Yu Yan'nın ifadesini gördükten sonra Nie Li afalladığından dolayı elini çekmesi biraz uzun sürmüştü, olan bitenin şokunu hala üzerinden atamamıştı.

 

Şu andaki Yu Yan eskisi ile aynı değildi.

 

Fakat yine de şu anda önünde duran Yu Yan gerçek olandı. Eğer Kong Yan onun bedenini ele geçirmiş olsaydı onun verdiği tepkiyi vermezdi. Nie Li elleriyle başını kaşımaya başladı, neler olup bittiğini hala anlayamamıştı.

 

Yu Yan uçarak Nie Li'nin omzuna kondu. Yanaklarındaki kırmızılık yavaşça ortadan kaybolurken "O ruh, benim yaşam alevlerim tarafından yakıldı." dedi.

 

Fakat Yu Yan bu savaş sırasında kalbinde olan değişikliklerden bahsetmedi.

 

"Oh." Nie Li ruhun yakıldığını çoktan fark etmişti. Fakat Yu Yan'ın ifadesi hala biraz garip geliyordu ona. Biraz düşündükten sonra Nie Li bu konu üzerinde daha fazla kafa yormamaya karar verdi.

 

Nie Li bağdaş kurarak oturdu ve gelişimine devam etti.

 

Yu Yan sakin bir şekilde Nie Li'nin omzunda otursa da düşüncelerini sakinleştirmeyi hala başaramamıştı. Sonunda başını kaldırdı ve Nie Li'nin yanaklarına baktı. Bakışları titriyordu. Daha sonra hafif bir şekilde iç çekti. O ruhunun derinliklerinde bu dünyadan olmadığını gördü. Nereli olduğunu merak etmeye başladı.

 

Yu Yan, zirve gücüne tekrar ulaşmayı başardığı zaman kökenini araştırmak için dünyayı terk etmeye karar verdi.

 

Fakat, gelecekle ilgili plan yapabilmesinin tek sebebi yanında duran bu gençti. Yu Yan bu gencin gelecekte ne kadar güçleneceğini düşünmeye başladı.

 

Nie Li, anatta zihinsel duruma girmiş bir şekilde üç gün boyunca pratik yaptı. Onun gelişim seviyesi çok hızlı bir şekilde artmaya başladı. Bir Yıldız.. İki Yıldız..

 

Kara Cehennem Kulesi’nin yedinci katı.

 

Bu dar alanda Şeytan Lordu sakin bir şekilde tek başına oturuyordu. O çoktan anatta zihinsel durumuna girmeyi başarmıştı. Kara Cehennem Kulesi’nin yedinci katında otururken bedenine gizemli bir enerji girdi ve ruh bölgesinde bir şeyleri değiştirdi.

 

Ortaya çıkan bu şey bir kader ruhuydu.*** Kader ruhunu oluşturmayı başarabilen bir kişi Göksel Kader Alemine girmeyi başarmış demekti.

 

O önceden Göksel Kader Aleminin duvarıyla temas etmeyi başarmıştı. Ağzını açtı ve sonsuz miktarda kara alevi bir nehir gibi içine çekti. Karnı, kurbağanın nefes aldığı sırada karnının şişmesi gibi, şişmişti. Yedinci katta kara alevleri özümseme hızı Jindan'ın hızından bile daha hızlıydı.

 

Anatta zihinsel durumunda zaman hızlıca akıp gitti. Bir göz açıp kapanacak sürede günler geçmişti.

 

Onuncu gün.

 

Testin sona ermesiyle birlikte Kara Cehennem Kulesi’nde bulunan çeşitli ırklara mensup uzmanlar ışık demetlerine dönüşerek gözden kayboldular.

 

Ölüm Bölgesi’nin dokuzunca katmanındaki zarif görünüme sahip bir bahçede.

 

Nie Li ve arkadaşları bu güzel bahçeye indiler.

 

"Burası neresi?" dedi Nie Li. Gözleri bahçede gezinmeye başladı ve Ye Ziyun, Xiao Ning'er, Duan Jian ve diğerlerini gördü. Bahçe mükemmel bir şekilde tasarlanmıştı ve her bir köşede güller bulunuyordu. Bahçenin her bir yanı son derece etkileyiciydi. Burada bulunan uzmanlar bu bahçenin Ölüm Bölgesi’nde yer alıp almadığını merak etmeye başlamışlardı.

 

"Kardeş Nie Li ve kız kardeş Ning'er, tekrar karşılaştık." dedi Xiao Yu.

 

"Xiao Yu, sen neden buradasın?" diye sordu Nie Li.

 

Nie Li'nin bakışları Xiao Yu'nun arkasında bulunan yedi kişiye döndü. Bu yedi uzmandan son derece korkutucu bir güç aurası yayılıyordu. Bu auraları hisseden Nie Li'nin kalbi tekledi. Bu uzmanlar en düşük Göksel Kader Alemindelerdi.

 

Nie Li, Cehennem Bölgesi’nde bu kadar güçlü uzmanların var olmasını hiç beklemiyordu.

 

Xiao Yu'nun da bu uzmanlarla birlikte olduğunu gördüğü zaman Nie Li çok daha fazla şaşırmıştı. Bu uzmanlardan bir tanesi kesinlikle Cehennem Bölgesi’nin Efendisiydi.

 

Cang Ming, Mu Ye, Hua Huo ve diğer uzmanlarda büyülenmiş gibi bu uzmanlara bakıyorlardı. Şeytan Lordu çok sakin gözüküyordu. Bakışları bu uzmanlara kilitlenmişti ve kimsenin fark edemeyeceği şekilde ağzının bir kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı. Bu an için çok uzun zamandır bekliyordu. Şimdi Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne gitme zamanıydı!

 

Yedi uzman arasından siyah cüppe giymiş olanı Nie Li ve diğerlerine baktı ve "Sizlerle tanışmak benim için oldukça güzel bir duygudur. Ben sizin daha önce kesinlikle ismimi duymuş olduğunuzu farz ediyorum. Ben Cehennem Bölgesi’nin Efendisiyim..."

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44340 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr